bildirgec.org

anlam hakkında tüm yazılar

Aşk Mektubu.

ma chahell | 10 September 2007 12:22

Sevgili sevgili,
Beş duyunla algılayabildiğin herşeyin (hiçbirşeyin) tek bir anlamı olmadığı bir an… Yıllardır gördüğün (orada olduğunu algıladığın) için varlığına inandığın, varlık olduğunu kabul ettiğin için bir anlam yüklediğin hiçbirşeyin (herşeyin) senin için zerre kadar manâ ifade etmediği bir an… Belkide yıllardır nesnelere yüklediğin anlamların hepsini unuttuğun o an…
Sadece gördüklerin değil.
Deri.Sıcak.Çok sıcak.Ateş.
yada insanların söylediğini duydugun kelimeler.
Belki bulundğun odada sana ‘vanilya’ fikrini anımsatmak üzere tasarlarnmış ve görevini igfa etmek adına yanan bir tütsü… Ne vanilya ne de burunun işlevinin yada daha delicesi burnun ne olduğu önemli senin için.
Hele-hele insanların yüklediği anlamlarda yüceltilen, herkesin bildiği isimlerle çağırılan yöresel tadlar hiç umrunda değil.

Beden ve onun anlamlanışı

Meme-Dini | 08 June 2007 11:04

Eskiden beri söylenegelen şey, zihnin karşıtlıklar üzerine düşündüğüdür. Karşıtlıklar, birbirlerine nispetle tanımlanır ve bu tanımlama daima içlerinden biri lehine olur. İki karşt kavramdan biri daima gölge kavramdır. Asıl olan, diğerinin, kendisine nispetle tanımlandığı kavramın gölgesidir. Beden dendiğinde, aklımıza gelen en temel karşıtlıklardan biri, ruh-zihin, beden karşıtlığıdır. Günümüz yaklaşımı genel olarak, zihnin bedenden ayrı dşünülemeyeceğini söylese de tarihin her döneminde bu böyle değildi. Felsefe tarihinde de bu karşıtlık daima asıl sorunlardan biri olagelmiştir.
kimi zaman beden ruhun taşıyıcısı olarak görülmüş, kimi zaman da ruh bedenin taşıyıcısı olmuştur.

Gaia'nın doğumu
Gaia’nın doğumu

Beden bir yanıyla doğanın bir uzantısı, diğer yanıyla da ruhla doğa arasındaki aşılmaz sınırdır. Beden topraktan gelir. Neredeyse tüm yaratılış söylencelerinde çamurla yoğurulmuştur. Ruhsa etimolojik incelemelerin gösterdiği gibi, hava-nefestir. Bedene canlılığını veren şey, toprağı dirilten şey bir anlamda tanrının içine üflediği nefes, ya da daha doğrudan bakışla soluk alıp verirken ciğerlerimize dolan havadır. Ruh uranos’un hayaletidir bir bakıma. Bedense Gaia’dan bir parça. Bu ayrım karşıtlığımıza ikincil bir anlam katıyor. Ruh karşıtlığımızın eril tarafı, bedense dişi tarafıdır. Bu yüzden de ruh bedenin içine hapsolmuştur. Bir yandan da bedeni yönetmektedir. Şimdilik bu kısma fazla değinmeyeceğim, çünkü kadın-erkek karşıtlığı da ayrıca inceleyeceğim karşıtlıklardan olacak.

Bu Gün …

hypatia | 03 May 2007 16:53

 Hayatımın tek varlığı...
Hayatımın tek varlığı…

Bu gün, içimden ağlamak geldiği halde senin o muhteşem yüzünü, sıcacık, ne oldu der gibi bakan koca gözlerini gördüğümde gülümseyeceğim. Bu gün için, ne giymek istediğinin seçimini sana bırakacağım, gülümseyerek ne kadar yakıştığını söyleyeceğim. Bu gün, çamaşırları yıkamaktan vazgeçip seninle parkta oynamaya gideceğim. Bu gün bulaşıkları lavaboda bırakıp 24 parçalık her gün yaptığın puzzle parçalarının nasıl birleştirildiğini bana öğretmeni izleyeceğim. Öğleden sonra telefonun fişini çekip, bilgisayarı kapatacağım ve oturup seninle köpükten balonlar uçuracağım. Bu öğleden sonra sana yaptığım dondurma teklifi karşısında senin attığın çığlıkların keyfini çıkartacağım. Bu gün senin o koca sesinle, öğrendiğin şarkı ve türküleri söylemeni dinleyeceğim ve bunların cennetin melodileri olduğunu anımsayacağım. Bu gün tüm o bilgiç tavırlarınla beni uyarmalarına karşılık sana teşekkür edeceğim. Bu gün o tavırları sergilerken sana eşlik eden o minicik ellerinin ve yüzündeki mimiklerinin tüm hatlarını ölene kadar unutmamak için zihnime kazıyacağım. Bu gün büyüdüğünde ne olacağın veya hangi okula gitmen gerektiği hakkında hiç canımı sıkmayacağım. Ya da senin geleceğin hakkındaki konularda hiç bir düşünce üretmeyeceğim. Bu gün kurabiye pişirirken bana yardim etmene izin vereceğim ve çalışmayacağım. Bu gün Mc Donald’s a gideceğiz ve iki tane çocuk menüsü isteyeceğiz ki, iki oyuncak alabilesin. Bu gün seninle bebeklik resimlerine senin istediğin kadar süre bakmaktan hiç sıkılmayacağım. Bu gün senin bebekken yumurta ya mayna, makarna ya manina, karpuza babua demeni anlatırken, senin “tekrar söyle anneciğim” demene hiç kızmayacağım, istediğin kadar tekrar edeceğim. Bu gün sen hangi kitabı istersen onu okuyacağım. Bu gün kitabını okurken her kelimede araya girip okutmamana veya fikir değiştirmene büyük bir sevinçle bakacağım. Bu gün banyoda saatlerce balonuna su doldurmana ve suları bana sıçratmana hep güleceğim ve sana hadi yeter artık demeyeceğim. Bu gece geç saate kadar oturmana hiç karışmayacağım ve oturup seninle sonuna kadar çizgi film izleyeceğim. Bu gece seni kollarımda tutacağım ve nasıl doğduğunu seni ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım. Bu gece yanına uzanıp en sevdiğim her şeyi bir kenara bırakıp parmaklarımı saçlarında dolaştırırken bana en büyük armağanı verdiği için Tanrıya şükredeceğim. Bu gece yanağına iyi geceler öpücüğünü kondururken seni biraz daha uzun tutacağım kollarımda. Bu gece sen uyurken çizgi gibi olan o koca gözlerini seyredeceğim. Tüm gece her uyandığımda senin mis gibi kokunu içime çekip, ipek gibi tenini okşayıp, öpeceğim. Geceleri uyurken senin en sevdiğin nesquik li sütünü biberonunla nasıl içtiğini seyredip, işi biten biberonu bana uzatmana güleceğim. Bu gün sana hiç “dur, yeter artık” demeyeceğim bebeğim…

SAHTEKARLAR İÇİN UYARICI MADDE!

| 11 April 2007 15:27

içimi acıtan cümle şu: “şiir hariç ne istiyorsanız yazabilirsiniz.”
devletin rejimini sorgulamak, en mahrem konulara destursuz dalmak, dini konular üzerine yalan yanlış ahkam kesmek serbest; ama şiir yassah!
bu “yasak”, herkesi bilemem ama, benim çok “ağır”ıma gidiyor!

her şey serbest ama şiir yasak!
şiir denen “şey” bir silahtan daha mı tehlikeli?

memleketin manzarısında her dokuz kişiden onu şair gibi görünse de, hemen hemen her olguda olduğu gibi, bu da
sanal bir şişkinliktir. adıyla sanıyla sahtekarlıktır!

sanatçısı sahte, sporcusu sahte, politikacısı sahte, yazarı sahte… sahte, sahte, sahte!
okur ise tam bir sahtekar!
ece ayhan, okur için en ağır hakaretleri ettiğinde, “terbiyeli” eleştirmenler ve “terbiyeli” okurlar pek bi kınamıştı onu!
ece ayhan’ın haklılığı ortadadır!