bildirgec.org

ayrılık hakkında tüm yazılar

İlişkiler, uyuşturucu, alkol ve şiddet : ”London”

gorcun | 30 May 2009 10:10

London
London

Hunter Richards’ ın kendi yazıp yönettiği ilk ve şimdilik tek filmi olan London 2005 yılında çekilmiş. Filmin kadrosunda aksiyon yıldızı Jason Statham, Chris Evans, Dane Cook’un yanı sıra başta Jessica Biel olmak üzere Kelli Garner, Joy Bryant, Isla Fisher, Lina Esco, Paula Patton, Kat Dennings, Juliette Marquis ve Sophie Monk gibi birbirinden güzel ve genç aktrisler bulunuyor.
Bu kadar genç insanın toplandığı filmin geçtiği yer de bir parti ortamı oluyor. New York’ta geçen bu filmde kendini uyuşturucu ve içkiyle tüketmiş olan Syd (Chris Evans), sevgilisi London’dan (Jessica Biel)2 yıllık ilişki sonunda ayrılmış ve 6 aydır ayrı olarak yaşamaktadır. Bir gün unutamadığı London’un yeni erkek arkadaşıyla bir kaç gün içinde şehirden ayrılıp California’ya taşınacağı ve bunun için bir veda partisi düzenlediği haberini alır.

London
London

hasat zamanı

taha3045 | 19 May 2009 16:18

Geçip gittikçe karılı,kızlı bol hovardalıklı yıllar
öğlene kadar uyumak, sabaha kadar gezmek,
eşşek gibi çalışmak,kafası hep kıyak gezmek
hapı yutmuş gibi dolanmak
bir süre sonra çakılınır birine
belden aşşagı mantık gögsün sol tarafına dogru kaymaya başlar
bu duvarın öte yanı
bu çok tehlikeli
bu sevgi kesin hayatını sömürür,beş para etmez hayat ne güzeldi ne gerek var şimdi birini sevmeye, sevgi emek ister demedi mi Selvi Boylum Al Yazmalım’daki muhteşem kadın.Ve emek verilecek en son şeydir sevgi, kafa yormak lazım gelir, beyinde bir ur gibi taşınan kıskançlıklar, özlemler kim ugraşacak şimdi.

aşktan saklanılmaz

taha3045 | 19 May 2009 15:06

İkinci veya kırgınlık ilki kadar acı vermez insana, üçüncüsü de ikincisi kadar, bu böyle sürer gider, her seferinde insanı ordan oraya savuran bu gözyaşı bollugundaki acı seli hepimizin takıldıgı alışkanlık halini alır. Bir ayrılık,kırgınlık sonrası başka bir şeye yelken açınca sanki hayatta daha önce hiç bir şey umut etmemiş, hiç başlamamış, hiç bitirmemiş, hissetmemişçesine yeniden kırılmaya dogru gideriz.

Ardından hüzün bırakmış gözler diken olup asla batmıyor ilk günlerdeki gibi, çünkü başka bir diken batıracak birini çoktan buldunuz, eski yenilen kazıklar unutuldu bile, aglanan ve gülünen günler bir kalemde silindi değil mi? Düşlenen hayaller aynı dizlerde uyumak yada hıçkıra hıçkıra aglamak ,sevişmek ne bileyim o patlamış gözlerle yavaş yavaş iç dökmek. Oysa bir önceki sonu çok üzücü olan beraberlikte de amaçlar ,hayaller aynıydı sonrası bir araba dolusu üzüntü ama şimdi yine başka kişide başka hayaller, umutlar, insanoğlu her boka layık aslında.

AYRILIK

sba | 18 May 2009 22:57

AYRILIK
Ayrılık acısını yaşayanlar . kağıda dökmüş dertlerini o söylemiş kalem yazmış dert ortağı olmuş ikisi
Kalemden de dost olur mu ?
En büyük sırdaşın en iyi yoldaşın yüreğinden kopanları birbir döker kağıda .
Özlemini ,hasretini ayrılık çilesini sıralar hece hece …
Ey Karı (okuyucu) ! en çok hangi ayrılık sızlatır senin içini?
Vuslat buluşması akabinde ki ayrılık mı?
Yoksa …Aşkın zirvesinde dahi kavuşmaları imkan harici olan sevgililer mi ?
Bir kimseyi sevmek her şeyini onunla paylaşmak ve hayatını baharında başlayan yolculuk esnasında birlikte gülen ,birlikte ağlayan aynı yastığa bir ömür boyu baş koyan sevinciyle , övüncüyle ,hüznüyle ve yılların kazanımıyla aşk ile sevk ile birbirlerini severek son demlerine gelmiş eşlerden biri fani hayata veda ettiğinde geride kalanın firak acısıyla yüreği yanmaz mı?

Anneme Mektup

sba | 30 April 2009 23:00

Anne

Yüreğim sızladı aklım durdu bir an! Kalemin yazmaz oldu sei anınca anam..
Hani beni gözyaşları ile uğurlarken, dönüp sana daya daya tekrar bakmak istedim ama bakamadım.
Anam istemedim gözümdeki gözyaşı göresin ve içine bir hüzün daha çöksün. Durmadan anam duramadım yanında biraz daha..
Koparamazdım alamazdım kendimi senden. Bırakamazdım o sımsıcak şefkat dolu yüreğimi dayanamam anam dayanamam sensizliği yüreğime koyamam.
Seneler geçti anam..
Daha dün gibi acım içimde, dinmiyor acın dinmiyor. Yıllar geçtikçe özlemin daha da büyüyor. bir evladın en büyük “yar” ı anaymış meğer..
Sevginin yücesi, şefkatin enginliği deryalar dolusu merhamet sendeymiş anam içimde hep hüzün var, sana karşı evlatlık vazifemi yapabildin mi diye..
Helal et hakkını , biliyorum sen çoktan helal ettin hakkını; Benden hak talep etmeyecek kadar yüce bir şefkate sahipsin..

AKAK

il mare | 04 April 2009 23:55

Akıp giden sulara rağmen aynı yerde uyuyup uyanmak… Eskiden uykuna emanet ettiklerinin şimdilerde olmaması,hoş her sabah kendiliğinden karşına çıkması…Arabeskliğin en yokolasıcası…

Hayat Dersleri I : Ayrılık Adabı

Radosse Rakam | 17 March 2009 13:21

Ve artık konuşulacak hiçbir şey kalmadı, söylenecek tek bir söz yok her iki taraftan da, sevgiler tüketildi, nefretler bile… Umut yok (bir şeyleri kurtarmak mümkün değil), intikam yok (çünkü artık o kadar değerli değil – o kadar mı dedim? HİÇ değerli değil-), karşılaşma yok (çünkü artık görülse bile tanınmaz), ağlamak yok (çünkü sildiğiniz bir şeyin nesine gözyaşı dökebilirsiniz ki?), ortak hiçbir şey yok (kalan her şey lime lime edilip yakıldı), hatıra yok (çünkü artık yaşanmış olduğu varsayılan bir şey yok).

Bir kadından arta kalan hiçbir şey yok. Ne ister daha bir insan, daha ne verilebilir bir insana? Yüreğine aşk, cebine para, üstüne giysi, yatağına kadın, ortamına sevgili koyduktan sonra?

KAYIP HAYALLER

admin | 06 March 2009 15:18

Öyle yakınsın ki bana,
Yüreğinin sıcaklığı ısıtır bedenimi.
Öyle sıcak ki yüreğin,
Güneş bile kıskanır, yakar gövdemi.

“Mesafe tanımaz” sevgimiz büyüdükçe
Yollar küçülmeye mahkum olur önümüzde,
Mahkum olur sevgi sözcüklerimizin altında ezilmeye.
Ve küçüldükçe yollarseni bulacağım karşımda.
Sıcak gülümseyişin ile umut dolu yüreğini.
Yanında, kayıp hayallerim olacak; senden ayrılırken yoldaki bir taşın altına sakladığım.
Ve sarılırken birbirimize
Güneş dostumuz, yollar düşmanımız olacak.

Dizüstü Mutluluk – Yalanmış!

admin | 05 March 2009 13:42

İşte o gün başladı herşey
Birgün kumdan bir şato yapmaya karar verdik seninle
Denize inat, rüzgara inat, kötülere inat…
Acelemiz yoktu hiç, çünkü sevgi kattık biz kumlara
Kimsenin gücü yetmezdi şatomuzun bir duvarını yıkmaya
Öylesine muhteşemdi ki şatomuz,
Öylesine büyüktü ki…
Herkez kıskandı şatomuzu, kimbilir kumsal bile…

Büyülü şatomuzda buluşmaya başladık seninle.
Hayallerimizi büyütürken dünyamızı küçülttük.
Öylesine büyüdü ki hayallerimiz, şatomuzun odalarını doldurdu.
Kapattık odaları birer birer hayal yüklü sandıklarla,
Bir gün açmak üzere…
Öylesine küçüldü ki dünyamız, kabına sığmaz aşkımız kumlara bulandı
Bir gün temizlenmek üzere…

kadın çekiştirmesi

taha3045 | 18 February 2009 10:46

Son yıllarımı kadınların neye benzediklerini çözmeye çalışmakla geçiriyorum. Kendilerini erkeklere adadıklarını söyleyip, aslında kendilerinden başka hiç bir şey beklemiyor ve benimde onlara adanmamı bekliyorlar. Belki ben sadece kendimi seven hıyarın tekiyim, belki tüm erkekler gibi futbol sevip, arabayla gezen işe yaramaz biriyim , ama dünyada benim gibi olmayan iyi sevgili adayı pek çok erkek var. Ve kadınlar her erkege aynı davranıyor.

Erkekler büyümeyi sevmez, anne gibi birine ihtiyaç duyarlar yazar heryerde. Belki kadınlar bu yüzden çocuk yerine koymaya çalışıyor, onların gözünde bir erkek ya hizmet arayan bir efendi yada biryerini sokacak, ılık bir yer arayan bir yaratık.