Kendime yabancılaştığım yetmiyormuş gibi,her gün muntazaman yabancı kelimelerle vurguluyorum halimi..Vurguladığım her kelime henüz sahip ve ait olmadığım ama bir yerlerden aşina olduğum kelimeleri teker teker eksiltiyor,ben de eksiliyorum.Harflerinin, adını oluşturma ihtimalleri olmayışlarından ötürü yabancı bir dile yönelişim,senin olmadığın biryerlerde kendimi buldurtacak diye umarken,ağır geliyor uzun zaman sabit kalmışlıkların göçü.Tanıdığım ve adını yazmak için yarışan telaşlı ve henüz büyümemiş harflerin karşı diyara geçerkenki kanat çırpışlarının rüzgarı,zaten yerini bulamamış,adi melodilerde asılı kalmış adımı alııp götürüyor…Ardında tozlu bir tabaka bırakacak kadar kirli ve kendini kanatlara teslim etmeye dünden razıca hafif ve zayıf ve…Siliniyorum işte gitgide…Neden?Sen yazılıyorsun diye…13.01.2007
yorumlar
Yabancı kelimelerle kendini vurgulamak, senin özünü değiştirmiyor..Yaşamak bir müzik gibi, doğru vuruşu yapasan ”re” demişsin ”ra” demişsin bir önemi yok..Müzikten (aşktan) anlayan onun ”re” olduğunu 1 kez dinlediği zaman anlar..Kendini rahat bırak sadece şarkı söyle..
insan kendine yabancılaştıkça mı artıyor yabancı kelimeleri ruhuna sokması? belki bu yüzdendir kendine uzak düştükçe uzak ve yabancı şehirlere kaçma arzusu.Siliniyorum işte gitgide…Neden?Sen yazılıyorsun diye….bir aşkın içindeyken en yaşanılası duygu.
”kahvekokusu DİYOR Kİ, (19 Kasım 2009 11:09)belki bu yüzdendir kendine uzak düştükçe uzak ve yabancı şehirlere kaçma arzusu.Siliniyorum işte gitgide…”Hiç te bile, yabancı bir ülkede güçlü kalabilmek kelimeleri aşar ve de bildiklerinin dışında yeni eklenenlerle, zihnin daha da çok gelişir, hakimiyetin artar içte de dışta da..
pbk, benim sözünü ettiğim durum tamamen iç dünya ile alakalı. yani yabancı bir ülkede yaşamın ne şekilde idame ettirilebilceğini tartışmıyortum ki. yabancı olduğu düşünülen kelimenin illa türkçe dışında bir dille bağlantılı olması mı gerekir? belki o zamana dek hiç kullanmadığı bir sözcük…sözcüklerde dilin ihitiyaçları doğrultusunda ortaya çıkmadılar mı? belki kendini daha iyi ifade etmek için aranan yeni sözcüklerdir yazarın lügatine giren.bakış açımız yanılttı sanırım seni ben içsel bir perspektiften sen ise gerçellikten baktın.
Ben anladım demek istediğini kahve kokusu, yabancı dil konusunu, en uç noktada ele aldım, kendi dilinde yabancılaşmak belki daha çözümlüdür, en azından kavramı bilirsin, demek istedim..
kısa öz ama güsel bi yazı
ağız tadıyla okuyacak bir şey yok bugün hafif de
Ben Beni Vurayım Sen Seniİki sen iki ben,Yeşil çuha kare bir masada boy ölçüşelimSoyunalım sandalyelerin omuzlarınaTedirgin elbiselerimizi.Sen beni al karşına ben seniMekanizmaları işliyor zamanınOrganizmalarımız sancılı.İktidarını kaybetmiş dünyaKatli vaciptir törpü pasına karışmış geçmişimizinİki şarjör sürelim ortaya önceBen beni vurayım sen seni.Gerçekleşmiş düşlerimizde olmasın kirli bedenlerimizParmak damgası vurulmuş alınyazımızlaYüz yüze kalalım.Gri bir gökdelende olsun kaldığımız odaPis bir kükürdü üflesin şehir ciğerlerindenMendilini sersin gökyüzüne bulutlarTertemiz bir akordeon sesi yükselsin yanımızaÇatılar düşsün ağır ağır ıslak kaldırımlara.Gece geçsin geniş camlarıGezinsin duvarlarımızda şehrin ayna yansımalarıAdresini arasın köşe başlarında yalnızlıklarTaksimetre tutarları hesabımıza yazılsınBir eğreti bitki eğsin başını gölgesini seyretsinKomidinin cilalı maun uçurumundaBeyaz; tütünün sarı solgunluğunda yorgan.Kibrit tutuşmayı beklesin tablanın yanıbaşında.Ola ki postacı gelirse gıcırdatmayalım kapılarıYoksul çocukluğumuzun üzüncü göndermiştir o mektuplarıBizim burada olduğumuzu onlardan başka kim bilebilir kiYanlış telefonlara bakmasın ellerimizÇalacak gibi durursa da açık bırakalım ahizeyiSessizliğim seni dinlesin sen sesimi.Necla Maraşlı
oldukca hostu yüreyine sağlık
güzel…
Beğeniler için ve paylaşılan şiir için teşekkür ederim:)Kahve kokusu,sözünü ettiğim yabancılaşma,aslında tükçeyle bağlantısı olmayan bir başka dilin yarattığı yabancılıktı,2007 de öyleymiş yani; ama şu an yabancı hissetmem için bir başka dile ihtiyacım yok gibi,eskiden beni görür görmez tanıyan bilindik kelimeler şimdi rastladılarında bana, bir duraksıyorlar önce,gözlerini kısıp gözlerime dalarak içimde bulmaya çalışıyorlar kendilerini,buluyorlar da nihayetinde ama ölmüş olarak…Ölü bedenlerine benim sahiplik ettiğimi gördüklerinde de elleriyle karşımda duran vücutlarını yokluyorlar,hayalet olup olmadıklarını tartıyorlar ve sonra aslında sadece kendi kendilerini yaşattıklarını,canlı insan vücutlarında ölü birer kelime olduklarını anladıklarında da,bu anlamsızlığın yarattığı bezginlikle sırtlarını dönüyorlar yüzüme,gidiyorlar..Sanki gene sırtlarını döndükleri için ölmemişler gibi,öldürmemişim gibi…Neyse,ben pbk’nun dediği gibi bi şarkı patlatıyımm..Renklerin içindee,düşlerin içindee doğmak sessizcee..meselaa..
sayın ilmare fotoğraf gerçekten çok göz alıcı yazınızda hoş olmuş tebrikler…
ilmare yorumun da yazından güzeldi.bayıldım kendini ifade şeklineahkamları tutabilseydik ben bunu tutucaktım:))
Fotoğrafa rastladığımda ben de çok etkilendim Tefillin,çok teşekkür ediyorum…Kahve kokusu,bidahaki yazımı hiçç okumadan tutarsın,ben ahkama sayarım:)) Teşekkürler;)
olur tabii neden olmasın yazdıkların yazacaklarının teminatıdır zaten de…o zevkten de kendimi mahrum edemem illa okuyacam yani:))
:)))
evet hayta, dante nin,divinia commedia bize ders olarak okutuldu lisede, anlamak çok zordu ya neler çekmiştim:) Fedeli D’Amoremmedia ezoterikleri tuhaftırlaar halada anlamışdeyilim:)
hayta ya ben de katılıyorum bu defa..sanırım karmakarışık cümleler,anlaşılması zor sözcükler,tam cümle bitiyor derken cümleye daha fazla melankoli katan bir baska cümle daha .. sevmiyorum ben bu tarzı..itici geliyor..karmaşık,zor anlaşılan yazı yazmak bence en kolayı..hepimiz bu hataya düşüyoruz bazen..sade,anlaşılır,kısa bir yazı yazmak zorlaştı artık..il mare sözüm sana değil,yazıları sürekli melonkoli kokan ve anlaşılması zor cümlelerle yazılan tüm yazı sahiplerine 🙂
bu arada resim süper gerçekten.
Tefillin,Mozzeralla,tabiiki haklı olabilirsiniz;ama bu yazı tarzı benim sadelikle karmaşıklık arasında yaptığım bir seçimin ürünü değildir.Tamamen anlık hissiyatlarımın dökümüdür,içselimle bütünleşmiştir,yapabileceğim birşey yoktur..:S He vardır tabiiki,planlı bir şekilde oturup kafamı sadeliğe konsantre ederek birşeyler çiziktirmeyi hedeflersem,belki birşeyler çıkar;ama buna,okunmaya dair vesair birtakım kaygılar güdersem ihtiyaç duyarım ki çok da karmaşık olduğunu da düşünmüyorum bu yazının..:S Elbette ki çok daha sadesi yazılabilir ;ama akan suda iki kere yıkanılmaz misali,buraya hakim hiçbir duygu o sade cümlelerle birebir örtüşmeyecektir,çünkü bu karmaşıklığı tercih eden aslında ben değil içime gömülü hissiyatlardır..Yani zorlayarak sade yazmak saçma;eğer yazar olmak istemiyorsam..Hem beğenenler,ruhlarına hitap etmeyenler de yok değil ki ben Mozzeralla’nın tercihini belirtmesine rağmen kendisine gerçek manada anlaşılmaz gelen tek bir cümle olduğunu dahi düşünmüyorum:))Ama bu tür geridönüşümler her şekilde güzell!!:)
aynı nehirde iki kere yıkanılmaz…
akan nehirde 300 kere bile yıkanılır.duran suda iki kere yıkanılmaz.
Kelebeklerözgürdür,Onnupro;aynı suda yıkanılamamasının sebebi,o aynı suyun akıp gitmesinden ötürüdür..Yoksa esas aynı suda gayet iki kere yıkanılırr su akıp gitmesse eğer..Yani akan suda 2 kere yıkanılmazz:dd
olur mu hiç ilmare, durgun suda yıkandığında su pislenir.Pis suda nasıl tekrar yıkanıcaksın ?Ya da sen gürül gürül akan bir ırmak gördüğünde kana kana su içmek istemez misin ?Bu durumda su pis diye istemezsin..
akan suyu zaman gibi düşünürsen @il mare’nin söylemek istediği daha bir anlam kazanır sanıyorum @onnupro. yani dünü tekrar yaşayamazsın mesela, geçmiştir.bu arada @hayta’nın 11:16 yorumuna bir reverans benden. buranın yazar ve okurlarına güzel bir genelleme de olmuş aynı zamanda.
Bir gün doğal ortamda yaptığımız gezide, çeşmeden akan su diye alabalık su boşaltma borusundaki suyu içmişim kana kana..Sayenizde unutmaya çalışmak imkansız tabii ki..
yahu @pbk senin bu enteresan anıların beni öldürecek. :Dnasıl bir yaşamdır bu? sürekli bir talihsizlikler zinciri.
İyi ki yakınımda değilsiniz Pilli Pati, çevremdekileri teşvik etme huyum da var 🙂
teşvikten kastınız dolduruşa getirmek falan ise pek o triplere geldiğim söylenemez.
Tabi daha bu bir cümle üstünden,heraklitin kulakları çınlasın nerelere nerelere gelinir,çok da zevkli olur esasında ama Pilli Pati’nin de desteklediği gibi sevgili düşünürün aynı su ile kastettiği; akışkan olan,gitti mi geri gelemeyen bir sudur ki tek kastetmek istediğim buydu.:)Pilli Pati,11.16 yı sizin yazdığınızı varsayarak(destekliyorsunuz madem) sadece şunu söylemek isterim ki,katılmak mümkün değil(fakat bu eleştirileri açık olmamak demek hiç değil)..Daha fazla okunma kaygılarından uzak olduğu belirtilmiş yazıların günlük olarak nitelendirilmesi(ki bence sakıncası yok,günlükler edebi değeri çok yüksek yapıtlardır..),üstüne üstlük bu tanımlamanın,yazının buraya konmasına engel bir faktör olarak gösterilmesi diktatörce bir tavırdır.Bu tür bir genelleme zaten çoktan kişisel bir eleştirinin dışına çıkmış olup,genellemeyi yapan kişiye, yazıya beğenisi olan kimselerin fikirlerini de ezip geçme hakkını tanıyor gibidir..Ayrıca buraya konan yazıların okunmak istenmesi ile daha fazla okunmak için değişikliğe gidilmesi arasında dağlar kadar fark vardır,bunun ayırt edilememiş olması da üzücüdürr..
Araya girdim ama..:D Kusura bakmayın siz devam edin:)))
Çok komik duruyor alabalığın üstüne..alakasız bir yerde ayakların dibine düşen çırpınan alabalık gibi…:D ama yatmadan son kez yazıyım dedim… İyi geceler diliyorumm:)))
Peki il mare..Ne kadar güçlü bir kişiliksiniz Pilli Pati, arkadaşlarınız çok şanssız o zaman, ”gaza getiririm gaza gelmem” diyorsunuz..
@il mare, size de iyi geceler, araya girmiş gibi olmaz, burası aslen sizin sayfanız. saygı kuralları çerçevesinde biz de fikirlerimizi paylaşacağız. fakat ne kadar özel de olsa günlüklerin (komünite blogu olsun, kişisel blog olsun) bu tip ortamlarda paylaşılması okunma isteğinden kaynaklı değil mi? yola buradan çıkarsak @hayta’ya hak vermeden geçemiyorum. sonra eleştiri ortamının çizgisini yazan kişi belirleyemiyor. okuyanlar bunu belirleyebilir. bu da doğru. bir de daha çok okunmak adına ancak etiketlerle oynama yapılır fikrindeyim. sonuçta buraya gelenler (hafif.org dışından olanları kastediyorum) etiketler üzerinden yöneliyorlar.seni unutmadım @pbk. “gaza geldiğim görülmemiştir” desem daha doğru bir tanımlama olur.
Hayta nın bu cümlesine katılıyorum..romantik düşler de bir müddet sonra yoldan saparlar ve ne olduğu neyi anlattığı belli olmayan cümle öbekleri haline gelirler.
metadil!bugün yeni birşey öğrendim.
Sen, ben, rüzgar, kanat, melodi, çığlık, sessizlik, gürültü, karanlık, aydınlık, sonsuzluk, ölüm, aşk, yalnızlık. Bunları al, orta ateşte kaynat. İstersen dize yap sonlarına 3’er nokta at. İstersen tek paragraflık mektup. Olmadı baş harfleri boldlaştır. Al sana maltodil.
Hayta’dan böylesine bir düzmantık beklemezdim.Salt muhalefet yapmak gibi olmasın daire çemberi de yanlış bir kullanım.
Daire çemberin içinde kalan alana denir. Bu sözlüksel bir hata. Beni pek ilgilendirmiyor fakat “ölülerin kulakları çınlamaz” dediğinize göre sizi ilgilendiriyor diye bir bilgilendirme yapayım dedim.Diğerine gelince.1. Kalemi kaldırmadan çizerken “başladığın noktaya geri dönme” tüm geometrik şekiller için geçerli. Çember niye kayırılıyor.2. Ben pergeli sabitleyip orta noktadan eşit uzaklıktaki yerlere nokta(burda nokta kalemin bıraktığı iz)ları savurduğumda yine bir çember oluştururum. Başlangıç ve bitiş noktam vardır ve yüksek ihtimalle aynı değillerdir.3. Aynı yerde olanlara aynı şeyler mi denir?
:)))))))))
ben maltodil’i anlamadım @avalianch
Kayrılma konusunda haklısın. Çember örneği sürekli olarak kullanıldığı için rahatsız olmam benim kişisel sorunum.Soruma gelince. Cevap konusunda hemfikiriz. Ama açıklama iç açıcı değil.
ile
arkaik olarak da düz olarak da birbirine çelişiyorlar. İlkinde birinin ölümü diğerini yaşatır diyordun.İkincisinde yin-yang’ı savunuyorsun. Biri biterse öbürü de biter demektir bu.Uyutma bizi hayta 🙂
Metadil tanımına “Sen, ben, rüzgar, kanat, melodi, çığlık, sessizlik, gürültü, karanlık, aydınlık, sonsuzluk, ölüm, aşk, yalnızlık, maske” kavramlarının bol kullanılmasını ekledim sadece. Hafifte genel olarak görünen örnekler için.
:).Güzellik uykusu benimki. İhtiyaçtan değil istekten.
merhaba.harika bir anlatım.teşekkürler.
Teşekkür ediyorum Bakiceylan:)
iyi akşamlar.öncelikle belirtmeliyim.ahkamınızda hitabınız evladım kelimesiyle başladı.gerzek takımı ve lan kelimelerini kullanma gereği duydunuz. bu hoş değil. çünkü ben kısa ve öz beğenimi sundum saygı çerçevesinde. sebebi nedir? sebebi alışılmış üslubunuz ise samimiyetle anladığımı anlatarak anlamadığınızı ve neden anlamadığınızı anlamanızı sağlayabilirim.
Hayta cümle cümle çözümleyelim bu parçayı bence.
Kendine yabancılaşıyor. Kendine yabancılaşmak. Ihhm. Kendimi tanıyamıyorum denebilir mi buna? Yani bir nevi neler oluyor sana, bana neler oluyor gülüm durumları. Neyse işte yazar bir bunalım içinde gibi. Ne yaşadığımı ben bilmiyorum ki size anlatıyım diyor galiba.
Düzenli olarak kendi halini vurgulamak zaten nasıl bir eylem ben bunu çözememişim. Üstüne yabancı kelimelerle diye bir açmaza sokuluyorum. Bu cümlenin 2. parçasını somut olarak alırsam günlüğüne hergün “It sucks” yazan ve bu durumun kendini tanıyamamaktan daha kötü olduğunu düşünen bir karakterle karşılaşıyorum. Ama imgeleme kullanmıştır. Birine mesaj veriyordur bilemem. Bilen varsa söylesin. 2. cümleye geçelim.
Ya havle….
La havle…
Güle gülee.:)
yazıyı okudum okumasına da çok abuk ve arapsaçına benzer sözlerin dışında bişey göremedim… bu tarz da, hakkaten moda mı oldu ne?
Oysa ki ben her okuyuşumda,içten içe keşfetmiş olduğum herşeyi yazıya döktüğümü sanarken,yeni yeni keşiflere şahit oluyorum kendimle ilgili…Yazdığım bu yazıyı,her okuyuşumda birdaha seviyorum,bazıları anlamasa da kendimi anlıyor olmaktan ve her okuduğumda tekrar kendimi vurguluyor olmaktan,hatırlamaktan,yaşamaktan inanın büyük haz alıyorum.Ve sizin anlamadığınıza vs dair tüm eleştirileriniz,bu yazıyı anlayanların,beğenilerini dile getirenlerin değerini ve benim değerimi nasıl artırıyor bilemezsiniz..Ben böyle takılıyorum,keyfim yerinde,bi gün herkesin anladığı birşey de yazabilirim buraya;ama o zaman gene sizin anladığınızla benim anladığım aynı olmayacak…Bunun böyle olacağının birileri de benim gibi farkında olacak;ama bazıları da kendi anladığını herkesin anladığı sanacak..Beğenmedim,anlamadım deyin geçin,sonsuz hörmetlerrrr!! Çamurlu olmasın ama sayfam…
Kelebeklerözgürdür; bu ahkamım sana yönelik değil,bir genellemedir…Kimseye yönelik değil,herkesedir..Beğenen beğenmeyen herkesee..
bu da yeni moda…bir üst ahkama döşenip, sonrasında altına sana değil diye sözde tenzih etmek…ebenize mi yazıyosunuz, anlamıyorum ki…
Sen daha ahkamı anlayamamışsın,tek sana değil herkese demek istemişim..Üstüne alın sen de yani…Küçük Haytalar da son hız yolda,gerek üslup gerek fikir bazında..İyi yolculuklar efenim..
yorumunu yap geç işte, ne diye ona değil buna değil diye açıklama yapıyosun…idrak yeteneğimiz yerinde allaha şükür, bir daha laf koymaya kalkma, acıtırım !!!!!!!!!
Uwww vaziyet çok fena ya..Olan biteni sorgulamak,uzak yerlerde aramak… KOmik..Neyse ağabeyy…Aman deyim..Bi kusurumuz olmuşsa affolaaa…!!!!!!!(!!)
Ben de yakıştıramıyorum bisürü şey ama uyarmıyorum..Uyarmalı mıyım?
Yok,şimdi ben herkes üstüne alınabilir felan demişim ya(aman ne möhem mesellee)ımpulse da diyor ki hani ben alınsam sen alınsan nolcak yani dünya meselesi mi diyorr…Helal olsun!! ÇOk haklısın kardeşim…Hadi kapansın bu muhabbet burdaa…İnsanlar ölüyor biryerlerde,biz nelere takılmışız dimi…Ben susuyorum artık,isteyen tehditlerini savurabilir,umurum deel vallaha…Bu modum hep bende kalsın emii….!!! Çüsss….
Görsel müthiş te yazı biraz daha uzun tutup tam anlamıyla ifade ya da re… den kastın neyse onu anlayabilseydim…