bildirgec.org

hollywood hakkında tüm yazılar

Sinemada Anlam Bilim ve Michelangelo Antonioni…(2)

astral | 29 March 2010 10:16

(bölüm 2)
Sinemada Yabancılaşma Estetiğinin Kutsal İsmi, Michelangelo Antonioni ve Sinemada Anlam Okuma

SİNEMADA ANLAM OKUMA

Her şey bir metindir. Bir film, bir konuşma, bir resim de bir metindir. Metin olması onun okunabilmesi ve alt anlam okunmaya müsait olması demektir.

Her şeyin anlamları ve alt anlamları vardır. Anlam bilim adında bir bilim vardır ve her şeyin anlamlarının sıralanabileceğini ve bunların üst anlamdan alt anlamlarına doğru derecelendirilebileceğini belirtir.

Bir anlam ne kadar derin ve iyi yazılmışsa o denli derinliğe sahiptir. Bu, bir sinema filmi ya da reklâm da olsa değişmez. Etkili olabilmesi çoklu anlamları bünyesinde barındırıyor olmasına bağlıdır. Çok anlamı barındıramıyorsa düz anlama sahiptir ve burada anlam okumak gerekmez.

Anlam bilim daha çok sanat sinemasında gelişmişken ve daha çok Avrupa yapımı filmlerde kullanılmaktayken; birincil anlama sahip filmler ise Hollywood tarafından tercih edilmektedir.

Yalnız son yıllarda Hollywood yapımlarının bu denli etkileyici olmasının altında anlam biliminden de besleniyor olması yatar.

Fakat yine de bir derecelendirme yapacak olursak anlam bilimini en çok kullanan Avrupa filmleridir diyebiliriz.

Eskiye rağbet olmuş…

exorientelux | 29 March 2010 09:49

Biraz geç oldu ama fotoğrafları görünce çok hoşuma gitti ve geç de olsa paylaşmak istedim. Empire dergisi 20. yaş günü şerefine her biri sinemada ayrı bir yeri olan filmlerin oyuncularını biraraya getirip filmlerin konseptiyle bir fotoğraf albümü oluşturmuş. Birkaç örneğini bu yazıda görebileceğiniz fotoğrafların tamamı ise burada.

HER YÖNÜYLE, HER RENGİYLE DÜNYA SİNEMASI (1)

astral | 26 March 2010 13:42

www.ucandaire.org
www.ucandaire.org

SİNEMA YAZI DİZİSİ OKUYUCUSUNA GEREKLİ GENEL BİLGİ/ AÇIKLAMA:

Bu yazı dizisi bir sinema araştırmasıdır. Bu yazıda öncelikle küreselleşme ve sinema ilişkisini açıklamaya çalışacağım.

Ardından sinema tarihi, yönetmenler, kimi filmler ve yapı çözümü, alt metin okuma, post yapısal sinema, avangard sinema, sanat sineması ve Hollywood sineması, sinema kavramları, firmalar, kurumlar ve sinema tarihine yazılanlar gelecek…

YAZI DİZİSİNİN İÇERİĞİ:

Parça parça ve sırayla devam edebilecek bir sinema araştırma yazı dizisi. Tüm bunlarsa yıllarca, yüzlerce sinema makalesini okuyan bir sinema severin merakıdır ki; bu makale adlarını, yazarları da sizlerle paylaşacağım. Yazı dizisinde bu öğretileri öğrenmemi sağlayan her ismin emeği vardır: Yazarların, öğretmenlerimin, sinema düşkünü sohbetlerin, sinema teorilerinin tartışmalarının yapıldığı kamusal alanların ve tabii ki, sinema tutkumun…

HIZLI MI, YAVAŞ MI İLERLİYOR, YOKSA BEN Mİ ANLAMIYORUM?

Kuramsal sinema bilgileri çoğumuz için baştan katlanılmaz olabilir. Adı üzerinde bunlar kuramsal bilgilerdir. Bu alanda ciddi bir öğretiye sahip olmak istemeyenlerin hiç okumaya başlamaması gereken yazı dizisidir bu.

Kimi zaman kavramlar, isimler üzerinde çok durulmadan hızlıca geçildiğini düşünebileceğiniz yerler olacak. Bunun sebebi, genel hatları ile sinema tarihinde birçok kavrama değinilirken hiçbirini atlamadan ve hepsinden sırayla bahsetmek kaygısı taşımak, bir diğeri de kavramların bolluğudur.

Okuyucu ilk anda yazı çok hızlı ilerleniyor kaygısı taşısa da yazı dizisini tamamladığında ciddi bir sinema bilgisi tortusuna sahip olacaktır. Burada tortu dememin nedeni şu: Her ne kadar genel bir kanı ve bilgi edinilse de, bu yazı dizisini okuduğunuzda onlarca sinema kitabı okumuş gibi olunmayacaktır. Bu nedenle okuyucu ne az öğrendiğinden ne de hızlı akıştan dolayı ne yazarı ne kendini sorgulamamalıdır.

Hollywood’un En Başarılılarından Brad Pitt!

24black mamba24 | 05 March 2010 10:45

Brad Pitt
Brad Pitt

Sayısız filmde başrol oynayan, pek çok dergiye defalarca kapak olan, güzel hatlara sahip bebeksi yüzüyle Robert Redford’un tahtına aday gösterilen Brad Pitt en az oyunculuğu denli yakışıklılığı ile de söz ettirdi bugüne dek kendinden. Özellikle 90’lı yıllarda hakkında en fazla konuşulan Hollywood yıldızlarından biri oldu.

Babası bir nakliye şirketinin yöneticisi olan William Bradley Pitt 18 Aralık 1963’te Shawnee Oklahoma’da dünyaya geldi. Missouri’de yaşamını sürdüren ailenin üç çocuğunun en büyüğüydü. Dini inançlarına bağlı bir aile çevresinde geçti çocukluğu. Liseden mezun olduktan sonra eğitimini Missouri Üniversitesi’nde gazetecilik ve reklamcılık üzerine sürdürdü. Öğrencilik yıllarında oldukça aktif bir gençti o, koroda şarkı söylüyor, tiyatro grubunda görev alıyor, öğrenci başkanlığı yapıyor, basketbol ve tenis oynuyordu. Ancak yüreğinde için için yanmakta olan oyunculuk ateşini keşfeder etmez her şeyi, hatta son yılında olduğu halde okulu bile ardında bırakıp, soluğu onu parlak bir yıldız yapacak olan Hollywood’da aldı.

Robert Redford
Robert Redford

Ailesinin tepkisinden korkan Brad Pitt, onlara Pasedana Üniversitesi’nde sanat eğitimi almaya gittiğini söyledi. 1986 yılında Los Angeles’a geldiğinde cebinde yalnızca 325 dolar parası vardı. Oyunculuk dersleri alacaktı ama önce iş bulup çalışmalı, para kazanmalıydı. Bulduğu ilk iş bir sigara markasını tanıtmak üzere halka sigara dağıtmaktı. Ardından El Pollo Loco restoranlarının kapısında dev bir tavuk kılığında restoranın tanıtımını yaptı. Bunu öteki işler izledi. Onu oyunculuğa, oradan da yıldızlığa götürecek yolda adım adım yavaş yavaş ama emin adımlarla ilerlemeye çalıştı.

Annie Leibovitz’den 2010’un Hollywood’u

queennothing | 17 February 2010 12:02

Hatırlarsınız, 2009’un Şubat ayında fotoğrafçı Annie Leibovitz‘in Hollywood yönetmen ve baş oyuncularıyla çektiği fotoğraflar yayımlanmıştı. Vanity Fair aracılığıyla bu sefer de 2010 Hollywood’una göz atalım. Hayranlık uyandıran gönül gözüyle Leibovitz’in Hollywood’u;

Kendileri, 3 boyutlu takımıyla “Avatar”ın yaratıcısı James Cameron oluyor.

“The Hurt Locker” ile büyük çıkış yakalayan yönetmen Kathryn Bigelowe ile başrol oyuncusu Jeremy Renner.

toy story- lasseter

massay | 17 December 2009 16:57

Yıl 1996.
Film teknolojisinde ilk adım atılır,
gösterime giren “Toy Story” filmi ile…
Tamamen bilgisayar teknolojisi ile ortaya konan filmde kamera yok, film yıldızı yok, film yok…
Herkes şaşkın.
Dijital sahnelerin arkasına dikkatlice bakılır, her şeyin nasıl bu hale getirildiği bulunmaya çalışılır.

Beş Hollywood yıldızı, Oakland California’da buz gibi bir odanın içinde tebrikleri kabul etmek için 24 saat beklerler. Oda sıcaklığının bu kadar düşük tutulması, serinlemeleri için değildir; bu yıldızları yöneten 300 yüksek güçlü Sun bilgisayarının, San Francisco Körfezi üzerinde parlayan güneşin saçtığı sıcaktan etkilenmemesi için…

Kimsenin oyuncuların rahatıyla ilgilendiği yoktur aslında.
Görevlilerin derdi bilgisayarları korumaktır.
Çünkü anabellekte, “Toy Story” adıyla gösterime giren ve gişe hasılat rekorları kıran filmin “master” ı saklıdır.

“Toy Story”, Pixar adlı şirketin şahaseri olarak değerlendirilir. Çünkü o, tamamen bilgisayar destekli canlandırma tekniğiyle yapılmış olan ilk uzun metrajlı filmdir.

BOLLYWOOD

dkare | 13 October 2009 16:31

Hollywood ile Bombay’den esinlenerek oluşturulan Bollywood kurulduğu günden bu yana sinema sektörüne birbirinden güzel filmler vermiş. O unutamadığımız Avare filmi bu sektörden çıkmış. Kendilerine göre yüksek olan film bütçeleri Hollywood ile karşılaştırıldığında devede kulak kalıyor. Bollywood’un filmleri ortalama 4 saat sürüyor. Danslara büyük önem veriliyor. Şarkısız ve danssız film bir elinizin parmağını geçmeyecek kadar az Bollywood’da. Filmlerinde esas oğlan ile esas kızın öpüşmesine yer yok. Bazen filmler birbirlerine dokunmadan dahi bitebiliyor. Ahlaki açıdan böyle filmler çekmeyi uygun buluyor Bollywood. Filmlerinde yöresel kıyafetler tercih ediliyor. Filmin hiç beklenmedik bir yerinde birisi ortaya atlayıp şarkı söylemeye dans etmeye başlıyor ve büyük bir dans ekibi eşlik ediyor bu olaya. Genelde aşk,dram üzerine film çekiyorlar ve bu konuda oldukçada uzmanlaşmışlar. En ünlü oyuncuları Amitabh Bachchan,Abhishek Bachchan, Shah Rukh Khan, Aamir Khan sadece bir kaçı. En çok kazanan starları Aamir Khan ve Shah Rukh Khan ilk sırada yer alıyorlar.
En ünlü yönetmenleri Yash Chopra, Bollywood’un günümüzde de kullandığı birçok öğeyi filmlerinde kullanan ilk kişi olma ünvanınıda taşıyor.

Audrey Hepburn

queennothing | 22 August 2009 12:29

4 Mayıs 1929, Brüksel, Belçika doğumlu Audrey Kathleen Ruston, bankacı olan Joseph Victor Anthony Ruston ve bir asilzade olan Ella Van Heemstra’nın kızıdır. 1930 yılında, Audrey henüz 1 yaşındayken annesi ve babasının aldığı boşanma kararıyla, annesinde kalmaya başladı. 1939 yılında, 10. yaşına basan Audrey, annesinin yaptığı ikinci evlilikle Hollanda’ya taşınmak zorunda kaldı. Babasını görmeyen Audrey, o sıralarda Hitler’in ordusunun işgali altında olan Hollanda’da yaşamanın zorluklarına katlanmaya çalışıyordu. Savaşın içinde büyümeye çalışan Audrey, yeme ve davranış bozukluğunun getirdiği ağır depresyon içerisinde genç kızlığa doğru ilerliyordu.
Hollanda’yı terkedip, İngiltere’de bulunan bir bale okuluna yazılan Audrey, modellik yapmaya başladı. O sırada bir hastahanede hemşire olarak çalışmaya başlayan Audrey, kafasında şekillenen geleceğine ‘oyunculuk’ mesleğini yakıştırmıştı. Hastahanede tanıştığı yaralı bir askerle arkadaş olan Audrey, Terence Young adındaki bu askerle daha sonraları bir film projesinde çalışacaktı.
1951 yılında, Fransız yönetmen Jean Boyer (1965 yılında hayatını kaybetti) ve New Yorklu senarist Lester Fuller‘in (1962 yılında hayatını kaybetti) birlikte yönettiği 70 dakikalık “Monte Carlo Baby“de ‘Linda Farrel‘ karakterini canlandırarak ilk kez beyazperdede boy gösteren Audrey, adını resmi olarak ‘Audrey Hepburn’ olarak değiştirmişti. Aynı yıl, İngiliz yönetmen Charles Saunders‘in “One Wild Oat” adlı komedi filminde ‘Resepsiyoncu Kız‘ olarak küçük bir rol alan Audrey, İtalyan yapımcı / yönetmen Mario Zampi‘nin yönetmenliğini üstlendiği “Laughter In Paradise” adlı komedi yapımında da rol aldı. Yine aynı yıl, 10 sezonu tamamlayan “BBC Sunday-Night Theatre” serisinin 2. sezon, 31. bölümünde ‘Celia‘ karakteriyle yer aldı. Oscar Ödüllü senarist T.E.B. Clarke‘nin (1989’da hayatını kaybetti) senaryosunu yazdığı, İngiliz yönetmen Charles Crichton‘un (1999’da hayatını kaybetti) yönetmenliğini üstlendiği ve Alec Guinness ile Stanley Holloway‘ın başrolünde yer aldığı “The Lavender Hill Mob” adlı yapımda ‘Chiquita‘ karakterini canlandırdı. Film, ‘En İyi Senaryo’ dalında Oscar Ödülü alırken, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ dalında Oscar adayı oldu.

Yıl bitmeden Audrey, iki yapımda daha rol aldı; ilki, Fransız müzikali “Nous irons à Monte Carlo” (We Will All Go to Monte Carlo), diğeri, ‘Eve Lester‘ karakterini canlandırdığı “Young Wives’ Tale” adlı romantik / komedi yapımıydı. Farklı yüzü ve mimikleri sayesinde tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Audrey, Hollywood camiasının en çok bahsettiği isimlerden biri olmuştu. 1952’de “CBS Television Workshop“a konuk olan Audrey, aynı yıl, İngiliz yönetmen Thorold Dickinson‘ın (1984 yılında hayatını kaybetti) yönetmenliğini üstlendiği, Valentina Cortese, Serge Reggiani (2004 yılında hayatını kaybetti), Charles Goldner (1955 yılında hayatını kaybetti) gibi isimlerin rol adlığı “The Secret People” adlı drama filminde ‘Nora Brentano‘ karakterini canlandırdı.
1953 senesinde Audrey, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar Ödülü kazandığı “Roman Holiday“de yer aldı. 1981 yılında hayatını kaybeden, 3 Oscarlı yönetmen / yapımcı / oyuncu William Wyler‘ın yönetmenliğini üstlendiği, Gregory Peck, Eddie Albert, Hartley Power, Margaret Rawlings gibi isimlerin rol aldığı yapım, ‘En İyi Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Kostüm’ ve ‘En İyi Senaryo’ dalında Oscar Ödülü kazandı.