bildirgec.org

Hipertiroidizm

Onur-hafif | 10 July 2002 22:21

Ben bir tiroid hastasıyım. Küçüklüğümden beri zayıfım. Şu an boyum 1.80 kilom 56.

Bu konuyu kendime bile çok az açardım eskilerde. Sanırım artık üstüne gitmenin zamanı geldi diye düşünmeye başladım.

Bende Hipertiroidizm var. Yani tiroid bezim haddinden fazla hızlı çalışıyor.

Çok yiyorum kilo alamıyorum. Aşırı sinirli birisiyim, yerimde duramam, ellerim titrer ve en kötüsü alakasız zamanlarda kalbim aşırı derecede hızlı atmaya(taşikardi) başlar.

68 Kuşağının Başarısızlık Sebebi

uuuucar | 30 December 2009 13:02

68 gençliği
68 gençliği

İkinci dünya savaşı nın ardından dünya büyük bir boşluğa düşmüştü.Gerek siyasi,gerek ekonomik, gerekse kültürel olarak tutanacak dal bulamayan genç kuşak kendilerini ateşleyecek yeni akımların,ideolojilerin peşindeydi.O güne kadar üretilen tüm fikirlerin ve sistemlerin hiçbir işe yaramadığını görüp, dünya çapında geniş bir isyan hareketi başlatmıştır.
Özellikle Paris, Sorbone Üniversitesi ‘ nde başlayan bu hareket tüm dünya gençliğini esir alıp heyecanlandırmış ve harekete katılmak için teşvik etmiştir.
Barışçıl bir isyan hareketinin en yaygın olduğu ülkeler, kapitalizm in hüküm sürdüğü ülkelerdi.
Zaman zaman polisle çatışan,büyük yürüyüşler yapan ve içindeki öfkeyi atmak için sanatı seçen bu kuşak, günümüz ideolojilerini de düşünce ve yaşayış olarak etkilemeyi başarabilmiştir.

PERDELEMEK

admin | 06 December 2009 16:05

Son zamanlarda fazlaca basketbol seyretmiş olmalıyım ki; oradaki “perdelemek” ifadesi aklımdan gitmiyor nedense.

Ama basketteki gibi de düşünemiyorum perdelemeyi, kelime anlamını ve toplumsal kulanımını da düşünüyorum.

Basketbolda perdeleme; kendi oyuncunu tutan rakip oyuncuyu engelleyerek, kendi arkadaşına rahat basket atma imkanı verme amacını güder.

Şimdi gelelim perde ve perdelemenin toplumsal ve siyasal yanına… Efendim malumunuz olduğu üzere perde, evlerimizde yaptığımız şeylerin komşularca ve gereksiz kişilerce izlenmesini engellemek amacı ile düşünülmüş, bu şekilde konumlandırılmış ve bulunduğu zamandan bu yana bu amaçla kullanılmıştır. Meraklı gözlerden uzak kalmak amacıyla bulunmuştur özetle.

30 ücretsiz yüksek kalite WP teması

pisho | 29 August 2008 15:05

Webmaster’ların biricik kaynağı olan smashingmagazine yine güzel bir yazı dizisiyle bizleri mutlu etmesini bildi.. hatırlayacağınız gibi daha önce de 100 muazzam ücretsiz wordpress taması, 83 güzel wordpress teması, 21 taze, kullanılabilir ve şık tema, 10 taze ve temiz tema yazı dizileriyle bizleri mest etmişlerdi. Şimdi ise 30 adet yüksek kaliteli wordpress temalar adlı yazısında, hem kendilerinin yapmış oldukları hemde diğer sitelerden ayıklanmış olan güncel temaları biraraya getirmiş.

UZATACAK ELLERİNİ

mavilikler | 29 November 2010 09:33

Bu duyguyu kaybetmemeliyim. Nerden geldi böyle birden?! Nasıl anında günlük güneşlik etti her yeri?.. Bilmeliyim… Ki kaybettiğim zaman yeniden çağırabileyim yanıma.

Şu serçeler mi getirdi yoksa onu bana? Kollarımı okşayan güneş… Karşı banktaki sevgililer… Onların az ötesindeki şu ayyaş adam… Evet, evet… En çok da O… Kalbimdeki bu ılıklığı en fazla O’na bakınca duyuyorum çünkü.

Ayağının dibindeki şişe yarılanmış… Meydan okuyan bakışları üzerindeki paçavraları görünmez ediyor, onları da o meydan okuyuşun bir parçası yapıyor sanki. O’na bakan biri sadece gözlerini görebilir. Onlardaki karanlıkta yeni baştan tanımlar her şeyi. Şu sevgililerden çok daha fazla şey öğrenir o karanlıktan.

etyopya somali savaşı

asymptot | 25 December 2006 16:51

pazar gübü etyopya somali hedeflerini savaş ilan ederek vurdu.
haberlere göre somalide iktidarda olan islamcı gruplardan rahatsız olan etyopya, somalideki islamcı grupları hedef alıp jetlerle saldırı yapıyor.

Firefox donuyor

ezoryak | 14 October 2008 10:05

intel core 2 quad Q6600 2.40 ghz, 2 gb ram olan bir pc kullanıyorum. firefox 3.0.3 sürümünü kullanıyorum. yaklaşık iki haftadır sadece firefoxda olan bir sorunum var. fazla değil iki pencere veya iki sekme açtığımda linklere tıkladığımda, vs. her bir şeyde 4-6 sn arası donmalar yaşıyorum. standart tema kullanıyorum. kurulu eklentileri yan uygulamaları silip deniyorum donmalar yine devam ediyor.
bir çözüm önerebilecek olan var mı?

bahar bayramı

sillypoet | 04 May 2003 17:11

bu yazıda anlatılanların gerçek özel ya da tüzel kişilerle ilgisi yoktur; her yanı saklıdır; gö.ü h(a)la üç buçuk atmaktadır. bu yazıda anlatılanların gerçek özel ya da tüzel kişilerle ilgisi yoktur; her yanı saklıdır; götü h(a)la üç buçuk atmaktadır.

23 Nisan 1989 Pazar: akşamdı. kapı sakince çalındı, sakin çalınan çoğu kapı gibi açıldı; evde bir oğul ve muhtelif arkadaşları oturmuş sohbet ediyorlardı. içeri dördü ızbandut, biri ciks beş adam daldı. ev halkı donmuştu, -adettendi o zamanlar, ev halkları bu gününkilerden daha donuk olurdu-. beşinci adam oğlanın ismiyle başlayarak “hanginiz?” diye sordu. kısa bir sessizlikten sonra muhteliflerden biri söze girdi: – kimsiniz?

  • 1. şube… – kimliğiniz? beşincinin yüzüne çok şahane kirlilikte bir tebessüm geldi -güzel adamdı, karikatürize edilen cani tipleri hafif dayı duruşu dışında andıran hiçbir ifadesi yoktu-, arkasından sıkça oynamaya alıştıkları apaçık anlaşılacak replikler geldi; ızbandutlardan birine göz etti, o da elindeki nesnenin şarjörünü çıkarıp muhteliflerden birinin göbeğine çaldı; biri sendeledi, adam “buyrun kimlik!” dedi… oğlan “benim!” diyerek ortaya çıktı, “hazırlan gidiyoruz” dediler… gittiler… yolda neredeyse hiç konuşma olmadı; zaten bir şey göremiyordu; sadece bir ara sesinden beşinci olduğu anlaşılan zat “videolarda çok fotojenik çıkmışsın! aslında sen olduğunu biliyordum, ayak atsaydınız bir güzel ıslatacaktım; kendiliğinden ortaya çıktığın evdekiler açısından iyi oldu” dedi… bir yerde durdular, ense kökündeki koca adam eli kukla oynatıcıları misali oynatıyordu oğlanı. seslerden anlaşıldığı kadarıyla kapılardan geçiyorlardı; sonra merdivenler sonra seslerin yankılandığı bir alan, ve ardından “eğil! burası çok alçak” deyip başına bastırıyorlardı; bir yandan da gülüyorlardı; yol çok uzundu sanki, arada bir başına ve kıçına tokat atıyor, diz kapağı eklemine hızla vurup gülmeye devam ediyorlardı. yürümeye devam ettiler; tartaklanmaya başladıktan birkaç dakika sonra ne dediklerini duymaz olmuştu… zeytin-ekmek-su öğünlerinden gün saymaya çalışsa da kısa bir süre sonra ipin ucunu kaçırdı; tuvalet yoktu; zaten yapacak bir şeyi de yoktu; daha önce benzer bir şey yaşamasa da ne çekeceğini biliyordu; ne zaman çıkacağını bilmiyordu ki bu düşünmeden -belki- saatlerce oturabilmesini sağlıyordu; …anlamıştı… amcalar onu bahar bayramında haşarılık yapmasın diye “standart prosedür”‘e maruz bırakmışlardı. suç üstüsü olmadığı ve yumuşak bir gruba dahil olduğu da düşünülürse, fazla hasar almadan zamanın resmi alıkoyma süresi olan iki haftalık tecritini tamamlayınca salıvereceklerdi… öyle de oldu… çıkarken “eğil” deyip sonra dalga geçtikleri yerin tavanının basketbol salonu tavanı kadar olduğunu, üç buçuk atsın diye 24 gün altı saat duyduğu bağırtıların bir kısmının hikayeden olduğunu gördü… çok güzel oldu… takip eden bahar bayramlarından bir hafta önce evde oturmaması gerektiğini; havuz başında güneşlenmesi gerektiğini anladı. ilk tatilinden sonra haftalarca su kaybı nedeniyle ve s.çarken yaşadığı problemler olmasa hiç gam yemeyecekti; bir de, içeride kendinden daha sakıncalı ve bu yüzden anırtılan mahlukların insan değil de ayağına diken batmış eşek olduğunu düşünmeye çalışmak başlarda çok zorlamıştı onu… becerdiğinde ise… hayat neyin neresinde? rujum güzel mi?