Onur cinayetleri.Cem Karaca’nin da lanse ettigi “namus belasi” olgusuyla buyuyen neslin aklini basina alip Turkiye’yi “Barbaristan” olmaktan kurtaracaklarini umuyorum.AB’ye uyelik mi? Guldurmeyin beni.
Onur cinayetleri.Cem Karaca’nin da lanse ettigi “namus belasi” olgusuyla buyuyen neslin aklini basina alip Turkiye’yi “Barbaristan” olmaktan kurtaracaklarini umuyorum.AB’ye uyelik mi? Guldurmeyin beni.
yorumlar
Ingilizlerde namus kelimesi yok belli ki, honour demisler. Onlardan bunu anlamalari beklenemezdi tabi. Anlamis olsalar bunu kendi ulkelerinde yasanan onlarca cinayetten farkli oldugunu dusunup buna yer vermezlerdi. Biraksinlarda biz kendimiz karar verelim neyin so-called honour murder, neyin disgrace murder olduguna. Biz sizin honour murder‘lariniza bir sey diyor muyuz.
Kimsenin olmesini veya oldurulmesini hic bir sekilde istemesemde, su son iki gunde meshur olmak ugruna maymunlasanlari gorunce hala kimi insanlarin “bazi seyleri” onur meselesi yapmasi da sevindiriyor beni.
yüzlerce yıllık “töre” öyle kolay değişmez.Ancak kent kültürünün potasında birşeyler erir gider.Hem hiç bir hanesinde elektrik girmeyen köy ABye nasıl girer.Ayrıca sıkıldım ben artık bu AB’ye nah gireriz diyaloglarından.A sensin B de sana girsin
burnundan kıl aldırmayan mavi kanlı züppeler cemiyetinden mi öğreneceğiz onuru?sie..kübalı fahişeleri tercih ederim
nedir bu herşeyde ‘ab’ye nah alırlar’ muhabbeti? canı cehenneme ab’nin.cinayeti, başında hangi sıfat olursa olsun olumlamam. ama kardeşim, yetti artık bu avrupa’ya amerika’ya ‘barbar görünmeme’ haleti ruhiyesi. her ülke, bilimsel-teknolojik gelişmenin değişik evrelerinde olabilir. ingiliz irlandalıyı, amerikalı yerlileri ve zencileri, alman yahudiyi, yahudi filistinliyi öldürürken neydi?
Soykirim. Link’i BBC’den vermekle onlarin isledigi insanlik sucunu onaylamis olmuyoruz. Ha guzel, biz onlarin yaptigina birsey demiyoruz diye vuralim her kocasini aldatan kadini… Tuhaf bir adalet(!) anlayisi…Ben baskasi siddete basvuruyor ve siyriliyor diye ben de siddete mi basvurmaliyim??Turkiye’nin siddet kulturunu uzerinden atmasi lazim. Hemen, simdi.
Bir ulkeyi ezmek ve geride birakmak istiyorsan o ulkenin kadinini baski altina alirsin. Boylece 50% ‘den fazlasini baski altina almis olursun.Sen ne diyorsun, su an senin o ne oldugu belirsiz “Tore”nden once, kapi gibi saglam Turk Devlet yapisini darmadagin edip islevsiz hale getiriyorlar. Devletin belkemigini kiracak yasalar gecirdiler kimsenin giki cikmadi. Senin “tore” anlayisi Amerikalilarin Clinton’in metresi var diye aylarca surundurulmesi fakat Bush’a kimsenin sesini cikarmamasi gibi. Gercekten ne onemli ne onemli degil hayattan habersiz insanlar olmayalim Amerikalilar gibi.Ayrica Turkiye’nin Bruksel koleligi altina girmesini kim ister. Turkiye’nin hic bir topluluga ihtiyaci yok, yeter ki medeni ilerlemeler kaydedilsin, akli basinda insanlar gelsin yonetime, reform adina devleti parcalayanlar degil.
Biz onlara “barbar gorunmeyelim” diye degil, kendi insanimizi, Turk kadinini siddetten korumak icin bu problemi cozmeliyiz. Bu senin benim icin, gelecek nesiller icin, AB icin degil. Biz idealimizdeki medeniyet seviyesine ulasmaliyiz, AB, ABD ya da IMF “buyurdu” diye degil.Turkiye herhangi bir ulke degil, Turkler de herhangi bir millet degiller.
çemkirme hali..Töre nedir,namus cinayeti nedir,kan davası nedir bilmek lazım.Sosyolog olmasak da yaşadığımız ülkeyi bilmek lazım entel kardeşim böyle bıdı bıdı larla olmuyor değil mi?Ne olduğu çok belirli bişidir töre..hatta anayasadan daha somut yaptırımları vardır.Yazılı olmayan hukuk kurallarına töre denir denmiştir tarih dersinde.Var sen anla gerisini..E hadi git bakalım Mardin’e,anlat orada tecavüze uğrayan kadının öldürülmesinin ne kadar anlamsız olduğunu,kadın özgürlüğünü anlat bakalım sana nasıl da güneş görmemiş yerleriyle gülüyorlar.
Turkiye’nin dogusu ile batisi o kadar farkli ki. Bunlarin hepsine iste ayni kanunu duzeni uyguladiginda dogudaki batidakini, kuzeydeki guneydekini anlamiyor. Hakkari’li cogu kiz icin ‘iliskiye’ girmek hayatinin en tabu seyi iken, Izmir’deki cogu kizimizin gundelik isleri icinde yer alabiliyor. Bu bir ikilem. Eger siz tore cinayetini, namus cinayetini, mesru mudafayi ayirmazsaniz insanlarin kanunlara olan saygisini azaltirsiniz. Doguda ‘kardesim aldattiysa aldatti seni nolmus ki o da ayni bu da’ derseniz ‘ben boyle devleti de boyle yasayi da bilmem ne yaparim’ der gecer insanlar. O yuzden bence bu eyalet isini de iyiden iyiye dusunmek lazim. Herhalde Istanbul’un Etiler’indeki, Ankara’nin Cankaya’sindaki insan ile Hakkari’nin Semdinli’sindeki insanlarin ayni yasami surdugunu, ayni degerleri tasidigini kimse savunmayacaktir. Bakin suc olmasin demiyorum, ama hafifletici sebep olsun diyorum. Adam Istanbul’un gobeginde tore yuzunden cinayet isleyemesin ama kendi yoresinde de namus olayi bir anlam tasisin yani fena mi olur. Istanbul sinirini gecip kurtulma isini turk filmlerinden turk yasamina tasiyalim yani. 🙂
Zaten öyle uygulanıyor. Yıllardır da küçücük kadınlar kendilerinden daha küçük erkek kardeşlerine amca oğullarına öldürülüyor bu yüzden (bu cinayetlerin failleri de mağdur aslında 11-12 yaşlarında katil olan çocuklar var). Yaş küçüklüğünden doğan indirime bir de töre indirimi ekleniyor aile namusu en ucuz maliyetle temizleniyor. İlkokul mezunu bile olmasalar bu tip cinlikler biliniyor infaz kararını verenlerce. Bu işin bir yanı. Asıl kabul edilmez olan sizin söyledikleriniz (sanırım şaka yaptınız öyleyse söyleyin boşa dellenmiyeyim).
Amerika icin dogru olan ne idi? Demokrasi. Irak halki bunu zamanla bulacakti belki ama ABD yok ole olmaz dedi. Sen cahilsin anlamazsin, ben senin yerine karar veririm neyin senin icin dogru olduguna. Bende ABD gibi ‘dusunuyorum’ Irak icin dogrusunun Demokrasi oldugunu, ama ABD’nin yaptigini insanligin gelismesi icin hic hem de hic dogru bulmuyorum. Bilmem anlatabildim mi.
Ne güzel draco demek Türkiyenin doğusunda farklı yasal düzenlemeler yapmalıyız çünkü onların hakettikleri ve gelişmişlik seviyeleri bu. Hakeden hakettiği kadar alır yani. Böyle buyuruyorsunuz demek ki. Onlar için namus çok önemli öldürünce namus indirimi yapılsın diyorsunuz. Ta ki bunun doğru olmadığına ilişkin yaygın bir inanış oluşana kadar. Hayır sürekli soruyorum şaka gibisiniz gerçekten. Size hukuk sistemlerinin adalet idesine yönelme zorunluluğu, toplumların hukuk sistemlerinin yaşam tarzlarına paralelliği, bunun evrensel değerlerle çelişmesi durumunda hangisinin uygulanması gerektiği konularında geyik yapmıyacağım açar okursunuz binlerce kitap var. Sadece şunu merak ediyorum draco gibi eşşeklerin olduğu bir ülkede insanlara yöneticileri seçme hakkı tanımayalım, bu insanlar nasılsa doğruyu seçemezler derse birileri -ki sık sık dendi yakın geçmişte- haklarınızı hangi temellere oturtacaksınız. Dışardan doğu batı ayrımı yapmaksızın Türkiyeye dönüp bakın bir neleri hakettiğimiz konusunda çok da iyimser olamayacaksınız.
Ne diyosun sen ya. Kusura bakma ama kafan basmiyorsa o sekilde dusunmeyi hayvanlar aleminde gezinmeye devam et. Adam sandik da cevap verdik. Esseklik hakkaten bende ki sanacevap verdim.
cebindeki parayı almak için adam öldürmekle, namus cinneti geçirip birini öldürmek arasında büyük bir fark vardır. insan sevdiği birini öldürmeyi göze alıyorsa, gasp cinayeti cezasından bir farkı olur tabii. can almak insana düşmez, o başka…
Sanırım yurt dışında yaşıyorsunuz. Bu konu bir süredir basını meşgul ediyor zaten. AB’ye üyelik o kadar önemli değil, önemli olan büyüyen neslin aklını başına alıp feodalizmin yan etkilerinden kurtulması…
Hayır. Üstelik dünya basınını izleyecek kadar İngilizce de bilmiyorum. Sizin Ahmet Çakarın vücdundaki deliklerden bu noktaya gelmeniz de ayrıca şaşırtıcı oldu benim için.
Draco kardeşim sizi yürekten tebrik ederim.Yıllardır ülkemizin kanayan yarasına bir kalemde “Bölelim eyaletlere herkes kendi töresiyle mutlu mesut yaşasın.Kendi hukuk sistemini kursun.Bayram ve özel günlerde de bütün eyaletler biraraya gelip Kardeşlik Türküleri söyler,halay çekeriz.” çözümünü bularak adınızı tarihe altın harflerle yazdırdınız.Bu arada ülkenizin etnik yapısını,Ulus Devlet kavramını,Ulus Devlet kavramının temellerinin ortak hukuk sistemine dayandığını ve yıllardır ülkeniz üzerine oynanan bir dolu çirkin oyunun tek amacının bu ülkenin parçalanması üzerine kurulduğunu gözden kaçırıvermişsiniz.Canınız sağolsun.Bu oyunları kurgulayanlarda,oynayanlarda en büyük desteği eksik akıllı,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi yüzeysel aydınlardan alıyorlar zaten.
Şaşırtıcı bir tevazu ile sana eşşek demiş, hayvanların birbirlerini oldürmelerinin nedeni, karınlarını doyurmak, Ama bazen egemen oldukları bölgeleri koruma, kıskançlık gibi nedenlerle de birbirlerini öldürüyorlar. bu tür cinayetler primatlar gibi yüksek hayvan gruplarında rastlanıyor.
Ben su son bir kac senedir ulkemizin kanayan yarasinin namus cinayetlerinden daha cok bolunme korkusu ve idrak sorunu oldugunu dusunuyorum. Herhalde o noktada ayriliyoruz birbirimizden. Bir de korsan var tabi o da oluk oluk akiyor. 🙂
ülkenin bölünmezliğini savunmak ne zamandan beri “kanayan yara” oldu acaba?türk halkının böyle bir korkusu yok ama bazılarının “ya bölemezsek” korkusu var, senin kanayan yaran buysa, yorum yok…
Şunu önce belirteyim benim ülkenin bölünmesi bölünmemesi konusuyla zerrece ilgilendiğim yok. Zaten bunun konuyla da hiç ilgisi yok. Araya neden karıştı onu da anlamadım. Benim ilgilendiğim konunun hukuki ve insani yanı. Ceza kanununa sınırlı nedenlerle konulan tahrik hükümlerinin namus gibi saçma sapan bir gerekçeye alet edilmesi. Birisi sizin çocuğunuzu öldürür siz de onu öldürürseniz evet burda bir tahrik söz konusudur. Arap, ingiliz, Fransız farketmez sizi herkes anlar. Zaten bütün ceza kanunları da bunu kabul etmiştir. Doğru olmasa da anlaşılabilir bir yanı vardır. Ama tutup tecavüze uğramış bir kadını ya da kendi isteği ile biriyle ilişkiye girmiş bir kadını öldürüyorsanız burda tahrik falan söz konusu değildir. İndirim de yapılmaması gerekir. Olması gereken budur ama şu an yasa bunu öngörmüyor. Tasarı halindeki ceza kanunu kabul edilince – ki tasarı da son derece kötü ve bence çağdışı bir sürü hükümler içeriyor- bu saçma sapan indirim de sona erecek millet bize kıçıyla gülmeyi bırakacak.
Can Yücel’den . Alakasız bi giriş oldu ama sanırım aslı kart sensin postal da sana girsin şeklindeydi
Yildirim Turker bugunku yazisinda sunlari yazmis:Güldünya, törenin otoriteyle pazarlığında bir çırpıda gözden çıkarılanlardandı. Ne kadar tekrarlasak azdır. Otoritenin töreler karşısında takındığı riyakâr tavır, koskoca bir toplumu yüzyıllardır baskısı altında tutmuş, onu bir cemaat çimentosuyla bir arada tutmuş bir kurumu destekler niteliktedir. Törenin tabularına bulaşmadan, hatta o örgütlenmeden ulusal bir kimlik inşaatında alabildiğince yararlanarak mutlaklaşmak. Anadolu insanı duygusaldır, mükrimdir, namusunaçok düşkündür, halkın duygularını rencide etmemeli, törenin parmağı cinayeti işaret ediyorsa, bu ‘haklı bir neden’dir. Töreyle iktidarın bu kirli alışverişi, bu kanlı pazarlığı şehitler dünyasının yolunu döşer. Ölümün kutsandığı, kimi durumlarda kaçınılmaz, yegâne çözüm olarak desteklendiği o tüketici dilin imlası göğsümüze çökmüş işte.
Evet, hakikaten güzel ifadeler, ama maalesef yanlış. ‘Koskoca bir toplum yüzyıllardır baskı altında’ yaşamamıştır; neredeyse tam tersidir. Yani bu koskoca toplum, Osmanlı tarafından başlarındaki aşiret liderlerine teslim edilmiştir. Onlara, ‘bize şu kadar para-ürün ver, gerisini ne yaparsan yap’ denmiştir. Sanıldığı gibi, merkezi bir idare yoktur. Fırat’ın öbür yakası, 1955’e kadar fiiliyatta tamamen kendi başına bırakılmış ve buradaki insanlara ‘isyan etme de, ne halt edersen et’ denmiştir.Buradaki insanlardan büyük şehirlere gelenler kapıcı ve hamal yapılmıştır. Bunlar bidayette kapıcılık yaptıkları evlerin, hamallık yaptıkları işyerlerinin sahibi olmuş, önce mahalle, daha sonra ilçe ve nihayet vilayet ölçeğinde hakim hale gelmişlerdir.’Kürdün intikamı’ veya ‘e kördiş sakses stori’ olarak da adlandırabileceğimiz bu süreç, gündelik hayatın çehresini, tarihte daha önce görülmediği kadar değiştirmiştir.Türkler ise, artık ezik bir cumhuriyet ideolojisi tarafından iteklenen virtüel bir devletin sahibi olmaklıklarıyla kalmıştır.Geçmiş olsundur. Sen, bastığın, geçtiğin, oturduğun yerleri toprak diye tanımaz, sadece bu işin edebiyatını yaparsan; kendi ülkende işgalci gibi davranırsan; sahip olduğun nimetleri, hesapsız ve kültürsüz bir mirasyedi gibi heba edersen; adam da gelip ‘ya sen yeterince iyi yapamıyorsun, bak ben sana göstereyim’ der ve gösterir.
Kendimizi bildik bileli ekonomik krizlerde, bir turlu donulemeyen donemeclerde, birlik ve beraberlige en cok muhtac oldugumuz gunlerde oldugumuzdan bircok problemiz ya hic tartisilmadi, ya da sirasi degil diyerek ertelendi. Bugun geldimizi nokta ortada.Hepimiz ayni anda lutfen: Everyway that We can…Eli klavye bastigi icin otomatikman ulkemizin okumus kesminden sayilan bazi arkadaslar tore cinayetleri olmasin, durumun kanuni duzenlemesi neyse yapilsin diyecegine, bundan kacis olmaz onlar oyle, sinirlarini cizelim, o sinirlar dahilinde kessinler birbirlerini demekteler. Geri kalmis insanlar geri bir hukukla yasasinlar, olsun bitsin iste. Yeter ki gozden ve gonulden uzak olsunlar. Aralarinda bir Yasar Kemal, bir Asik Veysel varsa onlar da kurularin yaninda yansin gitsin, biz bize yeteriz (nakarat tekrari: Everyway that We can) diye dusunulmekte ve de aksam yatmadan once kapilari altli ustlu kilitlerle ucer kez kitlemekte fayda gorulmekte cunku zaman kotu.Geri kalan normal vatandaslar ise Turk tipi sessizliklerini korumakta. Bu ulkede kuzularin sessizligini turkish bir yorumla sunabilecek bir yonetmen cikmadi ya, yanarsam ben ona yanarim. Oysaki en guzel susan insanlar bizim ulkede. (Demirkubuz cast edicek kimse bulmakta hiiic zorlanmazdi.)Bu kadar trajik bir olayda bile tore cinayetleri yanlistir, bizim beklentimiz daha medeni bir ulkede yasamaktir denmiyor, belki de denemiyor. Diyemememizin nedeni tabii ki bu hassas dengeler. Hersey pamuk ipligine bagli ulkemizde, dokunsalar dagilacagiz ama gerekirse tek yumruk da olabiliriz, duruma bagli.Yildirim Turker’in yazisi yuksek kademelerdeki insanlarin (askeri ve mulki erkan) ve parti liderlerinin bu tore olaylarina sessizliklerini aciklamakta anlamli. (Zaten secim var siyasilerden bir beklenti olamaz)Baby Bey’in yazisi da problem ertelemenin bizi kistirdigi koseyi aydinlatma acisindan onemli.Bize dusen ise “everyway that I can”i iyi soylemek. Bizden beklenen de budur.
Samimi bir şekilde oturup, insan öldürmenin meşru olduğuna inandığımız durumların listesini çıkartmalıyız. Sana ters gelen birşey bana ters gelmiyor, bana ters gelen şey sana ters gelmiyor olabilir.Yani şu görücüye çıkmış kız misali nasıl görüneceğimiz konusunu bir kenara koyup, dracoya da söz hakkı verip bu listeye ulaşmalıyız. Ancak bu listeden sonra neler için önlem alınacağı, nasıl cezalar verileceği, ne gibi caydırıcılıklar getirilebileceği tartışılabilir.Tabi bunu senin yapman anlamsız fil kardeşim. Bunu gerekli makamlar yapacaktır yapmıştır. Kanunlar illa Batılılar tarafından konmaz. Bahsedilen eyalet Türkiye’nin kendisi zaten. Problem Türkiye’de yaşanıyor. Kendi coğrafyasında olan bir tehlikeyi kanunlarla engellemek te devletin sorunu.Tehlike olarak ne görülüyorsa ona önlem alınır. Zaten alınıyor da; ceza indirimiyle hayat kadınlarına tecavüzün hoş görülmesi denemesiyle kimlere aba altından sopa gösterildiği bence açık.
o kadar yanlış yerinden tutmuşsunuz ki, baştan mı söylesem ki olayı diye düşünüyorum. Siz neden başkalarının hayatlarına müdehale etmek için bu kadar isteklisiniz ki? Benim sadece söylemeye çalıştığım töre diye bir kavramın olduğu, ve insanlar için bazı şeylerin canlarından daha kıymetli olduğu. Yaşamak bir içgüdüdür. Buna karşı koyamazsınız. Hayatından en fazla nefret eden insani bile boğazlaşanız can çekişir. Ama bazen insanların beyinlerine öyle kavramlar konulurkı, bunlar çiğnendiğinde o yaşama içgüdüsü size acı verir. Siz hayatı utanmakla geçen ve sonu intihar ile biten hikayeler duydunuz mu bilemiyorum. Ama eğer duymadı iseniz bundan haberdar oluyorsunuz şimdi. Bunların bu konu ile alakası sadece arkaplan bilgisi. Ben size sunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanların yaşama hakkı vardır, hele ki bir annenin cok daha fazladır bu hakkı. Ben öldürenlerin eline sağlık demedim. Ama ‘töreniz batsın’ gibi de bir laf etmiyorum. Çünkü bu töre kavramının doğuda ne ifade ettiğinin bilincindeyim. Yazdıklarımı okumak mı zor geliyor, anlamak mı ? Mesela dedim ki doğuda kızların cinselliğe bakışı ile batıda farklıdır. Doğudaki insan için evlenmek hayatın sonuna kadar bağlanmak iken, batıdaki bir çok insan için seksi meşrulaşıtırmak, yasal bir bağdır bu. Daha sayılacak bir ton değer var bu şekilde farklılıklar taşıyan. Yok siz hiç bir farklılık yok oradakinin aki da bizimki de diyorsanız ona da bir sey diyecegim yok. Değer yargılarının farklılıklarını anlayamadığınız müddetçe sizlerle anlaşamayacağız. Bu arada bir gün Hindisatan’da ‘inekleri öldüren’ kişilere verilen ölüm cezasını protesto etmek üzere hint büyük elçiliği binasının önüne giderseniz buraya da haber verin destekçiniz çok olacak emin olun.
Bildigim kadariyla olum cezasi AB sinirlari icerisinde yok. Bizdeki olum cezalari da ayni nedenlerle muebbet hapse cevriliyor. Ote yandan ABD’de olum cezalari uygulanmakta. Teksas eyaleti uygulamada basi cekiyor. (Ilginc bir not Teksas’ta idam edilen tek bir beyaz bulunmamakta.)Bu suc ve ceza tespiti hukuk olayinin herseyi. Tek diyebilecegim sey suc ve ceza orantili olmasi gerektigi. Yalan soyleyenle, adam olduren ayni cezayi almamali. Ama kime ne ceza verilecegini saptamanin kolay bir yolu yok. Bunu saglamanin en ilkel ama gecerli yolu kana kan, dise dis metodu. Yani kani kanla yikamak. Bizim tore dedigimiz olayda bu aslinda. Tartisilan namus lekesi de kanla yikaniyor. Kan davalarinda iki taraftanda yeterli bir miktarda ama esit sayida kisi olunce dava bitiyor. Daha medeni sekilde yasamak isteyenler, seriatin kestigi parmak acimaz diyerek (seriat derken hakimin verdigi karar) davayi hakime havale ediyorlar. Arabulucu kisi kurumsallasmis oluyor. Oyle iste.
Draco olaya cok degisik sekilde bakiyorsun. Yukariya yazdigin paragraftaki “Yasamak bir icgududur. Buna karsi koyamazsiniz” cumlesiyle “Siz hayatı utanmakla geçen ve sonu intihar ile biten hikayeler duydunuz mu bilemiyorum.” cumlelerini birlestirerek senin olaya namus temizleyenlerin cephesinden baktigini cozebildim.Benim icinse olay cok trajik biten zavalli bir kizin yasama savasi. Kizcagiz polise iki kez basvurmus, aynen senin dedigin yasama icgudusunden dolayi. Ama sonucunda kendi kardesleri kafasina kursun sikarak oldurmusler onu.Sanirim buradaki buyuk cogunluk aynen senin yazdigin gibi cok kulturluluk, anlayis, tolerans yanlisidir ama acaba tetigi ceken kisiler de ayni seyleri mi savunuyorlar ? Cok kulturlulugu savunacagiz diye Nijerya’daki recm olaylarini da mi desteklemek durumundayiz. Veya kolelik zamanlarindaki beyaz-zenci olaylarina onlarin yasami boyle, normlari bu, dunyayi renklendiriyorlar diye mi bakmaliyiz.Insanlar ve toplumlar degisebilir, degisim de bir yerden baslayabilir. Bakiniz dogu anadolu dizilerinin tamaminda bir kopus, ABD’ye gidis var. Moderniteyle tore kulturunu cakistirip duzeltmeye yonlendirme var. Koyunden disari cikmayan kizlar turkulerde kaldi sanirim.En guzelini Ghostly en basta yazmis Cem Karaca’nin soyledigi ve bizim kulturumuzden beslenen sarkida dendigi gibi “Namus belasina kardes doktugumuz kan bizim.” Bu olaydaki dokulen kan kardes kani gercekten. Ne icin dokuluyor namus-seref koruma belasina. Bazilari kendi serefini (madem yasama hakkina esitlemisler sereflerini, yasamlarini) kardesinin yasamlarindan ustun gordukleri icin.Olaya bir de kadinlarin tarafindan bakarsan carpikligi goreceksin. Bu carpikligi ureten, erkek kardesin, kiz kardesini vurmasina neden olan toreye destek olunabilir mi ? Hem kiza, hem erkege, hem de dogacak cocuklara yazik.
Oncelikle boyle sunu dedin su yuzden soyle seklinde cevap verdigin icin tesekkur edeyim. Esseklik yapmamissin saygim sonsuz o yuzden. Ben kimsenin tarafinda degilim inanin. Ben sadece iki tarafi da anliyorum. Ama bana ‘kendini daha cagdas, daha demokrat, daha ustun’ goren kisilerin digerlerine mudehale etmesi yanlis geliyor. Diyorumya deger yargilari farkli. Bu farklar insanlik lehine her gecen gun degisecek ama eger siz mudehale ederseniz, laboratuar kosulunda gelistirilmis SARS gibi Sarbon ustesinden gelinemeyecek sorunlar bas gosterir. Dogudaki bakis bu. Ben zaten helal olsun demiyorum o vuranlara, allah belalarini versin. Canilik sonuna kadar katiliyorum, ama bu benim gorusum. Benim deger yargilarim. Vuranlari o noktaya iten sebepleri , dusuncelerin deli bir kafadan cikmis seyler oldugunu da dusunmuyorum isin acikcasi. Bunu bilerek dedim ki, iki tarafta mutlu olsun. Ne burasi oraya mudehale etsin, ne de orasi bu tarafa gecip ‘canilik’ yapsin. Yaparsa cezasini kendi sosyolojik duzenine gore verelim. Devlet herkesin canini korumak zorundadir. Ama hafifletici nedenler yok mu bu gun de? Iste o hafifletici sebepler doguda eger o bolgede yasayanlar o sekilde istiyorsa toreye karsi gelmekte olabilir. Zaten o bolgedekilerde yavas yavas diger bolgeleri gordukce dogru yolu bulacaklardir.
Kimse Turk vatandasini oldurme yetkisine sahip degildir. Turk vatandasi din,dil,irk, cins gozetilmeden Turkiye icinde yasama hakkina sahiptir. Bu hak elinden alinirsa cinayet islenmis demektir.Turkiye’nin dogusuna, batisina ayri kanun uygulanamaz. Turkiye sinirlari icindeki herkes bu kanunlara tabidir.Kanunlara “tore indirimi”ni kim getirdiyse onu mahkemeye vermelidir, kanunun insan hayatinin kiymetini vurgulayacak sekilde duzenlenmesi gerekir.Tore sacmaligini agzina sakiz yapmis olanlara yari aydin insan olduklari icin aciyorum. Bu insanlar yuzunden Turkiye karanliklara gomuluyor.Eger dogu geri kalmissa, elimizi doguya uzatalim, onlari entegre edelim,cahil insanlari karanliklara teslim etmemiz cok buyuk gaflettir.Haydi dogudan birer cocuk sponsor edelim. Onun egitimine, gelismesine ve medeni insan olmasina maddi ve/veya manevi destek verelim. Cok mu imkansiz?Sonsuza kadar elimiz kanli, karanlikta oturamayiz. Bu siddet kulturune izin verdigimiz icin hepimiz suc ortagiyiz. Aklimizi basimiza alalim.
cinayet sebeplerini yüzde olarak incelersek en büyük sebep sevgidir. söylemeden geçemedim
Never discuss with a draco. He will take you to his level, and burns your ass with his experience.teşekkürler jawussian
türkiyenin doğusu ve batısına ayrı ayrı kanunların uygulandığını varsayalım yani doğusunda töre ve namus cinayetleri oralı halkın bir parçası olduğundan oralarda neredeyse boşverilsin ama batıda şehir hayatı yaşandığından bunun için belirlenmiş cezalar olsun. buraya kadarı doğudaki insanın kadınların bacak aralarının batıdaki kadınlarımızdan daha çok değerli hale getiriyor. yahu ben kadına kadın demem fıratın öte yanından olmayınca. zaten draconun da dediği gibi batı illerimizde yaşayan kadınlarımız sexi günlük bir eylem olarak algılıyor ve doğudakiler bu yüzden öldürülebiliyorlar. bu yüzden de aklıselim cinfikir draco iki taraf arasında kanuni farklılıklar olmasından yana. peki draco bu iki tarafı ayıracak çizgiyi nereden çekmek istersiniz. tam ortadan iyi olur diimi herhangi bir tarafa haksızlık etmemek lasım. çizgiyi de muntazam bir şekilde tam ortadan çektik diyelim. sonrasında doğu tarafında namus veya töre bokundan öldürülecek olan bir hatun kişi pılını pırtını toplayıp batı tarafına kaçıp paçayı kurtarmayı başarabilir. aa fakat bu iki taraf arasında insan geçişi mümkün olacak mı olacaksa bunun kuralları nelere dayalı olacak onun dracoya bir sormak lasım. neyse biz arada insan geçişinin olduğu iki taraflı türkiyeden bahsetmeye devam edelim. bilindiği gibi evlilik öncesi gebe kalmış kadınlar da töre ve namus bokuna kurban edliyor. yani bu istenmeyen gebeliklerde hayatlarını kaybedecek kadınlar bir şekilde batı tarafına kaçmayı becerdiklerinde sınırdan geçen bir kadın bir kaç zaman sonra bir kadın artı bir çocuk haline gelecek. aa yada bunun da bir çözümü var sınırlarda kadınlar için özel ultrasonografik cihazlar bulundurulabilir. veya durum buyken kadın hakları dernekleri özel underground örgütlerle ölüm cezalarına çarptırılmış kadınları batı tarafına kaçırmaya çalışabilirler. adeta bir berlin duvarı hikayesi. ama bu duvarın ismi biraz değişik olmalı klitoris duvarı olabilir. tabi bir de bu koskoca duvarın üstüne altın harflerle draco yazmak lazım.