bildirgec.org

düşünce hakkında tüm yazılar

Vay Be..

khun | 25 July 2007 15:07

Bi de özür diledim, pardon ben yanlış bilmişim dedim meğer yanlış manlış bilmemişmişim!
Kimi ortalığa ip atar, asarız keseriz der; kimi mazotu ben daha iyi 1 ytl yaparım, fındık benim ben fındığın el ne karışır der;
kiminin eşi, eşinin alnındaki teri silmek için otobüsün üstünde peşi sıra gezelenir ( bunlar televizyonda kendilerini hiç mi seyretmiyorlar acaba? ); kimi Atatürk’ün adıyla oy istediğinde meclis dışında kaldığını unutur hatırlayasıları gelmez.
Sandılar ki muhalefet yapma şekli eskiden neydiyse bugün de odur.
Bi de dip dalgacılar vardı çın çın çınlayıp velvele yaparak milletin tepkisel zihninin tepkisini çektiklerini anlayamayan. Kahretsin aylar önce yazmıştım bu dip dalganın altında kalacaksınız diye, yayınlanmamıştı, sevinmiştim, çünkü pişman olmuştum haksızlık ettiğimi düşünerek.
Bi de e-muhtıra verdiler yürü ya millet dediler, burda ben görüyorum sade vatandaş, iş nereye gidiyor, orda onlar görmediler (ya da istedikleri buydu!)
Böyle muhalefete böyle iktidar,
Böyle millete böyle siyasetçi!
Yazıklar olsun.
Vay be..

SIR (THE SECRET)

| 23 July 2007 12:05

Şu sıralar en son satanlar arasında “the secret” diye bir kitap varmış. Geçenlerde internetten kitap ısmarlarken, daha önce de duymuş olmamdan dolayı bir bakayım dedim. Nasıl birşeydir, neyin nesidir? Süslü püslü bir kapak… Hoşuma gitti. E, hadi dedim bunu da ekleyeyim sepetime. Zaten internet bizi gittikçe daha çok alışveriş canavarı yapıyor. Köşede “sepetime ekle” butonu öyle masum, öyle cilveli duruyor ki, içimizdeki canavar “ekle ekle” diye çığlıklar atıyor.

Nihayetinde içimdeki canavara yenik düşüp, ‘zaten kitaba verilen paraya acınmaz ekleyiver gitsin’ diye kendimi avutarak sepetime koydum. Günler geçti. Kargo getirdi kitapları. Onu bir kenara koyup başka kitaplar okudum. Bir türlü içim ısınmadı şu “the secret” a… Öylece duruyordu fakat bir türlü okuma cesaretini kendimde bulamıyordum. Sonunda içini açtım, baktım. Aşırı süslü… İçi, dışı pek bir işveli! Okuyucuyu demek artık böyle kandırıyorlar, diye hayıflandım durdum birkaç gün daha. Sonunda şiddetli bir cesaretle açtım, başladım okumaya. Okudukça çekti, hoş zaten ufacık bir kitap, yarısı da resim dolu ya. Olsun!

ORİJİNAL DEMOKRASİ

SCAR TISSUE | 10 July 2007 13:39

orijinal demokrasi
orijinal demokrasi

Radikal gazetesinin ‘Orijinal Demokrasi’ adlı yeni reklam filmini gece gece gözüme taktım ve gözüm “tv ekranına dön” der gibi oldu. Bir an kendimi AB Shapper reklamlarında yer alan abilerin ( hani Beyaz’ın bir tiplemesi vardıya Johny White ona benzer abiler 🙂 vaadlerini dinler gibi oldum. “”Yanında bu da bizden””, “”30 gün içinde iade etme hakkına sahipsiniz.”” vs.
Reklamdaki Orijinal Demokrasinin keşke hiç iade edilmese düşüncesi içinde olmasını isterdim. Pek ala zorlu bir dağa tırmanmak gibi zor bu durum.
Reklam filmi, temanın çok basit bir fikirle sunularak binlerce şey anlatmasınıda çok güzel vurgulamış.

Düşünce Netleştirici

aggali | 01 July 2007 15:33

Zaman: 27.Yüzyıl Yer: Eski Dünya,Hatay Uzay Gözlemevi

Sevgili günlük daha önce net niyet makinası hakkında bilgi vereceğimi belirtmiştim. Ancak ondan once belirtmem gereken bir yeni buluş var; DÜŞÜNCE NETLEŞTİRİCİ. Bu buluşun ilk esin kaynağı 20 yüzyıla kadar gidiyor, o zamanlarda yayınlanan bir mizah dergisinde karikatür olarak çıkmış. Tabi ki daha önce icadedilen herşey gibi bu da mizah konusu olmuş.

Şimdilerde ise yeni yeni kullanılmaya başlamış, Makinanın karşısına geliyorsun, yüzüne bir ışık yansıtılıyor ve makina düşüncelerini ekrana yansıtıyor. Makina bir çok yerde kullanılmaya başlandı bile. Özellikle kullanıldığı alan ise siyaset. Bu alanda nasıl kullanıldığını soracak olursan, cevap gayet basit.

Kınıyorum…

darjeeling | 08 June 2007 17:00

*Üniversitede spor salonuna spor yapmaya giderken 45 kilo olduğum için bana tuhaf tuhaf bakıp ‘sen nerene spor yapıyorsun?’ diyen, kolestrolümün yüksek olduğundan bi-haber, sporu sadece kilo vermekle özdeşleştiren zihniyeti kınıyorum.*’…. falan oldum’ şeklinde cümle kuranları kınıyorum.*’Ben İngilizce biliyorum’ diye geçinip büyük harfle yazı yazarken hala ‘İ’ harfi kullananları kınıyorum.*Tuvalete girip işini gördükten sonra ellerini yıkamasını gerekirken önce memelerini sonra .öt çatallarını iyice açıp elini bile yıkamadan tuvaletten çıkan kadınları kınıyorum.*Sokakta neredeyse sek sek yaparak eve gitmeme yol açan yere tüküren tüm insanları kınıyorum.*Sokaktaki kedi ve ya köpekleri korkutmaktan haz alan tüm zihniyeti kınıyorum.*Tüm geri kafalı, karafatma, ninja takımını kınıyorum.*Arkadaş arkadaşın suratına bakarken bile ana avrat küfreden, bunu şakaya alan, annesini küfürlere maruz bırakan zihniyeti kınıyorum.*Tırnaklarının içini siyah gördüklerimi kınıyorum.*Üniversite mezunu olmadığı halde kendini bir üniversiteliden daha iyi yetiştirmiş insanlara laf atan insanları kınıyorum.(Ben bir üniversite mezunu olmama rağmen buna dayanamıyorum)*Üstlerine yalakalık yaparak bir yerlere gelmeye çalışan her kim çalışan kesim olursa olsun onu kınıyorum.*Yanınızda erkek arkadaşınız varken sevgilinizin gözleri içine bakıp kaybolan kadın türlerini kınıyorum.*Çocuğuna kendince onu mutlu etmek adına ve çok zengin olduğu için, lüks giyim markalarının bebe reyonlarından 70-80 milyonlara kıyafet alan züppe anne kesimini, çocuklarına para kazanmanın aslında ne kadar zor bir şey olduğunu anlatamadıkları için kınıyorum.*Sokakta takımının maç kazanması ya da kaybetmesi üzerine küfür ederek takımını destekleyen tüm insanoğlunu kınıyorum.*Televizyonda milyarlara milyar demeyen sunuculara verilen paraların aksine 500-600 ytl’ye kamera arkası ekibini idare eden zihniyetleri kınıyorum.*Hiç ama hiç kadın budalası olmayan ülkemiz erkeklerinin(!) önünden bir karış etekle geçtikten sonra ‘ ayyy he raped meeeee’ diye yırtınan zihniyeti kınıyorum.*2 satır yazı yazdıktan sonra elinde ki kağıdı çöp kutusuna fırlatan hatta 1 hamburger için gereğinden fazla peçete harcayıp çoğunun çöpe gitmesine sebep olan insanları kınıyorum.

Tümü yaralar, Sonuncusu…

plakton | 06 June 2007 17:12

Akıllı insan işi değilmiş yaşam. Öğreniyor insan geçte olsa. Biraz deli, biraz kusurlu, biraz vurdumduymaz olmak lazımmış. Yapabilirsen eğer… Hani düştüğünde kanayan yarana bir bak, kabuklanmasında içini gıcıklayan düzeni hisset. Ya sancılara, hıçkırıklara açtığın yüreğini, şimdilerde yine sustu değil mi?

Kırılan olduğun halde… Kendisiymiş gibi… Hani o arkasına dahi bakmadan gidişleri…
Hani senin ”o an” “oracıkta” “ancak” arkasından baka kaldığın… Anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an var ya? Hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an… O işte… En acıtanı o…

hayır cevabını evet yapmak için ne kadar dayanıyorsunuz?

glsh | 24 May 2007 17:29

‘Hayır’ cevabını ‘evet’e çevirmek için çabayalanların,buna inanların hayatımızda,Dünya’da ayrı yerleri oldu.
Thomas Alva EDİSON;İlkokul öğretmeni tarafından “o beyinsiz bir çocuk ve hiçbir işte başarılı olamaz” diye aşağılanarak okuldan alındı.Daha sonraki yıllarda Edison,yaptığı kimyasal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu.Asla pes etmeyen Edison başta ampul icatı olmak üzere insanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başardı.George WESTİNGHOUSE; yaşıtlarına göre yeteneksiz,ayrıca çalışmayı sevmeyen ve aptal biri olduğu gerekçesiyle okuduğu kolejden uzaklaştırılmıştı.Ancak daha 20 yaşını doldurmadan buharlı motor çarkının patentini aldı.Micheal JORDAN; lise ikinci sınıf öğrencisiyken,okul basket takımına alınmadı.Antrenörü onun bu konuda yetenekli olmadığını,boyunun kısa olduğunu söyleyerek takımda yer alamayacağını söyledi.O şimdi Amreika’nın değil Dünya’nın yetiştirdiği “en büyük basketbol yıldızı” ünvanını taşıyor .DEMOSTENES;çocukluk yıllarında kekemeyken tarihin gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden biri olmayı başardı.İlk kez topluluk karşısında konuşmaya kalkıştığında halk onu kahkahalarla kürsüden uzaklaştırmıştı.Henry FORD;kredi talebi,kredi isteme sebebinin boş bir hayal olduğu gerekçesiyle bir çok banka müdürü tarafından red edildi.Başarıya ulaşana kadar beş kez iflas ederek herşeye yeniden başlamak zorunda kaldı.Karşısına çıkan sayısız engele rağmen otomotiv sektörünün kurucusu ve bir numaralı ismi olmayı başardı.Richard BACH; “martı” adlı kitabı 18 yayınevi tarafından red edildi.BEETHOVEN; müzik tarihinin en büyük isimlerinden olan Beethoven’ın keman tutuşunu gören hocası onun için “müzisyen olmaz!”demişti.Daha birçok isim Walt Disney,Gregor Mendel,Alex Haley,Margaret Mitchell,William Sorayan,Leo Tolstoy defalarca red cevabı almalarına,bizim günlük hayatta karşılaştığımız umut kırıcı engellerin belkide yüz katı engelle karşılaşmış olmalarına rağmen cevap “evet” olana kadar çabalamışlar.

ÖZGÜRLÜK

| 22 May 2007 18:39

Özgür kalmak istiyorum artık…