bildirgec.org

amerika birleşik devletleri hakkında tüm yazılar

Güneş pilleri ve zorlukları

lazaronnie | 09 February 2011 10:37


İstenmeyen durum : panellerin karla kaplanması.

Bu yıl birleşik devletlerde bazı insanlar, kar ve buzun doğurduğu esaretin altında kaldılar. yoğun kar ve buz, panellerin üzerini kaplayıp güneş ışığını engelledi. kimi zaman çok düşük derecelere kadar düşen hava sıcaklığı, ev sakinlerinin şebekeye daha fazla yüklenmelerine sebep oldu.

VALENTİNO ROSSI ETKİSİ !!!

firatocal | 26 July 2010 17:21

Olamaz böyle bir şey dedim kıs kıs gülerek az önce… ( 25 Temmuz 2010 gece yarısı 23:55 ) ’’ Valentino Rossi Etkisi ‘’ demek böyle bir şey… Adını ‘’ Mükemmel bir Skandal ‘’ olarak koyabilirim sadece… Başka hiçbir ifade o etkiyi açıklamaya yetmez…

Hemen sadede geleyim… Nedir dediğim yada ne değildir… Bilindiği gibi bir süre önce benim kahramanlarımdan , yaşayan efsanem , ”Doktor” lakaplı 46 numaralı formayı giyen , ünlü motor sporları yarışçısı ve hız üstadı Valentino Rossi , ayağını kırarak pistlerden uzak kaldı…

İki yarış önce ise , beklenenden daha hızlı iyileşerek , hiç ağlanıp sızlamadan , kıskançlıktan parmak ısırtacak bir profesyonellik içinde yarışlara geri dönmeyi başardı… Geçen yarış son tur ve son dönemeçte podyumu kaçırmış , ödül törenine çıkamamıştı… Yine de bu şahlanış biz Rossi fanlarını ihya etmeye yetmiş , o dördüncülüğü zafer sarhoşluğu içinde kutlamıştık…

Bugünkü Amerika Birleşik Devletleri ‘ nde yapılacak yarışı merakla beklemeye başlamış , Rossimizin performansına odaklanmıştık… Yarış boyunca olup biten kazalar , kahramanımız için yarışı , Allah korusun dağlara taşlara , şeytan gözüne kurşun duaları eşliğinde izlememize sebep oldu… Çok şükür dualarımızın kabul edilmesinden midir , bilinmez , Rossimiz geçen yarış alamadığı 3.cü lüğü ve podyuma çıkma başarısını elde etmeyi başardı… Bütün Amerikalı seyirciler yarışan iki sürücüleri olmasına rağmen , çılgınlar gibi Rossinin 3.cülüğünü şampiyonluk tadında kutladılar…

Buraya kadar her şey normal öyle değil mi… Bir efsaneden beklenecek her şey mevcut… Zaten bu yazının konusu olan skandal , bütün bu saydıklarımdan sonra sahnelendi ve o etkiyi ballandıra ballandıra anlatmam kaçınılmaz oldu…

Ödül töreni her zamanki standart prosedüründe ilerliyordu… Valentino Rossi büyük tezahüratlar altında , bir şampiyon gibi podyuma çıkıyor , sakatlığını mucizevi denecek kadar erken bir sürede atlatmanın gururu ile ödülünü alıyor , ikincilik ödülünün verilmesinin ardından , sıra bin bir güçlükle birinciliği elde eden İspanyol Jorge Lorenzo ‘ ya geliyordu… Ödül , kupa el sıkışmalar derken , sıra gelip gelen yarışçının ülke milli marşının çalınması anına geldi çattı…

Tören İspanya Milli Marşıyla bitecek sandıysanız fena yanıldınız… Podyumda şampiyondan daha afili bir şampiyonun yer alması gözleri kamaştırmış , ambiyansın etkisindeki marş kontrolörlünün kafasını karıştırmış olmalı , zavallım çalmasın mı sevgili Rossimizin İtalya Milli Marşı ‘ nı…

Gönüllerin şampiyonu adamım şaşkınlık ve tebessüm içinde , Lorenzo ‘ nun yüzüne anlamlı anlamlı bakakaldı… Jorge ise ellerini iki yana açarak , daha ne yapmam gerek marşımı çaldırmak için Allah aşkına dercesine suratını ekşitti…

The Assassination of Richard Nixon (2004)

queennothing | 12 January 2010 09:56

Amerikan sinemacı Niels Mueller‘in yönetmenliğini yaptığı 2004 çıkışlı biyografik yapım “The Assassination of Richard Nixon” (Richard Nixon’a Suikast), yalnız bir adamın, başkanlık yaptığı iki dönemden bu yana önce ABD Halkı, sonrasında tüm dünyanın adından sıkça bahsettiği olaylı Başkan Richard Nixon‘a düzenlemeyi planladığı suikast planını anlatıyor. İki Oscar Ödüllü aktör Sean Penn‘in başrolünde yer aldığı yapımda İngiliz aktris Naomi Watts, Amerikan aktör Don Cheadle, Brad William Henke, Michael Wiincott ve Jack Thompson rol almakta.

Samuel, ofis mobilyaları üreten bir yerde satış görevlisi olarak çalışan, yalnız ve mutsuz bir adamdır. Aşırı dürüst ve bir parça hayalci bir kişiliğe sahip olan 40 yaşındaki Samuel, hayatını kazandığı işinden ‘değerlerini yok ettiği’ gerekçesiyle istifa eder. Ancak, Samuel’in düzenli olarak para göndermekle yükümlü olduğu, ondan boşanmak üzere olan bir karısı vardır; Marie. Samuel’e işten çıktığı için psikolojik baskı uygulayan genç kadının yeni erkek arkadaşı ve günbegün artan yalnızlığı, Samuel’e yepyeni bir fikir verir.

Pop Müziğin Kraliçesi: MADONNA

queennothing | 23 December 2009 11:04

Madonna Louise Ciccone, Sylvio ‘Tony’ve Madonna Fortin’in kızları olarak 16 Ağustos 1958 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri‘nin sakinlik abidelerinden biri olan Michigan, Bay City’de dünyaya geldi. Baba tarafından gelen İtalyan kökeni ve anne tarafından gelen Fransız kökeniyle, ailenin ‘Nonnie’si Madonna, henüz okula başlamadan balerin olmaya karar verdi ve yazıldığı Katolik Okulu’nda balenin yanında ses ve piyano eğitimi de aldı. Madonna‘yı gerçek bir Katolik olarak yetiştirmeyi amaçlayan baba Tony, 1963 senesinin Aralık başında karısını göğüs kanserinden kaybetmesi üzerine, ev işleriyle ilgilenip, çocuklara bakması için Joan Gustafson’u işe aldı. Madonna 14 yaşına geldiğinde babası, yardımcıları Gustafson ile evleneceğini bildirdi ve genç kadın, 1972 senesinde resmen ‘annesi’ oldu. Ergenlik çağlarına denk gelen bu evlilik, babasına olan sevgisini sorgulamasına sebep olmaktaydı ve evdeki yabancı kadın akarşı hiç bir yakınlık hissetmeyen Madonna, babasının dikkatini tekrar çekebilmek için tüm aileyi şaşırtan tavırlar sergilemekteydi. Liseyi Rochester’de bitiren Madonna, okulun amigo kızlar takımındaydı ve o sıralarda aklındaki tek düşünce, dünya çapında ünlü bir dansçı olmaktı.

Michael Moore’dan yeni bir aşk

nonige | 03 September 2009 09:49

Michael moore'un son belgeseli
Michael moore’un son belgeseli

2005 yılında time dergisinin en etkili 100 insan arasında yer verdiği, pek çok ödüle layık görülmüş amerikalı hiciv ustası Michael Moore ‘un son eseri:”Kapitalizm: Bir aşk hikayesi”. Usta belgesel yönetmeni bu kez kamerasını yaşanan küresel krize ve bu krizin sebeplerine çevirdi. Bowling for Columbine, Fahrenheit 9/11, Sicko, gibi uluslararası çapta başarı kazanmış belgesellerin yönetmeni muhalif tavrını hiç eksiltmeden bu kez cephesini amerikan ekonomik sisteminin, hükümetin ekonomiyle ilişkisinin ve kurtarma paketlerinin tam karşısına konumlandırıyor. Resmi websitesinde yayımladığı yazıya göre; Michael Moore son belgeselini şu şekilde nitelendiriyor: Bu bir suç hikayesidir! Ama aynı zamanda sınıf mücadelesini anlatan bir savaş hikayesidir. Bu bir vampir filmidir; dünyanın geri kalanının kanıyla beslenen %1’lik zümrenin baş rolü oynadığı. Michael Moore’un kariyerinin doruk noktası olması beklenen belgeselin daha evvelki işlerinden en büyük farkını kendisi şu şekilde açıklıyor:” Bu belgesel ne General Motors’un ceosu Roger Smith hakında olan gibi bireysel ya da sadece bir şirketi ele alan ve ya sağlık sistemi gibi yalnızca bir konuyu işleyen bir belgesel değil. Bütün hayatımızı etkileyen ekonomi üzerinedir. Ve yapılmasına müsade edilen son filmim olucaktır. Haa bu arada bu bir komedi filmidir!”
kaynak:michaelmoore.com/capitalism:a love story

Sarah Palin başkan olsa idi?

promoder | 26 November 2008 20:42

sarah palin başkan olsa idi ?
sarah palin başkan olsa idi ?

Sarah Palin başkan olsa, dünyanın hali ne olurdu merak ediyor musunuz? İşte cevabı, kırmızı telefona tıklamayı ve her yeri iyice kurcalamayı unutmayın.

BARACK Tişörtleri

wrz | 13 October 2008 14:55

Obama
Barack Obama

Barack Obama,ABD’nin seçimlerinde trend olarak şimdiden başkan sıfatıyla dolaşmaya başlayan şahşiyeti.Ve tabii doğal olarak fanları tarafından tişörtleri basılmış.İşte;

http://www.teebama.com/
Eğer satıldığı siteyi de görmek isterseniz burada.