bildirgec.org

evrim teorisi hakkında tüm yazılar

darwin kapağı (!)

denizkar | 22 April 2009 15:01

Bilim & teknik’in darwin kapağı skandalından sonra (ki hatırlatmaya gerek bile duymuyorum eminim bütün bildirgeç okurlarının aşina olduğu bir konu) Türkiye’de okunabilecek güzel bir Türkçe bilim dergisi kalmadığı için üzülüyordum ki tam bu sırada ntv bilim yayın hayatına başladı. Hiç şaşılmayacak şekilde de ikinci sayısının büyük bir kısmını darwin dosyasına ayırdı (ki bence keşke darwin kapağı ile çıksalardı). Hem hala güncel olan bu konuya değinmek hem de beğendiğim bazı alıntıları sizlerle paylaşarak güzel bir “darwin kapağı (!)” bildirisi hazırlamak istedim.

ingiliz doğabilimci charles darwin'in 1880'lerde w.w.ouless tarafından yapılan yağlı boya tablosundan. rischgitz / getty images
ingiliz doğabilimci charles darwin’in 1880’lerde w.w.ouless tarafından yapılan yağlı boya tablosundan. rischgitz / getty images

Öncelikle derginin okur mektupları köşesinden bir alıntı yapmak istiyorum:

“çeşitli internet sitelerinde ntv bilim dergisinin darwin kapaklı sayısının çıkacağını okudum. Defalarca çökertilmiş bu düşüncenin ve insan fıtratına aykırı bu görüşün derginizde yayınlanacak olması ihtimali bile inanılır gibi değildir. Eğer böyle bir şey olursa kendim başta olmak üzere, ntv’nin bütün bulunduğunuz sektörlere boykot gösterip çevreme ve elimden geldiğince herkese bu durumu anlatıp size tepki göstermeye davet edeceğim. Ümit ediyorum ki yapılan haberler gerçek dışıdır.” –furkan doğan-

Ntv bilim’in bu güzide bilimsever okura cevabı ise şöyle:

“haberler gerçek dışı değildir (yine de, kapak konusu değil dosya konusu olarak düzeltelim), fakat darwin’in “defalarca çökertilmiş” olduğu gerçekdışıdır. (dosyamızdaki yazılara bakınız lütfen.) okurumuzun yaklaşımı ise bilimdışıdır, ama belki daha önemlisi hoşgörü dışıdır, beğenmediği gerçekleri yok sayma işidir.”

Darwin dosyası kapsamında orta doğu teknik üniversitesi biyoloji bölümü öğretim üyesi prof.dr.aykut kence ile bir söyleşi yapılmış ve burada “yaradılışçı mitler” ve “yaradılışçı yanlışlar”dan bazılarına yer verilmiş.

Ota Benga – Beyaz Adamın Utancı

cimriyim | 21 March 2009 09:40

Belki son zamanlarda çıkan Darwin haberlerimi depreştirdi bilmem ama bu tartışmalar başladığında ilk aklıma gelen isimlerden birisidir Ota Benga. Kendisi hakkında bir çok yazı, kitap olmasına rağmen iyi tanınmadığını düşünüyorum.

Eminim sizde hikayesini duyunca üzüleceksiniz ve keşke… ile başlayan cümleler kuracaksınız.

Peki kimdir Ota Benga?

Tam doğum tarihi bilinmeyen (rivayetler 1881 ile 1885 arası) Belçika Kongosu topraklarında doğmuş bir pigmedir. (Pigmeler çok kısa boyları ve kahve tenleri nedeniyle 17 ve 20 YY arasında gereğinden fazla ilgi çekmiştir.) Ota Benga’nın Kasai ırmağının yakınlarında bulunan köyü, Belçika ordusu tarafın talan edilmiş, karısı ve çocukları öldürülmüş ve kendiside köle tüccarlarının eline düşmüştür. İkinci eşiyle burada evlenmiştir.

Alfred Russel Wallace kimdir, nedir?

admin | 03 March 2009 12:21

Alfred Russel Wallace (1823 - 1913)
Alfred Russel Wallace (1823 – 1913)

Bir kere herşeyden önce çok ama çok artistik bir isme sahip bir kişidir. Boyle bir isme sahip olmak bile insana tarihe geçecek bir sürü icraatta bulunma inancı ve kuvveti verir. Verir mi gerçekten? Böyle bir şey yok tabii…

Biyografik yazılarımın ilk bölümü olarak, Wallace hakkında uzun ve eğlenceli bir yazı döşenmeyi planlıyordum. Ama sonra adamın hayatının çeşitli kesitlerinden kısa cümleler halinde bahsetmeyi uygun buldum ki, isteyen gidip Wikipedia’dan olsun, başka kaynaklardan olsun, bunları araştırsın.

EVRİM

tentena | 06 January 2009 16:03

Evrim gerçektir, bunun kanıtlarının bulunması, üzerinde fantazi kabul etmeyecek bir durumdur artık. Ancak yukarıda da dendiği gibi biz her zaman herşeyden şüphe etmeye devam etmeliyiz. Evrim gerçektir ama “Evrim teorisi” adı üstünde bir teoridir. Ayrıca tamamen de tesadüfidir. Dünyanın oluşumundan yana geçirdiği aşamaları incelerseniz 3 defa felaketler sonucu dünya üzerinde yaşamın yok olma aşamasına geldiğini görürsünüz. Her defasında canlı türleri yeniden çeşitlenmişdir. Bizden önceki dinazorların yok oluşu ile ilgili en tutarlı teoriye göre; ölüme, dünyaya düşen bir meteor neden olmuştur.

Meteorun düştüğü yer çok önemli; Güney Amerika dünyanın kükürt açısından en zengin bölgesi. Durum böyle olunca atmosfere karışan dev kükürt tabakası dünya genelinde bir zehir tabakası ve karanlığa neden olmuştur. Meteor başka bir yere düşseydi, başka bir aksilik olmaması durumunda halen dünya üzerinde dinazorlar yaşıyor olacaktı. Dinazorların yok oluşuyla insan ırkı kendini geliştirme şansı bulmuş olabilir. Belki o meteor başka yere düşseydi insan ırkı kendini geliştirecek yaşam alanı bulamayabilirdi. Her yokoluş başka canlılara yaşam alanı açarak onların gelişmesine imkan vermiştir. Bütün bu olayların gelişimi ise tamamen tesadüfidir. İnsan gibi zekaya sahip bir canlının tesadüfler sonucu oluşamayacağını düşünmek büyük hatadır. Bugün doğayı incelediğiniz zaman canlıların pek çoğunun şaşırtıcı bir zekaya sahip olduğunu görürsünüz. Beynimizin de evrim geçirdiğini kabul etmek durumundayız. Bugün bilimadamları beynin herhangi bir alana yönelik kullanılması sonucu o alana özel bölgesini geliştirdiğini ve zamanla o bölgede hücre artışlarının, elektiriksel tepkilerinin kat kat arttığını ispatlamış bulunmaktalar. Bu bile beynin evrimi için ufak bir ipucu olabilir.

İNSAN BİLMECESİ…

| 19 December 2008 18:51

İnsan nasıl bir bilmecedir ki hala oluşumu net ve kesin olarak çözülememiştir. Yüzyıllardır hatta milyon yıldır çözüme kavuşamamış bir bilmecedir. Dünyadaki tüm canlılar içinde önemli ve ayrıcalıklı bir varlık olan insan, en büyük ayrıcalığı ile gelişmiş zihni, dil ayrıcalığı ile konuşma yeteneğinin oluşturduğu kültürü ve biyolojik özellikleriyle kendisini diğer canlılardan ayırır. ama en nihayetinde hayvanlar âleminin en üst üyesidir. Nitekim bilim adamları insanı, memeli hayvanların en gelişmiş grubu olan primatlar (Primates) takımı içinde maymunlarla birlikte eşleştirerek, sınıflandırmışlardır. dallara tutunarak ve ağaçtan ağaca atlayarak yaşayan bu hayvanlar, zamanla bir takım değişiklikler geçirmeye başlamış. bu hareketler esnasında uzaklığı daha iyi kestirebilmeleri için, gözler yüzün ön kısmına doğru yaklaşmış. İnsanın en yakın akrabası olan maymun, ağaçlardan iner ve birkaç adım atmasını öğrenir. derken bilim adamlarının teorileri ortaya çıkar. (BKZ. EVRİM)
Dryopithecus cinsi olarak adlandırılan 22 yıllık ilk insanımsı maymun fosilleri, Doğu Afrika’da bulunmuştur. Hindistan’da bulunan insana ait en eski fosil ise 16 milyon yıllıktır.