Küçük bir çocukken ne çok hayal kurardim.Dünyanin gidişatını tek başima değiştiremeyeceğim gerçeğini bana bir türlü anlatamadilar,inandiramadilar.Çevremde henuz kavrayamadiğim onca şey olurken ,ben bir süper kahraman oldugumu düşünür,büyümek için sabırsızlanirdim.Filmlerde gördüğümüz kahramanlardan daha farklıydı ve daha gerçekçiydi,olmadik güçlerim yoktu,uçamiyordum,gözlerimle bir duvarin arkasini göremiyordum,keskin kılıçlar ve amansiz silahlarim yoktu.Cılız bir çocuktum ve bu insansı haliyle çok daha gerçekti.İnanilmaz bir duygu idi ve bu beni etrafimdaki herkesten çok farklı olduguma inandirdi.)Ergenlik dönemim geldi çattı ve bir anda değişti herşey benim için.İçimdeki o süper kahraman yontulmuştu ve epeyce farklılaşmişti.Artık dünyanin geleceği,barış huzur ve insanlara koşulsuz yardim etme eğilimimin yerine ,süper kahramanin kendi hayatini değiştirebileceğine,barındırdığım tüm zaafiyetlerin ve hoşuma gitmeyen tüm unsurlarimin üstesinden gelebileceğimi düşünmeye başlamış ve beni çok farklı ve güçlü yapacaği kanaatindeydim.Beni bilenler için tarif ediyorum.Şimdilerde ortalama bir hayati olan,basit memnuniyetler edinmiş ,sıradan ve bir boka yaramayan biri olarak tarif edebiliyorum kendimi.Artık kendimde dünyayi,hayati ve kendimi değiştirecek gücü bulamiyorum.Süper kahraman aldiği darbelerle gebermiş yok olurken,o muhteşem kostumun altindan,görünürde güçlü ama gerçekte çelimsiz bir ben çıktım.Her rüzgarda eğilen,ortalama üstü seslerden korkar oldum.Hani hayatin anlami diye bir geyik vardır ya,entellektüellerin davet ve sergilerde,sıradan insanlarin rakı masasinda,esrarkeşlerinde esrar zirvelerinde bahsettikleri şey.İşte ben hayatin anlami olarak adlanirilan şeyi buldum sevgili dostlarim.Yaşam size istediğiniz herşeyi yapabileceğiniz kudreti sağlamiş gibi yapıp,adice bir bok sunmayan yanılsama imiş.Ne salak bir kelime bu böyle, yanılsama.Benim cümlelerimde yeri yok oysa böyle kelimlerin.Ama yaşam bu.Bu ve benzer kelimelerden uzak durmam gerektiğini düşünmemi sağlamiş,sonrada yazımın en can alıcı cümlesinin orta yerine ayni kelimeyi saplayi vermiş bir hayattan bahsediyorum.Yanılsama imiş ) has…ir
Bu yaziya başlarken bitirebileceğimi düşünmem, hayatin o..ospuluğuna örnek teşkil edebilir pek.Bu yazida çok şey anlataciğini düşünürken,defalarca tuşlarına bastıgın klavyenden çıka çıka hiçbirşey anlatamadiğin ,bu aptal ve anlamsiz hiçlik yazisi çıkıyor.işte hayat böyle birşey dostlarim.İyi niyetle başliyor güzel şeyler düşlüyorsunuz ama sonuçta varılan nokta hiçbirşey oluyor.
yorumlar
iimiş…:)
Nelerden vazgeçebilirsin..
ne olacak yani birşeylerden vazgeçersen ???
Yeni hayat başlayacak, bu amacı gerçekleştirmek adına önceden çalışma yapacaksın, herşeyi değiştirmek kendi elinde..Gücü elinden bırakma..Mutlu olmak için risklere girmen gerekir..
evet, kitaplarda da böyle yazar ama öyle değildir.
Eski hayatı sürdürmek kolay da ondan, fazla birşey yapman gerekmez, üşenir, sürekli yakınırsın..
yo yo doğru söylüyorsun, ama her insan bunu yapamaz ; yapmamalı..birileri kaybetmeli, çünkü düzen böyle..bir örnek vereyim bir dans okulunda çalışan üç temizlik işçisi varmış ali, mustafa, mehmet hergün dans pistini temizlerlermiş.ali ve mehmet hergün kaderlerine küfreder kafalarını bile kaldırmadan yerleri silerlermiş aralarından mustafa meraklıymış, o da yerleri siler ama dans edenlere bakarmış. gelgit zaman mehmet algısını o kadar yoğunlaştırmış ki bir kaç figürü ezberlemiş ve bir gün talih kuşu pardon dans hocası partner bulamadığından temizlikçilerden birisini yanına çağırıp yetişemediği öğrencilerinden birisinin kavalyesi olmasını istemiş. bir süre izlemiş bakmış ki mehmet bu işi gerçekten kıvırıyor. ve o günden sonra dans okulunun hocası mustafa’nın temizlik yapmasını değil dans etmesini; öğrencilere eşlik etmesini istemiş. bir süre sonra mehmet dans okulunun yeni hocası ve daha sonra dünyaca ünlü bir dansçı olmuş. anonimdir..peki ya mehmet’i çağırsaydı hoca mustafanın hali nice olurdu mustafa meraklı ama şansızsa yada mehmet eheeh.. öyle devam eder bu örnek 🙂
tuhaf dimi izleyen mehmet ama meşhur olan mustafa öyle değil tabi sallarken acele ettim:)
Zamanında şirketimin Rusya ya gönderdiği, işçiler arasından bazıları 3 ay içerisinde Rusçayı kavrayıp şirket kurup harikalar yarattılar desem, inanır mısın..Ama ”birileri kaybetmeli, düzen böyle” sözüne de inanıyorum, Simulten..
onlar direk anavatanında öğrenmişlerdir, rusçayı ondan. bi halaoğlu vardı türkçeyi bile benim gibi kıvıramazdı almanyaya gitti geldi..şimdi almanca belgesel izliyor…normal, şartlar insanları seve seve bazı şeyler yapmaya zorlar.”birileri kaybetmeli, düzen böyle” tırnak içinde olunca daha bir iğneleyici oluyor gerçekten…
Bu cümlenin kendi tırnak zaten, tırmalıyor ve kabullenmesen de gerçekleri bilmelisin..İyi düşünemeyen birine koltuk verip, karar verici yapamazsın..Yapsan da, meşaleyi düşürdüğü yerde yangın çıkar..
haklısın ama mehmet ile ali aslında en az mustafa kadar iyi düşünebilen insanlar. onların bu halde olmasının tek sebebi kendi varlıkları değil onu anlatmaya çalışıyorum.
yukarıdaaki sallama hikaye dışında gerçek hayattaeline meşala verilmiş ve babasının parasını hiç eden çok insan tanıyorum bilmem anlatabildim mi?en baştan şartlar eşit değil di zaten.
Onlar şanslı ve şansını iyi yönde kullanamayanlar, ama çok akıllı ve farklı fikirli insanlar tanıyorum..Belli bir düzeni profesyonel yönetmek bana göre, işe sıfırdan başlamış bir toptancıdan daha kolaydır..Hep sıfırdan başlayarak bir noktaya gelmiş insan hayatlarını irdeler, olağanüstü zeka farklılıklarına hayran olurum..
mustafanın algısı birileri tarafından baskıyo uğratılmamış en buyuk şansı bu.birşeyler sonradan kazanılmıyor ağaç yaş iken eğiliyor aile bunun farkında olamaya biliyor.bi süre bazısı yükü kaldıramayıp intihar ediyor yada bir ömür boyu ağır depresyon ilaçları kullanmak zorunda kalıyor…
yaşam her zaman gördüklerimizden fazlasını içeriyor
Böyle samimi bir yazıya böyle zorttirik yorumlar içim acıdı.
Matematik
Zaten ilk yorumumu size yapmıştım Harita, diğer yorumlarım Simulten e..
Hocam. Bir zamandan sonra aynen dediklerin yaşanıyor. Ben hala daha rüyalarımda bir zıplama ile uçabildiğimi görürüm. Birde yaşam bakış açısına göre de biraz değişiyor. Hani derler ya deliler sanal bir alemde istediklerini yaşarlar ve bizler onlara deli deriz. Biraz düşününce aslında bizler deliyiz. Sadece sayımız o kadar çok kişi onlara deli demişiz. Kim istemez ki yaşamı dilediğin gibi yaşamayı. Son olarak her daim dediğim gibi insanlarda yaşlılığın bilgeliği yerine cocuğun saflığını tercih edersek. Yaşamı saflaştırabilirsek. Ancak birşeyler değişir. Belki süper güçlerimiz bile olur 🙂 Kolay gelsin.
bişi sorucam yazıları nasıl tutuyoruz. Bi türlü bulamadım. Çok güzel yazılar var tuttum dediklerinde görünmek istiyorum da.
Gecenin bu saatinde cevap verdiğin için çok teşekkürler. Kolay gelsin. Aslında yazılarına baktım da seninle kafa yapılarımız bazı noktalarda benzeşiyor.
Sadrazam Talat paşa,bir gün Neyzen Tevfik’e devlet dairelerinden birinde katiplik önerir.Neyzen Tevfik;-Katip olacağım da ne olacak?Diye sorar.Teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran Talat paşa ,memurluk katlarını alttan üste sıralar:-Önce şu ,sonra bu…Neyzen’in Hâlâ hoşnut olmadığını sezince de,Şöyle sürdürür:-Daha sonra vekil,nazır,kim bilir belki de sadrazam…Neyzen’in yanıtı yine bir soru olur:-Ya sonra?Talat Paşa ,bir an duraksar.’’sonrası’’patişahlıktır çünkü ister istemez :Hiç! Der.Bu yanıt karşısında güler ve şöyle der Neyzen Tevfik:-Ben bugün de Hiç’im ! Sonu ‘’Hiç’’ olduktan sonra, onca zahmete ne gerek var?Neyzen Tevfik KolaylıEski yazıyla(Arab alfabesiyle) boynun da Hiç yazıyor.—————————————————-Bak; cihandan ne kazancım oldu? HiçŞu geçen hayatım da elimde ne kaldı? HiçBen meclislerin ışığı idim;fakat bir kez sönünce ne oldum? HiçBen Cemlerin kadehi idim,fakat kırıldım…Şimdi ne oldum ? Hiç!Ömer Hayyam————————————————–“Hepimiz hiçiz.”byharlemsaray.
ee sonuç?bi sonucu yokmu bu işin?? ucu birşeylere bağlanmıyormu??bence bütün bu dalaverenin altından yine bizim gibi bir insan çıkacak, yazılmadı denmesin:)tıpkı truman şovdaki gibi..sanırım, biz siyah giyen adamlardaki istasyon dolabındaki yaratıklar gibiyizyarattığımızı insan merkezli evrende işaretler, formüller, teoriler delhizinde debelenip;yok efendim evren genişliyor, yok efendim kara madde, yok efendim kara enerji… kafa patlatıp duruyoruz.”ruz” demiyim beni ilgilendirmiyor..sonuç.. herşey sahte(sahte olmasını çok isterdim)all hail kay! all hail kay
geldiğimiz nokta ne ki ??
geldiğimiz derken; gelmeden..üff, her neyse..içten bir yazı olmuş he man..
bir masalda yaşıyorsak bir orman sınırını geçmemesi gerek hayellerimizin..orman ise orada yaşayan kuş ve böcekler için çok şey ifade eder belki göç etmeden evvel. kalanlar ise hep olacaktır. ama balıklar için yosun kadar değeri yoktur yeşilin.ve bu bir masal tüm nefes alışlarımız..
hangi kısmı? gerçek-ten..
öyle mi?:)
çok hoş bir yazı.bu arada insan hayatını istediği gibi değiştirebiliyor.sadece buna inanmak ve çaba harcamak lazım.2007 kasımında dibe vurmuştum, hayatımın her alanında.7yıllık ilişkimi bitirdim, işimi yitirdim ve borçla İzmir’den memleketime döndüm, ve hep “dönüşüm muhteşem olacak dedim.ve bu yazın başında da yaptım bunu. zordu tabi.ama buna inandım.çok iyi de bir işim var şimdi.hani şu binlerce insanın girdiği ve kazanması gerekli olan sınavı kazanarak bu işi elde ettim.ama istenince oluyor.sadece buna inanın ve hedefe ulaşmak için çabalayın. “umutsuzluk yasak!”hatta bir umuttur yaşatan insanı🙂
arada bir dibe vurmak lazım
yok yok bu aralar böyle yüzmek lazım diplerde hem hızlı çıkış yaparsam başıma bi işler gelir mazallah.Küçük bir çocukken ne çok hayal kurardim.Dünyanin gidişatını tek başima değiştiremeyeceğim gerçeğini bana bir türlü anlatamadilar,inandiramadilar.Çevremde henuz kavrayamadiğim onca şey olurken ,ben bir süper kahraman oldugumu düşünür,büyümek için sabırsızlanirdim.Filmlerde gördüğümüz kahramanlardan daha farklıydı ve daha gerçekçiydi,olmadik güçlerim yoktu,uçamiyordum,gözlerimle bir duvarin arkasini göremiyordum,keskin kılıçlar ve amansiz silahlarim yoktu.ben ise gayet filmlerdeki gibi doğa üstü güçlerim olduğunu düşünürdüm hep. x mendeki storm , he-man, gibi karakterler çok etkilemiş beni. hep çok güçlü olduğumu hatta rüzgarı yağmuru kontrol edeceğimi düşünürdüm. sonra bir ara istanbul da su kesintileri başladı… ben de havayı kontrol edebiliyorum ya yağmur yağrdırayım dedim ve yağdı! sonra istanbula o kadar çok yağmur yağdı ki sel bastı her yeri… bu sefer de vicdan azabı çektim güçlerimi kontrol edemiyorum diye. işte o gün bu gündür insani bir yaşam sürdürmeye çalışıyorum. güçlerimi kullanmıyorum. kontrol edemeyince kötü sonuçlar doğuruyor.bu arada ben yeniden inanılmaz aileyi seyredeyim ya, ne şeker bir animasyondur kendileri.
kendimi buldum bir an… Tebrik ederim sizi her açıdan başarılı..