abd savunma bakan yardımcısı (bilinen) son akşam yemeğini dün gece mustafa koç’un evinde kemal derviş, mehmet ali bayar ve cem boyner’le yedi. neler konuşuldu, bir bilen arıyorum.
abd savunma bakan yardımcısı (bilinen) son akşam yemeğini dün gece mustafa koç’un evinde kemal derviş, mehmet ali bayar ve cem boyner’le yedi. neler konuşuldu, bir bilen arıyorum.
yorumlar
…ekonomi muhabiri var ya… hani cebiniz ve kalbiniz boş kalmasın diyen adam. İşte o şey demişti, ABD, Türkiye’den, Irak Operasyonu’na destek vermesine karşılık olarak, 36 milyar dolar para verecekmiş. Bunun 26 milyar dolar’ı, ABD’ye olan askeri borçların silinmesi için kullanılacakmış, 10 milyarı ise bahşiş bize. Dedikoduymuş bu. Bilemiyorum.
Bizimkiler ’36 milyar bizi kesmez; toplam borcumuz olan 106 milyar dolari silin, Irak isinde de hic elinizi kirletmeden bize hava destegi verin; gerisini biz karadan halledelim’ demis olabilirler.
erken seçim tarihinin de sayın bakan yardımcısının ankara temasları sırasında belirlenmiş olmasında bit yeniği arayacak kadar paranoyak olmam, takip edilmediğim anlamına gelmiyor kanımca. pazar günkü mönü de yeni oluşum için gereken maddi ve manevi destek ile, seçimlere kadar nasıl bir hükümetin görev yapması gerektiğine dair brifing de vardı korkarım -ki büyük abimizin savaş planları şaşmasın-
yazıyodu. 28 milyar dolar askeri harcamalar için hibe edecekler herhalde. bi de geçen körfez savaşından kalan zararlar konusu varmış. bi de ben bişe sorcam sizce bu savaş bizi nası etkiler?
soruma yanıt bulamadım am aynı soruya benim gibi takılmış birini buldum haysiyet.com’da. link yapmayı beceremediğim için henüz aşağıya kopyalıyorum saner şen’in yazısını. kendisini de buradan kutluyorum.
————————–
DIŞARIDAN MÜDAHALE
Wolfowitz Mustafa Koc’u
nereden tanıyor?
SANER ŞEN
———–
ABD terörle savaşında Afganistan’ın ardından şer ekseni ülkeleri için kolları sıvadı. Bu eksende olduğunu ilan ettiği ülkeler arasında ilk hedefi olarak belirlenen Irak’a saldırı için aylardır dünya ülkelerinin desteğini arıyor. Avrupa’dan İngiltere dışında aradığı desteği bulamayan ABD, şimdi de muhtemel saldırının sıçrama tahtası olarak gördüğü sadık müttefiki Turkiye’nin nabzını yokluyor. Bu nabız yoklama sürecinde ABD, bazı temaslarda bulunmak ve Irak’a saldırı planına destek bulmak amacıyla Savunma Bakan Yardımcısı Poul Wolfowitz’i Turkiye’ye yolladı.
Buraya kadar her şey normaldi. ABD, AB’nin Arap müttefiklerinden homurtular yükselmeye başlayınca son çare olarak destek arayışında Türkiye’ye yönelmişti. Körfez Savaşı sırasında bir koyup üç alma hayalleri hüsranla bitmiş Türkiye, savaş yüzünden Irak’tan sonra en çok zarar eden ikinci ülke de olsa ABD’nin en sadık müttefikiydi. Ve IMF’siz nefes dahi alamıyordu. Doğru noktadan sıkıştırılırsa beklenilen desteği vereceği düşünülüyordu.
Peki bu destek turuna Mustafa Koç, Cem Boyner ve Mehmet Ali Bayar’ın nasıl bir katkısı olabilirdi? Ya da niye olsundu?
Poul Wolfowitz, Conrad Otel’de verdiği konferanstan sonra, Başbakan, Savunma Bakanı ya da Genelkurmay Başkanı ile görüşmek yerine neden ilk iş olarak Kemal Derviş ile görüşmeyi tercih etmişti? Bu görüşmelerde, siyaset sahnemize balıklama dalan Mehmet Ali Bayar ve genç, dinamik, politikacı-işadamımız Cem Boyner’in ne işi vardı? Daha da ilginci, bu görüşmenin mekânı neden Mustafa Koç’un yalısıydı? Mustafa Koç’un Poul Wolfowitz’le ahbaplığı nereden geliyordu? Yok, ortada böyle bir ahbaplık yoksa Koç’un yalısından başka, toplantı yapacak mekân bulunamamış mıydı?
Gazeteleri okuduğumda benim aklıma bu sorular geldi. Belli ki haberi yapan politika muhabirlerinin, günlerce bu ziyareti konuşan köşe yazarlarının ve yayın yönetmenlerinin aklına gelmemişti. Onlar için yapılan toplantı, katılımcılar ve toplantı mekânı, haberi oluşturan “ne? nerede? ne yapiyor?” sorularına cevap olmaktan öte bir anlam ifade etmiyordu.
Acaba bir süredir medyamızın estirdiği yeni oluşum-merkez sağ izdivaç rüzgârları yüzünden kronikleşen kıllanma halim beni daha engin paranoya denizlerine mi sürüklüyor yoksa bu işin içinde bir iş mi var, karar veremedim.
Siz ne dersiniz?
—————–
HAYSİYET’İN NOTU: Sözkonusu toplantıya katılanların nasıl belirlendiği konusunda Funda Özkan’ın 18 Temmuz tarihli Radikal’deki yazısı aydınlatıcı nitelikte
Yemeğe katılan Cengiz Çandar, durumu anlatıyor: işte burada
Çandar, komplo olmadığında iddialı…
Bana sorsaydılar, “O gece o masada olup, Wolfowitz’in anlattıklarını mı dinlemek isterdin, eski kız arkadaşınla sefil bi börekçide oturup onun anlattıklarını mı?” diye.. Neyse.. Kafayı yiyorum galiba
🙂
coni mevzusu ile ilgili olarak geri kalmış bir ülkede yaşandığının unutlmaması gerekir. ayrıca da conilerin hayatı değerli olduğu için (direk para karşılığı değerinin yükek olması kastediliyor) ölen coniler için sigorta şirketlerinin yapması gereken yüksek ödemelerin azaltılması için savaş teknolojisinin ilerlemesi ve mümkün olan en az insan kullanımıyla savaşa geçilmesi gerekmektedir. problem insan kullanılmasının kaçınılmaz olarak insan kullanılması halinde de maliyeti daha ucuz olanların tercih edilmesi anlaşılır hale gelir.