bildirgec.org

OYUNCAĞIMI ELİMDEN ALDILAR!

miyazaki | 02 May 2007 10:09

Hepimizin küçükken öyle yada böyle mutlaka bır oyuncağı olmuştur,arkadaşlarımızdan ve kardeşimizden bıle kıskandığımız.sonra ergenlık falan derken bu oyuncaklar ya çöpe gıderler yada tavan arasında bır yerlerde yenı mekanında tozlanmayı beklerler.bızlerde zamanımızın çoğunu onunla geçirir iken hatta uyurken bıle yanımızdan ayırmadığımız bu sessız ama yününe tarafımızdan can katılmış canlıları terk ederız. çünkü artık büyümüş kocaman bir insan olmuşuzdur ve oyuncak dönemının tavan arasında kaldığını sanarız.halbukı öyle değildir büyüyüp insan içine karıştığımızda onların yerını başka şeyler alır. bu oyuncakların en önemlısı de bence İNSANdır insan dediğimiz varlığı bazen farkında olmadan oyuncak yerıne koyar bırısının yardımına sıcaklığına sesine sexine dokunuşuna tesellısıne ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda onlarla evcılık oynarız.fakat oynadığımız oyunu bılmeyen karşı taraf bu durumdan etkılenıp zarar görmeye başlar bır süre sonra, ama oyun oynanmıştır zaten. bırısı onun sahıbı diğeride elden bırakılmayan oyuncağı olmuştur çoktan.bızler bu durumu ençok eski sevgılilerimize yaparız eğer bırde kavgasız ayrılmış ama arkadaş olarak hala görüşüyor isek.eskı sevgılımıze yenı sevgılımızı anlatır onun kucağında başkası için salya sümük ağlar sonra barışınca onu bır kalemde yenısı gelınce attığımız oyuncak gıbı atarız herkes bızı terk ettiği zamanda onun arkadaşlığına sığınır ”benı senden başka kimse anlamıyor” dıye yakınırız.sonra oyuncak başka bırı tarafından içi ruhla doldurulunca başka bır sahıp bulur tabı, onun elınde oynamaya başlar.derken senınde yıne ay halın depresyonun yada ne bıleyım terk edilmişliğin tutmuştur işte cindy bebeğini attığın yatağın altından almak için eğilirsin ve boşlukla kalakalırsın herşeyın yerını sessiz bır çığlık halını alan şu söz kaplar OYUNCAĞIMI ELİMDEN ALDILAR!

312, 9/11…

elfiya | 15 July 2006 01:49

İnternette dolaşırken yandaki resmi gördüm. Önce güldüm, sonraise içim burkuldu. Kimilerinin hayatı karardı, kimileri çıldırdı,kimileri…

Rejimler kendinileri korumak için bir tepki geliştiriyor ve bunubasit bir şekikde ifade edebiliyorlar:

312, 9/11…

İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?

...aloneman... | 26 May 2005 09:55

cevabını vereyim bu konuda iki ayrı acıklaması var..

1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır.

2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.

hanımefendi, afedersiniz..!

aRRoGaNTe HoMbRe | 30 July 2007 10:18

Eski bir otobus anisidir okuyacaklariniz, bir arkadasimin yasadigi ve bana anlattigindan beri gunlerdir olur olmaz her yerde, aklima geldiginde tekrar tekrar gulme krizine girdigim, insanların deli galiba, yaklasmayalim fazla.. bakislarina maruz kaldigim.

otobus
otobus

Körüklü Istanbul otobusumuz, yine tiklim tiklim gunlerinden birini daha yasamaktadir. Insanlar balik istifi, birbirine sıkı temas halinde seyir etmekteyken, körügün ordan bir bayanin aci feryadi duyulur otobusun en uzak kosesinden dahi. Kadin bir adama bagirip cagirmaktadir ” Terbiyesiz, ahlaksiz adam. Sen ne yaptigini saniyorsun! “ Belli ki adamin elle tacizine ugramistir. Butun yolcular ayaklanir, meraklı bakislar hep körügün oraya toplanmistir. Kadinin bagrislari devam ederken, yüzsüz adam tek kelime etmeden oylece durmaktadir.

tacizci
tacizci

Kisa bir sure sonra otobus duraga yanasir ve biyiklari dudak kenarlarindan asagiya sarkan, kalin kasli, siyah sacli, sert bakisli soforumuz, el frenini cekerek butun heybetiyle olay mahaline dogru hareketlenir. Kalabaligi yara yara koruge ulasir. Merakli bakislarin merak katsayisi daha da artmistir. Cogunlugun tahmini yüzsüz adamin cezasini bulacagi yonundedir. Sofor tacize ugrayan bayana yonelir ve efsane cumlesini soyler : ” Hanımefendi afedersiniz, götünüzü mü ellediler? “. Butun otobus gulme krizine girer, bazilari gulmekten yerlere duserler, kimisi karnina giren derin sancilar yuzunden hem aci cekmekte hem gulmeye devam etmektedir. Kadin daha da sinirlenir ve yardimsever sofore okkali bir tokat vurup : ” Evet götümü ellediler, ayııııı…! “ der. Sofor saskinlik icinde doner ve direksiyonun basina giderken, bir yandan tokat yedigi yanagini oksar, bir yandan da kendi kendine soylenir : ” Bu millete iyilik de yaramiyor mina koim..! “

Aids’e karsi THE RED PRODUCT

pepa | 23 October 2006 10:16

Afrika’da AIDS’ i yoketmeye yonelik kampanyalardan bir yenisi de (PRODUCT)RED .
Kampanyanin mottosu, dunyadaki tuketiciler yapacaklari cok basit secimlerle, inanilmaz buyuk degisimlere imza atabilirler.
Ornegin, IPOD satin alirken, seciminizi diger renklere nazaran “The RED” imzali ozel kirmizi NANO’ dan yana kullanirsaniz, Apple urunun satis fiyatinin %10′ nu The Global Fund‘a aktariyor.
“The RED” manifostoyu okumak icin tiklayiniz.