* Yoksun. Avuçlarımda hüzün, sensizlik var her yerde; bir çift göz gelir önüme kapandığında gözlerim, hayalimdir; dokunmak o gözlerin sahibine yüzünü ellerimin içine alıp kitlenmek gözlerine…* Yoksun. Yasaksın bana, tuzaksın. Yapamam olamam seninle; yaklaşsam, yakarsın ateşinle uzak dursam üşürüm… Aşkım tek başına yetmez beni ısıtmaya.* Yoksun. En ihtiyacım olduğu anda, üzersin; gücüm yok artık oyunlara. Beni anla isterim, dinle derdime ortak ol isterim, yanında kendimi güvende ve huzurlu hissetmek isterim… Sen en beklenmedik anda çekip gidersen dayanamam, erir biterim.* Yoksun. İnanmadın bana, güvenmedin, beraber bir yolda yürürken en ufak tökezlememden bıraktın elimi, düştüm. Bir de sen kızdın bana, inan daha çok yandı canım, ağladım çocuk gibi… Utanmadım, sonra tuttun elimden kaldırdın beni yerden teselli ettin inandım devam etik yola. Bu sefer sen tökezledin, düşmemek için asıldın bana yine ben düştüm kırıldım paramparça oldu yüreğim…* Yoksun. Başımı yaslayıp omzuna sessizce ağlamak istedim. Yaşanmışlıkların hesabını vermekten yorulmuşken: ”Hesap ver.” dedin ”Neden ağlıyorsun bana cevap ver?” dedin. Ben sadece susup ağlamak istemişken bir darbe de senden yedim…* YOKUM! Benim sevdiğim adam sen değilsin. Yüzüne baktığımda beni benden alan düşünceli, sevgi dolu adam değilsin. Evet, aşığım; ama sana değil 5 yıl önceki haline aşığım, ilk tanıştığımız günlerdeki sevgilime aşığım. Seni hiç bırakmayacağım diyen, gecenin bir vakti pencereme taş atan kalkıp baktığımda seni çok özlemiştim diyen adama aşığım ben…* YOKUM çünkü yoruldum ben…

* Aşk güzelmiş; lakin tadında kalmalıymış her şey. İlk lokmayla tadılan en güzel yemek gibi gelirmiş, ömür boyu yesem yine bıkmam dermiş insan… Sonraki her lokmada lezzeti düşermiş yavaş yavaş alınan haz bir kenara, mutsuzluk kaplarmış insanın içini acı gizlice büyürmüş, sonra anlarmış ki insan sevgiliye değil aşka aşıkmış aslında. Çektiği acı aşk acısı değil kendi aptallığının cezasıymış…