bildirgec.org

yuceeren

11 yıl önce üye olmuş, 10 yazı yazmış. 13 yorum yazmış.

İçimizden çıkan şehitler

yuceeren | 08 June 2007 16:19

annem sabah kandırdı bir şekilde beni carsıya götürdü amacı canta almakmıs bende yardımcı oluyorum gayet sıkılmıs bir şekilde bir kadın iceri girdi cantacıya dönerek komsu oglunun sihhatı nasil dedi naber demeden direk mevzuya dalması karsısında şaşırmıştık ki ikinci soruyu sordu kadın hani köşede sigara satan yaşlı amca vardı tanırmısın cantaci eh az biraz ne de olsa esnaf dedi kadın devam etti: “onun oglu şehit olmus diyarbakırda bugun gelmiş haberi senin oglun da astsubay olunca onuda sorayım dedim” cok şaşırmıs bi şekilde izliyorduk cantalar elimizde kadın gitti cantacı bizle devam etti muhabbete :”adamın kızı diyalize baglıydı ogluda böyle gitti işte allah sabır versin”.Ama hepimizde bir şaşırmışlık hergün gazetelerde okudugumuz şehit haberlerinin bizzat içinde olmak şehit olan askerin mahalle esnafının oglu olması yani içimizde herhangi birimizden farklı olmaması gayet ilginç gelmişti…

Denize defnedilmek

yuceeren | 06 June 2007 16:24

yıl 1945 amerikan deniz piyadeleri iwo jima adasında japonlarla catısmaktadır ilk günkü cıkartmadan sonra büyük kayıplar verilmiştir.Çünkü japonlar muazzam bir tünel agıyla az olan sayılarını strateij olarak daha etkili hale getirmişlerdir ilk gün us marine corp. resmi kayıtlara göre 2000 kayıp vermiştir çatışmalar tüm gücüyle sürerken hastane gemisi olarak kullanılan hastane gemisi cesetlerle dolmustu amerikalılar onları saklayacak yerleri olmadıgından ötürü denize defnetmek zorunda kalmıstı bi tabla üzerine yatırılan askerlerin üzerine bayrak örtülüyordu bir süre dua ettikten sonra tabla ile bayragın arasındaki ceset denize süzülüyordu bir asker şöyle diyordu:”asla denize defnedilmek istemem bilemiyorum çok soguk olabilir” insanın aklına savaşın kötülüğü geliyordu yada yaşlıların masa başında savaşırken gençlerin cephede ölmesi olaya japonlar tarafından bakıldıgında cok daha korkunctu sayıca cok az olduklarından düşmana gece baskınları yapmak yada ceşitli mevkilerden top atısı yapmaktan başka careleri yoktu bir cok japon da can verdi bu savaşta.yaşar kurtun eşsiz parcası geliyordu insanın aklına belgeseli izlerken:

Bumerang

yuceeren | 03 June 2007 13:18

Eskiden yalnızca onlar vardı henuz katiller sapıklar ingiltere tarafından yollanmamıstı avustralya’ya bazen av için bazen yalnızca spor için bumerang kullanırlardı avustralya yerlileri yani aborjinler.Peki bu bumerang dedikleri neyin nesi kimin fesiydi ?Her şeyden önce bumerang her ne kadar avustralya yerlilerine mal edilmiş olsa da eski mısırda ve avrupada da kullanıldıgı biliniyor özetinde belli bir eğim verilmiş bir sopadan ibaret bumerang dedikleri genellikle 40-80 cm arasında boyutlara sahip.

klasik bumerang
klasik bumerang

Genel kanının aksine aslında bumeranglar iki tür birincisi attıktan bir süre sonra geri gelen ve eglence yada spor amaclı kullanılan bir diğeri ise daha düz hatlara sahip olan ve attıktan sonra geri gelmeyen genelde av icin kullanılan bir model bilindiği üzere avusturya yerlileri her iki türü de kullanıyorlardı.ülkemizde de ceşitli sevdalıları bulunan bumerang için güzel de bir site mevcut Burdanulaşabilirsiniz. bumerang yapımında kullanılan ahşap da son derece önemlidir çeşitli kaynaklarda yazdıgı üzere sert bir agactan yapılmıs olmalıdır bumerang bu yüzden genelde okaliptus tercih edilmiştir.Herşeyden önce ellerinde cok fazla alet edevat olmayan avustralya yerlileri için belki de hayati bir aletti bumerang avlanmalarında ve eğlenmelerinde spor yapmaları sırasında hep bumerang kullanıyorlardı ayrıca mühendislik ilminin esamesi okunmayan bir yerde böyle mukemmel bir aerodinamik yapının bulunmus ve kullanılmıs olması da ayrı bir ilginçlik/güzellik.
kaynakca:
http://www.bumeranglar.com
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bumerang
Ana britanica ansiklopedisi türkce bumerang başlıgı.

İnovasyon dedikleri

yuceeren | 02 June 2007 22:45

Her şey okulumza renoult mais türkiye genel müdürünün gelmesiyle baslamıstı bizde toptan gittik nedir olay diye olay inovasyondu tabi böyle fransızcadan kırma ingilizce kökenli bir sözcüğün ne oldugunu anlamak da bayagı bir uzun zamanımızı almıstı.
Giriş niyetine adet oldugu üzere kelimenin kökenlerine inelim kelime latinceden gecme tahmin edildiği üzere ve “Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması” diyor http://www.inovasyon.com özetle farkı yaratmak cıkardıgın üründe farklı olmak anlamlarındaymıs aslen kimse dile getirmek istemese de kapitalizmin olagan sonuclarından biri belki de inovasyon pazar da dişe diş bir rekabet var herkes ürün üretiyor ayrıca bu aralar neredeyse herkes aynı maliyete ürün üretmeye başladı artık firmaların yapmak zorunda oldugu şey sattıkları ürünü farklı göstermek ve yeni birşeyler bulmak.Bu bilgiler temelini olusturuyor aslında inovasyon kavramının.Şimdi asıl problem bizim gibi sanayisi dışarıya bagımlı bir ülkenin nasıl yapacagı ülkemizde tabii ki inovasyon calısmaları yapılıyor fakat yapan firmalar da yabancı firmalar yani aslen türk işi bir inovasyon yapalım hadi baba durumu ne yazık ki yok.Katıldıgımız toplantıya geri dönersek bana göre cok önemli bir şey söyledi renoult mais türkiye müdürü ali bey 25 yıl içinde dünyadaki otomobil marka sayısının en fazla 5 e düşmesini bekliyorlarmıs acaba bu inovasyon denilen şey bunu engelleyecekmiydi yoksa ekmeklerine yag mı sürecekti?.Anlaşıldıgı üzere inovasyon kavramı cok güzel bir balon ammavelakin arkası pek de dolu değil gibi aksine kapitalist sistemin olası sonuclarının bize daha güzel bir şeymiş gibi gösterilmesi durumu sanki.Hepinize inovasyonlu bol mor inekli günler (mor inegin olayla alakası yoktur severim keratayı o bakımdan)

starcraft 2

yuceeren | 01 June 2007 01:48

Bilindiği üzere mayıs ayının ortalarında başlayan gizli reklamlardan sonra ay sonunda acıklandı! Evet starcraft 2 geliyordu yıllardır starcraftla yatıp onunla kalkan strateji meraklıları için adeta bayram gibi karsılandı bu haber şimdilik cok fazla bilgi yok ama kesin olan şeyler her 3 ırkın da yenilenmiş olarak oyunda bulunacagı oyunun 3 boyutlu olacagı ve starcraftı starcraft yapan her ırkın kendine has stratejiler üretme özelliğinin yine olacagı haberler geldikce konu ile ilgili yorumlara da devam edecegiz
Resmi site:
budur
Konu ile ilgili naçizane blog sitem:
budur

Birazcık saçmalama seansı

yuceeren | 18 September 2003 20:04

unutmanın en ağır unutulmadan unutmaktır sonrası yalnızlık kelimesine sığmayacak kadar derin bir yalnızlık
bir günlük tutmak istedim kağıttan kalbimin tümüyle ama çağ iletişim çağ hız çağ bilgi çağı ve çağ inkar ve çağ isyan ve çağ aldatma ve çağ acı ve çağ insanın insanı bir hayvanca bitirme çağı ve çağ ölümün tüm acısıyla ve acı kahkahasıyla senin üstüne binme çağı ve çağ acıyı en ince kılcal damarında hissetme ve umarsızca bir kavganın ortasında bulman kendini ve çağ sonunun ne olduğu belli olmayan ve aslada belli olmayacak bir ülkede dilenirmiş gibi eğitim almak ve yoksulluk ve hüzün ve sonbahar çağı ve çağ acı dolu bir çığlık çağı….
yaşam sıcağı sıcağın yaşanırsa güzel ve yaşam umutlarla güzel acıya tek engel belki de umut umutsuz yaşamak ölümden beter belki de değil kim öldü de geldi ki değerlendirsin bunu ve yaşamak ağırlıktır eğer istemiyorsan ama ölümde hafif değildir belki de en az yaşamak kadar ağır ve ortada kalmak ama yalnızca istenir ortada kalınmaz ortası yok bu bir boolean cebri ya var ya yok yasası ya ölürsün yada kalıp yaşamaya uğraşırsın uğraş vermek güzelleştirir insanı emek vermek mutlu eder ve emeğe saygı gerekir çünkü emek insanın kalbinin ellerine gözlerine beynine en güzel hükmediş şeklidir insana saygısı olanın emeğe saygısı olur çünkü…
Ve ahlak denen kalın duvar en zor aşınan taştan yapılmıştır bu duvar dışarıdan odaya mikrop girmesini engeller belki ama dışarıdaki güzel kokular da içeri giremez bu duvarla bu duvar en inceyse en mutlu o gözükür niyeyse belki bir nedeni bile yoktur bunun yalnızca olması gerektiği için olmuş olan bir olgudur yalnızca.hayatta yalnızca olması gerektiği için olan bir çok şey yok mudur ki vardır elbet. biz koymaz mıyız bazı olgularıda daha sonra bunlardan yakınan? biz değil miydik dünya savaşlarını yapan ve daha nicelerini yapacak olan ama göstermelik üzülen o vicdan denen cisimciği içimizdeki rahatlatmak için timsah gözyaşları döken timsah gözyaşı deyimi vardır birde timsah gözünden yaş gelmesi gerektiği için doğası bu olduğu için ama bu gözyaşlarını duygusal gözyaşlarıyla bir tutup birde timsahı suçlayan biz değil miyiz. o öldürüyor çünkü yaşamının devamı için bu gerekli peki biz niye öldürüyoruz yapmayın ben hiç öldürmedim demeyin seçtiğimiz insanlar bugün bir savaşa girmeye hazırlanıyor ve onları biz seçtik yani suça ortak biziz hata suçun büyüğü bizde orda ölen çocukları televizyonda izleyip zevk almak için can atmıyoruz hadi itiraf edin sizinde en sevdiğiniz haber türü insanların öldüğü ailelerin dağıldığı haberler değil mi?ibret hikayesiymiş yapmayın burada kimseyi kandıramayız ibret alıyorsak eğer o haberlerden yıllardır neden ardı arkası kesilmiyor peki bunların tek mesele izleyip iyi ki benim ve ailemin başıma gelmedi diye sevinmek değil mi ama unutmayın hani o televizyonda gördüğünüz karısını öldüren adamda mutlu günlerinde karısının getirdiği çayı(hani sizin eşinizin yaptığı gibi olan çay) yudumlarken kahramanları başka olduğu halde aynı hikayeyi izliyordu yetmez mi sizce de aynı hikayeyi defalarca izlemek aynı masalı sonu belli olduğu halde baştan okumak artık bir son verilmeli değil mi bu işe? bir toplumun en küçük yapı taşı ailedir ve makro bir düzeltim istiyorsak önce mikro bir düzeltimle işe başlamalı değil miyiz sizce de düşünün kaç kez boş bir nedenle kavga ettiniz eşinizle yada çocuğunuza boş bir nedenden ötürü kızdınız? tamam bahaneniz de var çok üstünüze gelmişlerdi ve bugün herkes üstünüze geliyordu zaten patronda en çok size kızmıştı bugün iş yerinde. Ve sizde sinirinizi çoluk çocuktan çıkardınız pardon yanlış hatırlamıyorsam savaşa karşı olanda sizdiniz öyle değil mi hani çocukların ölmesini de istemeyen ama sinirinizi suçsuz bir insandan da çıkaran bunların hepsi siz değil misiniz. Ne o? yoksa sizi sizden fazla mı tanıyorum aslında yalnızca size öyle geliyor ben yalnızca bir aynayım bu yazıyı kim okursa onu yansıtıyorum ülkemizde farklı insanlarda var ben onlardan biriyim mi diyorsunuz anlıyorum sizi peki neden farklısınız niye dedemden ve babamdan bu yana hala aynı adamlar seçiliyor bu ülkede farklı biri iseniz neden farklı birini seçmiyorsunuz ne sizi dinleyen yok mu bir tek siz farklısınız öylemi ama bir paragraf önce benim yazdıklarım sizle bağdaşıyordu.yoksa sorun suç varsa ben kabul etmem semptomu iyi bir şey varsa ben varım yoksa yokum evet evet işte burada biraz durun sorunu çözdünüz hem de yalnızca bir sayfalık bir yazının sonunda.düşünün bakalım burada da bir çıkar ilişkisi var mı babasının hayrına birine bir şey yapılmaz değil mi kimse kimseye yardım etmez değil mi peki orada arka sırada oturan iki arkadaş az önce siz iyi insanlar olduğunuzu iddia ediyordunuz iyilik bir kişiye karşılıksız olarak bir şeyler vermek değil midir yoksa sizin kitabınızda bu işler için farklı bir yorum mu var kabul edin kimse farklı değil hepimiz birbirimizin aynısıyız köydeyken bir kilometre uzaktaki komşunuzu bile tanırken şu anda oturduğunuz sekizinci katın balkonundan aşağıya baktığınızda altıncı kattan aşağıda oturanları tanımayan siz değil misiniz hatta küçüklüğünüz şehirde geçtiyse bile karşı komşu Ayşe teyzenin siz aşağıda top oynarken üstünüze su dökmesini hafif bir tebessümle çocuklarınıza anlatan siz değil misiniz hayır artık çağ para çağı öyle değil mi artık insanlar birbirlerine iyilik yapmıyor mahalle bakkalı kasabı manavı artık yok her şey süper gros mega marketlerden alınıyor artık öyle değil mi? birde globalleşme karşıtı olacaksınız siz bile hafif hafif globalleştiniz bence düşünün bakalım neden mahalle kasabını bırakıp bilmem ne marketten kıyma almaya başladığınızı hatırlamaya çalışın bakalım yüz bin lira daha ucuz diye öyle değil mi peki birde şöyle düşünelim bu kasaptan alışveriş yapmayalım hem işini kaybederse de sizi ilgilendirmez öyle değil mi manavda bakkalda onların çocuklarının ne olacağı da sizi ilgilendirmiyor hem onlar işi bırakınca nasıl olsa gros marketler durumun farkına varıp tekelcilik yapmayacak eti iki yüz elli bin lira pahalıya almayacaksınız öyle değil mi sizce dünya o kadar iyi bir yer mi???

İstemek Tanrı kızlar vs. çıldırmaca oynamaca

yuceeren | 16 August 2003 21:48

Günlük değilde aylık yıllık yada asırlık bir yazı yazmak isterdim ama imkansız olduğu için saçmalayacam:))) Konular; Aşk meşk Din Tanrı varmı? Düşüncelerim; 1-Kızlar genelde salak ama aşk meşk gibi tuhaf konularda bizzat şeytanın kendisi tecrübeyle sabitledim kim ne derse desin abi 2- Din bence olması gereken bir şey millet hiç değilse allah korkusuyla birşeyleri düzene sokuyor yoksa kimse hiç bir şeyi takmayacak yani din iyi bir şey 🙂 3- Tanrı varmı ? bu soru yüz yıllardır vardır ama bende bunun için kısa bir cevap var varsada bu onun sorunu birazda o varlık mücadelesi çeksin 🙂 şaka bir yana bence tanrı var ama onun cömertliğini anlayamıyorum düşünsenize size yaratma yetkisi verilse (ki bak verilse diyorum kendi kendinize bile bunu bulmazsınız aslında) eminim hepimiz kendimize sürekli tapan hiç ir şey düşünmeyen yaratıklar yapardık ama tanrı düşünebilen yaratıklar yaparak bize aslında en büyük ödülü veriyor ve istemeyi veriyor tanrı düyorki; Biz isteseydik istemeyi vermezdik yani kullarının istemesini istiyor bu durumuda insanlar sürekli bir şeyler istemelidir fakat mantıklı ve gerekli istekler olmalıdır bunlar ben sayısal lotoda 6 bilmek istiyom heheheee diye dalga geçenlere ise orta seviyeli bir nah !! 🙂 Adam gibi istemeyi hatta bu yazıya inanmanızı bile istemenizi tanrıdan diliyorum(istiyorum) hepinize hayatınızda başarılar !! not: yazının tüm sorumluluğunu kendi üstüme alıyorum!!!