-Ne okuyorsunuz bu ara?-İskender Pala, Katre- i Matem.- Okudunuz mu?- Okumadım, İskender Pala’yı çok severim.Okunmalı. Siz beğendiğinize göre hemen alır, okurum. Zaten Pala yazmışsa güzeldir.- Orada, bir hikaye var: Leyla’ya soruyorlar. Senin mi aşkın daha büyük yoksa Mecnun’un mu? Fikrin nedir? Leyla benim diyor. ‘Neden ama Leyla? Bizce Mecnun’un aşkı daha büyük daha kudretli. Sen ne yaptın? O dağlara aşkını yazdı, kuşlarla konuştu, senin için diyar diyar gezer oldu, dillere aktı; olmaz deneni yaptı, gönüllere düştü.’ Leyla şöyle yanıt verir: ‘İyi de bir aşkı hiç söylemeden içte saklayan benim. O benim zorluğumu yaşamadı. Dağa, bayıra yazdı, kuşlarla, insanlarla konuştu; aşkını anlattı. Aşkı anlatmadan içte tutmaktır zor olan.’
Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Konuyu geçiştirmeliydim. Hem de bir an önce. Aşkı anlatmanın bir yolunu arayan üstad, ne okuyorsunuz sorusuyla kendine yol bulmuştur. Hikâyeyi dinlediğimde, ‘Anlamazdan gel, konuyu kapat.’ dedim kendime.‘Çok iyidir Pala, ben de alırım en kısa zamanda. Konuşuruz üzerinde, görüşmek üzere’ diye kapatılan bir telefon…Hikâye bana ne anlattı? Konuşmadığı için şişmiş çünkü bana söylemesi için fırsat aradığının farkındayım. Seni hatırlattı hikâye hemen, konuşmadığın için şiştin. Çünkü içinde taşımak zordur. Bunu da bu hikâye çok güzel açıklıyor. Üstelik haklı da Leyla, akıllı da.
yorumlar
astral halen bu boktan yazılarını kendisi yazıp kendisimi okuyor.baksana yazıyı okuyan bile yok.on üzerinden -9. o bile çok gelir bu yazıya
katrei matemi severek okmuştum. görsel ürkünç geldi bana
Fuck of sacre!Açıkçası ben hafifte kim kaldı bilmiyorum başka, değişik tatlara yelken açabilen, insanı biraz da şaşkınlıkla sürükleyen ve işte bu da var dedirten.Her şeyi anlasak neyi merak ederiz? veya sadee bakmak isteriz, nehrin bu tarafında neler oluyor?Renk budur…Açıkcası bu yazısını ben de ilginç bulamadım, ancak nevi şahsına münhasır yazıların ve yazarların elbet haksız yerilmesi, mastrübasyon bile sayılamaz ki girip bir hışımla, yine ki türkçede olmasa bile;Hakaret içeriği, kimse okumuyor yalnız ve lanet bir kadınsın, içeriği beynine işlenmeye çalışılsın.İçim donmadı, ancak bu insan hakları ihlali değil, aslen bir ruh karanlığının-patalojisini ifade eder.Buradan bakınca birine kimse seni okumuyor demekle fuck of demek arasında yalın bir netlik farkı var.Hakaret bile adabınca edilir…Saygılarımla!
wassago2000 ne kadar doğru söylemiş..benden de saygılarr..astral cim yazından anladığım nüans bence güzel; içinde taşımak zordur ve offf ne külfettir o:)
Wassago sağol. Sağol Dolce’m. Hikaye küt diye oturdu içime. Bu gerçek yaşadığım bir olay olduğundan etkilendim.Hem yanıt veremeyeceğim biri, hem dediğini anlıyorum hem de ayrıca benim sevgilim de içindekileri anlatamadığı için herkese herkese, dili şişiyor desem; yeri…Hikayeyi anlatan da bir güzel anlatıyor, sadece arkadaş olabiliriz ama ona anlatmamın yolu yok. O sadece kendince çaktırma çabalarında. Sanki ben anlamıyormuşum gibi mücadelelerde.Bunu bu yüzden yazasım geldi, sevgilime, ‘Senin gibi söyleyemeyişin derdi bir hikayede anlatıldı bugün ve hoştu’ demek içindi vesselam. Hakılı dedim sonunda. Anladım.Susmak zor olan. Yazanlar da zaten susamadıklarından yazıyorlar, benim gibi… Susmak ağır olan. Bazen birinin okuması dahi önemli değildir, önemli olan anlatmaktır. Yazan bilir bunu.Yazmak kaçıştır ve kurtuluş. Aslında en büyük özgürlüklerden biri. Çoğu zaman yazmazsam ‘çatlarım’ herhalde diye düşünürüm.Leyla’yla, hikayeyi anlatanın, sevgilimin ve benim ortak noktamız var; o da şu: Susmanın ağır olduğunu biliyoruz. Bu yazı da, bu saydığım dört ismi aynı anlatıda birleştirmektedir. Nokta. Sevgiler…
leyladan geçme faslındayım…
Ne kadar guzel ve anlamli bir yorum Anthro..
40 senesini kutlamak üzere olan bir yorum ayrıca pillibebek.
!!!
Bazen !!!