Pantolon giydiği, saçı göründüğü ya da bira içtiği için şeriat mahkemelerinde yargılanan, tutuklanan, kırbaç cezasına çarptırılan kadınlar… Sistem hem o kadını pasifize ediyor hem de diğerlerine gözdağı veriyor. Amacı, dünyanın her köşesini etkileyen kadın haklarını ülkeye sokmamak, yani iktidarını korumak. Kimi boyun eğse de direnen, her şeyi göze alarak haklarını isteyen kadınlar sistemi artık daha fazla tehdit ediyor.Kadına yönelik şiddet, dünyanın her yerinde farklı biçimde bir sorun olarak devam ediyor. “Müslüman ülkelerde” insanın kanını donduran uygulamalar görüyor, duyuyoruz. Sudan’da pantolon giydiği, Malezya’da bira içtiği için kırbaç cezasına çarptırılan kadınlar var. Irak ve Afganistan’da dinsel kurumsallaşmanın ortaya çıkardığı düzenlemelerde kadına verilen rol kaygı verici …Malezya’da 32 yaşındaki Kartika Sari Devi Şukarno, bira içerken yakalanması nedeniyle şeriat mahkemesinde yargılanıp altı kez kırbaçlanma, 1400 dolar para cezası alıyor. Sudan’da giydiği pantolon “açık saçık giyinme” suçu oluşturduğu için gazeteci Lübna Hüseyin yargıç karşısına kırk kırbaç cezası istemiyle çıkarılıyor.İran’da saçı göründü diye kadınlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Afganistan’da çıkarılan yasaya göre; kocasının cinsel isteğini yerine getirmeyi reddetmesi halinde, kocaya eşinden her türlü maddi desteği çekme, hatta yemek vermeme hakkı tanınıyor. Kadının kocasının izni olmadan çalışamayacağı, bir tecavüzcünün tecavüz ettiği kadına” kan parası” ödemesi halinde yargılanmaması düzenleniyor. Sözde Müslüman ülkelerde insanlığa sığmayacak taşlanarak öldürme (recm) uygulanıyor. Kadın hakları siyasi çıkarlar için feda ediliyor. Sadece savaş olan ülkelerde değil, diğer ülkelerde de başka öncelikli siyasi çıkarlar uğruna kadın hakları ihlallerine göz yumuluyor.Ülkemizde de töre gereği “namussuzluk” yaptığı düşünülen kadınlara aile meclisi kararıyla ölüm cezası veriliyor. Burun, kulak kesme ve şişleme ise yaygın olarak “töre cezası” olarak uygulanıyor. Kesilen her organ töreye göre işlenen suçun karşılığını temsil ediyor. Organları kesilen kadınlar bu şekilde ölüme terk ediliyor. Züfü Livaneli’n Mutluluk romanın (okuyanlar bilir) belirttiği olayların yüzlercesi yaşanıyor.Bu kadınların travmalarının ne kadar ağır olduğunu biliyor muyuz acaba? Özgürlükleri, hakları olmayan binlerce kadın ölüm korkusuyla yaşıyor . Yaptıkları en küçük bir yanlışta hayatlarına son verileceği korkusuyla yaşatmak insanlık mı?Düşünmek de gereklidir. Özellikle Müslüman ülkelerde kimileri hala milletin kutsal din duyguları üzerinden, iktisadi, siyasi çıkar peşinde koşmaktadırlar. Kimi cemaatler ve kimi tarikatlar milletin kutsal din duyguları üzerinde kendi hakimiyetlerini kurmak oyununda, siyaseti peşindedirler. Kimi yerlerde “dinin muhteşemlikleri anlatılacağı yerde” başkaca anlatımlar yapılmaktadır. Törelerin geçerli olduğu bölgelerde milletin kutsal din duygularının istismarı ile töre birleştirilmektedir. Din, töre, aşiret, cemaat, tarikat, çıkar sarmalında böylesine istismarların olmadığı söylenebilir mi?Namus cinayeti ceza yasasında da yerini bulamıyor. Çünkü namus bahanesiyle cinayet işleyen biri, yasadaki maddeyle “haksız tahrik indirimi” nden faydalanıyor. Töre cinayetiyle namus cinayetinin işlenmesinin altında aynı zihniyet var. Hepsi, namusun kadın üzerinden şekillenmesiyle cinayete dönüşüyor. Sonuçta kadınlar toplumun namus anlayışından ötürü ölümle cezalandırılıyor. Töre cinayetini de namus cinayetini de bir ölçüde toplumun birçok kesimi destekliyor.Gazeteci Lübna Hüseyin ile birlikte on üç kadın yakalanıyor, Bunlardan on ‘u kırbaçlanma cezasını kabul ederek oracıkta on kez kırbaçlanıyor. Gazeteci, aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) temsilciliğinde çalışıyor. Yargıcın “yargılanmama hakkını” kullanabilirsin uyarısına karşı, “davanın devamını istiyorum, yasaların reforme edilmesini istiyorum ” yanıtını veriyor. Mali’de on binler protestolara katılıyor.Dünyaya bir baktığımızda; kadın haklarının uluslararası ilişkilerde öncelikli bir konu olmadığını görüyoruz. Ama kadınların talepleri öyle bir hal aldı ki, kadınlar artık kırbaçlanmayı bile göze alarak haklarını aramak durumundalar. Ne yazık ki istikrarı(!) ve iktidarı koruyabilmek için genelde insan hakları, özelde kadın hakları göz ardı ediliyor.Ucuz, kısır tartışmalar dışında; genelde insan hakları, özelde kadın hakları ihlali karşısında siz erkekler ve siz kadınlar ne düşünüyor, ne yapıyorsunuz?1 Eylül Dünya Barış Günü barış getirsin!
yorumlar
……………………………………………….
“Barış budur işte…Çocuğun gördüğü düştür barış.Ananın gördüğü düştür barış.Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet;ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibiter damlalarıyla alnında…barış budur işte. “
Bazı sistemler yıkılmak içindir..
benim de bu yazıdan çıkardığım mesaj şudur o gözlük o kadının yüzüne hiç olmamış. kendine yakışanı giyeceksin. budur benim aldığım mesaj.
pbk, imzamı atıyorum,Başarı tatlıdır ama genellikle ter kokar. (B. Franklin)
Yalnız, gözlük giyilmez takılır türkçemizde..Kendimize yakışanı giyelim, yakışanı takalım, ya da hiç takmayalım..
dedim giyeceksin takacaksın diyeyim ama üşendim. iyi ki de üşenmişim. benim yerime yazan çıktı bak.
mansonilized, o gözlüğü kimler takmalı acaba, kimlere yakışır?
tiçır bu soruya cevap verip malzeme verceğimi sanıyosun değil mi. seni hınzır.
Bilen biliyor kimler takmalı, daha doğrusu kimler takabilir… Kimler takıyor onu da biliyor bilenler.
“Ülkemizde ve dünyada tüm barış yanlısı güçler savaşa, işgale ve savaşlara kaynaklık eden milliyetçilik tehdidine karşı eşitlikten, özgürlükten, adaletten, demokrasiden ve barıştan yana güçlerini birleştirmelidir”
Bu iki kadın idam edilecek
İran da çarşaf giyip de hıristiyan olan çok kadın var bence..
Bunlar yakalananlar mı sadece sence?:)
Yakalananlar tabii ki..
Hristiyan kadın çarşaf giyer mi ya ?Olur mu öyle şey..
İsterse giymesin, günde 5 vakit kırbaçvar onnupro.
İran gibi, herşeyin baskıyla yaptırıldığı bir ülkedeyse, giyer..
Ama onun inancına göre çarşaf giymesi gerekmiyor ki ?Bence siz abartıyorsunuz..
Abartı mı, İran dan Türkiye ye gelen kadınların Akdeniz sahillerinde nasıl güneşlendiklerini televizyondan da mı görmediniz..
onnupro, gerçekler acıdır. Yaşamayana şaka gibi gelir, bana da şaka gibi geldi ama, gerçek gerçektir.
Önemli olan var olmasıdır, bildiren kaynaklar abartmış da olabilir, önemli olan yaşanıyor olması. Bunun karşısında insak hakları kuruluşları, tüm insanlar ne tepki veriyor? önemli olan bu sanırım. Sadece barış günü gibi özel günlerde değil, her zaman duyarlı olmak gerek demek istediğim.
Pbk, göremedim şu an var mı ? Hangi kanalda ?Hocam, sizide mi kırbaçladılar ?
Yaz bitti, ülkelerine döndüler şimdi..
Nereden biliyorsun ülkelerine döndüklerini ? Belki buradan ingiltereye gitmişlerdir..
Kırbaçlanmak gerekmiyor. Onu duyup acıyı hissetmek başka bir duygu…Ben sadece duygularımı ve gidişatı paylaşmak görevim diye düşünerek bu yazıyı yazdım.
Bence abartıyorsunuz, sizin ki düpedüz düşmanlık..
Katkıların için teşekkür ederim onnupro, anlıyorum seni.
Katkı mı ?Katkı kullanmıyorum hocam..
sek olsun o zaman.
seks olsun mu ?
benimki duble yoğurtlu soslu olsun
üzerine tereyağ dökmemi istermisin latino ?
ücretsizse olur
beleshçimisin sen de ?
avanta olsun da fark etmez
kralını tanımazmısın yani ?
aynen, bi fazla verenin tarafına geçerim hemen
ayağım hızlıdır diyosun..
pek bi kararlı, pek bi edilgen..
İnsanlık (!) ????içi götürmeyenler izlemesin…
Uluslararası baskılar sonuç verdi.
qqqqqqqq
İran açısından birşeyler değişmesi çok zor anca dışardan destekli demokrasiyi getirmek amaçlı bir devrim yada aynı amaçlı bir savaş ki bu da şuan için çoook zor. sebebi ise çok basit ve kısa yemiyor.
yannız şööle de bi hadise var bir arkadaş iş için iranda fuara filan gidip geliyor. uçaktan inmeden önce eşarplarını taktıklarını ve havaalanında giriş çıkışta başı açık olmanın sorun yarattığını anlattı. inanamadım. kemer ikaz ışığı sönünce bir hareketlenme oluyor herkes giyinmeye başlıyor diye anlatıyor.
Bir zaman, Diyarbakır- Silvanda rastladım, bir otobüs dolusu İranlıya. Çoğunluk kadınlardan oluşuyordu. Gayet güzel giyimliydiler. İran’da böyle giyinemediklerini bilyordum, saçları görünen kadınlar gözaltına alınıyordu. Sınırda bunlar , çarşaflarını, örtülerini giyip geçerlermiş…
75 yaşındaki kadına 40 kırbaç cezası
İran sansür istedi Türkiye reddettisoraya yı taşlamak
Gerçek hayatın inkarı, medeniyetsizce yaşayan insan topluluklarının psikolojik intiharıdır yaşananlar..
Hz Musa bunlaru görse oturu aglar hah!
halimize şükür
örtünmenin gerekliliğini bunlar kıçından uyguluyor. Örtünme Kuran’da geçen emirdir ancak zorla olmaz ki yahu, eğer istese Allah örtü takmayanı hemen yakıverirdi, emir vermiş uymayanın elbette hğkmü ahirettedir, devletin dikta etmesi hoş değil. Allah bile zorla yaptırmazken siz nasıl kırbaçlıyorsunuz yahu
okullara başörtülü sokmamak ta kıçla uygullanan bir kural onu da belirtem. Soraya filminin konusu çok etkiledi izlesem psikolojim bozulur mu mu deyi meraklanıyorum . Zorla güzellik olmaz ki
Hasta oluyorum bizim aydıncıkların boş duyarlılığına… senin ülkende insanlar kürt oldukları için alevi oldukları için, müslüman kadınlar tesettürlü oldukları için aşağılandılar yıllarca, sen buna sesini çıkartma tam tersi dayatmaları destekle elin bedevi ülkesinde kadın kırbaçlanınca duyarlılığın tutsun…yeşil soslu şii devleti İran ile kemalist soslu laik Türkiye arasında sistem olarak bir fark yok. Hatunlar arasındaki fark ise bizim kızların daha güzel olmasıdır. (harbiden çirkin iran kızları)
sayın ser-hus , bunları mı istiyorsunuz?11111222223333344444