bildirgec.org

farkındalık hakkında tüm yazılar

Budala Tanrı

AOLradiohead | 03 October 2008 13:39

Yine aynı restoranda son yemeği yemek için gitmiştim. Yine bir bavulum, siyah küçük şu çekilebilenlerden içinde her zamanki kıyafetlerim – kış geliyor daha geniş bir tanesinden acilen edinmem gerecek farkındayım – içinde hep alışık oldukları şekilde katlılar. Sadece sıraları değişmiştir. Bunu da mızmızlanacak türden paçavra değiller. Hava gruba yüz tutmuşken öylesine aç ve düşünceliydim ki, o rüzgarın yumuşak esintisi ve özenle gerdirilmiş, yumuşak tenli uslu bir deniz uzanıyordu karşımda. Bodrumun kıyıları dumanlı mordu yine geçen akşam üzerelerindeki gibi.

Siz vazgeçerseniz, onlar da vazgeçer!

xerre | 23 September 2008 16:11

şimdiye kadar birçok kampanya düzenlendi küresel ısınma için. tüm yapılanlar, insanların biraz daha dikkat etmesi, biraz daha duyarlılık göstermesi ve bu dünyanın sadece bize ait olmadığının farkındalığının yerleşmesi adına.

son olarak bu kampanyaların arasına McCann Erickson ajansının Quercus için animasyon olarak hazırlattığı bu kısa film de katıldı. lütfen izleyin ve artık küresel ısınmayı ciddiye alanlar arasına siz de katılın.
unutmayın:

siz vazgeçerseniz, onlar da vazgeçer!

Küresel Isınmayı Objektifinize Hapsedin!

la perla | 03 July 2008 09:58

Küresel ısınmanın dünyamızı tehdit ettiği şu dönemde hepimize görev düşmesine rağmen maalesef hepimiz bu görevlerin bilincinde olamıyoruz.Hayalgücünüzün peşinden koşarken etrafta sadece alkışlayan insanlar değilde sizinle koşabilicek insanlar yaratabileceğinize inanıyorsanız bu fotoğraf yarışmasına bi göz atmalısınız…

Türk Ytong; bu konuda bilinç yaratmak ve kitleleri harekete geçirmek amacıyla “Küresel Isınmayı Objektifinize Hapsedin!” konulu Ulusal Fotoğraf Yarışması düzenliyor.Yaratıcılığınıza güveniyorsanız bu yarışmada alıcağınız ödülün, yaratıcılığınız karşılığında hissetmek istediğiniz başarı duygusunun yanında küçük bi kahramanlıkta yaratacaksınız. Çünkü iyi bi tasarı gücünüz varsa objektifinizle birkişiyi bile küresel ısınma için harekete geçirebilirseniz tüm dünya için bişi yapmış olucaksınız.Bunun için profesyonel bi fotoğrafçı olmanıza da gerek yok. Çünkü istenen sadece bilinçlendiren ve harekete geçiren farkındalık yaratıcak kareler.Ayrıca yarışmada baskı tekniği ve manipülasyon serbest ve bu konuda bir sınırlama da yok.Çektiğiniz fotoğrafları elden ya da posta ile ileterek yarışmaya katılabilirsiniz.Katılım için son tarih ise 07 Ekim 2008. Yarışma için detaylı bilgiye bu siteden ulaşabilirsiniz.http://www.ytong.com.tr/fotografyarismasi

Aids İçin Çekilen En İyi Reklam Filmi

xerre | 06 June 2008 08:06

sidaction fransada aidse karşı savaşan ve her sene hem AİDS hastaları için hem de bünyesinde barındırdığı ve AİDS hastalığı yararına araştırma yapan bilim adamları için fon toplayan kurumlardan biri. Kurumun bir diğer amacı ise gençleri AİDS e karşı bilgilendirmek ve AİDS in ciddiyetine karşı toplumun dikkatini çekmek. Bu amaçlar doğrultusunda hazırladıkları bu videogerçekten takdir edilesi. ayrıca sloganı “together against AIDS” olan kuruma bugüne kadar €5.9 milyon bağışta bulunulmuş.

Korkuları yenme

| 25 April 2008 02:39

Aslında başka bir konu hakkında yazmayı düşünüyordum ancak “korku” isimli yazımdan sonra bu yazının daha manidar olacağını anladım. Üstelik yazıyı okuyan ve yorumlayan insanlara da bazı tekniklerden bahsedeceğim sözünü vermiştim. O yazının hemen arkasından olmayacaktı da, ne zaman olacaktı öyle değil mi?

Fobi ve kaygı denilen korkuların nasıl oluştuğundan bahsetmiştim. Aslında daha önce bilmediğiniz bir konu olduğu için korkudan bile korkuyordunuz. Şimdi nasıl oluştuğunu öğrendiniz. İnsan bilmediği şeyden de korkar. Bu yüzden korkunun nasıl bilinçte yer ettiğini öğrendikten sonra kendi bilincinizi/bilinçaltınızı gözlem altına aldınız. Artık bir fobiniz varsa bile, size gerçekten sıkıntı verici düzeyde olmadığını da zaman geçtikçe anlayacaksınız.

Ancak fobiler ve kaygılar için bir şey yapmazsanız, kendi başlarına geçmezler, hayatınızın sonuna kadar devam eder bu sıkıntı. Özellikle yaptığınız işle ilgili veya her zaman karşılaşma riski olan fobiler sizi çok rahatsız eder.

Korku

| 15 April 2008 08:01

Korku, beynin yarattığı bir illüzyondur. Kişisel gelişim konularında örneğin NLP de uzmanlaşmak isteyen biri korkunun kaynağını bilir. Kaynağı bilinen bir davranışın üstesinden gelmek ise oldukça kolaydır.

Korku illüzyonu
Korku illuzyonu

Bütün davranışların temeli, beynin çalışma prensiplerine dayanır. Korkunun da bir prensibi vardır. Eğer bunu davranışlarımızda gözlemleme alışkanlığına kavuşturursak, sahip olduğumuz ya da olacağımız her türlü korku ve kaygının da üstesinden gelmiş oluruz. Bu alışkanlığa biz “farkındalık” ta diyebiliyoruz. Farkındalık, benim tabirimle duyguları kontrol etme gücüdür. Aynı zamanda kendini tanımanın diğer adıdır.
Eğer farkındalık konusunda az çok bilgi sahibi iseniz, kendinizi tanıma konusunda, hiçbir zaman tam anlamıyla kendinizi tanıyamayacak olmanızın gerçekten ürkütücü olduğunu da anlamışsınızdır. Bu kendini bilme-tanıma-öğrenme ya da farkındalık denilen şey, siz ölene kadar devam eder.

Ne olduğunu ve ne istediğini bilmek

3mmigros | 04 July 2007 11:14

Hayatın çeşitli evrelerinde değişik karakterler içinde olunabilir. Bu karakterlerden karakterlere geçiş yaptıran akan zamandan başkası değildir. Gençlik yıllarında geçişler sonra geçecek yıllar ve karakterlere göre daha hızlıdır. Kanın akışı, hormonların ayaklanma süresi, müzik, ortamların genişliği, arkadaş çeşitliliği ve bunların sirkülasyonu diğer yıllara göre çok daha hızlıdır.Bazen nereden sürüklendiğini anlamadığınız bir karakterde bulabilirsiniz kendinizi.

.
.

Kişi genellikle karşısındaki insan konusunda arayış içindedir. Ast olan da budur diye kendi karakterini oturtmadan kendini kandırabilir. Kişinin kendini tanıması bir başkasını tanımasından daha güçtür.Kişi kendi içinde her şeyi bildiğini düşünse de sadece zihinsel olarak hareket etmediğini hayatının her adımında ona yön verenlerin içinde duygularının ve önsezilerinin de yeri olduğunu bilmelidir. Bunun farkına varması ve kendisini tanımaya başlaması yaşadığı deneyimlerle ortaya çıkar. Genelde deneyim lafı geçince bazı kişilerin aklına cinsellik gelmektedir. Ne yazık ki bu konuda birçok kesim yanılır. Yatağınızı değecek kişiler ile, ileride kötü anlar olarak hatırlamayacağınız, emin olacağınız kişilerle paylaşmak cinsel anlamda esas deneyimdir. Değerinizi bilemeyecek kişiler ile 5 dakikalık zevk uğruna bir çok duygunuzu yatakta bırakmak sizin ruhunuzda çatlaklar oluşmasına sebep olacaktır. Pişmanlık en zor geçen duygulardan birisidir. Elbette geçer ve iç kütüphanenizde tecrübe olarak yerleşir. Yıllar geçtikçe bu kütüphanede bulunan kitap sayısı artmış ise ruhunuzun ne kadar yıprandığının göstergesidir. Yorgunsunuzdur, bıkkınsınızdır. Sürekli kafanızda buralardan gideceğim düşünceleri dönüp dolaşacaktır.

.
.

Bu yıpranmanın size verdiği en değersiz hediyeler ise daha seçici olma ve içe kapanıklıktır. Daha seçici olma kısmı bazıları için tercih edilen davranış olabilir. Hayatını belli insanlara anlatmak, iç dünyasını belli insanlara açmak kısacası paylaşma işini yaparken seçici davranmak bir nevi savunma mekanizmasıdır. Bu mayın döşeli sınırlardan geçişe izin vermek bazen oldukça zordur. Asıl içe kapanıklık olarak tabir edilen davranıştan çok her şeyinizi herkese anlatmamadır. Biraz gizem zaten hayatınıza girecek kişileri çekici kılan bir durumdur. Benim farkıma varamıyorlar, beni kimse anlamıyor diye serzenişlerde bulunmak pek akıllıca değildir. Farkınıza varılmasını istediğiniz kişiler size uygun ise zaten sizi farkedeceklerdir. Karşınızdaki insanların biraz usta olması gerekir ki zaten size uygunluk derecesi bu konuda bir kıstastır.Bu konuda kendinizi kesfetmeniz ve neyi kimi istediginizi bilmeniz gerekir. Bu bilme ne zaman gerçekleşir diye bir zaman belirtilemez. Ama olgunlaşmanın en güzel göstergesi kendinin farkına varmakla başlar.

.
.

kendi kendine psikanaliz

zedd | 20 April 2007 17:42

Çoğu insan, kendisini tam bir içtenlikle anlatmanın zorunluluğunu anlar. Kendimizi analiz etmek, bazı temel noktalarda başkalarını analiz etmekten farklıdır; zira buradaki en önemli fark herbirimizin tamsil ettiği dünyanın kendi dünyamız olduğu gerçeğidir. İnsanlar hayatlarını kendi bütünlüğünde görür ki aslında bu, bizim geçekten bildiğimiz tek dünyadır. Amaç ta bu bizimle birlikte gelişen dünyamızı yorumlayabilmek ve yön vermekle güç kazanmaktır.

Analatik çalışmanın başlangıç noktası ve temeli; serbest çağırışım (o anda akla gelen herşeyin ifade edilebilmesi), dürüst ve açık sözlü kendini ifade sürecidir. Bu süreç yalnızken daha kolaydır. Kişi gerçekten hissettiği şeyleri dile getirmelidir. Burada amaç, kendini sorgulama ve bastırgan duyguları serbest bırakmaya yarıdımcı olmaktır. Mantık yürütmekten kaçınmalı çünkü mantığın arkasındaki büyük güç zeka, bu anda hizmetini kullanmayı bekleyen bir fırsatçı olarak karşımıza çıkacaktır; fakat analizin özü doğruluktur.

MİDYE

hipangel | 09 December 2006 00:25

Sen benim midyemsin.
Aslında, midyenin içindeki çok değerli incimsin.

Kimilerine göre midye kötüdür.
Pis ortamlarda oluşur.
Bu yüzden ondan uzak durulmalıdır.
Yenilmemelidir, hatta dokunulmamalıdır.

Sen incisin.
Eşsiz..
Özel..
Değerli..
Beyaz ve saf..
Ama kendi değerinin farkında olmayan..

Kimileri de midyeyle ilgili öyle önyargılıdırlar ki,
Çevresine, ortamına, dış görünüşüne bakıp,
Alabildiğine önyargıyla kestirip atar onu;
İçinde bir incinin saklı olduğunu göremeyecek kadar kördürler üstelik..

indigo dergisi ile sosyal sorumluluk bilinci

indigoturks | 05 January 2006 01:53

1 Ekim 2005’te internet üstünden yayına başlayan İndigo Dergisi, Türkiye’deki İndigoların sesi ve eylemi olarak çalışıyor. Derginin amacı İndigo’nun amacıyla aynı: Gidişatı sorgulayarak, okuyucularında sorumluluk bilinci ve sağduyu geliştirerek Dünya’nın olumlu yönde değişimine katkıda bulunmak.

İndigo Dergisi adresinden aylık yayımlanıyor. Yayına yeni başlamasına rağmen 10 bin kişilik bir hedef kitlesine ulaşmış bile. Yerinde duramayan, olumlu yönde değişim için çalışmak isteyen genç enerjili insanların çabalarıyla oluşturulmuş bir dergi. Derginin sahibi ve genel yayın yönetmeni Mehmet Karaarslan, üç yıldır aktif olarak İndigo fenomeniyle ilgileniyor ve uluslararası yayın yapan Children of the New Earth dergisinin Türkiye editörlüğünü yapıyor. Aynı zamanda Bilgi Üniversitesi Gazetecilik son sınıf öğrencisi. Bu ay 5.sayısını çıkarttıkları “İndigo Dergisi” online gazetecilik alanında ilerlemeler kaydediyor. Haber ve röportajlarla gündemdeki sorunlara değinerek kamuoyu oluşturuyor. Son iki sayısının kapak haberi Malatya’da yaşanan olaylardan sonra “Çocuğa Yönelik Şiddet” konusuna değiniyor, medyanın çabuk unuttuğu konuları sürekli hatırlatan haberler hazırlanıyor.