bildirgec.org

farklılık hakkında tüm yazılar

Farklılık ve değişme

darjeeling | 11 June 2007 15:22

Orjinal olmak için sapsarı bir çanta kullanmıyorum, sevdiğim için kullanıyorum. Kırmızı ruju bana baksınlar diye değil sevdiğim için sürüyorum. Cep telefonum çalıştığım şirketteki insanlarınkilere ve kazancıma göre çok alt seviyede ama ben telefonda milyon tane fonksiyon olmasına gerek olmadığına inanıyorum. Daracık kot pantolon giymiyorum, sıradan olmaktan korkuyorum. Sokakta yanıma yaklaşan çocuk benimle tanışmak istediğimde ‘ benim sevgilim var ve onu aldatmam’ dediğimde, bana ‘bende evlenelim demiyorum zaten’ gibi pişkin bir cevap verdiğinde ‘sevgilim sen olsaydın seni de aldatmazdım’ diyorum çünkü aldatmayı sevmiyorum. Bukowski tarzında yazan yazarları eskiden seviyorken artık çok ta fazla haz etmediğimi,insanların değişebildiğini görüyorum. Uzun tırnakların daha kadınsı gösterdiğini bilsem de kısa tırnakla gezmeyi daha çok seviyorum. Çoğu klasik kitabı okumuşumdur ama çok azını sevdim,artık klasiklerden okumuyorum, bundan da utanmıyorum. Erkek olsaydım kıpıkırmızı ya da sapsarı bir deniz şortu giyerdim, biliyorum. Her zaman şuankinden farklı bir imzam olsun isterdim, çok denedim ama bulamadım,elimdekiyle yaşamaya çalışıyorum. Sanırım diğer bir çok kadının aksine benim yak parmaklarım ama özellikle ayak baş parmağım çok komik, şişko ve kocaman. Bu kadar.

İnovasyon dedikleri

yuceeren | 02 June 2007 22:45

Her şey okulumza renoult mais türkiye genel müdürünün gelmesiyle baslamıstı bizde toptan gittik nedir olay diye olay inovasyondu tabi böyle fransızcadan kırma ingilizce kökenli bir sözcüğün ne oldugunu anlamak da bayagı bir uzun zamanımızı almıstı.
Giriş niyetine adet oldugu üzere kelimenin kökenlerine inelim kelime latinceden gecme tahmin edildiği üzere ve “Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması” diyor http://www.inovasyon.com özetle farkı yaratmak cıkardıgın üründe farklı olmak anlamlarındaymıs aslen kimse dile getirmek istemese de kapitalizmin olagan sonuclarından biri belki de inovasyon pazar da dişe diş bir rekabet var herkes ürün üretiyor ayrıca bu aralar neredeyse herkes aynı maliyete ürün üretmeye başladı artık firmaların yapmak zorunda oldugu şey sattıkları ürünü farklı göstermek ve yeni birşeyler bulmak.Bu bilgiler temelini olusturuyor aslında inovasyon kavramının.Şimdi asıl problem bizim gibi sanayisi dışarıya bagımlı bir ülkenin nasıl yapacagı ülkemizde tabii ki inovasyon calısmaları yapılıyor fakat yapan firmalar da yabancı firmalar yani aslen türk işi bir inovasyon yapalım hadi baba durumu ne yazık ki yok.Katıldıgımız toplantıya geri dönersek bana göre cok önemli bir şey söyledi renoult mais türkiye müdürü ali bey 25 yıl içinde dünyadaki otomobil marka sayısının en fazla 5 e düşmesini bekliyorlarmıs acaba bu inovasyon denilen şey bunu engelleyecekmiydi yoksa ekmeklerine yag mı sürecekti?.Anlaşıldıgı üzere inovasyon kavramı cok güzel bir balon ammavelakin arkası pek de dolu değil gibi aksine kapitalist sistemin olası sonuclarının bize daha güzel bir şeymiş gibi gösterilmesi durumu sanki.Hepinize inovasyonlu bol mor inekli günler (mor inegin olayla alakası yoktur severim keratayı o bakımdan)

acının resmi

astral | 15 April 2007 02:52

Metrodan çıkarken on yaşlarında bir çocuk gördüm. Okuldan çıkmış belli, elinde eskimiş bir iki kitap. Üstü yırtık, tozlu. Gördüğüm tablo acının resmi. Çocuk gofret dolabından bir şeyler alacak, ceplerini kurcalıyor telaşla.

Yanından geçip gidiyorum, dünyanın adaletsizliğine söverek.
O sırada sesleniyor ufaklık. ‘100 liran var mı abla? Karnım aç, onun için istiyorum, dilenci değilim.’ Tabi canım diyorum, tüm bozuklukları veriyorum, acımı da o noktada bırakmak isteyerek…

Biz Ne Zaman Ayrı Düştük ?

mnc | 27 November 2006 01:51

“Biz ne zaman ayrı düştük ? Anlamaktan vazgeçtiğimiz zaman.
Tam anlamak için, tamamlamak için, ne okuyorsanız okuyun. Birde zamanı okuyun.”

İşte bu sözler bir kaliteli reklam için çok yazılmış ve zamanımıza, içinde bulunduğumuz durum’a hitap eden bir yazı. Biz ne zaman ayrı düştük te kavga etmeye başladık?
Maç çıkışında satırlı insanlar, birbirinin gırtlağına sarılan insanlar, mecliste birbirine giren vekiller(!), trafikte kavga edenler, gereksiz küfür edenler, parti çatışmaları, fikir kavgaları, bildirgeç’teki yorum tartışmaları…

Yanlamasına okunan kitaplar

CemSALIK | 21 November 2006 19:50

İngiliz bir yayınevi yatakta uzanarak kitap okumayı seven okuyucularını düşünmüş ve yanlamasına okunulacak kitaplar basmış. Normal kitapları yatakta okumanın sırt ve boyun ağrısı yapabildiği düşünüldüğünde kulağa hoş geliyor.Yanlız yayınevi bu şekilde basılacak kitapları seçerken telif hakkı ortadan kalkmış eski klasiklerden işe başlamış. Bunların arasında Dracula, Huckleberyy Finn gibi eserler de var. Ne kadar ihtiyaç duyulur bilinmez ama farklı olduğu kesin. Linki burada.