bildirgec.org

fransa hakkında tüm yazılar

“Dişisine Kötü Davranan Tek Hayvan İnsanoğludur”: Jack London

24black mamba24 | 27 January 2010 11:30

Jack London
Jack London

San Francisco Körfezi’ne doğru yol alan “Razzle Dazzle” (ABD argosunda “Şaşırtıcı hareket” anlamındadır) adlı teknenin genç kaptanı bir eliyle dümeni tutarken öteki eliyle dizleri üzerindeki kalın kitabın sayfalarını çeviriyordu. Teknedeki büyük tahta kutularda gün boyu istiridye yataklarından çıkardığı ve kendisine üç aylık işçi ücreti denli gelir sağlayacak olan istiridyeler bulunuyordu.

Her an bir devriye botuyla karşılaşabilir ve kaçak avlanmakla suçlanarak hapsi boylayabilirdi. Fakat genç kaptanın çevreyi kollaması gereken bakışları daha çok kitap sayfalarında geziniyordu. Sahil polisinin baskını umrunda değildi; çünkü onlar için en büyük istiridyelerden oluşturduğu bir ikram tabağı hazırlamıştı bile… On yedi yaşına yeni girmiş olan kaptanın adı Jack London‘dı.

Jack London (1876-1916), yoksul bir ailenin çocuğu olarak San Francisc‘da dünyaya geldi. Anne ve babasının koyduğu “John” adını ilkokul sıralarında kendi isteğiyle “Jack” olarak değiştirdi. Sekiz yaşındayken eline ne geçerse okumaya başladı. Yoksulluktan üne ulaşanların ve uzun deniz yolculuklarına çıkanların öyküleri daha çok ilgisini çekiyordu.

Kanunlara karşı gelinmez?!

turritopsis | 08 January 2010 10:09

Kanunlara karşı gelinmez, aksi takdirde ceza alırsınız…
Özellikle bazılarına, hiç…:)

İngiltere‘de toplu taşıma araçlarında kadınların çikolata yemesi, 10 yaşından küçük çocukların çıplak vitrin mankenlerine bakması, otobüste uyuyakalmak yasaktır.

Taksiciler, “Taksi!” diye çağırılmaz, cezası 100$’dır.

XII. yüzyıldan bu yana erkekler eşlerini 21.00’den sonra dövemezler, çünkü komşular rahatsız olabilir.

68 Kuşağının Başarısızlık Sebebi

uuuucar | 30 December 2009 13:02

68 gençliği
68 gençliği

İkinci dünya savaşı nın ardından dünya büyük bir boşluğa düşmüştü.Gerek siyasi,gerek ekonomik, gerekse kültürel olarak tutanacak dal bulamayan genç kuşak kendilerini ateşleyecek yeni akımların,ideolojilerin peşindeydi.O güne kadar üretilen tüm fikirlerin ve sistemlerin hiçbir işe yaramadığını görüp, dünya çapında geniş bir isyan hareketi başlatmıştır.
Özellikle Paris, Sorbone Üniversitesi ‘ nde başlayan bu hareket tüm dünya gençliğini esir alıp heyecanlandırmış ve harekete katılmak için teşvik etmiştir.
Barışçıl bir isyan hareketinin en yaygın olduğu ülkeler, kapitalizm in hüküm sürdüğü ülkelerdi.
Zaman zaman polisle çatışan,büyük yürüyüşler yapan ve içindeki öfkeyi atmak için sanatı seçen bu kuşak, günümüz ideolojilerini de düşünce ve yaşayış olarak etkilemeyi başarabilmiştir.

Hayalet Kentler-2

vivian darkbloom | 18 December 2009 16:01

Hayalet Kentler-1 (1. kısım)

Maraş, Kıbrıs

1974’ten önce Kıbrıs’ın en ünlü tatil beldelerinden biri olan Maraş, Kıbrıs Harekatı sonrası boşaltılarak iskana kapatılmıştır. Şuan Birleşmiş Milletler gözetimi altındadır ve TSK mensupları dışında giriş-çıkışa kapalıdır. Eski ihtişamlı günlerinde Elizabeth Taylor, Richard Burton, Raquel Welch, Brigitte Bardot gibi ünlülerin de favori mekanlarındandı.

Balestrino, İtalya

Kelebek ve Dalgıç

exorientelux | 18 December 2009 14:55

Hikayesini gerçek yaşanmışlıklardan almış filmleri hep sevmişimdir; ama bu tür filmler bazen hayatın öyle dramatik yönlerini gösterir ki insanın o beyin uyuşturan rengarenk holivud filmlerinin karelerine dalıp “bir elimde cımbız bir elimde ayna, umurumda mı dünya!” havalarına giresi gelir. Tabii bu ne beyne ne de yüreğe sunulan iyi bir çözümdür, o ayrı.

İşte beynin ve yüreğinin ezberini bozacak Kelebek ve Dalgıç, gerçek bir yaşanmışlığın filmi. Elle dergisinin editörü Jean Dominique Bobby, çevresi zenginlikle, şöhretle, kadınlarla kısacası dünyanın tüm nimetleriyle çevrili; hayatının en yaşanılası yıllarında oldukça başarılı bir adamdır, ta ki 1995 yılında beyin kanaması sonucu felç geçirene dek. Komadan uyandığında 43 yıldır isteklerinin emrine amade bedeninden sadece sol gözü işler haldedir.

Bu durumunu kabullenmesi kolay olmaz elbette, film boyunca Jean-Do’nun durumuyla mücadelesini, hesaplaşmasını izleriz zira. Ama sonunda bedenini kaybetse de iki değerli şeyi kaybetmediğini farkeder: hayal gücü ve anıları.

Avrupa’da TÜRK imajı

massay | 24 November 2009 13:38

Avrupa Birliği’nin tarih itibariyle oluşumunu hatırlamakta yarar görüyorum:

2. Dünya savaşının bitimini takip eden kalkınma döneminde Avrupa’da ihtiyari oluşan işbirliği düşüncesi, başlangıçta Doğu-Batı arasındaki mevcut anlaşmazlıklardan dolayı olumsuz etkilenir.

Yıl 1948.
EEC ( Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü ) kurulur.

Yıl 1949.
Avrupa Konseyi kurulur.
Bu iki platformun kurulmasının ortak nedeni, Doğu bloku ülkelerinin karşı çıktığı Marshall Planı nı uygulamaktır.

CERN’deki LHC Deneyi Neden Tamamlanamıyor?

nihilanth | 18 November 2009 14:40

Birkaç senedir gündemi meşgul eden LHC (Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) Deneyi, bilindiği gibi İsviçre’de bulunan CERN’e (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) ait, yerin 100m altına kurulan 27 km’lik bir tesiste gerçekleştiriliyor. Deneyin 2 senedir çeşitli sebeplerden dolayı tam olarak gerçekleştirilemiyor oluşu, bilim adamlarından çok bilimkurgu meraklılarının ve komplo teorisyenlerinin zihnini meşgul ediyor. Uçandaire‘de 2007 yılında yayınlanan “Büyük Deney Başlamak Üzere” yazısından sonra geçen 2 sene içinde, CERN ile ilgili yayınlanan haber ve makalelere kısaca göz atmadan önce deneyden biraz daha söz edelim. Büyük Hadron Çarpıştırıcısında gerçekleşecek deney, bilim dünyasına ve günlük yaşamımıza çok şey katacak olması, projenin maliyeti, olası tehlikeleri dolayısıyla birçok insan tarafından ilgiyle takip ediliyor. Normal şartlar altında bu sene başlaması gereken proje, defalarca ertelendikten sonra popüler bilimcilerin çeşitli komplo teorilerine sebep oldu. Geçtiğimiz seneden beri, tesiste meydana gelen ilginç arızaların çözümleri çok uzun sürüyordu. Bunun sebebi olarak da çarpıştırıcıdaki sıcaklığın normale dönmesinin haftalarca sürdüğü gösteriliyordu. Arızaların sürmesi üzerine deney programına önce Ekim 2009’da, daha sonra da Kasım 2009’da başlanacağısöylendi. Fakat son yaşanan enteresan olay, deneyi bilinmeyen bir tarihe tekrar erteletti. CERN, halkla ilişkilerini sağlam tutan bir kurum,Twitter‘ı bile kullanıyor. 3 Kasım 2009’da meydana gelen ve şaşkınlıkla karşılanan “kuşun ağzından düşen ekmeğin” sebep olduğu arıza olayını da yine resmi sitesi üzerinden, 6 kasım 2009’da duyurdu. “Kuşa bişey olmadı, olan ekmeğine oldu” tarzı açıklama, CERN ekibinin halkla ilişkiler konusunda nasıl gayretli olduklarına bir örnek olarak gösterilebilir.

İlişkiden yeterince zevk almayı engelleyen, ama bazı tehlikeleri de ortadan kaldıran bir örümcek ağı…!

| 05 November 2009 09:49

Fransa’daki Padua üniversitesinde 11 yıl Anatomi Kürsüsünün başkanlığını yapmış olan Gabriel Fallopius adında bir profesörün, 1564 yılında bir makale yoluyla; o zamanlar tamamen farklı amaç için kullanılacak olan prezervatifin insanlara tanıtmasıyla bu ilk’in belki de ilk adımını atmış oldu.
Amacı ve denenme sürecindeki tek amaç; ilişki kurdukları kadınlardan enfeksiyon kapma riskini ortadan kaldırmaktı.
Ve daha sonraları bir korunma yöntemi gibi bir işlevinin de olduğu da anlaşılınca, Fransa da kullanımı bir hayli fazlalaştı.
Ve o yıllar yazılan bir mektupta şu cümle geçti: “İlişkiden yeterince zevk almayı engelleyen, ama bazı tehlikeleri de ortadan kaldıran bir örümcek ağı”…!