Bayanların vazgeçilmezidir takılar. Altından gümüşe, yakuttan zümrüde, zebercetten elmasa kadar bir çok çeşidi vardır takının. Bayanları ön planda sundukta baylarında onalrdan çok farkı olmasa gerek. Yüzükten kolyeye el bileklerinden belki pazulara takılan aksesuarlara kadar baylarında kullandığı bir çok takı türünün olduğu muhakkak. Bazen zenginliğin, ihtişamın sembolü bazen hanedanın, bir soyağacının sembolü belki bazende gizli bir hazinenin sembolüdür takılar. Ancak şu bir gerçek ki ilk kullanılmaya başlandığından bu zamana kadar hala popülaritesini sürdürmektedir.

Takı tarihine bakıldığında takıların kullanımının günümüzden yedi bin yıl geriye gittiği görülmektedir. Takı ilk insanların yaşadığı zamanlarda avlanan hayvanların kemiklerinden ibaretti. Daha sonra çeşitli madenlerin bulunmasıyla değişti ve bugünkü halini aldı. Değişen sadece takının şekli değil insanların düşünce yapısı da oldu. Durum böyle olunca ilk önce gücün sembolü olarak kullanılan takılar daha sonraları zenginliğin, gençliğin, güzelliğin, hanedanın sembolü olarak kullanılmaya başlandı.Özellikleri bakımından milyonlarca insanı etkileyen takılardan

biride..Durun bakalım tahmin edebilecek misiniz? Mesela erime ısısı 3500 derecedir. Işlığı çok iyi yansıtır. Halk arasında da en çok kömürle arasında bir karbon atomu fark vardır diye bilinir. Tahmin ettiğiniz gibi bahsettiğim takı elmas. Elmaslar bulunmaya başlandığından bu yana kullanılmakta. İnsanların dünyaca ünlüleri olurda elmasların dünyaca ünlüsü olmaz mı? Tabi ki olur. Dünyaca ünlü elmaslardan birkaçının ismini söyleyeyim size. Tabi bu arada şunu da belirtmeliyim ki elmasların ölçü birimi krattır ve 1 krat 205 miligrama eşittir. Yani 0.205 kilograma eşittir.

Centenary Elması (Yüzüncü Yıl Pırlantası) 1988 yılında bulunmuştur ve 599 krattır. Cullinan Elması 1905 yılında Güney Afrika da bir maden ocağında bulunmuştur en geniş noktalarındaki boyutları 2,3 x 1,7 inç olarak ölçülmüştür. Güney Afrika Yıldızı Elması ise 83,5 krattır. O zaman ki Güney Afrika parlementosun da taşın kıtanın refah seviyesini değiştirebşleceği bile düşünülmüştür.İşte tam bu nokta da bu dünyaca ünlü elmaslardan birininde ülkemizde, İstanbul da, Topkapı Sarayı’nda bulunduğunu söylesen herhalde çok fazla şaşırmış olmazsınız.

Bu KAŞIKÇI ELMASI dır. Elmas dünyanın en ünlü 22 elması arasındadır. 86 karat olup çevresinde 49 tane çift sıra halinde elmas ile süslenmiştir. Çevresine ışık ve güzellik vermesi için yapılan bu işle elmas adeta yıldızların arasında parlayan bir güneşe benzemiştir. Elmasa oval bir şekil veren elmastraş o’nun kaşığa benzemesini istemiştir. Neden Acaba???Kaşıkçı Elması’nın Saraya gelişiyle ilgili iki adet hikaye var. Bunlardan birisi vakavünüvis Raşit Efendinin “Zuhur-ı Elmas-ı zi kıymet” adlı esrinde anlatılan hikayedir.

Hikaye şöyledir: Elması İstanbul’un meczuplarından bir tanesi Eğri Kapı çöplüğünde bulur. Kaldığı mekana dönerken elması üç tahta kaşığa yolun üstündeki kaşıkçıya satar. Kaşıkçı elması on akçeye bir kuyumcuya satar. O da arkadaşı olan farklı bir kuyumcuyla anlaşamayınca durum silsile halinde Kuyumcu başıya kadar gider. Kuyumcubaşı ikisinede bir sus payı verir. Ancak durum veziriazam Kara Mustafa paşaya intikal eder. O da kuyumcu başından elması satın alır. Bütün bunlar olurken durumdan haberdar olan bir diğer isimde dönemin Padişahı IV Mehmet. Kısa sürede taşın gerçek kıymeti anlaşılır ve taş saray hazinesine dahil edilir.İkinci hikayesi ise şöyledir:

1774 yılında Pigot adlı bir Fransız Subayı taşı Hindistan’dan alıp Fransa’ya getirmiş. Elmas gel zaman git zaman Napolyon’un annesinin eline geçmiş. Napolyon esir olduğu zaman elmas bir Osmanlı subayına satılmış. Durumdan haberder olan Tepedenli Ali Paşa bu askerden elması almış. Lakin daha sonra Tepedenli öldürülünce elmas II. Mahmut tarafından saray hazinesine alınmış.Ne dersiniz. Acaba günümüzde de ilk hikayede olduğu gibi kaşıkçılar var mıdır?…Merak edenler:“Ömür Biter İstanbul Bitmez” Eray Canberk – Rüknü Özkök”Osmanlı Sarayı’nın Elmas ve Zümrütleri” İbrahim Hakkı KonyalıBu iki kaynağa bakabilirler.