Ölüm yaşanılması beklenen tek gerçek!Gerçekler neden bu kadar acı veriyor…16/12/2008 Antalya’da yaşanmış bir trafik kazası.Bilanço bir ölü ve bir yaralı.Kaybedilen bir can.Eşini yalnız bırakmış bir beden.Gün ışığını görmediği halde,çaresiz,savunmasız bir bebek trafik kazası geçirdi.Anne yoğun bakımda ve ikisi için hiçbir şey yapılamıyor Bu çaresizliğe nasıl dayanacak bu beden.Bebeğini kaybetme duygusu,eşinin yokluğu…Uykusunu eşinin sesi bozuyor.-Ben öldüm.Ne acı bir duygu.Nasıl dayanır?Rabbim kullarına dayanamayacağı yük yüklemezmiş.Ama bu acıya dayanılabilir mi ?Kaç yıl alır ki yaşadıklarını unutması.Ölen ölüyor…Peki geride kalanlar ;hamile bir eş,ailesini evde bekleyen bir çocuk nasıl dayansın bu acıya,nasıl anlatsın, nasıl paylaşsın acısını.Kız veya erkek olması ne fark eder ki, o şimdi babasız bekli de annesiz kalacak. Yalnızlığı,babasızlığı,hayatın yükünü nasıl göğüsleyecek.Etrafındakiler babanın yerini tutar mı hiç. Peki anne eşinin yokluğuna alışabilecek mi?Henüz doğmamış belki de hiç doğmayacak ismi ve cinsiyetini belli olmayan bir nefes nasıl ve ne zaman öğrenecek ki babasız kaldığını?Ben bunu kabullenemiyorum,mantığım işliyor biliyorum cevap:KADER.Canımı acıtıyor cevabı bilmek.Bilmemeyi ne çok isterdim.Bunu isteyeceğimi hiç düşünmemiştim.Ölüm kurtuluş da,bu kurtuluşun sırası olsa ne güzel olurdu demek geliyor içimden.Biliyorum herkesin bir ölme zamanı var…”AYRILIK ZAMANSIZ GELİR…”Ben hayatımda sevdiklerimin ve sevenlerimin benden önce ölmesini istemiyorum…Ben bu yükü kaldıramam.Dua ediyorum ki zamansız kimseyi almasın benden…Söyleyecek o kadar çok söz var .O kadar duygu yüklüyüm ki boğazımda düğümleniyor içimden geçenler kalemim toplayamıyor cümlelerimi…Kalbim acıyor çok soğuk ölüm çok üşüyorum.Hava bile beni bu kadar üşütmemişti…Ölüm soğuk yaşam aslında…Yada yaşamak soğuk ölüm…