bildirgec.org

edebiyat hakkında tüm yazılar

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ

kahramancayirli | 19 October 2009 12:28

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ
Kahraman Çayırlı

mitoloji.info adresinden alınmıştır.
mitoloji.info adresinden alınmıştır.

Gurbet Kuşları’nı izlemeyen bir sinemasever var mı? Ya da 80lerde çocuk olup, Müjde Ar’lı Teyzem’i görmeyen? Ya da Trt ekranlarında dizi furyasının başlamasının işaret fişeğini çeken efsane Aşk-ı Memnu’yu? Filmi yakılan Kemal Tahir uyarlaması Yorgun Savaşçı’yı?…

tulumba.com adresinden alınmıştır.
tulumba.com adresinden alınmıştır.

Atıf Yılmaz’ın, Ömer Kavur’un gitmişliğine alışamamışken, Türk Sineması çok önemli bir neferini daha kaybetti. Halit Refiğ’i

Gurbet Kuşları’ndan Teyzem’e…

büyüyünce ne olmak istersin?

kahramancayirli | 15 October 2009 19:33

Yazı yazmamı hiçbir zaman desteklemeyen aileme

Kendimi hatırladığım küçük karelerden birinde beyaz, boş bir sayfaya gazetelerden kestiğim haberleri, fotoğrafları ataçlıyorum. Sonra onu vitrine koyup sessizce, garip bir büyü ile izliyorum, amcamın eşi yaptıklarımı görünce “bu çocuk basın-yayın okuyacak ileride” diyor.

O zamanlar her gazeteyi tek bir kişinin çıkardığını sanıyorum. Vay be diyorum, ne kadar zor olmalı. Onca sayfa, yorum, fotoğraf, analiz, matbaa işleri vs. tek bir insan nasıl kalkar bunca işin altından?

Nobel Ödüllü “Kadın” Yazar

vivian darkbloom | 15 October 2009 14:08

Ankara’da Dost Kitabevi’nde Türk edebiyatına ayrılan kısımda “Kadın Yazarlar” diye ayrıca düzenlenmiş bir bölüm vardır. Bu bölüm yıllardır orada. Tezer Özlü’den Halide Edip’e edebiyatımızın tüm hanımefendileri bu bölüme istiflenmiştir. Bu ticari olduğu kadar ayrımcı hamle benim yıllardır sinirime dokunuyor. Halbuki Tezer Özlü, Oğuz Atay ile Yusuf Atılgan’ın arasına daha çok yakışmaz mı? (Dost Kitabevi yazarları alfabetik olarak dizmekten de imtina eder ki müşteri aradığı yazarı bir türlü bulamasın, kafası kesik tavuk gibi dolansın. ) Üstelik bu durum “pozitif ayrımcılık”la da pek bağdaşmıyor. Bir kere zaten erkeklere “Bu yazarlarla sizin işiniz olmaz koçum. Bunlar ‘kadın kısmı’nın okuyacağı kitaplar(!)” demek gibi bir şey oluyor. Halbuki bazen okur, okuduğu yazarın kadın mı erkek mi olduğunu dahi bilmeyebiliyor; ya da kadınsa erkek, erkekse kadın sanabiliyor. Bunun pozitif bir ayrımcılık olmamasının sebebi ise tarihte de şuan klasikler arasına giren eserler vermiş birçok kadın yazarın da, maalesef erkek mahlasıyla kitaplarını yayımlatabilmiş olmaları. Bunun en akılda kalan örneği sanıyorum ki asıl adı Mary Ann Evans olan ancak aşk romanı yazarı olarak s/anılmamak ve ciddiye alınmak için erkek mahlasıyla yazan George Eliot‘tır. Emily/Charlotte/Anne Bronte kardeşler, Luisa May Alcott ve George Sand de erkek mahlasıyla bastırmıştır romanlarını. Türkiye’den de 2004 yılında kaybettiğimiz Cahit Uçuk (Cahide Üçok) çoğumuzu şaşırtan yazarlardan biridir.

Bu yıl (2009) Nobel Edebiyat Ödülü‘nü bir kadın-Herta Müller-kazandı. Geçen yıl da bir erkek-Jean-Marie Gustave Le Clézio-almıştı ancak bu hususun kulislerde “Nobel Ödüllü Erkek Yazar” kisvesi altında tartışması-dedikodusu yapılmadı. (Onun yerine “Bu herif de nereden çıktı? Bu da kim?” ifadesi yerleşti kimi suratlara.)

tüm zamanların en rahatsız edici 5 romanı

xerre | 13 October 2009 14:49

günümüzde boş zaman aktivitesi olarak görülen kitap, okuma eyleminin biraz üzerine gidildiğinde görülecektir ki günümüz teknolojisinin elverdiğinden daha etkileyici ve daha gerçekçi anlatımlar içeren birçok eserin bulunduğu görülecektir. çünkü kitap, size hazır görüntüyü değil, sizin hayal gücünüzün sınırları kadar geniş olan görüntüleri sunar. sizi aktif kılar, yeri gelir görgü tanığı yapar.

aşağıda eşsiz bir kurguyla hazırlanan kitapların bulunduğu liste, kitapların karanlık yüzüyle sizin tanışmanıza yardım edecek ve aslında bir kitabın ne kadar etkileyici olabileceğini size bir kez daha kanıtlayacaktır. kurgunun o kusursuz işleyişini ve anlatılanların etkileyiciliğini damarlarınızda hissedebilmeniz için en azından bir tanesini okumanızı tavsiye edip yazıma geçiyorum.

unutmayın, çoğu zaman tek görgü tanığı siz olacaksınız!!


5 – Parfüme (koku)
yazarı: Patrick suskind

18. yüzyıl Fransa’sında, Jean-Baptiste Grenouille, bir kokuya sahip olmadan, kokusuz olarak dünyaya gelir. Fakat kitabın kahramanı, doğaüstü bir koku alma duyusuna da sahiptir. Ve bu duyu, onun mükemmel (kimsenin karşı koyamayacağı) parfümü yapması için ona yardım edecek olan tek şeydir.

Oğuzhan Koç

kahramancayirli | 09 October 2009 15:38

elestiriyoruz.com adresinden alınmıştır.
elestiriyoruz.com adresinden alınmıştır.

Çok Güzel Hareketler Bunlar’ın çıkardığı ilk yıldız Oğuzhan Koç’tur bana kalırsa. Ses on numara, piyasada iyi giden şarkılar, skeçler kaleme alıyor, gayet iyi oynuyor – sahnede çok rahat izlediğim kadarıyla- genç kızların rüyalarında gezinecek denli de yakışıklı. E daha ne olsun değil mi? 85 doğumlu yeni bir yıldızımız oldu diyebiliriz gerine gerine. Aduket şarkısını, skeciyle birlikte muhakkak dinleyin, izleyin.

Hipnozcu : Richard BACH

semazem | 09 October 2009 11:30

Martı’nın yazarı Richard Bach’dan yine okurları bulutların arasında dolaştıran bir kitap geldi. Bu sefer Jonhattan’ın kanatlarında değil bir Beech T-34’ün yolcu koltuğunda uçuyoruz gökyüzünde. Ve hatta dolatığımız tek yer gökyüzü değil; kendi içimizde, geçmişimizde, aklımızda ve inançlarımızda da dolaşıyoruz.

April Yayıncılık’tan, 2009 Eylül tarihli olarak yayımlanmış 160 sayfalık, puntoarı alışılmıştan biraz daha büyük bir kitap. “Bir solukta okunan” dediklerinden hani, bir oturuşta okunması biten ama insanın içinde çok daha uzun süre kalan ve belki de bir daha asla “okumadan öncesi gibi” olamayacağınız bir kitap.

Beech T-34
Beech T-34

Finding Forrester

nehar | 07 October 2009 12:45

“O, sıradan bir yerde, hayatını sıradışı yapacak birini buldu…”
Senaryosunu Mike Rich‘in yazdığı Gus Van Sant‘ın yönettiği, edebiyat ve basketbola yeteneği olan 16 yaşındaki Afro-Amerikan genç ile Pulitzer ödülü aldığı ilk romanından sonra insanlara küserek kendini evine kapayıp sadece kendisi için yazmayı seçen yaşlı bir yazarın dostluğunu anlatan, başrollerinde Sean Connery ve Rob Brown‘ın oynadığı 2000 yılı yapımı etkileyici bir film.

taş parçaları için küçük, masum bir teşekkür

kahramancayirli | 06 October 2009 16:22

taş parçaları için küçük, masum bir teşekkür

sevgili Birhan Keskin,

Taş parçalarınızla uyudum uyandım çok. Kim Bağışlayacak Beni ve Ba’daki şiirlerinize elbette hayrandım, hayranım ama Y’ol içindeki Taş Parçaları, fena yer etti içime. O dizeleri koynumda tuttum, ceplerime doldurdum, öyle gezindim deniz şehirlerinde. Su’ya baktım, taş parçalarını okudum, okudum su oldum. Gündüz oldu gece oldu, pek hareket etmedim. Çok derinlerimde yer ettiler hakikaten. Durup durup yeniden okudum. İnsanlara, dağa, ovaya, göğe baktıkça daha da kıymetini bilir oldum. Hiç bilmediğim bir kentte bomboş bir oda beklerken içi doldurulsun diye; ilk hayâlim yayınevinizden kitabınız ve posterlerinizi istemek. Tavanım ve dört duvarım da taş parçalarıyla d’olacak. Nefesim, sözüm yettiğince başkalarına anlatıp kendi elimle hediye edeceğim şiir kitaplarınızı, tabii ay’ın karanlık yüzünde biraz da kıskanarak. İnsan şairini, şiirini bölüşmek istemeyebiliyor bazen.

Ahmet Erhan

kahramancayirli | 03 October 2009 12:10

3bp.blogspot.com adresinden alınmıştır.
3bp.blogspot.com adresinden alınmıştır.

Ahmet Erhan

Kahraman Çayırlı

İlk şiirlerini dergilerde yayımlamaya başlamasının üzerinden otuz iki sene geçmiş, Ahmet Erhan’ın… Bol ödüllü bir şiir özgeçmişi var, üstelik: Alacakaranlıktaki Ülke ile 1981, Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü, Deniz, Unutma Adını ile 1992, Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü, Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi ile 1996, Cemal Süreya ve Halil Kocagöz Şiir Ödülleri’ni, Kaybolmuş Bir Köpek İlânı ile 2004, Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü ve Şehirdeki Bir Yılkı Atı ile de 2005, Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü kazanır, şair. Tüm eserleri için 2006 yılında Dyonisos Onur Ödülü’ne layık görüldüğünün de altını çizmekte fayda var.