bildirgec.org

ceza hakkında tüm yazılar

Porno içerikli sitelere girmek hukuken suç mu

fReewave | 06 May 2009 10:59

Bu yazıda porno sitelere girmenin hukuki açıdan suç teşkil edip etmemesine değineceğim.Porno sitelere girmek kesinlikle suç olarak tanımlanmış bir eylem değildir. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı noktalarda vardır. Çünkü çoğu sitede teenage,lolitaveya liseli gibi tabirler geçmektedir. Normalde ceza kanunlarımızda çocukların yaşı 18 olarak kabul edilmiştir. 18’den küçük her kişi yasalarımıza göre çocuk sayılmaktadır. Dolayısı ile bu tür içeriklerde eğer 18 yaş altı bir kişinin görüntüleri veya onun yapmış olduğu pornografik eylemler yer alıyorsa bu tür sitelerden uzak durmakta fayda var.

Çocuk Pornosu izleyenleri özellikle takip etmek için oluşturulmuş, tuzak bazı siteler vardır. Bu siteler FBI tarafından ve interpol tarafından takip edilmektedir. Bu tür sitelere girildiğinde uzun süre kalınması ve bu tür sitelerden içerik indirilmesi kesinlikle suçtur ve interpol tarafından türk emniyetine bu durum bildirilir. Ancak yanlışlıkla girmişte olabilirsiniz. Yanlışlıkla girme durumunda bu tür sitelerden hemen uzaklaşmakta fayda vardır.

viktimoloji

taha3045 | 22 April 2009 09:20

Viktimoloji, suç olaylarında mağdur olan tarafı inceleyen bilim dalıdır. Yani öldürülen,tecavüz edilen, dayak yiyen, şiddete maruz kalan insanları ele alır. Diğer adı da mağdurbilimidir.Kriminoloji dallarından biri de olsa zamanla bağımsız bir dal haline gelmiştir.

Olaylarda bir şekilde mutlaka mağdurun ufak yada büyük bir rolü vardır,bu bilim dalı nasıl faili inceliyorsa mağdur kişiyi de aynı şekilde inceler.Tabiki bu bir kişi olur, bir grup olur,halk olur yada bir aile olur o olaya göre değişir.

zorla mahkûmiyet

gulsey | 21 April 2009 18:27

Hukuk sistemimizde ki çarpıklıklar yüzünden, bir çok insan haksız yere zulüm görmüştür. Mutfak tezgahımın üzerinde duran baklavalar, birden çağrışım yaptılar. Tarihimize kara leke olarak geçen olaylardan bir tanesi olan baklava çalan dört arkadaş aklıma geldi.

Hayatlarının en güzel ve en masum çağında olan çocuklar. Çocuklar diyorum çünkü; suçu! işlediklerinde üçü onsekiz yaşında bile değildi. Bundan dokuz sene evvel Gaziantep’te malum baklavacının dükkanından, baklava ve fıstık ezmesi çalmışlardı. Çocuklar gasp suçundan yargılandılar. Bunu duyan herkesin, kalbi ve vicdanı olan her kesimin, yüreğini dağlamıştı. Canları çekti diye bir anlık şaytana uymalarının bedelini ağır ödediler. Oysa eskiden göz hakkı diye esnaflar ikram ederlerdi. Bu durumu göz hakkı saysalardı olmaz mıydı. Tane hesabı gasp edilen baklavaların hesabını misli misli küçücük bedenlerinden çıkardılar. Hapishanenin soğuk duş etkisi yapan duvarlarına maruz bıraktılar. Yokluğun ne demek olduğunu belki tam anlamıyla yaşamadık. Yaşamadığımız için anlamıyoruz. Gerektiğince tepkimizi ortaya koyamıyoruz. Yazdıklarım bizleri de mesul tutuyor. Adalet sisteminde bulunan bazı pürüzler sesimizi tam aksittiremediğimiz için hala pürüz olarak kalıyor. Yazık oldu masumlara…

Onların da hayalleri vardı. Bulundukları ortam ve koşulların zorluğu suça meyletmelerine sebeb oldu. Ünlü bir şarkıcımız der ki; Oxford vardı da biz mi okumadık. Gerçekten doğuya doğru gidildiğinde
eğitim açısından çok gerilerde kalıyoruz. Eğitim, iş imkanları ve dahası… Ayrı bir başlık altında yazılacak uzun bir konuyu teşgil ediyor.

suçlu profilleme

taha3045 | 21 April 2009 10:08

Herhangi bir olayda suçlunun kişiliği,yapısı ile ilgili tahminde bulunmaya suçlu profilleme denir. Bu profil kurbanla ilgili duruma,olayın yerine göre yapılır. Varsayımlar tam delil olarak algılanmaz ancak yol gösterici olarak kullanılabilir.

Suçlu profili failin kişiligini belirlemeye yardımcıdır, bu potansiyel şüphelilerin azaltılması buna bağlıdır.Her suç bir davranıştır tezinden yola çıkarak, yapılan herşeyin yapandan bir iz taşıdıgı söylenebilir.(suç psikolojisi)

idamın ibret etkisi

nazokiraze | 20 April 2009 17:01

İdam cezası nedir?

Devletin işlediği cinayet mi? Hemde her detayı önceden planlanmış,kurbana kaçış, savunma hakkı tanımayan, ona önceden seni öldürecegiz diye haber veren bir katilin işledigi bir cinayetten bahsediyoruz.

Yapılması en doğru olan caydırıcı ,suç işlemeyi önleyen etkili bir ceza mı? İdam cezası yüzünden suçlar azalır mı, yada idam edilen biri başkasına ibret oldugu için faydalı bir şey mi? Asmayalım da besleyelim sözü aslında çok doğru bir cümle mi? Can alanın canı mı çıkmalıdır?Peki sırf siyasi düşüncelerinden dolayı idam edilenler kimin kefaretini ödediler?

suç ve ceza.

taha3045 | 16 April 2009 16:22

Biraz geçmişten bahsediyorum, nezarethanelerin henüz çok insani olmadığı, göz altı süresi, bedava baro avukatı, kamera sistemi gibi yeniliklerin uygulamaya geçtiği ama henüz her polis merkezinde uygulanmadıgı dönemlerden.

Oturulacak yer olmayan,buz gibi ama her saniye dolup taşan hiç boş kalmayan nezarethanelerden. Nezarethane ne kadar kötüyse içi o kadar dolu, yankesicisi,kapkaççısı, sarhoşu,hapçısı tıka basa dolu. Kadınlarla erkekler bir araya konmuyor, kadınlar Dolapdere’nin, Kasımpaşa’nın, Hacı Hüsrev’in yankesicileri, hapçıları onlar biraz daha iyi durumda yakınları battaniyelerine kadar getiriyor, gece sabaha kadar yiyip ,içip şarkılar söyleyerek yatıyorlar. Erkek gözaltındakiler sürekli ayakta, kimi öksürüyor kimi sigara istiyor …Alışamamıştım nezarethanelere, hapishane yine insanca ama burası dört duvar taş diyordum. Ama göza almışlar orada kalmayı, duvarlara yazılar kazınmış hala gözümün önünde, kimisi sevgilisinin adını, kimi kendi adını, kimisi kimbilir kaç kere gelmiş her gelişinde tarih atmış. Kemerlerine kadar alıyoruz bu duvarları neyle kazıyor bunlar şaşırıyor insan. Duvarlar da kanla bile yazılar var, bazısı komik bazısı kızdırıyor bazısı güldürüyor.

ilahi güç giyotin

nazokiraze | 20 March 2009 16:21

Fransız Joseph Ignace Guillotin,20 mart 1792 de idam mahkumlarının kafasını direk yukardan inen bıçakla aniden uçuran aletin kullanılmasını onaylatır.Doktorun adından dolayı giyotin denilen bu ölüm makinesinin felsefesinin Bu kafanı İlahî güç yukarıdan kesmiştir şeklinde oldugu söylenir.

Giyotin ilk kez 25 Nisan 1972’de kullanılmıştır,Maria Antoinette’de giyotinle idam edilenlerden biridir.Devrim sonrası monarşinin çökmesiyle oluşan karışıklıktan dolayı fahişelerden, soylulara,hırsızlardan politikacılara pek çok klişi giyotinin bıçagının azizligine ugradı. Madam giyotin yada Ulusal Jilet denen giyotin, söylentilerinin aksine mucidinin de idamını gerçekleştirmemiştir. Mucidi olan Joseph-Ignace Guillotin idamla değil doğal nedenlerle ölmüştür.Adamcagız nasıl bir alet tasarladıgını görünce rahatsız oldu ki sonradan soyadını değiştirerek hayatına devam etmiştir.

okuyan davul olsun inşallah..

admin | 28 February 2009 16:04

Kişinin sevmediği kişilere, yada sevmediği olaylar karşısında sebep olanlara, kötülük edenlere, zarar gelmesini istediği kişilere, başına kötü şeylerin gelmesi için kötü yönde dua etmesi , istekte bulunmasına veya Allah’a havale etmesine beddua denir.Dinimizce de haksız yere yapıldıgında hoş karşılanmayan beddua, kültürümüzde çok yaygındır.

Bela okumaktan, en acaip beddualara kadar geniş bir yelpazesi vardır bedduanın, mesela Hüsnü Şenlendirici’nin sevgili eşi, kokainden kodesi boylayan, yavuklusu Deniz Seki’yle ilgili soru soran acar !!muhabirlere (Allah cezacığınızı versin) diyerek ,bedduanın ünlü ünsüz herkese has bir durum olduğunu kanıtlamıştır,yerli maykıl jeksınımız İsmail Y.K da şarkısında bela okuyarak olaya sanatsal bir boyut kazandırmıştır. Oysaki onlar sonraki işlerdir, esas olay budur.

Ülkemizin her bölgesinde beddualar değişkenlik gösterir, bazıları gün yüzü görmemiştir, anam bir şeye kızınca kanını köpek yalasın derdi, gittiğimiz bir yerde apartmanın en alt katındaki kadının, sokakta sesli oynayan çocuklara, Allah kanser hastalığı versin diye bagıra bagıra beddua okudugunu duyunca kanımın donduğunu gören, aynı apartmanda oturan arkadaşım sürekli kadının beddua ettiğini, bununla yetinmeyip herkesi tehdit ettiğini falan söylemişti.Bizim bir tanıdığımız eşine sürekli son yiyişin olsun derdi, adam ölmeden önceki öğününde de dedi mi bilmem.Beddua pek çok şarkıda, şiirde, filmde yer dinmiştir.Modern Beddualar
Evet nerde kalmıştık, bölgelere göre değişiklik gösterir beddualar, mesela Isparta’nın beddualarına Şişip de kalsın,Taş kökü yiyesice gibi örnekler verebiliriz.Malatya bedduaları,Şanlıurfa Bedduaları,Bayburt bedduaları Gaziantep Bedduaları Yöreleri araştırdıkça beddualar kadar onların yöresel biçimde söylenişi de dikkat çeker. Büyük şehirde kurşunlara gelesin, yağlı bıçaklara gelesin, cesedin çıksın gibi vahşet içeren bedduaların yanı sıra, bagsur olasın, sıçamayasın, köfte gibi kızar biber gibi patla, dul karı alasın gibi fazla zarar vermeyecek beddualar da vardır. Boyun posun devrilsin, gidişin olsun dönüşün olmasın, kör olasın gibi klişeleşmiş beddualar en yaygınlarıdır.Her ne olursa olsun en çok korkulan baba bedduasıdır, zulüm gören mazlumun zalime ettiği beddua da çok korkulası bir bedduadır.

Aslında bedduanın sınırı yok, insan hayal dünyasına göre yaratıcı olabilir, istediği gibi beddualar üretebilir.( bok çukuruna düşesin, kabız olasın, faili meçhul cinayete kurban gidesin, yemekteyizde pilavın lapa olsun, altına işeyesin, toplu tecavüze uğrayasın,sahte rakı içip geberesin,sidik zoru olasın,çüklere gelesin,top olasın,düz duvara tırmanasın).En iyisi hiç etmemektir.