Ne kadar mümkün acaba…Onca pisliğin içinde temiz kalmak. Hani herkes konuşmanı beklerken dilsiz olmak gibi sanki. Sayısız boş lafların arasında ‘yeter’ bile diyemeyecek kadar susmak… Belkide kulaklarını tıkamak, gözlerini kapatmak…Aslında bir bakıma da kaçmaktır. Çünkü insan temizlik yaparken bile kirleniyor. Eline yüzüne bulaştırıyor temizlemeye çalıştıklarını. aslında önemli olan kirlenmemek. Bu da mümkün değil. Bazıları diyor ki; kirlenmeden temiz olmanın değeri bilinmez. Ben de diyorum ki; Kirlendikden sonra o bilinen değer beni ilgilendirmez…

Temiz kalmanın mümkün olmadığı bir dünyada ‘temiz kal’ öğüdünü halâ yenileyen büyüklerime söylüyorum; siz bizi b. ok dan geçilmeyen bir dünyanın içine atıp, elimize küçük bir bez parçası vererek kolay gelsin diyorsunuz. Kusura bakmayın, karıncalar dağları sırtında taşıyamaz, ya altında ezilir ya da toz toprak içinde kirlenir….Hani bir de şu vardır; için temiz olsun diyorlar. Vallahi bunlar beni gülme krizine sokuyorlar. Evet kirli su içmezsem, kurtlu elma yemezsem, lekeli aşk yaşamazsam, mikroplu insan sevmezsem, çamurlu kalp taşımazsam içim temiz olabilir. Şu da bir gerçek; Bataklığın içinden çamursuz çıkılmaz…Bana dünyada temiz mekan, temiz insan, temiz kalp gösterin söz veriyorum ben değil belki ama çocuğum olursa ona ‘temiz kal’ diyeceğim…