Rivayete göre, genç ve hırslı profesör günün birinde (muhtemelen 1591’de bir gün) elinde abanoz ve kurşundan yapılmış toplarla dolu bir torbayla Pisa kulesine çıkar, Pisa Üniverstesi’nin şamatacı öğrencilerinin ve durumdan rahatsız profesörlerinin gözleri önünde, farklı ağırlıkta ve aynı büyüklükteki topları aşağı atmaya başlar. Amacı Aristotales’in iki bin yıl önce ortaya attığı “cisimler ağırlıklarıyla orantılı hızda düşerler” ilkesini çürütmekti ve çürüttü de.

İşte Galileo’nun düşünsel üslubu böyleydi; uç noktalardaki gözlemlere başvurmak. Stephen Hawking’in yazdığı gibi “Galileo modern bilimin doğuşunda belki de herkesten daha fazla pay sahibiydi…Galileo; insanoğlunun dünyanın işleyişini anlamada umut besleyebileceğini ve dahası bunu gerçek dünyayı gözlemleyerek başarabileceğini öne süren ilk kişilerden biriydi”. Serbest düşüş deneylerinde zamanın karesine bağlılık ilkesini (s=gt^2/2) geliştirdi. Aristotales’in ilkesini inkar etmesi ona iyi-kötü bir ün kazandırmış ve Pisa Üniversite’sindeki sözleşmesinin yenilenmemesine sebep olmuştu. Pavdova’daki kısa bir süre önce boşalan matematik kürsüsüne talip oldu, sınav görevlilerinin ve Venedik senatosunun onayını aldı. Pavdova entellektüel açıdan daha zengin bir atmosfere sahipti.1609’da Flemenk gözlük yapımcılarının uzaktaki nesneleri yakında gösteren bir optik aygıtı icat ettikleri haberi yayıldı. Galileo böyle bir aletle neler yapılabileceğini düşününce bunun parlak bir fırsat olduğunu hemen anladı. Bu aygıtın içbükey ve dışbükey merceklerden meydana geldiğini tahmin ederek hemen alet imalatcısına koştu. 24 saat içinde göğe çevrilecek olan ilk teleskobun yapımını tamamladılar.

Gösterişli bir törenle 8 kat büyütme gücüne sahip bir teleskopu Venedik düküne verdi. Büyük bir ikramiye ile ödüllendirildi, maaşı iki katına çıkarıldı ve ömürboyu hocalık sözleşmesi yenilendi. Sonra teleskobu ile gözlemler yapmaya çekildi. Birkaç yıl içerisinde Ay’ın dağlık yüzeyini, Jüpiterin dört uydusunu, Venüsün evrelerini, Satürn’ün halkalarını ve Güneş lekelerini gözlemledi. Yıldızların Habercisi adlı kitabı tüm Avrupa’da sansasyon yarattı. Jüpiterin uydularının hareketlerinin Jüpiter merkezli; Venüs’ün hareketinin de Güneş merkezli olduğunu anlamıştı.

Jüpiter ve uydularıyla alakalı bir notu
Jüpiter ve uydularıyla alakalı bir notu

Yani Kopernikçi yaklaşımın doğruluğunu görmüştü. Bunlar yüzyıllardır kilise dogması haline gelen dünya merkezli evren teorisine ters düşüyordu. 1611’de Vatikan’ı astronmi buluşlarıyla etkilemek için bir resmi ziyarette bulunmak istedi. Tehlikeli sulara açılmak istiyordu. Anca bu ziyarette bu çelişkiler görmezden gelindi ve ziyaret olaysız geçti. Papa V. Paulus’la görüşüp duasını ve desteğini aldı. Papalık makamı adına resmi görüşü bildirmek Kardinal Ballermine’in göreviydi. Birtakım matematikçi ve astronomdan görüş istedi ve Gallileonun görüşlerine teyid aldı.1612 ilkbaharında Galileo’ya bir rakip çıktı. Apelles adındaki bu kişi Güneş lekelerini önce kendisinin gözlemlediğini ve bunların güneşin önünden geçmekte olan yıldızlar oldığını iddia etti. Galileo Apellese bir dizi cüretkar açık mektup yazdı. Bu mektuplarda Galileo, Kopernikçi yaklaşımın doğruluğuna inandığını itiraf ediyordu.Din cephesinden ilk saldırı Tommaso Caccini adlı bir genç papazdan geldi. Papaz yerleşik öğeleri savunmadan butün olayları anlamaya çalışmanı n ahlaklı olduğunu söylüyordu. Bir başka peder konuyu Roma Engizisyonu’na götürdü. Engizisyoncular Kopernik öğretilerini aptalca ve sapkın buldu ve Kopernikçi yaklaşımın dillendirilmemesi ve tartışılmaması talimatı verildi. Aksi halde Galileo hapse atılacaktı. Karar Galileo’ya Kardinal Bellarmine tarafından bildirildi. Galileo kararı itirazsız kabul etti. Galileo’nun kitapları yasaklanmamış ama “dünya dönüyor” demek yasaklanıştı.Budan sonra Galileo bir süre pratik bilime yöneldi. Mikroskop ile çalıştı ve böceklerin büyütülmüş görüntülerini inceledi. Ancak 1618’de geçen üç kuyruklu yıldızdan sonra ortaya atılan yanlış fikirler ve yeni bir Papa’nın gelmesi üzerine astronomiye yeniden döndü. İsim zikretmeden Kopernik Aristotales ve kendi görüşlerini tartışan üç karakterin anlatıldığı “İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Dialoglar” adlı bir kitap yazmaya başladı. Tartışmalar varsayımlar üzerinden ilerliyor ve kesin bir karara bağlanıyordu.

Dialogue Concerning the Two Chief World Systems
Dialogue Concerning the Two Chief World Systems

1629’da kitabı tamamlamasına rağmen Vatikan’dan izin geç geldi ve 1632’de yayınlandı. Aynı yıl içide Engizisyon yayını yasakladı. 1633’de Engizisyon önünde kendini savunması için Roma’ya çağırıldı. Yeni Papa, Urbanus‘un görüşleri sandığının tam tersine idi. Yargılama 12 Nisan’da başladı. Mahkeme 1616’da Galileo’ya dünyanın hareketlerini tartışmaması emrinin verildiğini ileri sürüyordu. Oysa ki karar öyle değildi. Ayrıca kitapta herhangi bir görüş benimsenip savunulmuyor herhangi bir sonuca bağlanmıyordu. Yani Galileo insanları düşünmeye sevketmek istiyor, engizisyoncularsa bu konuda düşünmeyi yasaklamak istiyordu. Hukuken Galileo’nun kazanması gereken davadan eserin yasaklanması ve Galileo’nun ömürboyu hapsi kararı çıktı. Yaşı ve hastalıkları sebebiyle ev hapsine mahküm edilmesi kararlaştırıldı. 1642’de evinde öldü. Geride ise üzerine çıkmak için çok sağlam ve yüksek omuzlar bıraktı.Kaynak 1Kaynak 2Kaynak 3Kaynak 4