Sabahın körü…Yataktan kendi kendimi kazımışım zorla. Homurdana homurdana giyinmişim tek gözüm kapalı. Her zamanki gibi makyaj yapmaya da üşendiğim için tüm sabah lanetliğim yüzüme vurmuş, binmişim servise, işe gidiyorum. Sabahın ilk saatleri zaten hayat çekilmez benim için, zaten ruhum hala uykuda, kendimle kavga etmekteyim: “Aman ne vardı, bulsaydın bi zengin koca 20’inde de öğlen uyanıp arabana binip güzellik salonlarını dolansaydın, salak! Şimdi ders mi anlatılır ya? O ne ya? UYKUM VARRR!” şeklinde!Ruh halim böyle tavan yapmış zırvalarken, ön koltukta oturan teyzelerin konuşmasına takıldım birden.Şimdi, teyzenin oğlu bir kıza aşık olmuş. Ama teyzem pek hoşnut değil bu durumdan. Yanındakine anlatıyor: “Olur mu canım aaa? Evlenecek kız var eğlenilecek kız var! Bizimki anlamadı daha bunun eğlenilecek kız olduğunu!”?????????? O ne ki?Hoppala! Sabah sabah afyonum patlamamış, ayılamamışım zaten. Algılayamadım uzun bir süre teyzemin kategorilerini!Sonra aldı beni bir sıkıntı. E ben ne cinsim ki acaba? Bizim böyle kategorilerimiz mi vardı? Ama bana demedi annem “Yavrum sen şu gruptansın” diye???Öğle tatili…Açılmışım tabi…Ama aklımın bir köşesinde hala aynı cümle: evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın…Eve dönüş…Yine servisteyim. Düşünmek, kurgulamak için şahane bir zaman. Kaç çeşitiz biz acaba diye bir sayayım dedim: ev kadını, iş kadını, hanım kadın, kolay kadın, zor kadın, ağır kadın, şımarık kadın, soğuk kadın, ateşli kadın, erkek gibi kadın(!), aşk kadını, ve son olarak da teyzeden öğrendiğim, evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın…Ben derim ki, hiçbir kadın bunlardan sadece 1’i değildir! her kadının içinde bunların birkaçı vardır. Son derece ciddi edalarla ortalarda dolaşan bir iş kadınının akşam eve gidince şarabını açıp hayallere dalan bir aşk kadını olması çok mu uzak bir ihtimal? Ya da “evlenilecek kadın” denilen ve anladığım kadarıyla “hanım hanımcık, aklı başında” grubundan bir kadının canı hiç mi şımarmak istemez?Bir de son soru: biz kadınları kategorize etme işini – hem de utanmadan – hemcinslerimiz yaparken, bizim debelenmemiz yeldeğirmenleriyle savaşmaya benzemiyor mu???kafam karıştı benim…