bildirgec.org

biyografi hakkında tüm yazılar

Morgan Freeman

kadirgunay | 03 June 2009 15:57

Morgan FreemanBaşarılı filmlerin unutulmaz karakteri, en iyi yardımcı oyuncu ödülü sahibi, oynadığı her filmle inanılmaz replikler ve muhteşem oyunculuğu ile kendisini izlettiren ve benim değişmez adamım Morgan Freeman! Morgan Freeman 1 Haziran 1937 yılında Amerika’nın Tennessee eyaletinin Memphis kasabasında Mayme Edna ve Morgan Porterfield Freeman en küçük çocukları olarak dünyaya gelir. Kendisinden büyük 3 kardeşi daha vardır. Babasını 1961 yılında kaybeder ve büyükannesinin yanına, Charleston, Mississippi’ye gönderilir.

Morgan Freeman
Morgan Freeman

Freeman ilk oyunculuk denemesini 9 yaşında okul tiyatrosunda baş rolü alarak gerçekleştirir. 12 yaşına geldiğinde ise eyalet çapında düzenlenen tiyatro yarışmasını kazanır. Eğitimine devam ettiği Broad Street High School’da bir radyo performansı sergiler. Bu okuldan 1995 yılında mezun olur. Jackson State University tarafından verilen tiyatro eğitimi iptal edilir. Bunun üzerine Freeman Amerikan Hava Kuvvetlerine pilot olarak baş vurur fakat pilotluk yerine mekanik bölümde çalışır.

Freeman 1960′ ların sonuna doğru Los Angeles’a taşınır ve burada Los Angeles Community College’da daktilo katibi olarak çalışmaya başlar. Bu süre zarfında Freeman aynı zamanda New York City’ de 1964 World’s Fair’de dansçı ve San Francisco’da üyesi olduğu Opera Ring isimli grupta çalışmaya devam eder.

Harlem’den yayılan zehir : ”American Gangster (Amerikan Gangsteri)”

gorcun | 10 May 2009 15:20

American Gangster
American Gangster

Amerikan Gangsteri (American Gangster), 1960′ ların sonunda Harlem ‘de doğup büyük bir çevreye yayılan Frank Lucas’ ın yaşadıklarını anlatan 2007 tarihli Riddley Scott’ ın yönettiği bir filmdir. Frank Lucas filmde gösterildiği üzere sıfırdan başlayıp bir uyuşturucu imparatorluğunu kuran patrona dönüşür. Bu açıdan Scarface’ teki Al Pacino’ nun canlandırdığı Tony Montana karakterine de benzer.Patronu Bumphy Johnyson’ un izinden giden Frank Lucas (Denzel Washington) önce kendi bölgesindeki uyuşturucu patronlarını saf dışı eder. Daha sonra gözü yükseklerde olduğundan işin daha ilerisine giderek Güneydoğu Asya’ da uyuşturucunun geldiği merkezden kendisi direk uyuşturucuyu saf haliyle ucuza alarak en kalitesiz ve en pahalı şekliyle Mavi Büyü (Blue Magic) adıyla Amerika sokaklarında satışa sunar. Kısa sürede zengin olan ve uyuştucu baronları arasına giren Frank Lucas’ ın karşısında da ciddi bir rakibi vardır.

American Gangster
American Gangster

Dedektif Richie Roberts (Russel Crowe) yozlaşmış polis teşkilatı içinde kendi yaşamıyla çelişkili olarak son derece dürüst bir polistir. Ahlaki olarak karşı olduğu olayların üstüne gitmekte çekinmeyen Roberts, Lucas’ın dikkatsizliğinden dolayı farkedip peşine düşer.

Zooey Deschanel

azadeath | 14 March 2009 13:01

1980 yılında Los Angeles’ta doğmuş olan Zooey Deschanel’ın babası Oscar’a aday olmuş bir sinema fotoğrafçısı, annesi ise ünlü dizi İkiz Tepeler‘de oynamış bir aktrist. Böyle bir aileden gelmesi sayesinde erken yaşlarda oyunculuk kariyerine başlayan Zoe, ilk rolünü “Veronica’s Closet (1997)” adlı sitkom dizisinde bir modeli canlandırarak almıştır. İlk filmi Mumford (1999)’da oynayabilmek ve tam zamanlı aktistlik yapabilmek için üniversiteyi yarıda bırakmıştır. Daha sonra Cameron Crowe’un ünlü filmi Almost Famous (2000)’da rol almasıyla oyunculuk kariyeri atağa geçmiştir. David Gordon Green’in All the Real Girls (2003) adlı filmdeki oyunculuğuyla, Mar Del Plata Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü almıştır.

Onun bizler tarafından tanınması ise Douglas Adams’ın ünlü yapıtından uyarlanan The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (Otostopçunun Galaksi Rehberi) adlı filmdeki Trillian karakteri olmuştur.

Kimse olamayan adam / Peter Sellers’ın yaşamı ve ölümü

sahaf1976 | 12 March 2009 18:01

Her gün takındığımız sayısız maskenin hangisi biziz?
Benlik dediğimiz şey aslında o maskelerin toplamı mı? Peki ya ruhumuz acıtıldığında hangi birinin arkasına saklanır ve her geçen gün daha fazla teşhirci ve röntgenci bir sapkına benzeyen bu toplumla hangisinin aracılığıyla uzlaşırız? Hangi maske bizim de sevilmemizi ve onaylanmamızı, tüm suçlara öyle ya da böyle ortak olmuşken kendimizi masum hissetmemizi sağlar?
Daha sorulabilecek o kadar çok soru varken, maskelerin ardına saklanabilmeyi bir teknik ile içselleştirmiş, oyunculukla hayatını kazanan insanları biz hangi maskemizle kucaklarız? Gerçek midir onlara beslediğimiz sevgi yoksa kısa ömürlü bir kibritin alevi kadar gelip geçici midir? Reddedişlerimizle olduğu kadar yerli yersiz alkışlarımızla da boğazındaki yağlı urganın ucunu tuttuğumuz kaç oyuncu, sanatçı vardır?

koleksiyon için doğru tercih
koleksiyon için doğru tercih

Orjinal adı, “The Life and Death of Peter Sellers” olan film; tanıyanların büyük bir çoğunluğunun Pembe Panter serisi ile hafızalarına kazınan İngiliz asıllı oyuncu Peter Sellers üzerinden tüm bu sorulara ve daha fazlasına oldukça sert yanıtlar üretiyor ve bu yolla bambaşka sorulara da yol açıyor.

Roger Lewis’in aynı adlı kitabından uyarlanan ve Stephen Hopkins‘in yönettiği, 2004, ABD yapımı filmde baş rolleri, Geoffrey Rush, Charlize Theron, Emily Watson ve John Lithgow paylaşıyorlar. Belgesel formunda bir kurmaca olarak değerlendirilebilecek film sinema tarihinin önemli bir kilometre taşı olan Sellers üzerinden bir sanatçının trajik yaşamına tanık ediyor izleyiciyi.
Filmde asıl adı Richard Henry Sellers olan Peter Sellers’ın hem sanat hayatı hem de özel hayatı neredeyse mükemmel denebilecek bir kurgu maharetiyle içiçe anlatılıyor, yanı sıra Geoffry Rush zaman zaman diğer karakterleri de canlandırarak hem filmin anlam katmanlarını zenginleştiriyor hem de seyirci için müthiş bir seyir zevkini ilmek ilmek işliyor.
Filmin sinemalarda gösterilmeden televizyonlara verilmiş olması, Geoffry Rush’ı fazlasıyla hakettiği Oskar ödülünden etmiş olsa da, oyuncu bu filmdeki performansıyla 2005 yılında Altın Küre ödülünü aldı.
Geoffry Rush’ı ve müthiş oyunculuğunu bir başka yazının konusu olarak askıya alıp Peter Sellers’a dönelim.

RAY….

| 11 March 2009 16:00

Yönetmen : Taylor Hackford
Senaryo : Taylor Hackford, James L. White
Oyuncular : Jamie Foxx, Kerry Washington, Regina King, Clifton Powell, Harry J. Lennix
Filmin Türü : Drama/Müzikal
Yapım Yılı : 2004
Vizyon yılı: 2005

Tüm sinema tarihinin en iyi biyografik filmlerinden biri, RAY; 1932 yılında doğan ve 2003’te ölen zenci sanatçı Ray Charles’ın yaşam öyküsü. Zenci oyuncuların yeni kralı Jamie Foxx, tıpatıp Ray Charles olmuştu. Filmde, Ray’in Georgia’daki yoksulluk içinde geçen çocukluğu, altı yaşında iken kör oluşu, kardeşinin gözlerinin önünde ölüşü, ailesinin onun eğitimi için gösterdikleri çabalar ve Ahmet Ertegün ile ilk karşılaşması, ardından yükselişi. Irkçılığın had safhada olan dönemin Amerika’sında, sanat için yaşanan mücadeleler. Irk ayrımının uygulandığı Georgia’nın, yıllar sonrasında, onun “Georgia on my mind” adlı şarkısının eyaletin resmi şarkısı olması. Kör bir sanatçının unutulmaz parçalara imza atması, devamlı çabalar, olaylar ve isyanlar ile yüklü dolu dolu yaşam öyküsü.

Evita (1996)

queennothing | 08 March 2009 11:45

Eva Perón, fakir bir ailenin beşinci ve son çocuğudur. Genç yaşlarında henüz hiç bir sorumluluk almamışken bir bavulla evden ayrılan küçük Eva, ‘aktris’ olmak istiyordu.

Eva Peron
Eva Peron

Cesur bir kız olan Eva, aslında sadece ‘ünlü‘ olmak istiyordu ve bu isteği öyle ateşliydi ki, hayatını kurtarmasını ümit ettiği şeyler, hayatını mahvetmek için saldırdığında, kazanmak için her yolu deneyecekti.

Frida (2002)

queennothing | 05 March 2009 16:31

1907, Meksika doğumlu ‘femme fatale‘ olarak kabul edilen Frida Kahlo, gerçek yüzünü; cesur, güçlü ve sadece kendini olduğu gibi kabul edebilen sanatçı ve bir ‘kadın‘ı tüm çıplaklığıyla gösteriyor.

19 yaşında geçirdiği otobüs kazası ile hayatı değişen Frida, vücudundaki kırık kemikler ve yabancı metallerle yaşamayı öğrenmeye ‘gerçekten istekli’ olacak kadar özgüven sahibi, gerçek hayallerle yaşayan (ya da hayallerini gerçekleştirebilen) genç bir kız / kadındır.

Alfred Russel Wallace kimdir, nedir?

admin | 03 March 2009 12:21

Alfred Russel Wallace (1823 - 1913)
Alfred Russel Wallace (1823 – 1913)

Bir kere herşeyden önce çok ama çok artistik bir isme sahip bir kişidir. Boyle bir isme sahip olmak bile insana tarihe geçecek bir sürü icraatta bulunma inancı ve kuvveti verir. Verir mi gerçekten? Böyle bir şey yok tabii…

Biyografik yazılarımın ilk bölümü olarak, Wallace hakkında uzun ve eğlenceli bir yazı döşenmeyi planlıyordum. Ama sonra adamın hayatının çeşitli kesitlerinden kısa cümleler halinde bahsetmeyi uygun buldum ki, isteyen gidip Wikipedia’dan olsun, başka kaynaklardan olsun, bunları araştırsın.

Benjamin Button Hakkında Bir Yorum

Max27 | 02 March 2009 11:40

Filmin teknik (oyuncular, yönetmen, yapım vss) konuları hakkında bilgiyi burdan alabilirsiniz.

İki gün önce The Curious Case of Benjamin Button isimli filme gittim. Filmin senaryosu ilginç ve fazla abartılmamıştı. Bunlar filme gitmeme neden olan önemli sebeblerden bazılarıydı.

http://www.oguza.com/wp-content/uploads/bejamincaps.jpg
http://www.oguza.com/wp-content/uploads/bejamincaps.jpg

Benjami yani filmimizin kahramanı dünyaya yaşlı bir bebek olarak geliyor. Doğduğu an vücudu kemikleşmiş, derisi buruşmuş ve birçok hastalıkla normal bir yaşlı insan gibi doğuyor. Bunu gören babası şaşırıyor ve Benjamin’i terk ediyor. Benjamin’i bulan aile’nin çocuğu olmadığı için Benjamin’i evlerine alıp kendi çocukları gibi bakıyorlar. Gittiği bu ev yaşlılar evi gibi bir evdir. Onu evlatlık edinen aile yaşlılarla ilgilenmektedir. Bebeğin fazla yaşamayacağını düşünüyorlar ama bebek büyüdükçe daha sağlıklı olmaya ve gençleşmeye başlıyor. Yani normal insanlara göre testen bir hayat sürüyor. Benjamin diğer çocuklar gibi dışarıda oynamak ve gezmek isiyor ama bu bulunduğu durum yüzünden mümkün olmaması ve ailesininde başına bişey gelmesinden kortuğundan bunu yapamamaktadır. Evdeki bazı yaşlıların yardımıyla hayatı yaşamayı ve eğlenmeyi öğrenir. Ve yine evdeki bir yaşlı kadının hafta sonları yanına gelen küçük torunu ile arkadaş olmaya başlıyor. Bu kız Benjamin’in ilk aşkı oluyor. Yıllar geçtikçe çevresindekiler yaşlanıp ölüyor ama Benjamin daha da gençleşiyor. Benjamin daha sonra bir gemide iş bulup çalışmaya böylece dünyayı gezmeye başlıyor. Yıllar geçtikçe Benjamin’in bedeni gençleşiyor ama ruhu yaşlanmaya başlıyor.

Maggie Siff

queennothing | 02 March 2009 09:47

21 Haziran 1974, New York, Bronx doğumlu aktris Maggie Siff, Amerika‘nın Pennsylvania eyaletinde bulunan Bryn Mawr Koleji‘nden mezun oldu. New York Güzel Sanatlar Fakültesi‘nde yüksek lisans yapan Siff, 1997 yılında Philadelphia’da her yıl düzenli olarak verilen Barrymore Ödülleri‘nde ‘en iyi kadın oyuncu’ dalında aday oldu.

’97’de aday olduğu ödüle 1998 yılında ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu’ dalında aday olan Siff, ödülü kazanarak kariyeri için somut bir adım kaydetmiş oldu.

Oyunculuk yeteneği ve ‘kadın’ duruşu, O’na ‘kendine güvenen, asil kadın’ rolleri için bir hazine sunuyordu. Onlarca tiyatroda yer alan Siff, sinemaya atılmayı da düşünüyordu.