bildirgec.org

adam hakkında tüm yazılar

Bunlar sıkar adamı

notringen | 16 February 2009 11:40

• Sezen Aksu’ya, “Sezen” diyen, orta yaşlı, hafif balık etli kadınlar var. Bunlar faydasız kadınlar.

• Tuvalette dönüp boka bakılmasın.

• Geçen gün anneannem beni Sedat dayıya benzetti. Sedat dayı kim mına koyım? Hayatımda görmemişim, iki çift muhabbet etmemişim, bir tavla atmamışım şey yapmamışım. “Sen Sedat dayına çok benziyosun”. Bi de “dayın”. Dayımmış. Dayımı tanımıyorum. Bu nasıl bir ailedir lan? Benim gizli kapaklı bir dayım mı var? Anneannem ne işler becermiş. Hayır madem bir boklar yedin, niye bunu okey masasında dile getiriyorsun. Evet okey oynuyorum aile bireyleriyle ve hep yeniyorum. Mevzu bu değil. Mevzu çok başka. Mevzu anneannemin “sen şuna benziyosun” insanı olmasında. Bu insanları sevemedim, bağrıma basamadım. Anneannemi de pek sevemedim.

aşk.aşk.aşk

taha3045 | 09 February 2009 17:14

Hayatın içine edercesine,
kırgınlık ve aldatılmışlıkların ortasında,
ne dünya ne İstanbul kimin umrunda.

Ne söylesem az,
içiçe geçmişlik duygusu,
birilerini mahvetmek hayatın tek amacı,
hayaller bile acı çektirmeye yeminli.
Herkes mutsuz, mutlu görünenler de alaycı.

Nerede iyi biri var,
bir akılsıza çakılmış.
güvenilirler korkmuş,
bilgililer yorgun,
adam gibi adamlar kayıp.
Doğruyu bilenler ise körkütük aşık.
Aşık ve acı çekmekte.

Ne yapayım? Arada Kaldım…

sabah0700 | 31 December 2008 15:57

Kadınlarla olan ilişkilerimde, başlarda hep şanslı sonlarda ise hüsran vardı. Son sevgilimden ayrıldığımdan beri 7 ay geçti. Herşey mükemmel başladı ama kötü bitti. Önce üzüntü sonra ona karşı nefret duydum. Şimdi ise unuttum.

Şimdilerde yeni bir ilişkinin eşiğindeyim ama ne yapacağımı bu sefer kestiremiyorum. Kafam çok karışık. 2 kadın arasında kaldım.

2 Kadın; Biri zeki,güçlü,kişilikli,başarılı bir cerrah , diğeri ise genç, çok seksi ve hoş bir kadın.

dar agacında kan sesleri

nazokiraze | 28 November 2008 11:29

Babam tarafından 3 yıl evvel bana hediye edilmiş beni çok etkileyen bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Dar Agacında Kan Sesleri Bir Celladın Anıları kitabın ismi, yazarı ise Ali Yıldırım.

Kitapta Osmanlı’dan günümüze pek çok idam olayı anlatılıyor, örnekler veriliyor. İdam çeşitleri, cellatlarla yapılan söyleşiler, tarihteki idamlar,işkenceler hepsi var.

Kitapta bazılarımızın daha önce duymadıgı idam çeşitleri var, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ülkeyi ziyaret eden seyyah, araştırmacı ve sanatçıların anlatımlarına göre verilen örneklerden en ilginçleri: harman yakan kişiler tavuk kümesine konulup yakılması, yangın çıkarırken yakalanan birisin anında ateşe atılması, fahişelerin cinsel organlarının kızgın demirle daglanıp çuvala konarak denize atılması olarak gösterilmiş( gerekli kaynaklar kitapta mevcut)

dünya dönüyor ezelden eğri

sandyclaws | 05 September 2008 13:51

Son 7 gün:Artık her şeyin sonuna geldiğini biliyordu. Başını ellerinin arasına almış düşünüyordu. Yapılacak bir şey yoktu. Bir suç işlemişti ve cezasını çekecekti. Sonu ne kadar kötü olsa da bir kaçışı olmadığını biliyordu. Bir an nasıl geldim ben bu duruma diye düşündü. Sanki aklını yitirmişti, sanki hep ordaydı başka yer hatırlayamıyordu. Şu hayatta yaşaması gereken ne varsa yaşamıştı, tek bir şey hariç, ölmek. İdam edilecekti. Daha farklı bir hayatı olsun isterdi, ama olmadı. Bunları düşünmeyi bırakmasını tembihledi kendi kendine ve rahatsız tahta yatağına yattı.

Son 1 gün:Bugün herkes ona iyi davrandı. Gardiyanlarla konuştu. Uzun zamandan beri sigara içmemişti,içti. O sigara o güne kadar içtiği sigaraların en iyisiydi. Gardiyanlara teşekkür etti ve yine yatağına girdi.

Son yarım saat:Az kalmıştı. Gardiyanlar ona giyinmesini söylediler. Giyindi, yatağına oturdu. Bu hayatta yapabilecek son bir şeyi olmalıydı, öyle bir yerde bile. Vardı son bir şey. Hayal kurabilirdi. Şu anda zaten tek sahibi olduğu şey anıları ve hayalleriydi.

sahibinden satılık şahsiyet

pale | 25 August 2008 15:51

Arkadaşlarını satanlar gördük internet siterlerinle,ve bir sürü şey daha ama bu adam kendini satıyor sizde teklif vermek isterseniz

Savaşlardaki Kötü Adamlar…

kisiseldusunce | 13 August 2008 20:26

12.08.08 – 16.07Bugün msn den bir arkadaşımın yolladığı haberin yorumlanma tarzı inanılmaz rahatsız etti beni. Gelen ileti şöyleydi.Bu sabah Erzincan’da vatanımızı korumak için devriye gezen askerlerimize hain bir saldırı düzenlendi. Saldırı sonucu 9 askerimiz Allah huzurunda görev yaptıkları vatan topraklarında şehit düştü. Eğer içinde bir parça bile PKK’ya nefretin varsa bu mesajı herkese yolla. Unutma Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez!!! Unutmayın, biz Türkler her zaman üstünüz, üstteyiz…Anlamsız bir savaşta insanların birbirlerini öldürmesi, hayatlarını anlamsız yere kaybetmeleri, din ve milliyetçilik denen olgularla kahramanlık ve onur verici olarak gösteriliyor.Vatan sadece adı önemli olmayan bir devlet tarafından yönetilen bir alandır. Adının Türkiye, Amerika, İngiltere, Fransa olması ne derece önemlidir? Çok önemli olsa bu etiketleriniz olmadan yaşayamamanız gerekiyor ama çok basit, ya Türk olarak değil de Amerikan olarak doğsaydınız? Ya da Kürt bir ailenin çocuğu olsaydınız?Ne olurdu açıklayayım… Türkiye’de doğdun ve küçüklüğünden beri aklına “Sen Türksün, Yücesin, Üstünsün” düşünceleri yerleştirildi. Sana hep başka ırklardan üstün olduğun söylendi. Düşünmene izin verilmedi ve sen de düşünemeden kabul ettin bu etiketi. Büyüdün ve daha farklı düşünceler çıktı karşına. Kürtler üzerine yoğunlaştırıldın. Onlar kötü adamlardı. Başlarda sadece kötü adam olduklarını biliyordun. Kötü adam oldukları fikri değişmez bir olgu olarak aklında yer ettikten sonra konuşmaya devam ettiler. Onların neden kötü adam olduklarını anlattılar. Aslında hepsi saçma sapan anlamsız bir savaştı ama sen bu fikri geri çeviremeyecek kadar kabul etmiştin onların kötü adam olduklarını. O an da karşına bir Kürt çıksa öldürmekten tereddüt etmezdin.Ailen seni seviyordu, sen iyi bir insandın bir karıncayı bile incitmezdin. Herkes seni seviyordu, sevilen bir insandın. Ama Kürtler, ah o Kürtler hepsi iğrenç aşağılık insanlardı ve nefret ediyordun onlardan.Sıra Kürt bir çocukta… Doğdu ve Türklerin kötü adam oldukları söylendi ona da. Hiçbir şey düşünmedi, sadece Türkler Kötüdür diyebildi. Aynı şekilde saçma sebepler, Türklerin kötü adam olduğu tamamen kabul ettirildikten sonra söylendi ve o da bu sebepleri mantıklı gördü.İyi bir çocuktu o da. Doğduğunda hiçbir şey bilmeyen zamanla etrafındakiler tarafından Türk düşmanlığıyla yetiştirilen iyi bir çocuktu. Normalde bir karıncayı bile incitmez etrafındakiler tarafından sevilirdi.Ve çocukların ikisi de zamanla büyüdü. Türk olan askere, Kürt olansa dağlara yollandı kendilerine seçme hakkı verilmeden. Aslında gözlerinden gitmek istedikleri okunuyordu ama istemelerinin nedeni kendi hür iradeleri değildi. İnandırılmışlardı, yaptıkları şeyin iyi olduğuna, onur verici olduğuna.Oralara gidenlerin hepsi böyle büyümüş, annelerinin birer yavrusuydu ve aslında kötü bir düşünceleri yoktu, akıllarına sokulan Türk-Kürt düşmanlığından başka.Aradan biraz zaman geçti ve iki çocuğun da annesinin yüreği yandı. Sadece annelerinin değil etrafında o çocukları tanıyan bir çok insan üzüldü. İki çocuğun da yakınları diğer çocuğa ve ailelerine lanet ettiler. Ama lanet edilmesi gereken çocuklar değil, o çocuklara bu düşmanlığı empoze edenlerdi. Liderlerdi, başkanlardı hatta aileler yani kendileriydi…Tanımadıkları insanlardan nefret ettiler ve kendilerine hiçbir faydası dokunmayacağı halde büyük bir mutlulukla çocuklarını o insanları öldürtmeye gönderdiler. Öldürülmesini istedikleri insanları tanımıyorlar. Ne kadar iyi insanlar olduklarını bilmiyorlar. Tek bildikleri Türk/Kürt oldukları ve kötü oldukları ama neden kötü olduklarını bile bilmiyorlardı.