bildirgec.org

ii. mahmut hakkında tüm yazılar

Üç Kaşığa Bir Elmas mı???

azturk | 08 September 2010 11:19

Bayanların vazgeçilmezidir takılar. Altından gümüşe, yakuttan zümrüde, zebercetten elmasa kadar bir çok çeşidi vardır takının. Bayanları ön planda sundukta baylarında onalrdan çok farkı olmasa gerek. Yüzükten kolyeye el bileklerinden belki pazulara takılan aksesuarlara kadar baylarında kullandığı bir çok takı türünün olduğu muhakkak. Bazen zenginliğin, ihtişamın sembolü bazen hanedanın, bir soyağacının sembolü belki bazende gizli bir hazinenin sembolüdür takılar. Ancak şu bir gerçek ki ilk kullanılmaya başlandığından bu zamana kadar hala popülaritesini sürdürmektedir.

Efsane İstanbul

MerakliKedi | 17 June 2010 14:49

Bir tam günü Emirgan’a ayırıp içine kültür, tarih, müzik dahil etmeden olmazdı. Ben de, Sakıp Sabancı Müzesi’nde yeni açılan “Efsane İstanbul” sergisine gitmek için o günü uygun buldum. Hatta serginin açılışına da katıldığım halde, özellikle içime sindirerek gezebilmek amacıyla, o akşam sergiyi gezmemiş daha dingin, daha kendi başıma gezmek istemiştim.
Sergi hakkındaki ilk duyumlarım çok olumluydu. Herkes çok beğenmişti. Ama okul hayatımız boyunca aldığımız eğitimde İstanbul tarihi Geç Bizans ve Osmanlı dönemini içerdiğinden bunlardan oluşan bir sergi benim ihtiyaçlarımı karşılamayacak ve çok büyük ihtimalle ben diğerleri kadar mutlu ayrılmayacaktım sergiden. Ciddi bir önyargıyla sergiyi gezmeye başladım.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki sergiden İstanbul’un 8000 yıllık tarihinden örnekler sergileniyor. Serginin girişindeki açıklamaları okuyunca İstanbul’a bakışım değişti. Neanderthal adamın göçünden başlayıp, ilk çağlarda İstanbul’daki yerleşmeyi görünce inanamadım. Marmaray kazıları sırasında ortaya çıkan bu eserlerden sergilenenleri görünce nasıl bir tarihin üzerinde yaşadığımız anlıyor insan. İstanbul’da Neolitik dönemdeki yerleşimin Dudullu, İçerenköy, Fikirtepe, Pendik ve Tuzla’da olması, buralarda yeterli incelemelerin yapılması durumunda daha ne eserlerin ortaya çıkacağı konusunda fikir veriyor. Yalnızca değerini bilemediğimizden yakın dönemde yurt dışına kaçırılan eserler değil de Haçlı Savaşları sırasında yağmalanarak götürülen eserleri de görünce ne büyük bir kaybımız olduğunu, en azından kalan ve hiç farkında olmadan üzerinde oturduğumuz eserlerin hakkını verebilmeyi umarak gezdim sergiyi.

Osmanlı önemli kadınları –esma sultan

nazokiraze | 26 March 2010 10:13

Sultan 1. Abdülhamid‘in kızı olan Esma Sultan Osmanlı İmparatorluğu’nda tahta aday gösterilen tek kadındır.

Esma Sultan 3. Ahmet’in kızı Esmâ Sultan’la ismi karıştırılmasın diye Küçük Esma Sultan olarak çağırılırdı.

14 yaşındayken III. Selim‘in vasıtasıyla 36 yaşındaki Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa ile evlendirilen ve 25 yaşında dul kalan Esma Sultan bir daha evlenmemiştir. Kendisine ait pek çok yalısı, evi ,köşkleri olduğu için gençlik dönemini oldukça rahat geçirmiştir.

Abdülhamid öldüğü zaman veliaht Mustafa küçük olduğu için yerine geçen III. Selim de tahttan isyan sonrası indirilince saltanatın başına gelen IV. Mustafa Esma’nın kardeşiydi, ancak onun da bir yıl süren padişahlığı sonrası padişah bu kez yine Esma’nın kardeşi olan II. Mahmut oldu. Esma Sultan önceleri IV. Mustafa ‘nın padişahlığını desteklemiş hatta Alemdar Mustafa Paşa’nın intiharına sebep olan ayaklanma’da önemli rol üstlenmiştir.Ancak II. Mahmut tahta çıkar çıkmaz Mustafa’yı idam ettirerek bu duruma nokta koymuştur.

Osmanlıda Batılılışma ve Eğitim

muadib | 29 August 2007 10:31

Osmanlı imparatorluğunda modernleşme sancılı bir süreçtir ve dönemin pek çok ülkesinden farklılık arzetmektedir. Garbın ufkunda alınan ağır yenilgiler ve geri çekilmeler, devletlulerimiz tarafından tiz zamanda önlem alınmasının gerekliğini ortaya koymuştur.

I. Abdülhamit
I. Abdülhamit

“120 bin.den fazla ocaklı askerimize karşı 8000 bin Moskof askeri Tuna’yı geçti, üzerimizde gücünü gösterdi. Düşmanın böylesine nizamiye askerine, bizim askerimiz yeni savaş düzenini bilmediklerinden, karşı gelemiyorlar. Biz bu hal ile kıyamete kadar düşman yenemeyiz”. Özi kalesinin düşman eline geçtiğini duyup, üzüntüsünden felç geçirerek ölen Abdülhamit’in yerine 3. Selim, bu yakınmalar eşliğinde tahta geçmiştir. İlk ıslahatçılardan sayılan 3. Selim, ıslahat yaparak varolanı koruma amacı gütmüştür. Osmanlı’nın kurulduğu günden bu yana fetih ekonomisi ile geçindiği bilgisi, toprak kaybettikçe düşen vergi gelirleri ve asker sayısında kendisini belli etmiştir. Ticari muhattap almak yerine, başka ülkeleri fethetmek tarımsal alandan bir gelişim göstermenin de önünde engel olmuş, batıda tarım endüstrisinin so süratle ilerlediği bir zamanda cihan imparatorluğumuz boşalan hazineyi eski günlerine geri döndürebilmek için askeri yapılanmasını değiştirmeye karar vermiştir. Amaç tabii ki elde kalanı koruyarak bir denge yakalamaktır.

III. Selim’in en büyük ıslahatı olarak gösterilen Nizam-ı Cedit orduları ve buna bağlı yeni eğitim merkezleri ile askeri teçhizat imalathaneleri ilk batılılaşma hamlesi olarak görülür. Sadece askeri yapılanmanın yetersiz geldiği farkedildiğinde,

III. Selim
III. Selim

batıyı şaha kaldıran aracı, yani bilimi, elzem olarak gören ıslahatçı düşünüş, Mühendishane-i Bahri Hümayun’u da kurarark yenileşme için bir adım daha ileri atmıştır. Ancak burada bir sorun vardır. Batılı anlamda bilim yapılması için kurulduğu varsayılan bu okul, aslında ordunun ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmiş ve başka bir şeyle de ilgilenmemiştir. Yani temel olarak zihniyet, güçlü bir ordunun her sorunun üstesinden gelebileceği düşüncesinin etrafında volta atmaktadır.