bildirgec.org

TeMoR

11 yıl önce üye olmuş, 16 yazı yazmış. 27 yorum yazmış.

Bir doğuM güNü Hediyesi

TeMoR | 22 November 2009 11:18

kendin olmak gibi
kendin olmak gibi

Gerçek olan içinde bulunduğun günü yaşıyor olman.kendini, saçlarını, ellerini, nefes alıp verişini hissediyor olman.gerçek olan koşabildiğin, hareketi hissederek, içindeki coşkuya şahit olman..
bulanıklaşmadan her günün kokusunu ayrı ayrı içine çekerek, zamana dokunabiliyor olman…sen gerçeğin içindesin ; sadece kendini hayatın ritmine bırakıp,kendi dansınının tadını çıkarman dileğiyle…

Duyayı en cok gokyuzunden sewerdın, eger uçmayı bılseydın
düşünsene normal olan herseyden uzaksın
ahlak kurallarından
trafık ısıklarından
malıye bakanından
ıssızlık korkusundan
kosedekı bakkaldan
en cokda duraganlıktan uzaksın..
herkes donuyor..sen donuyorsun
herkes ucuyor
sen ucuyorsun..daha ne kadar heycanlı olabılırkı
hıcbıseye takılp suruklenme derdın yok..cunku dusme derdın yok..
ucmaktan bahsedıyorum bebek
yercekımınden uzaklasmaktan

sadece bir Hikaye

TeMoR | 19 August 2009 10:58

BoNkas;
ince bir çığlık gibi geçiyordu arkamızdan güneş,
arabada akşam üstü bir yaz günü çalıyordu ve kemanın sesi sarıyordu bütün bedenini…
kendi şarkını dinler gibiydin.
sen, ben, güneş, zaman ve bakımsız bir coğrafya…
herkes suspus olmuş nağmelerin usulca geçişini izliyordu….
ellerınle eteğinin ucunu kaldırmış
dans etmeye hazır bir çingene gibi bakıyordun.
her yanınını sarıya bulamıştı sonbahar ve bacaklarına tutunmuştu zaman,
donmuştunuz bir karede
sen, güneş, sarıya bulanmış bir coğrafya ve zaman
sessizce size bakıyordum….

Ambjörnsen;
Mutsuzmu yoksa mutlumu olduğuna
karar veremediğin huzurunun anahtar deliği gibiydi onlar,
ve herşey o delikten bakınca anlam buluyordu sanki…
Gökyüzüne başımı eğip hissedebildiğimde tüm göremediklerimi,
her defasında farklı ve eşsiz bir tabloyla ödüllendiriliyordum…
sen, güneş, sarıya bulanmış bir coğrafya ve zaman,,,
yapmak isteyipte yapmadıklarım, …
gerçekleştirmek isteyip vazgeçtiklerim,
kovalayıp da yarı yolda bıraktıklarım bu tabloda hayat buluyordu,
o karede donmuş bir halde ‘yaşıyorduk’.
gülerek, ağlayarak, umutlanarak, üzülerek, susarak, konuşarak,
izleyerek, izlenerek, hayal ederek, vazgeçerek, yürüyerek, koşarak,
yokuş inip çıkarak'(!) havalandırıyorduk tüketilen tüm anılarımızın sarı tozbulutunu
o anda çalan şarkı (Nací en Alamo) ince bir çığlık gibi geçiyordu arkamızdaki güneşle,
(-gece, yolculuk, yol, yolcu,,.)
bacaklarıma tutunmuş zamanı harekete geçirmek için dans ediyordum, zamanın ruhu oluyorduk…

sadece bir Hikaye

TeMoR | 01 June 2009 13:35

Ölüm anımı hatırlamam bazen gerçek bir başlangıç olabiliyor.
Böyle başlıyor bütün hikaye

Bu yüzden daha sakin olabiliyorum veya sırf bu yüzden sadece ……….. diyebiliyorum.
kaybettiğim şeyle ölümü karşılaştırdığımda kendime ne kadar kapandığımı veya
ben olmayan bir sürü şeyin beni kapladığını fark ediyorum…

‘’bir akşam karanlığı ve
sadece kursunun geldiğini görüyorsun ve hiç bir film şeridi geçmiyor gözlerinin önünden..
sonra yavaş, yavaş bir sıcaklık hissetmeye başlıyorsun ve ılık bir şeyler akmaya başlıyor
yanaklarından… Kafanın sol yanında koca bir delik açılmış ve sen bunu sadece akşam
üstü serinliği gibi algılıyorsun..deniz yada uçurum kenarında ve uyumaya yada suya dalmaya
hazır gibi… Bırakıyorsun kendini ve belirsizleşiyor dünya görüntüler birbirine karışmaya başlıyor ve
sen yavaş, yavaş sessizliğe, daldığın suyun sıcaklığına karışıyorsun hiç kimse hiç hiçbir şey yokmuş gibi oluyor
sadece düştüğünü görüyorsun ama hiç bir his olmadan hiç acı duymadan
sonra
bir oltaya takılıp yeniden yeryüzüne çıkmak istiyorsun
yeniden sarsın
yeniden yüzünü okşasın istiyorsun rüzgar
ve kanatlarını açıp uçmak istediğini hatırlıyorsun.

izLeniyoruM gaLibA

TeMoR | 22 December 2008 10:22

Heeeeeeey!!! sana diyorum.
Heeey dur bir dakika.heyyy!!! dur kaçma.
Dur.
Nefesim tükenmek üzere ne olur, sana diyorum.
Dur kaçma.Daha önce gelmişmiydim bu sokağa, şu duvarları tanıyorum gibi ve dönemeçteki küçük bakkal.
Sessizlik.
Boşluğa sürüklenen bir ömrün zincirlerini tutuyorum sanki. Hiç patırtı yok, başkaldırı yada direnmek.
Korkmuyorum sessizlikten.
Kiralık müzisyenler: izindeler hepsi.
Son birkaç ayımın en iyi arkadaşı.
Sessizlik…
Dünyanın kulakları kapatılmış sanki: küçük bir pamukla olabilir.
Her şey hareketli…
Önümde koşan ayakları görebiliyorum.
Evet rüzgarda var.
Hissediyorum…
Ve yapraklar geçişini kutluyorlar zamanın. Özledikleri yer; toprağa bakarak.
Kulaklarını kapatmışlar dünyanın,
Hiçbir şey duyulmuyor. Bir çift renkli kapakçıkla algılıyorum yarını yaşayabilmenin zevkini. Retina ve bir kaç sinir ucu.

öLüm kaYbeTTiğiNe ağLar

TeMoR | 15 September 2008 10:19

Orta çağda kızıl saçlı bir bakiredir
Şeytan damgası yemiş
Ve bulutlu bir sonbahar akşamında
Sarhoş çığlıkları duyulur sokaklarda
Ertesi gün asılacak sefil bir hırsız gibi.
Yalnızlığın ortasında.
Tek başına olsa da;
Ani bir refleks gibi
Dikkatli…

Ölüm,
Yalnızdır denir gidişler
Oysaki bilinmedik bir yoldur bu:
Kaybolmaya açık,
Bir rehberi vardır
Elbet olmalı
Göstermeli yolu
Anlatmalı
Ve tercüme etmeli söylenenleri

Ölüm kaybettiğine ağlar
Nisan yağmurlarında.
Ve koca bir hasret akar yeryüzüne
Siyah elbisesinin altından
Kızıl yanık rengiyle
Kana benzetilen
Ve hasret çeken bir feryat
Düşer avuçlarından
Gökyüzünü parçalayan ses
Kıyameti getirecek bir yakarış

Nerdeyim

TeMoR | 02 January 2008 01:54

Toprak Ananın kendini lanetlediği bir mavilik.
Bakıyorum.Söylemek istediklerimi yazamıyorum. Tanımadığım bi koku var havada.Herşey yasaklanmış sanki.
Bakıyorum…
Anlamadığım bir sürü sayfa açılıp kapanıyor onümde. Renksiz, yeni uyanmış İstanbul sabahı gibi saklıyor kendini.Gökyüzüne bakmaya cesaret edemiyor. Heryanı şehvet kokan mavi bir boğaz manzarası fakat kuytularında ki leşleri saklayamamaktan şikayetçi.Balıkçılara bakıyorum.
Önümde koca bir saydamlık ve anlamadığım bir dilde ‘merhaba’ diyor bana.

yasak bahçe

TeMoR | 25 November 2007 19:01

sen mutluluğa içiyorsun
bense senin mutluluğuna
ikimizde aynı bahçedeyiz
elimizde kadehler
yasak meyvenin başında

sen ışıksız dünyaya içiyorsunben kaybolmuş ruhuma içiyorum

muTLuLuktuN
we düşLerde yaşıyordun
düşLenmesi mutluluk veren yaŞamLarda
waRLığını hiSSedeRKeN
yokLuğunu yaşıYorduM
we yaşanılası hisLerimi tutuştuRmaya zoRLuyoRduNateşe tutSaktıNkurtuluş fısıldıyorduN yaŞam ziNciRlerine,açmıŞ göğsünü ibLiseseWgi diLeniyoRduN…

it öldüren kavgası 1

TeMoR | 25 November 2007 16:51

Öncelikle olay şöyle
”Bir kaç gündür planlıyorum.Sınavların bitmesi şerefine ve bu konuda yardımlarını esirgemeyen ‘efes güneşiyle’
oturup koyu bir sohbete dalmayı: derslerden, hocaların boşuna isimlerinin önünde ağırlığını kaldıramadıkları ünvanlar taşımasından falan filan fakat ortalıklarda görünmemeye başlamış ismi geçen zati muhterem.benim ‘kendince tabi yazımdaki’ terbiyesizliğime kızmış.
Önceki gün köşedeki eğriçam markette bulamadım, dün de pozcudaki bütün tekel bayiilerde. ”bu tarz triplerinide ilktir görüyorum varsa bi sorun neden diye sorarsın sonrasında gerekli savunmayı beklersin, neticesine göre kızarsın yada ciddi birşey olmadığını anlarsın muhabbete devam edersin” ”sahalarda görmek istemediğimiz tarzdan hareketler, yakışmadı efes güneşi efendi, anlaşılan götünüz tavanla muhabbete yeltenmiş”
Aldığım haberlere göre yeni yasa dahilinde artık 2.5 ytl ye satılmıyacakmış.yeni bandrol ve yeni fiyatıyla 8 ytl imiş.
madem öyle bundan sonra bende onu bu sebepten dolayı boykot ediyorum. gidip akşam ayyaş efendiyle takılmazsam ne olayım. ayrıca sirke suyu gibiydi tadın yeri gelmişken söylemek istedim. tipini ziktimin mendeburu 1965 Bordeaux şarabı zannediyor kendini.

seni küçük piç kurusu

TeMoR | 23 November 2007 22:39

Damağımda eskiden kalma çok lezzetli bir tad var bu ara.
Her defasında beddualar eden teyze ve arada yetişmediği çocuklara ‘bizlere’ savurduğu küfürler ve attığı terliği geliyor en boktan zamanlarda aklıma ”55 yaşında ki hatun nineni neden bu tür davranışlar sergilediğine hala akıl sır erdiremiyorum”. Takma dişlerini yaptıralı 3 yıl olmuş, ‘o zaman için geçerli tabi bu’ zaten canın çekse bile hepsini öğütecek ne enerjin vardı nede gücün. Neden götümüzde koşardın boktan iki erik için, hala anlamış değilim.’bide koca duvar var tabi.Utanmasan o yaşta ordanda atlican.’Peki ya biz yazık değilmi o yaştaki kadına son bikaç yılında huzur vermiyorduk.bizdede vardıya bokluk neyse.Bu ara olur olmaz geliyor işte aklıma.
Merak ediyorum nedir aceba bu sebebi ziyaretin amacı?
bunca zaman sonra…
Hızla koşuyordum sadece erikleri yemek isteyip istemediğimi bile hatırlamıyorum.Aslında şimdi erikten nefret bile ediyorum ama yinede her sabah bu kovalamacaya giriyordum.
Girmek istiyordum.
Koşup duvarın üstünde o terlik hangimize isabet edecek diye bekliyordum.Sonrası kahkaha ve teyzenin acı küfürleri
-sizi piç kuruları…

param çok ya da borç…

TeMoR | 22 November 2007 00:09

masaLara çıKmaK geLiyor içimdeN
beyaZ öRtülere basMak
tutup bir şişeyi ucundan-pahalı bir viski’ yi-
içmeden
paTLatmaK geLiyoR duvaRda…