Akıp giden sulara rağmen aynı yerde uyuyup uyanmak… Eskiden uykuna emanet ettiklerinin şimdilerde olmaması,hoş her sabah kendiliğinden karşına çıkması…Arabeskliğin en yokolasıcası…
Evet thing;düşüncelerini tamamen değiştiriyorum şimdi hazır mısın:))Aslında yazıyı çookk içten ve çok basit düşünerek yazdım,gerçekten hissettiğim bir anda sadece bu cümleler gelmişti aklıma…Öncelikle konu ayrılık;ayrılıkla birlikte keşke yaşananların değişkenliğiyle otomatik olarak,onlara en çok şahitlik eden mekansallıklar da değişiverse,herşeye dair tüm hislerin en çok uyurken beyinde pekiştiğini,kabus ve rüyaların da mutlak buna yardımcı olduklarını düşündüğümden dolayı,bunun farkında olan bizlerin,sahiplendiklerimizi uykularımıza emanet etme güdülerine de vurgu yapmak istemiştim.Ertesi sabah akla ilk gelenin ne olduğu,neyi emanet ettiğinle de orantılıdır diyerekten kanıtlamak da istiyorum…Ama akan sularla birlikte bazı şeylerin değişmesi fakat uzun süredir bu uyku-emanet arasındaki ilişkinin aynı uyandığın mekanla bütünleşmesi,yeni gelen sulara alışma sürecini zorlaştırıyor…Yani hoş,her sabah karşıma çıkıyor…Ve işte ben bu duruma arabeskliğin yokolasıcası demişim…Çok karışık oldu ama..:S Kısaca his-mekan bütünleşmesinin bize zararlı sıkı dostluğu diyebiliriz…
Bir de AKAK olmasının sebebi de, her sabah uyandığım yatağıma akıp giden suları oturttum… Akarsuların yatağı oldu… Yani akak..:D hoş olmuş ama dimi:D:D
Aslında arada anlaşılmaz olan bir yazı da güzeldir,bu bakımdan teşekkür de edebilirim SevdalımHayat sana:)Daha da güzeli yazanın her defasında,açıklamak için, daha da yazıyı yalınlaştırma çalışmaları yaparak yalınlığının sınırlarını zorlama,test etme oyunu da olabilir:)Tek bir cümleyle açıklamam gerekirse; verilen kararlar ve sonuçların yarattığı hafifliği ağırlaştıran tek şey alışkanlıklardır…(alışkanlıklarına çok şey sığdırmış olanların haline de acıyorum hatta:))Harlemsaray’ın ifade ettiği flashback durumu da bence işin daha karmaşık olan kısmını iyi nitelemiş:)
Shadowy;aslında güneşe öf’lemek iyi fikir evet,fakat bunu sırf,bugüne kadar ruhumu onunla besleyip yeşerttiğim için,ondan alabileceğim bir “yazıklar olsun”bakışıyla karşı karşıya kalmamak için yapamıcam:)Sevde;senin fikrin de durumu vahimler için gerçekten radikal bir çözüm olsa gerek;kendi içini beslemek için,içinde besleyip içinden çıkardığın ikinci sen’i yoketmek,katilliğin en saf hali… Çokteşekkür ederim ayrıca:)Education,sana da beğeninden ötürü teşekkürler:)
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
“yorumsuz”:D
Evet thing;düşüncelerini tamamen değiştiriyorum şimdi hazır mısın:))Aslında yazıyı çookk içten ve çok basit düşünerek yazdım,gerçekten hissettiğim bir anda sadece bu cümleler gelmişti aklıma…Öncelikle konu ayrılık;ayrılıkla birlikte keşke yaşananların değişkenliğiyle otomatik olarak,onlara en çok şahitlik eden mekansallıklar da değişiverse,herşeye dair tüm hislerin en çok uyurken beyinde pekiştiğini,kabus ve rüyaların da mutlak buna yardımcı olduklarını düşündüğümden dolayı,bunun farkında olan bizlerin,sahiplendiklerimizi uykularımıza emanet etme güdülerine de vurgu yapmak istemiştim.Ertesi sabah akla ilk gelenin ne olduğu,neyi emanet ettiğinle de orantılıdır diyerekten kanıtlamak da istiyorum…Ama akan sularla birlikte bazı şeylerin değişmesi fakat uzun süredir bu uyku-emanet arasındaki ilişkinin aynı uyandığın mekanla bütünleşmesi,yeni gelen sulara alışma sürecini zorlaştırıyor…Yani hoş,her sabah karşıma çıkıyor…Ve işte ben bu duruma arabeskliğin yokolasıcası demişim…Çok karışık oldu ama..:S Kısaca his-mekan bütünleşmesinin bize zararlı sıkı dostluğu diyebiliriz…
Bir de AKAK olmasının sebebi de, her sabah uyandığım yatağıma akıp giden suları oturttum… Akarsuların yatağı oldu… Yani akak..:D hoş olmuş ama dimi:D:D
olmuş olmuş
Nazıiraze ve Buklet’e çok teşekkürler…Thing ile de anlaşabildim mi merak etmiyor değilim..:)
oo yukarda nazire gibisinden birşey ortaya çıkmış,teşekkürün yanında bir de kusura bakma NAZOKIRAZE
flaş back durumu.
Aslında arada anlaşılmaz olan bir yazı da güzeldir,bu bakımdan teşekkür de edebilirim SevdalımHayat sana:)Daha da güzeli yazanın her defasında,açıklamak için, daha da yazıyı yalınlaştırma çalışmaları yaparak yalınlığının sınırlarını zorlama,test etme oyunu da olabilir:)Tek bir cümleyle açıklamam gerekirse; verilen kararlar ve sonuçların yarattığı hafifliği ağırlaştıran tek şey alışkanlıklardır…(alışkanlıklarına çok şey sığdırmış olanların haline de acıyorum hatta:))Harlemsaray’ın ifade ettiği flashback durumu da bence işin daha karmaşık olan kısmını iyi nitelemiş:)
olur öyle şeyler:)
“Eyleme geçmeyen arzu ölümcül hastalığa yol açar.Ki bu yüzden eyleme geçmeyen arzuları emzirmektense bebeği beşikte boğmek yeğdir.”
düzeltme: boğmak
“uykuna emanet ettiklerin” kısmında ve diğer kısımlarda bir yazım yanlış da yok.yazınız kısa ve öz olmuş Il mare!
son sözcüğünüze takıldım biraz ama zamanın geçiciliği bu kadar öz anlatılabilirdi elinize sağilık
Shadowy;aslında güneşe öf’lemek iyi fikir evet,fakat bunu sırf,bugüne kadar ruhumu onunla besleyip yeşerttiğim için,ondan alabileceğim bir “yazıklar olsun”bakışıyla karşı karşıya kalmamak için yapamıcam:)Sevde;senin fikrin de durumu vahimler için gerçekten radikal bir çözüm olsa gerek;kendi içini beslemek için,içinde besleyip içinden çıkardığın ikinci sen’i yoketmek,katilliğin en saf hali… Çokteşekkür ederim ayrıca:)Education,sana da beğeninden ötürü teşekkürler:)