Bu kadar özel bir mevzuyu paylaşacak kimseyi bulamamam adıma üzücü muhakkak. Aslında paylaşabileceğim kimseler var tabi ama gecenin bu saatinde onları rahatsız etmektense sizleri rahatsız etmeyi tercih ettim galiba.
Konu tahmin edilebileceği üzre ben ve karşı cinsten (dişi oluyolar) ve hemcinsten bir takım insanları içeriyor, karmaşık, sevindirici, üzücü, şaşırtıcı, bedbaht, hepsi.
Önceki bir hikayemede gönderme yaparak şahısları yine harflendirerek konuma başlıyorum. Ben, naratör, birinci tekil şahıs olarak “A” harfini seçiyorum kendime. Bir dönem can yoldaşlığı yaptığım, ama kendisine asla güvenemediğim bir dostuma da “B” harfini tahsis ediyorum (bu ona hayattaki son kıyağım olsun). Konunun karşı cinsini oluşturan hanıma da “C” harfini vermek zorundayım. Neden A’dan sonra C değil de B geliyor ki? B olmasa da A,C,D,E diye gitse alfabeler, A’yla C daha yakın olsalar, arada sırada D’ye, E’ye misafirliğe gitseler?
Yıl 1998. Ben C’den hoşlanıyorum, ama bir türlü emin olamıyorum ne yapmam gerektiğine. Çünkü C çok saygı duyduğum bir kişilik ve aramızda cereyan edecek herhangi bir vukuatta iş ciddiye binecek, kısa bir süre sonra kendisinden beklediğimi bulamadığım takdirde ilişkimi bitirmem çok zor ve kırıcı olacak. Bir de sosyo-ekonomik kaygılarım var ki onlara değinmiyorum bu yazıda. Ben bu konuyu sürüncemede tutarken, durumdan az çok haberi olan B bir gün punduna getiriyor ve “atamayana atarlar” deyiminin gerçekçiliğini bana ispatlarcasına C’yi sevgili olarak ediniyor. Durum karşısında ellerim kollarım bağlanıyor ve C resmen “yenge” sıfatını almasıyla birlikte “arkadaşımın aşkı” olarak hayatına devam ediyor. Derken takriben 6-8 ay sonra C, B’yi tanımaya başlamış olmasından dolayı olsa gerek ani bir kararla kendisini terk ediyor, B perişan oluyor, onu teskin etmek de büyük ölçüde bana düşüyor. Bu zaman zarfında da ben D ile 3 yıl sürecek olan, ateşli, inişli çıkışlı, kavgalı dövüşlü bir ilişkiye giriyorum. 2001 yazına kadar sürüyor bu.
Buraya kadar herşey normal. Ben kendimi ifade etmekten aciz kalmışım, dolayısıyla durumdan bi-haber olan (ya da öyle gözüken) B ile C normal bir etkileşim sonucu bir birliktelik yaşamışlar, bitirmişler, ben aşkımı kalbime gömmüşüm, hatta araları açıldığında hemcinsimin yanında olmuş, onu teselli bile etmişim. Benim de bir sevgilim var ve muhtemelen dışarıdan bakıldığında çok da sağlıklı ve eğlenceli bir ilişki.
Ama buradan sonra ben C’ye bir kaç kez sağda solda rastlıyorum, oturuyor saatlerce konuşuyoruz ve anlıyorum ki C’yi ben pek tanıyamamışım yengem olduğu zamanlarda. C meğersem benim aradığım şeyin ta kendisiymiş. Onu bir kaç ayda bir aramaya başlıyor, seyrek de olsa görüşüyor, her seferinde bir kez daha etkilenmiş olarak evime dönüyorum. Dün geceye kadar.
Çünkü dün gece dışarda buluşmuyoruz. Evine gidiyoruz C’nin ve beraber uyuyoruz. Bu arada aklınıza fesat şeyler gelmesin, ben ona masal anlatıyorum, o uyuya kalıyor, sonra onu seyrederek ben de uyuyorum. Sonra uyanıyorum sabahın bi saatinde, ona dokunmam lazım, bu kadar zamandan sonra işte yanımda, üzerimizde aynı yorgan var ve ben öylece bakmak dışında birşey yapamıyorum. Cesaret toplamakla harcadığım zamanı müteakiben mücadeleye başlıyorum. Önce ufak dokunuşlar, masum bir kol atma, küçük bir sarılış, yanağa kondurulan bir buse, saatler sürüyor. Olumlu tepkiler aldıkça dozaj artıyor, dozaj arttıkça “önsevişme” terimine yakışır, estetik hareketler mevzu bahis oluyor. Ümit Besen oluyorum. Bitmesin istiyorum o an, ama sabah işe gitmem lazım ve zaten sabahtayız. İstiyorum, evet istiyorum dokunmayı, sevişmeyi. Ama aramızda bir bariyer var tabi, yeni tanıdığım birisi değil ki o! O benim arkadaşım, o benim bir dönem yengeliğimi yapmış bir kişi. Türk olmaktan nefret ediyorum o an, İngiliz olsam yengem olmıycak, B’nin eski kız arkadaşı, benim yeni kız arkadaşım olması için çalışacağım ama kolumdan tutmuş geri çekiyor beni toplum. Dudaklarımız yakınlaşmaya başlıyor artık, evet, galiba olucak! Ama kafasını çeviriyor. Tekrar defanstan oyun kurmam gerekiyor, sete yerleşip tekrar girişimde bulunuyorum. Bu kez de muvaffak olamıyorum, ama yılmıyorum. Vazgeçiyorum, ben vazgeçsem de vücudum vazgeçmiyor. Mantığım hayır diyor olmasına rağmen duygularımı kontrol eden kimyasallar ataklarımı sıklaştırmamı ve rakibin üzerine daha organize gitmemi telkin ediyor. Ve o da karşı koyamıyor artık. Dudaklarımız birbirine deyiyor. Gecenin ruhunu yansıtıyor öpüşmelerimiz, küçük, kararsız, iddiasız, utangaç. Şehvetin önünde çok engel var, kalabalık içinde zor seçiliyor. Zaten hemen vazgeçiyor biraz sonra, ı-ıh diyor. Nerelere gideceği belli değil çünkü bu masum öpücüklerin. Ya da nerelere gideceği çok belli.
Artık çıkmam gerekiyor. 5’ten beri uyanığım, 9’da işte olmam lazım ama saat 10 olmuş. Kalkıyorum, giyiniyorum, kapıya gidiyorum. Yanıma geliyor. Sımsıkı sarılıyoruz. İçim karmakarışık olmuş, midem ağrıyor. Gaza çok basarak işe gidiyorum. Belki de ilk ve son kez dokunmuş bulunuyorum ona. Belki öylesine, bir anda galeyana gelerek bana karşılık verdi ve şu anda çok pişman. Ya da pişman bile değil, fasulyenin pişip pişmediğini düşünüyor.
Ama ben onu düşünüyorum. Yalnız mıyım yapayalnız mıyım bilemiyorum.
yorumlar
yani anca bu kadar güzel anlatılırdı konturpiye diye anılan durum. Kendini tutan ingiliz anahtarı, tirbüşon olsun. Bence defans sayısını düşür, 5-4-1’den atağa kalkan 4-2-3-1’e ondanda 4-3-3’e geç hemen. iyi haberden de mahrum bırakma bizi.
Ben bu durumda havalara uçmaktan başka bir şey yapmazdım. Kafayı yedin galiba. Bilgisayar başında seninle ilgili kesilen ahkamları okuyacağına her neredeyse gidip hatunu bul, ona sarıl ve bir daha da bırakma. İstemezse bile ısrar et sonuna kadar. Razı edemezsen de geçmişe gömmektir sana düşen. Fakat zannımca hatun sana bayılıyor. Haberlerini bekliyoruz.
sevgili anahtar,.. ismine bakıp “ee ingiliz degil miydi bu zaten, nasıl yani?” diye düşündükten sonra bir süre,.. asıl olayı kavradım,..
olabilecek en kötü durumdasın,.. C’yi sevdigin çok açık,.. Ama D’yi sevmiyor musun? D ile C arkadaş degil mi? arkadaşlar ise, şimdi onların ilişkileri ne olacak? neyse, bu zaten en önemsiz kısım,..
C seni bir metre çaplı çemberinin içine almış, onu uyutmana bile izin vermiş,.. demek ki o da seni seviyor olabilir,.. ama B’yi hala unutamamış da olabilir,.. ve benim gibi unutulamayan bir B için kurban edilmeni hiç istemem,.. hatta belki de senin duygularını hiç umursamadan, sistematik bir biçimde kendini avutuyor olabilir,.. eskisi gibi mutsuz olmadıgında seni yalnız bırakabilir C,.. ya da belki gerçekten dogru kişidir,.. gerçekten senin ruh eşindir,.. belki de hakikaten ruh eşi diye birşey vardır,..
ne olacak diye arama onu,.. çemberini kendi daraltsın, sen etrafında istedigi kadar boş bir alan yaratmasına izin ver,.. eger şansın yaver giderse, üç sene boyunca seni tanıdıgını, nasıl biri oldugunun farkında olmadıgını sonunda anlayacak, neyi istedigini / istemedigini tartacak, herşeyin bir yanlış anlama, bir anlık bir avuntu krizi sonucu olmadıgını gerçekleşmiş olmaktan daha karışık oldugunu görecektir,..
bunu görebilmesi, ve bu karışık durumu çözmeye cesaret edebilmesi için birşey yapmalısın,.. onu bunaltmadan,.. zaten heryere birer parça dagıttıgı kalbinin bir parçasını da senin koparacagını düşündürmeden,.. bence bu yazının linkini ona göndermen, ve hiçbirşey söylemeden beklemen C’yi etkileyecek çok şirin / romantik bir hareket olabilir,.. gerektigini düşünürsen, ahkam sahiplerinin, ahkamlarının silinmesinden rahatsız olacaklarını sanmıyorum,..
olabilecek en kötü noktadasın demiştim ya,.. ama hala birşeyler olabilecegini düşünmek, benim kalbimi aldırıp yerine döktürdügüm betonun bile neredeyse heyecandan kasıldıgını hissetmeme neden olacak,..
Bazı şeyleri yaşamadan bilmek zor. En kötü ihtimal bile "Ah keşke" den, insanın içi içini yemesinden çok daha iyidir. Zaten olaylar fazla müdahaleyi gerektirmeden kendi kendine gelişiyor, belli ki karşılıklı hisler aynı yöne gidiyor, bırak aksın hayat. O hayatın ucundan tut ki sonra peşinden koşma. İnan çok yorucu oluyor ve sonunda elde ettiğin de koca bir hiç oluyor..Hayırlısı…
da tesadüfen rastlastigim B, B’nin hasis hikayesini bu sayfadan okuyup, kahkaha kahkaha gülmem,mekanin bir İngliz pub olması, münasebetsiz, sokak serserisi bir harfin diger harfleri merak edip cıs yapmasi, amatör futbol liginin beni bunlari okumaya itmesi, hatta futbolun İngiltere’den dogmus olmasi beni hayrete dusurdu..
konuşacaksın, evet bu konuda korkmadan konuşacaksın C ile, bu aşamaya kadar gelmişken kaçmak olmaz, bence istediğini alacaksın, düşük bir ihtimalle alamamış olsan bile içinde kalmaz en azından, “-aah ulan, nasıl da kaçırdım elimden onu” demezsin bir gün ingiliz pub’ında viskini yudumlarken.
jawussjan, iste simdi hikaye baya bi karisti:) kardesim 4 yil gecmis aradan, hakkaten komik yani.neyse..
🙂 asıl şimdi bekliyorum ingilizden sonucu…
şamo hep senin başının altından çıktı bu iş, üstteki hikayeyi okuyup kestim gaz veren bir ahkam 🙂 bunların çocuğu bile olmuştur şimdiye kadar 🙂