bildirgec.org

ideoloji hakkında tüm yazılar

1977 1979’a Karşı

A D A L I | 23 February 2010 11:30

1977 1979’a Karşı

<a href=Ayetullah Humeyni’nin yandaşları Tahran’da yürüyüş yapıyor. 1979 devrimi Humeyni’yi iktidara getirince, militanlık bir adım daha ileri gitti.

Yemen’de ayrılıkçılık, dincilik, baskıcı rejim ve teröre karşı mücadele veren genç reformculara bakınca; bölgeyi şekillendiren güçler aslında 1977-1979 yıllarına dayanıyor ve o günden bu yana pek de bir şey değişmemiş. Hatta bugün Ortadoğu siyasetinde, 1977’yle 1979 arasındaki mücadelenin egemen olduğunu bile söyleyebiliriz. Ve maalesef 1979 hâlâ üstün geliyor. Nasıl mı? 1967 savaşında Mısır ve diğer Arap ordularının İsrail’e yenik düşmesinin ardından, dönemin hâkim ideolojisi olan Cemal Abdülnasır‘ın liderliğini yaptığı Arap milliyetçiliği sona erdi.

68 Kuşağının Başarısızlık Sebebi

uuuucar | 30 December 2009 13:02

68 gençliği
68 gençliği

İkinci dünya savaşı nın ardından dünya büyük bir boşluğa düşmüştü.Gerek siyasi,gerek ekonomik, gerekse kültürel olarak tutanacak dal bulamayan genç kuşak kendilerini ateşleyecek yeni akımların,ideolojilerin peşindeydi.O güne kadar üretilen tüm fikirlerin ve sistemlerin hiçbir işe yaramadığını görüp, dünya çapında geniş bir isyan hareketi başlatmıştır.
Özellikle Paris, Sorbone Üniversitesi ‘ nde başlayan bu hareket tüm dünya gençliğini esir alıp heyecanlandırmış ve harekete katılmak için teşvik etmiştir.
Barışçıl bir isyan hareketinin en yaygın olduğu ülkeler, kapitalizm in hüküm sürdüğü ülkelerdi.
Zaman zaman polisle çatışan,büyük yürüyüşler yapan ve içindeki öfkeyi atmak için sanatı seçen bu kuşak, günümüz ideolojilerini de düşünce ve yaşayış olarak etkilemeyi başarabilmiştir.

Teraneler – 1

Yuzeysel Fikirler | 30 October 2009 11:32

Bana kapitalizm övgüsü yapıyorsun demişler… Benim ağzımdan öyle bir laf çıkmadı. Ha kapitalist miyim ? Evet kapitalistim. Karl Marx gibi hayalperestleri sevmem, en azindan Das Kapital bile okumadan Komünist Parti manifestosunu bilmeyen ama Leninci geçinen ya da Orwell in Ütopya’larını bilmeyen 1984’ü yaşamadan sırf yakışıklı diye Deniz Gezmiş’ten hoslanan kızlardan ya da o aptal gençlikten değilim.

Ha sistemi biliyorsundur saygı duyarım ama bence çoğu bilmiyor. Neyse bana gelince çok merak ediyorsaniz söyleyeyim; bence kapitalizm en ideal düzendir ki kusursuz olarak zaten işliyor. Parası olan parası olmayanı ezer, her daim de ezecektir olay budur.. Ben acıma duygusuna inanmam. acındıranları sevmem, acımayı da sevmem. Çünkü bilirim ki ayni imkanlara sahip olan diğer insanlar parayla birlikte inanilmaz canavarlara dönüşecektir. Kapitalizm bunun için kötüdür çünkü insanlara verdiğiniz değer mahvetmiştir kapitalizm gibi kusursuz bir düzeni. Sonradan görme insanlar olmasaydı boyle olmazdı. Hala eşitlik diyorsunuz.. Siz istediginiz kadar eşitlik isteyin. Paranın açamayacağı kapı yoktur. Farkına varırsanız realist gençler olarak sizleri daha çok severim. Neden ? Cunku TEK GÜÇ PARA….ve paranız olmalı. PARAN YOKSA it gibi yaşarsın, dünyanın kuralı bu. Babalarınız çalışsaymış arkadaş, bana laf atmaya hakkıniz yok. Zenginim diye beni hor göremezsiniz. Ben bugün farklı arabalara binip en kral içkileri yudumlayıp Marlboro’dan aşağı sigara içmiyorsam bu dedelerimin çalışkanlığı sayesindedir. Senin deden yatarken benimki çalıştı yaa.. Hiç düşündün mü?

Tahsin Yücel: Peygamberin Son Beş günü

ben lik | 17 October 2009 11:40

Kurtuluşun komünizm ile olacağına inanmış insanların, yenilgiyi kabullenemeyerek kendi gerçekleriyle yaşamasını konu alır . Halkın tüm tabakalarının komünizme giden yolda savaştıklarını düşünen kahramanımız, gerçeklikten uzak düştükçe kendi dünyasında kaybolur, yabancılaşır, yaratıklaşır içinde yaşadığı toplumda. En yakın arkadaşının kapitalizmin ağına düşüşü gerçeğini bile kendini aksine inandırarak, kendince kabullenmesi , algılarının o yönde seçici olmasını kabullenişi, kahramanımızın içinde bulunduğu gerçeği gözler önüne sermektedir.İdeolojiler ve bireylerin yaşamları … Ne kadar özdeşebilir, ne kadar birbirini tamamlayabilir ? Öncelikle, inanılan ideolojinin bireyin hayatında can bulması gerektiğine inancımı belirtmem gerek sanırım ..Mümkün müdür bu ? Platon’a göre filozof-krallar tarafından halkın tabakları arasında oluşacak sorunları önlemek için söylenen “noble lies” yani mitler, efsaneler bir yönüyle ideolojilere benzetilebilir mi ? İdeolojiler de bir anlamda zaten var olan- ya da olacak sistemelere toplumu “inandırmak” için türememişler midir? Bir de bu inandırılmışlık içinde soyutlaşmamak- “bu günde” kalmak sorunu var. Herhangi bir ideolojiye sahip olmayan , ya da farklı ideolijiye sahip olan insanların çoğunluk olduğu bir dünyada ideolojili birey olmaya takılıyorum ben .. Bu birey ne yapmalıdır da , yabancılaşmasın , başkalaşmasın , ötekileşmesin bu yokluğun ya da farklılaşmışlığın içinde ?? Hem kendi içinden sıyrılmayı , hem de onu içinde tutmayı nasıl başaracaktır ? Ya da gerçekten ideoloji sahibi olup, aynı zamanda da soyutlaşması ne kadar kabul edilebilir ? Bu mudur ideolojiden beklenen? Bu mudur yapılması gereken ? Herzamanki pratik – teorik sorunu değil midir aslında bu ? Alan’a taşıyamamak sorunu değil midir ?
Ben de bu konuyu böylece bırakarak , sorunumu çözemeden bir nevi soyutlaşacağım ..

Eğitime Gereken Önemi Vermeyen Milletler Yaşanacak Süreç İçinde Kendini Tüketip Yok Etmeye Mahkûmdur.

BAYMAHMUT | 09 August 2008 13:48

Eğitim bir milletin geleceğidir. Ciddi bir iştir. Eğitime gereken önemi vermeyen milletler yaşanacak süreç içinde kendini tüketip yok etmeye mahkûmdur. Bunun aksini savunmak dahi abestir.
Eğitim veren kurumlar bu işin ciddiyetinde olup, bu bağlamda kendi hırs ve ideolojilerini asla milletin geleceği ile oynamak adına kullanmamalıdır.
Ancak yakın zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yaşanan olaylar ve olayların gerçek yüzü ortaya çıkınca içimi derin bir hüzün kapladı.