Sürgününe aşık toprakların sevdasıydı belki de içimde biriktirdiklerim…Hüznüme umut karışmıştı , haberim yoktu…Maviye boyalı rüyalarımın kahramanıydın , hep kahramanım olarak kalacaktın…(…)Artık gece yarıları şiir yazmak yok, çok uzak kentlerin birinde!Artık yeşil gözlü bir çocuk anımsatmayacak sevdasına hüzün bulaşmış med-cezirlerimi !Artık söz ne zaman senden açılsa , atılmayacağım lafa , susacağım…Susacaklarım birikecek ve…Ve arta kalan ne varsa senden, bir artı olacak biyografime…(…)Keşkelerimi biriktirdiğim bir sandal sana doğru yol aldı bile , gece mavisi bir denizde .Yolunu kendi bulur , kaybettiğim her sende…Sen acısına belki karışmş bir coğrafyada , herhangi bir otogarın aslında çok umrumda olan bir peronunda kalkış vaktini beklerken daha uzaklara gitmeye, ben gözlerim kapıda anahtarınla içeri girmeni bekleyen ahmak bir aşık olacağım tüm bunlardan habersiz elbette…Saat 02:02’yi vurduğunda beni düşünmediğinden adım gibi emin olsamda , kendimi kandırıp öyleymiş gibi gülümseyeceğim…(…)Artık akşamüstleri sahil gezmeleri olmayacak biliyorum.Tavlada sana kasten yenilmeyeceğim.Köpüklü kahve muhabbetleri…Çiçekçi kızın yapışıp, fal bakma isteği…Birlikte yapılan salatalar, yemekler…Hiçbir zaman çilekli bir pasta istemeyeceksin, biliyorum…Biliyorum hayat yenileyecek bizi.Sessizliğin sesime kırbaç olacak , kahrımla buluşacağım. Biliyorum en kafir mısralar yapışacak dilime , yenileceğim herşeye…