bildirgec.org

fotoğraflar hakkında tüm yazılar

izLeniyoruM gaLibA

TeMoR | 22 December 2008 10:22

Heeeeeeey!!! sana diyorum.
Heeey dur bir dakika.heyyy!!! dur kaçma.
Dur.
Nefesim tükenmek üzere ne olur, sana diyorum.
Dur kaçma.Daha önce gelmişmiydim bu sokağa, şu duvarları tanıyorum gibi ve dönemeçteki küçük bakkal.
Sessizlik.
Boşluğa sürüklenen bir ömrün zincirlerini tutuyorum sanki. Hiç patırtı yok, başkaldırı yada direnmek.
Korkmuyorum sessizlikten.
Kiralık müzisyenler: izindeler hepsi.
Son birkaç ayımın en iyi arkadaşı.
Sessizlik…
Dünyanın kulakları kapatılmış sanki: küçük bir pamukla olabilir.
Her şey hareketli…
Önümde koşan ayakları görebiliyorum.
Evet rüzgarda var.
Hissediyorum…
Ve yapraklar geçişini kutluyorlar zamanın. Özledikleri yer; toprağa bakarak.
Kulaklarını kapatmışlar dünyanın,
Hiçbir şey duyulmuyor. Bir çift renkli kapakçıkla algılıyorum yarını yaşayabilmenin zevkini. Retina ve bir kaç sinir ucu.

Hesaplaşma

| 01 December 2008 10:14

....
….

Uzak ara öndeydi yaşam ondan. Bir müddet yakalamaya çalıştı, olmadı. Ne yaşam yavaşladı, ne o hızlanabildi. Uzanıp tutabildiği zamanlar olsa da, saklayamadı avuçlarında. Oysa böyle başlamamıştı hiçbir şey. Kaçan da yoktu, kovalayan da. Peki neden şimdi önde idi?

Gitti, nerde ne kadar fotoğraf varsa çıkardı, döktü hepsini odanın ortasına. Bakmadı hiçbirisine, geri de koymadı. Attı kendini sokaklara, bıraktı yağmurun altına. Birikintilerin başında durdu zaman zaman. Bazen kendini gördü, bazen kocaman binaların yansımasını. Nedensiz bir biçimde ayağını soktu birikintilerin içine ve dağıttı yansımaları. Yürüdü, sigara yakmaya çalıştı, olmadı. Aklına bir şey gelmiş gibi geri döndü ve dikildi birikintinin başına. Yansımanın tekrar oluşmasını istiyordu, sanki bir şeyi kaybetmiş bulmak ister gibiydi. Küçük dalgalar ve yağan yağmur izin vermedi, birikintide biraz önce gördüklerini görmesine.

Yağmur hızlandı, yağmuru suçladı.Neden sonra kendisini de…

Fotoğraflarınızdan takvim hazırlayın

mesuthayat | 11 November 2008 14:42

Easy Calendar Maker ile kendi fotoğraflarınızı kullanarak birbirinden güzel takvimler oluşturabilirsiniz.
Öncelikle Calendar Samples/Styles sekmesinden oluşturacağınız takvimin şablonunu belirlemeniz gerekiyor. Bu işlemin ardından sol tarafta bulunan panelden tarihi, arka plan resmini, yazı tipini, çizgileri, dolgu renklerini, takvim büyüklüğünü, hizalamaları kısaca tüm ayrıntıları düzenleyebilirsiniz.

oluşturmuş olduğunuz takvimi ister bilgisayarınıza kaydedebilir isterseniz de Print Calendar butonuna tıklayarak çıktısını alabilirsiniz. Eğer yazılımın içerisindeki şablonlar isteğinize göre değilse buradan başka şablonlar indirme olanağı da bulabilirsiniz.

Bağdat

ustaninduasi | 08 October 2008 15:07

Bağdat doğuyor

Bağdat’ın yapımına 772 yılında başlanılmıştır. Abbasiler’in baştan beri Bizans’a yakın olmasından ve şehre tam olarak hakim olamayacaklarını bildiklerinden, Emevi başkenti Şam’a tedirgin yaklaşmışlardı. Bunun üzerine Bağdat’ı kurmaya karar verildi.

Halife Mansur’un işaatsını emrettiği Bağdat’ın kuruluşuna dair oldukca ilginç ve kökleri geleneksel sembolizmden beslenen rivayetler vardır. Bu rivayetlerden birinde; Bir keşif heyeti ‘hali (boş)arazi’ olan Bağdat’ın bulunduğu yöreye gönderilir. Havasını suyunu ve nehirle ulaşımını göz önünde bulunduran halife orasınını uygun bulur.

Ancak bir başkentin kurulması için bu gerekce yeterli olmazdı. Bölgede yaşayanları çağırarak, dört mevsimde havasının nasıl olduğunu sorar. Dahası, adamlarını gönderip onların bir süre orada kalıp gözlem yapmalarını ister. Kendisinden asırlarca sonra yaşamış olan İbn haldun’un başkentlerin yer seçimi için söyledikleri mukaddime’sinde aynen şöyledir: ” Şehir dağ başında yüksek ve sarp bir tepenin üzerinde ya da ağaç ve taş bir geçilemedikce ulaşılamıyacak bir tarzda çevresi, bir nehir yada deniz tarafında kuşatılmış olması gereklidir. Hastalıklardan koruna bilmek için havadar, insanların geçimlerini sağlaya bilmeleri içinde tarım alanlarına yakın olmalıdır.” İşte Bağdat bu tariflerin hepsine çok uygundur.

Tarihçiler Bağdat yakınlarında ki bir kilisenin rahibinin kadim kitaplardan kendisine ulaşan bilgilere dayanarak, bu şehri ancak milas(hırsız) isimli bir kişi kurarsa yaşayacağını, onun dışında kim kurarsa kursun uzun ömürlü olmayacağını naklederler. Bunu duyan halifenin adamları kendisine bu durumu anlattıklarında Mansur; ” Allah’a yemin ederim ki, benim bir lakabım da miklas’dır.” Der ve çocukken bir ceylan çalıp satmasına ve o parayla arkdaşlarına hediye almasına binayen kendisine o lakabın verildiğini, ancak zamanla unutulduğunu söyler.

Bu rivayetin doğru olup olmadığı burada bizi doğrudan ilgilendirmiyor. Koca bir rahibin “Kitaplarımızda böyle yazıyor” Demesini ciddiye alması daha önemli. Anlaşılıyor ki, Masur döneminde antik şehirlerin kuruluşunda benzer efsane ve kehanetler hala önemini koruyordu.

İlginç ve gözden kaçırılan bir ayrıntı, Halife Mansur’un İmam-ı Azam Hanife’nin de bir şekilde Bağdat’ın harcında tuzu bulunmasında ki ısrarıdır. Bağdat’ın inşatı başlayınca Ebu Hanife, tuğla ve kerpiçlerin sayımı ve inşaat eminliğiyle görevlendirilmiş, hatta sayım konusunda kendine mahsus bir teknik geliştirmiştir.

Besmeleyle şehre ilk kerpici koyan halife, bu günü müneccimlerinin tasvifi üzerine seçmiştir. Sehl-i Nezbaht, Güneşin yay burcunda olmasının şehrin uzun ömürlü olmasına delalet ettiğini söyler kendisine. Ve ekler: “Yıldızlardan anladığım kadarıyla hiç bir halife bu şehirde yatağında ölmeyecek!.”

Gariptir, Halife Mansur Hac yolunda, oğlu Mehdi Ruz’da, onun oğlu İsabad’da, Harun Reşit Tus’da, Emin, Dicle’nin doğu yakasında. Me’mun Bedendunda, Mu’tasım, Vasık ve Mütevekkil Samarra’da öldüler. dolayısıyla bu garip tevafuk çımış oldu.

Başkentler kıskanç olurlar. Yanı başında Dicle’nin batı yakasında inşaa edilen Rusale ve Kerh şehirlerinin kendisinde nufus koparmasından duyduğu üzüntü henüz geçmemişken, bu defa Mu’tasım’ın başkent olarak inşa ettiği Samarra çıkmıştır Bağdatın karşısına. Gerçi eni konu Bağdat, halifelerin tekrar sinesini onlara açacaktır ama tarif edilmez bir kıskançlıkda girmiştir Bağda’la Abbasi halifelerinin arasına.

bir Bağdat manzarası
bir Bağdat manzarası

ölümle gelen sarsıcı fotoğraflar

xerre | 14 September 2008 16:46

dikkat, böcek fobisi olanların bakmamasında fayda var.

burada böceklerin aşkına tanıklık etmiştik, şimdi ise ona biraz ters olan bir şeyden bahsedelim.
ölüm.
böceklerin dünyasında ölüm çabuk ve zalimdir. fakat bu acımasızlıklarında bile bir ihtişam, bir gizem barındırırlar.

buradaki site, bu küçük dünyadaki ölüm anlarını yakalayan fotoğraf karelerinden oluşan çarpıcı bir koleksiyon sunuyor.

bu sersemletici fotoğraflara ek olarak bunlara ve şunlara (00000) da bakabilirsiniz.

cennetten damla damla

xerre | 11 September 2008 13:25

soğuk gecelerin sabahında havadaki su buharının yoğunlaşarak oluşturduğu çiy, damlalar halinde etrafa bir örtü gibi serilir.

ve burada da olduğu gibi her bir damlada cennetten bir manzara sunar bizlere.aynı yazar Henry Wadsworth Longfellow‘un da dediği gibi:

fransa’dan bir görsel şölen:blazing #16 graffiti dergisi

Oozamca | 09 September 2008 22:49

Blazing graffiti dergisi uzun süredir birçok avrupa ülkesinde yayında.Fakat Blazing’in 16. sayısı ciddi anlamda harikalar yaratmış.Yeni başlayanlar için graffiti alfabeleri dahi verilmiş olan dergide ayrıca legal duvarlar,tren graffitileri,kromla yapılmış çalışmalar,çok iyi stiller ve sketchler bulabilirsiniz.Dergi 86 sayfadan oluşmakta ve sadece Fransızca ve İngilizce olarak basılmaktadır.Dergiyi online olarak sipraiş edebileceğiniz siteri internette taratarak bulabilirsiniz.

blazing 16
blazing 16
blazing 16
blazing 16

Haftanın Başarısızları

takip | 13 August 2008 17:25

Failblogsitesi kullanıcılarının gönderdiği çuvallama / başarısızlık yani “Fail” abidelerinin yayınlandığı, yine okurların oy verdiği ve yorum yazabildiği orijinal bir web 2.0 mecrası.

Örneğin bu hafta dikkat çeken en büyük çuvallamalardan birini Google gerçekleştirmiş ve meşhur Street view uygulamasında, insanların yüzlerini sansürlemektense, bir atın yüzünü sansürlemiş. Resmi orijinal boyutunda görmek için buraya tıklayın.