Halkın önüne konan şartlar çerçevesinde, bunun başka türlü olabileceği mi sanılıyordu yoksa?Bir Türk vatandaşı, 200 milyon asgari ücretiyle, banyosuna batarya almak isterse, en az 25 milyonu, olur da bilgisayarına hepsiburada.com’dan winXP home almak isterse 300 milyonu gözden çıkarmak zorunda kalırken, sen 1,6 milyar (1000euro) asgari ücretli Alman’a banyo bataryasını 5 milyondan (3euro), 1,5 milyar (1000$) asgari ücretli Amerikalı’ya win XP’yi 279 milyondan (199$) verirsen, üstelik hepsini aynı tüketim gazı ile gazlarsan, bu millet abartmakla kalmaz, hoca-cemaat ilişkisini tam gaz götürür.Devlet-özel sektör elele; kaşıkla verdiğini kepçeyle almaya kalktığı zaman, o çok sevdikleri kapitalist sistem gereği, kepçeye koyacak bir şeyleri olmayanlar da “ayıp olmasın” misali korsan-morsan yapıp, korsan-morsan bulup, onunla idare ederler.Kitaplar da aynı şekilde… 20 milyonluk kitap korsanda 2 milyona satılıyorsa, oha yani… Bu telif hakkı denen şey, kitabın fiyatının %90 ı mı?Beyler, siz bu halka hırsız demeye getireceğinize, fukarayı soyan hırsızları görmek için başınızı biraz da öbür tarafa çevirin, hı?
Cok guluyorum yaf, bir muzik markete gidin x kisinin kaseti yerli bir x ise 5 gayme, CD’si 10 gayme, yabanci x ise kaset 10 gayme, CD 20-25 gayme. Bizim cdciye gidersen, 1 bos CD 350 bin, 1 bos disket 500 bin, 1 bos kaset 1 millon 500 bin. Bizim x abide bir muzik cdsi 1 millon 500 bin yerli-yabancı farketmez. Hangi yüsyildayis bilen var mi?Nasi olurda bir CD kasetten pahali olabilir?Bunu maliyetlerle aciklamak mümkün mü?Bu aradaki farkin sisirme oldugu bariz degil mi? Simdi ben hic bi sey ilmiyormusum gibi nasil gidip vereyim taza liralarımı bu zikkima bile bile? Fiyat farkı bariz peki baska fark var mi?Evet, korsan CD’nin icinden x’in resimleri ve tesekkur metni cikmiyo, cok uzuldum:(, fis vermiyollar, devlet baba kazanmiyo, bandrol yok ehh x ve x’in sevgili firması da kazanmiyo, e o halde kazanan kim? Biziz, yani halk, bundan daha halkci bir yaklasim olur mu? demek ki neymiş, eger devlet gercekten bizi dusunuyorsa bu ise devam edilecek, yok eger degilse bana daha iyi kazanma sartlarini saglayacak ki, fazlasini benden alabilsin. Ha o zaman da korsan olursa ben bu kez karsisinda olurum elbet, derim ki ulen bu adamlar da kazansin, emek harciyollar. Peki bu sartlarda X nasi para kazanir? Valla diyebileceim tek sey alabilen alsin kardesim, parasi olan icin 10 millon ne olaki? Bu kadar basit iste.
cd’yi 5 milyona satsalar hayatta korsan muzik cd sifilan almam. tsunamic’in söylediği gibi300.000 liralıkcd’yi 10-15 milyona satmaya kalkarlarsaalmayız tabi 🙂
İşini iyi yapan hakkıyla veren kimselerin korsan ürünlerini almam.Ama nedense acımam korsan iş yapılmasına.Sadece sömürülen onlar mı?Hepimiz aynı sistemin *okuyuz.
Birden metallica – napster blogumuz aklıma geldi. ( linki bulamadım )Psycho’nun ilk ahkâmı aynı tartışmayı alevlendirilir :)Lâkin şu cümle beni çok güldürdü :”Hatta ülkemizde sevdiği kızı almak için kendisine polis, subay süsü veren korsanlar yok değil “
konuyla %100 bağlantılı değil ama komik :)videocular, porno cd satarken sivil polistençekinirler hep. Üniformalı bir polis videocuyagiriyor ve porno istiyor, videocu yok diyor tabi.polis: ” -Ya ver ben sivil polis filan değilim.” diyor 🙂
En iyi protestodur Orijinali İngilizce 5 dolar olan kitabi saman kagida basip 14 dolara (20 milyon) satan kazikci serefsizlere. Onlar zengin olsun, kazandiklarinin yarisi korsanla mucadeleye gitsin, super. Gidip de bozukcu vcdcilere filan vermeyin parayi. Internetten bedavaya indirin. Kablonet Kazaa ne gune duruyor? Bu ulkede insanlarin kitap okuyup bilinclenmesini istemeyen golge hukemetlere nazire.
300bin liralık cd’yi 10 milyon liraya sattıkları doğrudur. Hatta 10bin lira bile olabilir o yuvarlak nesnenin maliyeti.Ama o 10 milyon lirayı cd’nin içeriğine veriyorsunuz.10 milyon lirayı Sting’e veriyorsam feda olsun. (Sting’in cebine bişey girdiği yok ayrı konu)
Bugün Feridun DÜZAĞAÇ’ın korsan CD sini aldım kendisine çok değer vermeme ve kendisinin fanatik bir hayranı olmama rağmen. CD’yi alırken bir an F.D.’ye saygısızlık yaptığımı düşünerek tereddütte kaldım alsam mı almasam mı diye ama birde şunu düşündüm ki adamın yaptığı müziklerle şöhret olma veya para kazanma gibi bir amacı yok. Hatta ‘ne mutlu bana, korsan da olsa albümlerim satılıyormuş’ düşüncesinde. Sırf bu yüzden korsanını aldım işte.
Feridun’un yaptığı müzikle para kazanmak gibi bir amacı yok! Feridun sizin sevginizi götürüyor eve 5 yaşındaki kızına yemek olarak. Nereden para kazanacak peki? Varsa sizin oralarda bir ofisboyluk filan söyleyelim de bari ordan kazansın adam. Part-time tabii, diğer zamanlarında da siz mutlu olun diye müzik yapmalı…
Keşke müzikten para kazanabilinen bir coğrafya olsaydık..bizim ülkemizde adam gibi müzik yapmanın (ki bu fikrim sanatın diğer dalları ya da alanları için de geçerli)maddi-manevi bedelleri var..biz dinleyici olarak bu bedellerin farkında olmaksızın tüketiyoruz..ve maalesef sanatı icra eden kişi ya da sanatçı ülkemizde o bedellerin karşılığını bulamıyor…ticari kaygılardan soyutlanmış bir mecraya sahip olabilmek için önce coğrafyanın koşullarının değişmesi gerekiyor… zaten o koşullar değişse korsana da gereksinim duyulmazdı belki.. neticede bedellere saygı duymak lazım..
yazar telifi + çevirmen telifi + işyeri kirası ve giderleri + maaşlar + vergiler + kâğıt + matbaa + dağıtımcı payı (%20-30)+ kitapçı payı(%40-50) + kâr = 20 milyonkorsan kitaptakâğıt + matbaa + kâr = 2 milyonBir kitabın maliyetini çıkarması için normalde en fazla 1000 adet satması yeterliyken, 80 milyon nüfuslu bir ülkede çoğu kitapta bu satış rakamına bile ulaşılamıyorsa, bir kitabın fiyatının pahalı (20 milyon?) olması normaldir. Daha iyi ve çok sayıda yazarlar çıkarmak, daha kaliteli çevirileri daha ucuza okumak istiyorsak, korsan kitaba hayır demeliyiz.
“ne mutlu bana korsan da olsa albümlerim satılıyormuş” = ironi! daha anlatayım mı? yoksa cidden hala bu adamların baba harçlığıyla filan mı geçindiğini düşünüyorsunuz? yukardaki süper takipçi uvernica da “tüm hakları yalnızlığıma ait” albümünün kapağına iyi baksın kocaman “korsana hayır” damgasını görebilecek mi acaba! birşeyler üretip kazanmanın nesi yanlış? sen korsanı alıyorsun tamam o senin emeğe terbiyen, bari bırak adam da korsan olmayandan kazansın, yakında canlı müzik yapılan barlarda bedava bira dağıtılmıyor diye de ayaklanırsınız; üretiminiz sömürülsün inşallah!
Dün Dost Kitabevıne 200 mılyon Taksıt yatırdım. Korsana karsıyım. Ama karsı oldugum ama dayatılan pek cok sıstemın hatta yasal, normal denen sıstemınde karsısında oldugum halde ıcınde bulunmam gerektıgını bulundugumu dusundum dosttan cıkarken. Hala korsana karsıyım. Adil degıl. Iyı de hangı sistemde? Bence bızım sıstemımızde pek adil cok adil apadil. Baska hıcbır turlu denge saglanamazdı. Denge saglanmıyor olsaydı hala devam edıyor olamazdık.
genelin düşüncesi şu, “Bir ben aldım diye mi batacak müzik piyasası yani.”Amerikan malı software’lara ben acımam ama mp3’lere, sanatçılara yapılmamalıama onlar da, yani üretici firmalar da makul fiyatlar koymalı cd’lere. Korsanıönlemenin tek yolu dinleyiciyi kazıklamamaktır. yanlış mı?
boş CD=300.000 demiş arkadaşlar, boş cd alıp dinlemelerini tavsiye ediyorum o halde en asgari fiyatlar baz alınmış döküm aşağıdadır :CD/basım/çoğaltım/stamper/fabrika = 650.000 beher CDCD kapak+24 sayfa iç = 450.000Ortalama albüm yapım maliyeti beher CD (satışa göre değişmekle beraber) = 1.000.000Şirket giderleri = ?Şirket giderleri hariç ürettiğimiz CD maliyeti 2.100.000 etti mi?kar koymadan dağıtımcıya verelim; dağıtımcı en kötü %15 koyar = apr. 300.000 etti mi 2.400.000parakendeci 1.000.000 kazanmazsa satmayı bile düşünmez. 3.300.000KDV+gelir vergisi = apr. 800.000, toplayalım 4.100.000Sanatçı ve firma daha bir şey almadı!5.000.000 a satılan CD lerin daha ne kadar kalitesinden ödün vermesini beklersiniz?Yabancı yapımların fiyatına itiraz edelim ama şu fiyatlarla Türk işi albümlerin korsanını alanlar da kalite beklemesinler. korsan aldıkları bir albümün kaliteli olduğunu düşünüyorlarsa da, bilsinler ki, hortumculardan pek farkları yok, onlar da iyi bir vatandaş olduklarını düşünüyorlar.
Korsan’ın da korsana karşı olmanın da felsefesi/savunması yapılır ama korsanı destekleyenler, haklı göstermeye çalışanlar bari “pahalı onun için yapılıyor” savunmasına geçmesin. Bir malın bedeli yüksek olunca onu çalmak hak mı oluyor? O zaman “bu pahalı – “bu ucuz” çıtasını kim koyacak? “Evet kaçak elektrik kullanıyorum, çünkü çok pahalı” demek mantıklı bir savunma mı olacak? O zaman herkes “benden daha fazla çalanlara hırsız denir, benim çaldığım kadarı normal benden daha çok çalanları hapse atın” desin olsun bitsin. Bu durumda kimse hapse girmez.Hortumcular milyarlarca dolar hortumlasın, pipetçiler de 10’ar milyon TL pipetlesin, kimse kimseden şikayet etmesin.
böyle çok bilenlere hastayımdır! kaç albüm yaptın sen bakiiim? maliyetin mebla yükseldikçe düştüğünü hatırlamak için orta 2 hayat bilgisi kitabından mı yararlandın? cümleleri iyi oku sonra gerçek anlamında ahkam kes. elimde olsa senin gibilerin müzik dinlemesini yasaklarım. parası olmayıp mecburen korsan alma, ya da arkadaşından albüm kopyalamak başka, “müzik yapıyosunuz lan cebren ve hileyle dinlerim size ne” demek başka. senin de üretimin sömürülsün inşallah!
tek bir cd üzerinden minimum değerleri veriyor… ister müzik cd’si olsun ister kitap, kopyayı destekleyen zihniyeti anlamıyorum. bu insanlar hiç emek harcamadan mı para kazanıyorlar? aslında bunların mesleklerini öğrenip işyerlerinin tam karşısına kopyalarını koymak gerek. doktor mu? buyrun burada daha ucuza muayene edeni var.. hem maliyeti hesaplasana! marjinal maliyet için link verecektim buyrun daha geniş bir içerik. belki biri üretim yapmak ister
ilk defa numb’la ortak bir söylevimiz oldu onda da kıçımıza mp3 yedik. 🙂 saolasın. yalnız bu işler sırayla.. bu durumda senden bize sıra gelene kadaar…
rakamlar sansığınızdan çok daha düşük olabilir.300 bine herhangi bir bilgisayarcıda satılıyor cd.müzik yapımcıları köşedeki cd’ciden almıyor herhalde.kimbilir, Çinden 50.000 liraya mı geliyor 60.000liraya mı? Burda toptancı fiyat basıyor,köşedeki cd’ci üstüne tekrar basıyor.%18 kdv koyuyor, onu koyuyor bunu koyuyor.oluyor 300.000… Ticaret yapan bu mantığı bilir. Bir örnek vereyim, Çin dengelen yaklaşık 90 cm uzunluğunda plastik bir kamyonunTürkiyeye geliş fiyatı 2.000.000 ,oyuncakçıda satış fiyatı 18.000.000 TLbaşka bir şey demiyorum. (Müzik korsanını da desteklemiyorum…)
korsanı durdurmak imkansız olduğu için lisans olayı ortadan kalkmalı.yada bir anlaşma yapılmalı .. lisans & korsan adında bir birleşimde herkes kazanır :)..az kazanır ama olsun..hiç kazanmamaktan iyidir..
dostum sana katılıyorum tabıkı uygun bı fıyat olsa kımse korsan almaz ben galıba bu konuda sızden bıraz daha sanslıyım ben sıtenıze kıbrıstan katılıyorum ve benım ulkemde korsan serbest ama yınede uygun fıyata orjınal cd bulursam alıyorum(gercı ıkısının de bır bırınden farkı yok ya hadı neyse)ama yınede ben korsanı sonuna kadar desteklıyom ben bı cd ye 10 mılyon verene kadar gotum cıksın benım verdıgım paraynan tarkan porsesını duvara caksın adaletmı lan bu . yasasın korsan
abı yazdıklarında kesınlıkle haklısın onlara soyleyecek bı seyım yok ama yazında bı parakraf var (bıseyın bedelı pahalı olunca onu calmak hak mı oluyo)dıyossun sende tek bısey ısteyecem kendı vıcdanına sıgın sence bı cd nın bedelı bu kadar yuksek olmalımı.herkesın senın kadar vıcdanlı olması dılegı ıle
yukarıda biri bahsetmiş “pahalı diye çalmak mı gerek” iyi bir tespit. yine bir kitabın ve cdnin maliyet analizde yapıldı. “paramız yok bunlar çok pahalı” da dendi.aklıma ilkokul günleri geldi, bi kitabı herkes okurdu elden ele dolaşırdı.korsan alsan dert -sanatçıya haksızlık olsun istemiyoruz.- almasan -bizede haksızlık- yine dert. küçük gruplar halinde bir kitabı veya cdyi turnike yapın başka türlü olmaz.
“Olmalı” veya “olmamalı” diyebilecek bir bilgiye sahip değilim. Ama insanların da hesap kitap yapıp “ben baktım en fazla yedimilyonsekizyüzellibin lira ediyor” demeleri saçma, çünkü kabul edelim veya reddedelim pazar ekonomisinin güzelliği arz-talebin serbestçe rol oynamaları ve iki tarafın da kazıklandığı hissetmeyeceği bir bedele ulaşması. Eğer sen cebinden çıkan para ile satın aldığın hizmet veya ürünün bedeli arasında bir uyumsuzluk görüyorsan almama olanağın var. Ama “hem almak istiyorum, hem de çok pahalı ödeyemiyorum, o zaman çalanlardan alayım” demek ahlaklı bir yaklaşım değil.Peki, ne pahalı ne ucuz, bu nasıl belirlenecek? Bu belirlenmeyecek, alanla satan arasında bir uyum olacak. Satan gerçekten yüksek fiyat çekmişse satılmadığını gördüğünde fiyatı düşürecek. Piyasa ekonomisinin terbiye edici, dengeye getirici mekanizmalarının işlemesine izin verilirse problem kalmaz.Bir zamanlar Telekom’dan sorumlu bakanın yaptığı bir hesaplama çok ilginçti: 1 gram otomobil 15 bin lira, 1 gram cep telefonu 3 milyon lira, 1 gram uydu 375 milyon lira, 1 gram genetik aşı 7.5 milyar lira. (şimdi rakamlar değişmiş olabilir ama oranlar gene de fikir verici) Bu hesaplamada da hiç kimse kalkıp “bu fiyatlar hiç adil değil, aslında o aşı olsa olsa 3 milyar liradır” demez/diyemez. Bedeli bu, ödeyen öder, ödeyemeyen çok olursa aşı satılmaz daha değişik teknolojilerle daha ucuza veya aşırı kardan vazgeçilerek fiyat indirilir (tabi eğer satıcı kafayı yiyip “satılmazsa satılmasın anasını satayım, tek kuruş indirirsem ne olayım” demiyorsa) çünkü kimse satılmasın diye birşey üretmez. Ama ne olursa olsun “ben bu fiyatı fazla buldum, demek ki indiragandileme hakkım doğdu” dememeli…
“hırsızlık yapılmalı mı yapılmamalı mı” konusuna. Pardon, diyebilirsiniz ki; “biz bu konuyu tartışıyoruz, sana ne?” Evet ama ben linki mimlediğimde ve ilk ahkamı girdiğimde başka bir konuya dikkat çekmiştim.Hırsızlık elbette yapılmamalı. Bu neden tartışılıyor ki? Benim gelirim Mercedes almaya yetmiyor diye Mercedes çalmak hakkım doğmaz elbette. Ama burada konu bu değil. Kitleler ve hatta gelir basamağının en altındaki kitleler; “tüket, tüket, bak bu senin gibi söylüyor, bak bu seni anlatıyor, al, al, tüket, oku ki adam olasın, al, oku, bunu okumazsan adam yerine konmazsın, her kes okudu sen de al, oku, Windows 95’e desteği kestim, en azından 98 al, almışken XP olsun, onunla daha üstün olursun” gibi üst düzey kapitalist ajitasyonlara maruz kalmış hedef kitle durumundayken, bu gazlanmaları karşılayacak olan kapital varlığının dizginleri “kutsal sermaye” sahipleri tarafından acımasız mertebelerde çekilmişse ne yaparsın? Son raddeye kadar tahrik ediliyorsun ve dönülmez noktaya getirilip bırakılıyorsun. Ondan sonra eleştiriliyorsun; “aa, ne ayıp, insan kendini tutmaz mı…”“Piyasa ekonomisinin terbiye edici, dengeye getirici mekanizmalarının işlemesine izin verilirse problem kalmaz.” demişsin. Ne güzel demişsin. Aynen öyle. Ama işte buna izin verilmiyor. Sana ücret ödenirken, piyasa ekonomisi diye bir şey yok. Asgari ücret belirleme komisyonu var. Ama satınalman için beynini yedikleri ürünün fiyatını belirlerken serbest piyasa ekonomisi(!) sonuna kadar geçerli.E bundan sonra da korsan ayıpmış, hırsızlık günahmış, diyen dinler. …..şın Allahı olmaz.
Sevgili Psycho, mimine sahip çıkma adına “kim hırsızlığı hoşgörür, bu konu niye tartışılıyor?” diyorsun ama ben de kavram karmaşası yaratmaması adına “korsanı, hırsızlığı savunur gibi savunmayın” diyorum (başka türlü nasıl savunulur bilemem çünkü benim için nereden bakılırsa bakılsın hırsızlık)”Kapitalist düzen bizi ajite ediyor sonra da sahip olacak para vermiyor” lafının birinci kısmı doğru ikincisi yanlış. Çünkü işveren sana para vermeyecek sen işverenden para alacaksın. Onun ne kadar “ben senin bilgine şu kadar para veririm, istemiyorsan yerine adam var” deme hakkı varsa, senin de “ben bilgimi bu kadara satarım, beğenmezsen başka işverenler var” deme hakkın var. (Yapamıyorsan, “bu hakkı hiç kullanamadım ki, kullanımına izin vermiyorlar ki” diyorsan e zaten bilginin karşılığından fazla bedel istiyorsun demektir.)Hem belli bir maaşa anlaşıp hem de “patron bana az maaş veriyor” demek olmaz.Ya daha çok para kazan (haklı kazanç olsun lütfen, nasıl kazanacaksın: mesela Japonca/çince bilen tur rehberleri iyi para var, beyin cerrahi bildiğim kadarı ile iyi para getiriyor, sonuçta mesleğinde ne kadar iyi isen o kadar iyi para kazanma olasılığı var) ya da isteklerine gem vur.Ne kadar güzel ve basit ve doğru ve içselleştirilmesi o kadar da zor bir laftır: “Zenginlik, ne kadar çok şeye sahip olduğun değil, ne kadar az şeye ihtiyacın olduğudur”
Yav YuceMajeste, adını söylerken bile irkiliyorum ama demeden edemeyeceğim.Serbest piyasa, kapitalist ekonominin düzeneğidir. Kapitalist düzen bizi ajite edecektir, doğaldır ama diğer yandan o ajitasyonun gereğini yerine getirmene engel oluyorsa, bu ne serbest piyasadır ne de kapitalizmdir. Kendini besleyecek borulara tıkaç çakan kapitalizm olur mu? Bu, bizim ülkemize has ve dünyada eşi benzeri görülmemiş aç gözlü patronların kapitalizmidir. Bu güne kadar o aç gözlüleri de doyurabildiyse, sırf bir takım sübapların varlığı sayesindedir. Allaha sığınmanın faziletleri, kadere tapmanın üstünlükleri, öbür tarafta rahat edeceğimiz fantezileri ve bu korsan dediğimiz piyasa, hep bu sübaplardandır. Gerçek fiyatını bilmiyorum, atıyorum; eğer bir garip, kafasına çakılan Tarkan’ın son kasetini 7 milyon verip alamadığında, bu ihtiyacını 1 milyona karşılayabiliyorsa, sorun çıkmaz, buhar boşalmıştır.Ücret meselesine gelince; bir emekçinin ücret talep etmesi diye bir şey söz konusu bile değildir (yine bizim serbest(!) piyasamızda). Ücretini sen pazarlık edemezsin. Sendikan yoktur. Olmaması için kanuni her imkan hazırlanmıştır. Asgari ücret diye bir şey belirlenir ve “yersen” diye önüne konur. “Yemem” diye bir seçeneğin yoktur, çünkü gerçekten aç kalırsın. Bu işleri, “olması gerektiği gibiymiş” gibi davranıp da tartışmayalım lütfen. Türkiye’nin gerçeklerini gözönünde bulundurup konuşalım. Yoksa insan sinirleniyor.
ben sanmıyorum, fiyat veriyorum. 300.000 diyen arkadaşlar var, ben demiyorum, ben ort. 650.000 tl. basılmış CD maliyetidir diyorum. basılmış cd deyince aklınıza sadece Cd ve basım gelmesin, mümkünse ort. kaliteli bir kutu + CD üzerine 4 renk baskı + kapak içine kapak resimlerinin ve varsa kitapçıkların yerleştirilip jelatinlenmesi filan gibi önemsiz bulabileceğiniz ayrıntılar var. burada tahmini-sallamaca konuşmak boş CD’den ucuz olduğu için herkes sallayacak sanılmamalı. arayıp sorunuz Raks var, Odeon var, Plaksan var, Kamel var… En uygun fiyatlı olan Kamel’dir ama orada bile öyle 1.000 CD’ye filan alamazsınız bu fiyatları… korsan CD’nin yukarıdaki maliyetlerle işi olmadığı için, %40’ı bulan vergileri daha önce hiç duymadığı için, rekabet bile edilemez. komünistiz desek ağzımıza sıçarsınız, madem serbest piyasa, ürettiklerimizin adil rekabette geri dönüşümünü, hak ettiğimizi alalım desek rahatınız kaçar. nedir lan bu sizden çektiğimiz!
öncelikle mp3 gibi bir software’in kıça girmesi mümkün değildir, sen kendine CD gibi bir hard malzeme bulmuşsun teşekkür ederim. sonralıkla sana bende mp3 olduğunu ben söylemediğime göre, bilgisayar karşısında durmak halisünatif bir etki yapıyor sanırım sende. CD maliyetleri konusunda aşağıda bir arkadaşa daha ayrıntılı bilgi verdim, hayat bilgisi kitabını okumayı bitirince bir de oraya göz at. itiraf etmeliyimki “bir sürü sesi çıkmayan gerçek müzisyen” gibi duygusal bir cümleyi -girişli konuşmalarından ihtimalle- dışarıda dolaşan diline yakıştıramadım. sektörün korsan yüzünden yerlerde sürünmesi ve prodüksiyona yatırılacak para arasındaki ilişkiyi yanlışlıkla görüyor gibi olmuşsun da!
Bir de ingiltereden gelen ders kitapları falan var.Bunlar lise ve ünv.lerde ders kitabı olarak okutuluyor.Orjinali geçen sene tek kitap 150.000.000 du ben 5.000.000 a aldım.Bakınız…akmar pasajı.
Gerçek bir rezalet görmek istiyorsanız buraya bakın.Yazıklar olsun, buna da kanan var mıdır acaba ? Bu sitenin anında kapanması lazım, 1 haftadır hala spam olarak gelmeye devam ediyor.not: Kelime, aramalarda gereksiz kişileri bloga toplamamak için bu şekilde girilmiştir.
ben çok üzülüyorum korsan kitap olayına.. hani müzik korsan alıyorum, ona da alırken üzülüyorum ama kitap başka sanki.. ötekiler en azından konserlerden başka bir şeylerden ekstra para kazanabiliyorlar diyip vicdanımı biraz daha rahatlatmaya çalışıyor gibiyim..ohhhh kitap fuarına gittim bugün 34 kitap almışım;)
Herkese selam,ben de korsan kitap almıyorum,devamlı İmge’den -taksitle- alıyorum. Çevremdekilere de almamaları yönünde telkinlerde bulunuyorum.AMA; bir kitabevinde görevli ve bu işi yıllardır yapan bir arkadaşın söylediğini de aklımdan çıkaramıyorum…. yayınlarının ….. kitabı istanbul’da çıkıyor ve daha ankara’ya gelmeden korsanı tezgahlarda görülüyor!2. bir nokta; korsan kitap satan bir adamın söylediği, olay İstanbul’da geçiyor ve adamın söylediği şu : Abi bu istanbul baskı ( kapağı,içi,sayfaları cillop gibi bi kitap ) bu da ankara baskı (tam korsan, sayfa atlaması var,baskı iğrenç )sanırım bu iki anı size bi fikir verir,korsanların hepsi bu işten para kazanmak isteyen ve emeği sömüren illegal insanlar di mi!!! yoksa bunların bir kısmı, Yaşar Kemal’in “İnce Memed” kitabının saman kağıt, karton kapak basımını “satılıyor” diye 18 milyon liraya satan ve bunun yanında yazar,varsa çevirmen,designer’a para vermek istemeyen ve korsandean gelen parayı kullanan maliyet mağduru (!) yayınevleri mi?…sorun sanılandan çok daha büyük dostlar,çook…mümkünse bu topraklara Avrupa kafası almış insanlar ihraç etsek mi…
sana bu kadar yeter, daha fazlasını kaldıramadığın belli, sistemetik bir şekilde zırvalamaya başladın… yok içerdeki korsanmış, yok benim hatalı maliyet hesabımmış. varsa bir maliyet hesabın koy ortaya görelim, sallama, elinde beş benzemez varken yaptığın bu acemi blöfü yemedi işte, aç kağıtlarını alıcam neyin varsa. serde mehasin yok anladık, ette varsa korsana peşkeş edicem
aşağıdakileri okuyunca kendini hasta hissedebilirsin ama üzme kendini. biliyormuş gibi görünme hastalığı ülkemizde çok yaygındır. iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş, tedavi edicem seni:- daha önce de söyledim bir kaç defa daha söyleyeyim, verdiğim rakam TOPTAN içindir. 50-100 bin CD filan yani. 2.000 CD yi geçmeden stamper ücretini fabrika ödemeyeceği için, o da eklenir ve bu söylediğim rakamları bile asla alamazsın.- Plaksan, Raks, Odeon, Kamel gibi fabrikalar en çok iş yapanlardır. rakamlarım bu sene itibari ile Kamel yani en ucuzunun fiyatlarıdır. Adres-rakam vermeden dönme buraya, delikanlı gördük diyelim!- eğer bana burada dediğin gibi yarı fiyatına toptan CD basacak yasal bir fabrika söylersen ibret-i alem söz veriyorum “sana 10.000.000.000 TL. nakden ödeyeceğim”. Ama eğer veremiyorsan lütfen sus; üzme beni.- üzme beni; bir kaç gün içinde 120.000 CD siparişi için anlaşma yapmak üzereyim. o benim bulamadığım senin efsanevi fabrikan neredeyse söyle, sen de kazan ben de kazanayım. yoksa sus lütfen! valla beddua ederim, bedduam tutar. ah ederim sana ahhhh!
“Türkiye’nin gerçeklerini gözönünde bulundurup konuşalım. Yoksa insan sinirleniyor.” demişsiniz…Böyle satırları ilk defa okuduğunuz için mi sinirleniyorsunuz, yoksa her buna benzer satır okuduğunuzda mı? Her iki durumda da size yazık oluyor çünkü bu dünyaya sinirlenmeye değil mutlu olmaya geldik.Ve bundan sonra da çok sinir olacaksınız demektir çünkü bu satırların yazarı “Türkiye gerçeğine göre hareket edelim” gibi kerameti kendinden menkul kalıplara, klişe laflara, engelleyici pranga tanımlara inanmıyor ve bunları takmıyor.Nedir Türkiye gerçeği, isterseniz en mantıklı gözüken bir “Türkiye gerçeği”nden örnek verelim. “Türkiye’de Türkçe konuşursan daha çok kişi seni anlar” böyle mi? “Türkiye’nin %99’u müslümandır” böyle mi? “Türk halkı misafirperverdir” öyle mi? Sizin dediğiniz Türkiye gerçeği ne? Türk insanı ürettiğinin karşılığını alamaz mı? Yahu dünya nüfusunun %1’ini oluşturuyorken dünya üretiminin %0.1’ini bile üretemiyorsan hangi ürettiğinin karşılığını almak istiyorsun? “Hakettiğimi alamıyorum” hak ettiğinin ne kadar olduğunu sen nasıl belirliyorsun? Sende Einstein zekası ve Bill Gates girişimci ruhu, Al Pacino oyunculuğu, Arnie vücudu, Sting sesi var da piyasa mı seni görmezden geliyor? Piyasa niye böyle birşey yapsın, onun yaşama amacı senin gibileri bulup ortaya çıkartarak kendi düzenini devam ettirmek değil mi? Sendikalar olsa, ücretler artacak da üretim mi artacak? Sendika olan yerde böyle mi oluyor? Daha bu sabah gelirken bir afiş gördüm “özelleştirme işsizlik demektir” demek ki devletçilik de gereksiz işçi çalıştırmaya gözyummak demektir. Özelleştirme yapmayalım ki o gizli işsizler açık işsiz olmasın, maaş almaya devam etsin… Neyse mim itibarı ile konu çok dallandı budaklandı. Burada keseyim, başka ve daha ilgili bir mim/blog/günlük altında buluşmak üzere sana iyi günler dileyeyim. (Umarım yazı içindeki “sen” laflarını üzerinize alınmazsınız, çünkü tanımadığım insanlara “sen” demem…Ben ööle ortaya örnek vererek konuşuyorum)
mümkünse bu topraklara Avrupa kafası almış insanlar ihraç etsek mi… demişsiniz.İthal etsek daha iyi olma mı? Yoksa siz bu yazıyı Avrupa’dan mı yazıyorsunuz? (O zaman da “bu topraklara” değil “o topraklara” demeniz lazımdı)
sevgili YuceMajeste? Sen ki kutsal sermaye sahiplerinin nacizane bir temsilcisisin, bense aşağılık köle bir işçi parçası… Seneryo benim sinirlenmem üzerine yazılmış, senin değil.Gelelim konumuza:Türkiye gerçeğine göre hareket etmemeyi daha baştan prensip olarak koyup da konuşuyorsan sevgili YuceMajeste, o zaman soylediklerinin hepsi anlam kazanıyor. Kapitalizmin kurallarını, Türkiye’de de varmış gibi kabul edebilirsin o zaman tabii. Sırf adı var diye, uygulanagelen ekonomik düzene kapitalizm demen kadar da doğal bir şey olamaz. Bu durumda elbette “maaşın hak ettiğin kadardır” dersin. Tabii ki özelleştirmeden yana olursun, çünkü özelleştirme demek, daha özgür ve zengin özel sektör, insanlar için daha çok refah demek olur. Bütün bunları Türkiye’de olup bitenin dışında düşünür ve söylersen, sana hak vermekten başka elimden bir şey gelmez. Nitekim öyle olduğunu da söylemişsin. Ne diyeyim? Haklısın.Aynı mantık ve kabullerle, müsaade et ben de bir cümlecik söyleyeyim o zaman. Tabii ki, Türkiye’nin hatta dünyanın gerçeğinden bahsetmiyorum. Hangi gerçek ki? Değil mi? Diyeceğim şu: “Komünizm, dünyadaki gelmiş geçmiş en ideal ve insanlara refah sağlayacak en sağlam sistemdir.”Türkiye’nin gerçeklerinde görüşmek umuduyla… yere indindiğinde haber ver, görüşelim.
A-ha bu konu da buraya dayandı:”Komünizm, dünyadaki gelmiş geçmiş en ideal ve insanlara refah sağlayacak en sağlam sistemdir.”Çok güzel…Bana sadece zamanında Doğu Almanya Batı Almanya arasındaki duvarı hangi taraf, ne amaçla ördü (yani hangi tarafın halkı hangi tarafa kaçmasın diye), ve sonuç ne oldu onu söyleyin. … Bir de bugün Küba ile ABD arasındaki sınırlar kalkıp göç serbest bırakılsa hangi tarafın insanları ne tarafa göç eder onu söyleyin.Siz cevap verirken gördüğünüz bütün aksaklıklar ve zorlandığınız her yerde ne kadar “ama orası gerçek komunizm değil” derseniz ben de o kadar “ama burası da gerçek kapitalizm değil” derim, anlaşırız.Sevgi ve hemen akabinde saygı
Siz Turkiye gerçeklerinden bahsetmiyordunuz, ben de ona ilave dünya gerçeklerinden bahsetmeme kararı almıştım. Gerçeklerden uzak muhabbet bu kadar anlamlı olabiliyor işte.Gerçeklerden iyi kaçışlar, hülyalı filmler, pembe kapitalist düşler, yeşil dolarlar efem…
Korsan kopyalama kimin hakkını yer? Örnek; çevirmen bir kitaptan baskı başına kapak fiyatıxbasım adedix0.07 hesabıyla para kazanır (yani yüzde yedi; bu parayı da şanslıysa üç ayda alır). Çoğu çevirmen ise sayfa başına para alır. Yani iki-üç ay uğraşıp 700-800 milyon lira para kazanırsınız (kitap on baskı da yapsa tek kuruş fazla alamazsınız). Bir yazar ise genellikle yüzde 10 alır. Kitabın telif ücreti mi? Hiç de sandığınız gibi pahalı değil. Yabancı bir kitabın telifini 300-400 dolara alırsınız. 1 000 adet kitap basımının maliyeti her türlü maliyeti içinde fazla fazla şişirerek söylüyorum ortalama 2 milyardır. Pekiyi, şu halde kitaptan parayı kim kazanıyor? Elbette, dağıttığı anda paranın yüzde kırkını peşin alan dağıtımcı. Pekiyi korsan kullanınca kime para kazandırıyorsunuz? Bazı yayınevleri adi ya da popçu pazarı bazı müzik şirketleri tu kaka da korsanlar halkın hayrat musluğu mu? Bakkal Ahmet Efendi’yi soymakla süpermarket soymak arasında bir fark var mı? Evet var! Eylem asla sadece bir dizi hareketin oluş-bitişi değil ama seçimlerimizin seçenekleri de çoğu zaman bu kadar keskin değil.
Ne güzel. Dave Matthews Band sarkısı gibi de zenginiz galiba biraz? Red Kit ve Calamity Jane in maceraları diilse herbiri en az 10 milyondur. 340 milyon kitaba vermek bir günde. Baya zenginsin sen. Bekar mısın, ceyizin tam mı? -lol-
bence zaten kendi icinde cesitlere ayrilmis “deger” konusu burada belirleyici olmali…Degeri yada kisitlayici bir tanim ile fiyati ne belirleyecek?Emek?Kullanilacak sermaye ve üretimfaktorlerinin payi?Talebin kuvveti,esnekligi?Arz edilen miktar?Ayri ayri degil,hepsini beraber ele almak?Kamu tesviki olursa yada uretilen kamusal olsaydi ne olabilirdi demek?:-)”Bir gün, gece”yi aldim.Tum bu saydiklarimin bilmedigim oranlarda olan paylari gaspedilmis bir versiyonundan.Uzerinde gene murekkep,cildi adi ama sanirim bikac hafta dayanacak,satici yere serdigi cuvali kaca aldi,mafyaya ne kadar oduyor,yeralti matbalarinin fiyatlandirmasi ne,cuvali Akmar’in onune getirene kadar ne kadar yurudu bilmiyorum yada arabasi ne yakar ki..?Keske Sayın Kırıkkanat’a eserinin bir kopyasi basina dusundugu fiyati aracilara ihtiyac duymadan odeyebilseydim….Degeri(m)=Biraz daha param kalmisti,oturdum Carinaya erkenden,bi minicik icki aldim azicik okudum,dolmusa bindim.Gasp ettim,ama yukardakileri yapabildim.Keske “.pdf yapsaydiniz Sn.Kırıkkanat diye dusundum,o zaman masamda otururicerdim,çalmadan.Ama sanirim gene de bir baskiniz olmazdi elimde;doldurma kartusum printerimi bozdu da!”:-)Uff olmadi bu blog;degeri bireysellestirmeye calisiyorum galiba(!?)Sanirim artik sitenin “Günlük” kismina yazsam daha iyi olacak.
ucuz dü$ünüyor‚ ucuz hesaplıyor‚ ucuz ya$ıyorsunuz.5 milyon cdye verilir mi? Bu kadar eder mi? sorusu değil, maa$ım/5 milyon oranı neden bu kadar dü$ük? sorusudur sorulması gereken. Kimlerin nereden ne kadar kazandığı ortadayken‚ kazananların kazancı sağlayanlarla payla$mamaları asıl sorun. Çalı$anının alım gücü artsa sineğin yağını hesaplamaz herhalde.Benim $ahsen alım gücüm artsa her zaman orijinal CD yi korsana‚ orijinal kitabı da kopyasına tercih ederdim.Yazarın hakkının korunması gerektiğini dü$ünebilecek kadar onur sahibi olur‚ kendimle gurur duyabilirdim fakir ve gurursuz arkada$larım. Saygılar…Not: Kızlar dikkatinizi çekerim; basitinden de olsa ekonomi ve insan psikoloji üzerine de görü$lerim var..
yazıyım da sonra başkaları üstüne alınıyor.. çok güzel kitaplar aldım, laf söyletmem.. ama güzel olması 10bilmemkaç milyon olması anlamına da gelmemekte; 12 milyona da aldım 1 milyona da.. bekarım, çeyizim tam mı bilmiyorum ama ben tam değilim, aldığım kitaplar arasında “kocamı niçin öldürdüm?” de var; ki sanırım sende bu aralar beni istemezsin.. ama sırf supergirl’ün hatrına kitaplarımı paylaşabilirim seninle..
para çok olsa herhalde bu tartışılmazdı burada,herkesin bok gibi parası olsa korsan alırız demezdi kimse…gurursuz diyene bak ne diyor :”Kızlar dikkatinizi çekerim; basitinden de olsa ekonomi ve insan psikoloji üzerine de görü$lerim var..”bu ne peki?gurursuzluğun-yalakalığın daniskası değil mi?
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Halkın önüne konan şartlar çerçevesinde, bunun başka türlü olabileceği mi sanılıyordu yoksa?Bir Türk vatandaşı, 200 milyon asgari ücretiyle, banyosuna batarya almak isterse, en az 25 milyonu, olur da bilgisayarına hepsiburada.com’dan winXP home almak isterse 300 milyonu gözden çıkarmak zorunda kalırken, sen 1,6 milyar (1000euro) asgari ücretli Alman’a banyo bataryasını 5 milyondan (3euro), 1,5 milyar (1000$) asgari ücretli Amerikalı’ya win XP’yi 279 milyondan (199$) verirsen, üstelik hepsini aynı tüketim gazı ile gazlarsan, bu millet abartmakla kalmaz, hoca-cemaat ilişkisini tam gaz götürür.Devlet-özel sektör elele; kaşıkla verdiğini kepçeyle almaya kalktığı zaman, o çok sevdikleri kapitalist sistem gereği, kepçeye koyacak bir şeyleri olmayanlar da “ayıp olmasın” misali korsan-morsan yapıp, korsan-morsan bulup, onunla idare ederler.Kitaplar da aynı şekilde… 20 milyonluk kitap korsanda 2 milyona satılıyorsa, oha yani… Bu telif hakkı denen şey, kitabın fiyatının %90 ı mı?Beyler, siz bu halka hırsız demeye getireceğinize, fukarayı soyan hırsızları görmek için başınızı biraz da öbür tarafa çevirin, hı?
Cok guluyorum yaf, bir muzik markete gidin x kisinin kaseti yerli bir x ise 5 gayme, CD’si 10 gayme, yabanci x ise kaset 10 gayme, CD 20-25 gayme. Bizim cdciye gidersen, 1 bos CD 350 bin, 1 bos disket 500 bin, 1 bos kaset 1 millon 500 bin. Bizim x abide bir muzik cdsi 1 millon 500 bin yerli-yabancı farketmez. Hangi yüsyildayis bilen var mi?Nasi olurda bir CD kasetten pahali olabilir?Bunu maliyetlerle aciklamak mümkün mü?Bu aradaki farkin sisirme oldugu bariz degil mi? Simdi ben hic bi sey ilmiyormusum gibi nasil gidip vereyim taza liralarımı bu zikkima bile bile? Fiyat farkı bariz peki baska fark var mi?Evet, korsan CD’nin icinden x’in resimleri ve tesekkur metni cikmiyo, cok uzuldum:(, fis vermiyollar, devlet baba kazanmiyo, bandrol yok ehh x ve x’in sevgili firması da kazanmiyo, e o halde kazanan kim? Biziz, yani halk, bundan daha halkci bir yaklasim olur mu? demek ki neymiş, eger devlet gercekten bizi dusunuyorsa bu ise devam edilecek, yok eger degilse bana daha iyi kazanma sartlarini saglayacak ki, fazlasini benden alabilsin. Ha o zaman da korsan olursa ben bu kez karsisinda olurum elbet, derim ki ulen bu adamlar da kazansin, emek harciyollar. Peki bu sartlarda X nasi para kazanir? Valla diyebileceim tek sey alabilen alsin kardesim, parasi olan icin 10 millon ne olaki? Bu kadar basit iste.
cd’yi 5 milyona satsalar hayatta korsan muzik cd sifilan almam. tsunamic’in söylediği gibi300.000 liralıkcd’yi 10-15 milyona satmaya kalkarlarsaalmayız tabi 🙂
İşini iyi yapan hakkıyla veren kimselerin korsan ürünlerini almam.Ama nedense acımam korsan iş yapılmasına.Sadece sömürülen onlar mı?Hepimiz aynı sistemin *okuyuz.
Birden metallica – napster blogumuz aklıma geldi. ( linki bulamadım )Psycho’nun ilk ahkâmı aynı tartışmayı alevlendirilir :)Lâkin şu cümle beni çok güldürdü :”Hatta ülkemizde sevdiği kızı almak için kendisine polis, subay süsü veren korsanlar yok değil “
300 milyonluk xphome u alsin da musait bir yerine…
konuyla %100 bağlantılı değil ama komik :)videocular, porno cd satarken sivil polistençekinirler hep. Üniformalı bir polis videocuyagiriyor ve porno istiyor, videocu yok diyor tabi.polis: ” -Ya ver ben sivil polis filan değilim.” diyor 🙂
En iyi protestodur Orijinali İngilizce 5 dolar olan kitabi saman kagida basip 14 dolara (20 milyon) satan kazikci serefsizlere. Onlar zengin olsun, kazandiklarinin yarisi korsanla mucadeleye gitsin, super. Gidip de bozukcu vcdcilere filan vermeyin parayi. Internetten bedavaya indirin. Kablonet Kazaa ne gune duruyor? Bu ulkede insanlarin kitap okuyup bilinclenmesini istemeyen golge hukemetlere nazire.
300bin liralık cd’yi 10 milyon liraya sattıkları doğrudur. Hatta 10bin lira bile olabilir o yuvarlak nesnenin maliyeti.Ama o 10 milyon lirayı cd’nin içeriğine veriyorsunuz.10 milyon lirayı Sting’e veriyorsam feda olsun. (Sting’in cebine bişey girdiği yok ayrı konu)
Bugün Feridun DÜZAĞAÇ’ın korsan CD sini aldım kendisine çok değer vermeme ve kendisinin fanatik bir hayranı olmama rağmen. CD’yi alırken bir an F.D.’ye saygısızlık yaptığımı düşünerek tereddütte kaldım alsam mı almasam mı diye ama birde şunu düşündüm ki adamın yaptığı müziklerle şöhret olma veya para kazanma gibi bir amacı yok. Hatta ‘ne mutlu bana, korsan da olsa albümlerim satılıyormuş’ düşüncesinde. Sırf bu yüzden korsanını aldım işte.
seninle aynı fikirdeyim. albüm çıkardı galiba yeni ben pek ilgilenemedim bu aralar. saygılar..
Feridun’un yaptığı müzikle para kazanmak gibi bir amacı yok! Feridun sizin sevginizi götürüyor eve 5 yaşındaki kızına yemek olarak. Nereden para kazanacak peki? Varsa sizin oralarda bir ofisboyluk filan söyleyelim de bari ordan kazansın adam. Part-time tabii, diğer zamanlarında da siz mutlu olun diye müzik yapmalı…
Keşke müzikten para kazanabilinen bir coğrafya olsaydık..bizim ülkemizde adam gibi müzik yapmanın (ki bu fikrim sanatın diğer dalları ya da alanları için de geçerli)maddi-manevi bedelleri var..biz dinleyici olarak bu bedellerin farkında olmaksızın tüketiyoruz..ve maalesef sanatı icra eden kişi ya da sanatçı ülkemizde o bedellerin karşılığını bulamıyor…ticari kaygılardan soyutlanmış bir mecraya sahip olabilmek için önce coğrafyanın koşullarının değişmesi gerekiyor… zaten o koşullar değişse korsana da gereksinim duyulmazdı belki.. neticede bedellere saygı duymak lazım..
bakalım bir niçin müzik yapıyormuş? Ben değil kendisi söylüyor bunları.
yazar telifi + çevirmen telifi + işyeri kirası ve giderleri + maaşlar + vergiler + kâğıt + matbaa + dağıtımcı payı (%20-30)+ kitapçı payı(%40-50) + kâr = 20 milyonkorsan kitaptakâğıt + matbaa + kâr = 2 milyonBir kitabın maliyetini çıkarması için normalde en fazla 1000 adet satması yeterliyken, 80 milyon nüfuslu bir ülkede çoğu kitapta bu satış rakamına bile ulaşılamıyorsa, bir kitabın fiyatının pahalı (20 milyon?) olması normaldir. Daha iyi ve çok sayıda yazarlar çıkarmak, daha kaliteli çevirileri daha ucuza okumak istiyorsak, korsan kitaba hayır demeliyiz.
“ne mutlu bana korsan da olsa albümlerim satılıyormuş” = ironi! daha anlatayım mı? yoksa cidden hala bu adamların baba harçlığıyla filan mı geçindiğini düşünüyorsunuz? yukardaki süper takipçi uvernica da “tüm hakları yalnızlığıma ait” albümünün kapağına iyi baksın kocaman “korsana hayır” damgasını görebilecek mi acaba! birşeyler üretip kazanmanın nesi yanlış? sen korsanı alıyorsun tamam o senin emeğe terbiyen, bari bırak adam da korsan olmayandan kazansın, yakında canlı müzik yapılan barlarda bedava bira dağıtılmıyor diye de ayaklanırsınız; üretiminiz sömürülsün inşallah!
Dün Dost Kitabevıne 200 mılyon Taksıt yatırdım. Korsana karsıyım. Ama karsı oldugum ama dayatılan pek cok sıstemın hatta yasal, normal denen sıstemınde karsısında oldugum halde ıcınde bulunmam gerektıgını bulundugumu dusundum dosttan cıkarken. Hala korsana karsıyım. Adil degıl. Iyı de hangı sistemde? Bence bızım sıstemımızde pek adil cok adil apadil. Baska hıcbır turlu denge saglanamazdı. Denge saglanmıyor olsaydı hala devam edıyor olamazdık.
genelin düşüncesi şu, “Bir ben aldım diye mi batacak müzik piyasası yani.”Amerikan malı software’lara ben acımam ama mp3’lere, sanatçılara yapılmamalıama onlar da, yani üretici firmalar da makul fiyatlar koymalı cd’lere. Korsanıönlemenin tek yolu dinleyiciyi kazıklamamaktır. yanlış mı?
boş CD=300.000 demiş arkadaşlar, boş cd alıp dinlemelerini tavsiye ediyorum o halde en asgari fiyatlar baz alınmış döküm aşağıdadır :CD/basım/çoğaltım/stamper/fabrika = 650.000 beher CDCD kapak+24 sayfa iç = 450.000Ortalama albüm yapım maliyeti beher CD (satışa göre değişmekle beraber) = 1.000.000Şirket giderleri = ?Şirket giderleri hariç ürettiğimiz CD maliyeti 2.100.000 etti mi?kar koymadan dağıtımcıya verelim; dağıtımcı en kötü %15 koyar = apr. 300.000 etti mi 2.400.000parakendeci 1.000.000 kazanmazsa satmayı bile düşünmez. 3.300.000KDV+gelir vergisi = apr. 800.000, toplayalım 4.100.000Sanatçı ve firma daha bir şey almadı!5.000.000 a satılan CD lerin daha ne kadar kalitesinden ödün vermesini beklersiniz?Yabancı yapımların fiyatına itiraz edelim ama şu fiyatlarla Türk işi albümlerin korsanını alanlar da kalite beklemesinler. korsan aldıkları bir albümün kaliteli olduğunu düşünüyorlarsa da, bilsinler ki, hortumculardan pek farkları yok, onlar da iyi bir vatandaş olduklarını düşünüyorlar.
Korsan’ın da korsana karşı olmanın da felsefesi/savunması yapılır ama korsanı destekleyenler, haklı göstermeye çalışanlar bari “pahalı onun için yapılıyor” savunmasına geçmesin. Bir malın bedeli yüksek olunca onu çalmak hak mı oluyor? O zaman “bu pahalı – “bu ucuz” çıtasını kim koyacak? “Evet kaçak elektrik kullanıyorum, çünkü çok pahalı” demek mantıklı bir savunma mı olacak? O zaman herkes “benden daha fazla çalanlara hırsız denir, benim çaldığım kadarı normal benden daha çok çalanları hapse atın” desin olsun bitsin. Bu durumda kimse hapse girmez.Hortumcular milyarlarca dolar hortumlasın, pipetçiler de 10’ar milyon TL pipetlesin, kimse kimseden şikayet etmesin.
ıskonto
onun adı marjinal maliyet -ki halk arasında pek kullanılmaz- ve iskonto ile pek alakası yoktur…
böyle çok bilenlere hastayımdır! kaç albüm yaptın sen bakiiim? maliyetin mebla yükseldikçe düştüğünü hatırlamak için orta 2 hayat bilgisi kitabından mı yararlandın? cümleleri iyi oku sonra gerçek anlamında ahkam kes. elimde olsa senin gibilerin müzik dinlemesini yasaklarım. parası olmayıp mecburen korsan alma, ya da arkadaşından albüm kopyalamak başka, “müzik yapıyosunuz lan cebren ve hileyle dinlerim size ne” demek başka. senin de üretimin sömürülsün inşallah!
tek bir cd üzerinden minimum değerleri veriyor…
ister müzik cd’si olsun ister kitap, kopyayı destekleyen zihniyeti anlamıyorum. bu insanlar hiç emek harcamadan mı para kazanıyorlar? aslında bunların mesleklerini öğrenip işyerlerinin tam karşısına kopyalarını koymak gerek. doktor mu? buyrun burada daha ucuza muayene edeni var.. hem maliyeti hesaplasana!
marjinal maliyet için link verecektim buyrun daha geniş bir içerik. belki biri üretim yapmak ister
ilk defa numb’la ortak bir söylevimiz oldu onda da kıçımıza mp3 yedik. 🙂 saolasın. yalnız bu işler sırayla.. bu durumda senden bize sıra gelene kadaar…
rakamlar sansığınızdan çok daha düşük olabilir.300 bine herhangi bir bilgisayarcıda satılıyor cd.müzik yapımcıları köşedeki cd’ciden almıyor herhalde.kimbilir, Çinden 50.000 liraya mı geliyor 60.000liraya mı? Burda toptancı fiyat basıyor,köşedeki cd’ci üstüne tekrar basıyor.%18 kdv koyuyor, onu koyuyor bunu koyuyor.oluyor 300.000… Ticaret yapan bu mantığı bilir. Bir örnek vereyim, Çin dengelen yaklaşık 90 cm uzunluğunda plastik bir kamyonunTürkiyeye geliş fiyatı 2.000.000 ,oyuncakçıda satış fiyatı 18.000.000 TLbaşka bir şey demiyorum. (Müzik korsanını da desteklemiyorum…)
korsanı durdurmak imkansız olduğu için lisans olayı ortadan kalkmalı.yada bir anlaşma yapılmalı .. lisans & korsan adında bir birleşimde herkes kazanır :)..az kazanır ama olsun..hiç kazanmamaktan iyidir..
dostum sana katılıyorum tabıkı uygun bı fıyat olsa kımse korsan almaz ben galıba bu konuda sızden bıraz daha sanslıyım ben sıtenıze kıbrıstan katılıyorum ve benım ulkemde korsan serbest ama yınede uygun fıyata orjınal cd bulursam alıyorum(gercı ıkısının de bır bırınden farkı yok ya hadı neyse)ama yınede ben korsanı sonuna kadar desteklıyom ben bı cd ye 10 mılyon verene kadar gotum cıksın benım verdıgım paraynan tarkan porsesını duvara caksın adaletmı lan bu . yasasın korsan
abı yazdıklarında kesınlıkle haklısın onlara soyleyecek bı seyım yok ama yazında bı parakraf var (bıseyın bedelı pahalı olunca onu calmak hak mı oluyo)dıyossun sende tek bısey ısteyecem kendı vıcdanına sıgın sence bı cd nın bedelı bu kadar yuksek olmalımı.herkesın senın kadar vıcdanlı olması dılegı ıle
yukarıda biri bahsetmiş “pahalı diye çalmak mı gerek” iyi bir tespit. yine bir kitabın ve cdnin maliyet analizde yapıldı. “paramız yok bunlar çok pahalı” da dendi.aklıma ilkokul günleri geldi, bi kitabı herkes okurdu elden ele dolaşırdı.korsan alsan dert -sanatçıya haksızlık olsun istemiyoruz.- almasan -bizede haksızlık- yine dert. küçük gruplar halinde bir kitabı veya cdyi turnike yapın başka türlü olmaz.
“Olmalı” veya “olmamalı” diyebilecek bir bilgiye sahip değilim. Ama insanların da hesap kitap yapıp “ben baktım en fazla yedimilyonsekizyüzellibin lira ediyor” demeleri saçma, çünkü kabul edelim veya reddedelim pazar ekonomisinin güzelliği arz-talebin serbestçe rol oynamaları ve iki tarafın da kazıklandığı hissetmeyeceği bir bedele ulaşması. Eğer sen cebinden çıkan para ile satın aldığın hizmet veya ürünün bedeli arasında bir uyumsuzluk görüyorsan almama olanağın var. Ama “hem almak istiyorum, hem de çok pahalı ödeyemiyorum, o zaman çalanlardan alayım” demek ahlaklı bir yaklaşım değil.Peki, ne pahalı ne ucuz, bu nasıl belirlenecek? Bu belirlenmeyecek, alanla satan arasında bir uyum olacak. Satan gerçekten yüksek fiyat çekmişse satılmadığını gördüğünde fiyatı düşürecek. Piyasa ekonomisinin terbiye edici, dengeye getirici mekanizmalarının işlemesine izin verilirse problem kalmaz.Bir zamanlar Telekom’dan sorumlu bakanın yaptığı bir hesaplama çok ilginçti: 1 gram otomobil 15 bin lira, 1 gram cep telefonu 3 milyon lira, 1 gram uydu 375 milyon lira, 1 gram genetik aşı 7.5 milyar lira. (şimdi rakamlar değişmiş olabilir ama oranlar gene de fikir verici) Bu hesaplamada da hiç kimse kalkıp “bu fiyatlar hiç adil değil, aslında o aşı olsa olsa 3 milyar liradır” demez/diyemez. Bedeli bu, ödeyen öder, ödeyemeyen çok olursa aşı satılmaz daha değişik teknolojilerle daha ucuza veya aşırı kardan vazgeçilerek fiyat indirilir (tabi eğer satıcı kafayı yiyip “satılmazsa satılmasın anasını satayım, tek kuruş indirirsem ne olayım” demiyorsa) çünkü kimse satılmasın diye birşey üretmez. Ama ne olursa olsun “ben bu fiyatı fazla buldum, demek ki indiragandileme hakkım doğdu” dememeli…
“hırsızlık yapılmalı mı yapılmamalı mı” konusuna. Pardon, diyebilirsiniz ki; “biz bu konuyu tartışıyoruz, sana ne?” Evet ama ben linki mimlediğimde ve ilk ahkamı girdiğimde başka bir konuya dikkat çekmiştim.Hırsızlık elbette yapılmamalı. Bu neden tartışılıyor ki? Benim gelirim Mercedes almaya yetmiyor diye Mercedes çalmak hakkım doğmaz elbette. Ama burada konu bu değil. Kitleler ve hatta gelir basamağının en altındaki kitleler; “tüket, tüket, bak bu senin gibi söylüyor, bak bu seni anlatıyor, al, al, tüket, oku ki adam olasın, al, oku, bunu okumazsan adam yerine konmazsın, her kes okudu sen de al, oku, Windows 95’e desteği kestim, en azından 98 al, almışken XP olsun, onunla daha üstün olursun” gibi üst düzey kapitalist ajitasyonlara maruz kalmış hedef kitle durumundayken, bu gazlanmaları karşılayacak olan kapital varlığının dizginleri “kutsal sermaye” sahipleri tarafından acımasız mertebelerde çekilmişse ne yaparsın? Son raddeye kadar tahrik ediliyorsun ve dönülmez noktaya getirilip bırakılıyorsun. Ondan sonra eleştiriliyorsun; “aa, ne ayıp, insan kendini tutmaz mı…”“Piyasa ekonomisinin terbiye edici, dengeye getirici mekanizmalarının işlemesine izin verilirse problem kalmaz.” demişsin. Ne güzel demişsin. Aynen öyle. Ama işte buna izin verilmiyor. Sana ücret ödenirken, piyasa ekonomisi diye bir şey yok. Asgari ücret belirleme komisyonu var. Ama satınalman için beynini yedikleri ürünün fiyatını belirlerken serbest piyasa ekonomisi(!) sonuna kadar geçerli.E bundan sonra da korsan ayıpmış, hırsızlık günahmış, diyen dinler. …..şın Allahı olmaz.
Sevgili Psycho, mimine sahip çıkma adına “kim hırsızlığı hoşgörür, bu konu niye tartışılıyor?” diyorsun ama ben de kavram karmaşası yaratmaması adına “korsanı, hırsızlığı savunur gibi savunmayın” diyorum (başka türlü nasıl savunulur bilemem çünkü benim için nereden bakılırsa bakılsın hırsızlık)”Kapitalist düzen bizi ajite ediyor sonra da sahip olacak para vermiyor” lafının birinci kısmı doğru ikincisi yanlış. Çünkü işveren sana para vermeyecek sen işverenden para alacaksın. Onun ne kadar “ben senin bilgine şu kadar para veririm, istemiyorsan yerine adam var” deme hakkı varsa, senin de “ben bilgimi bu kadara satarım, beğenmezsen başka işverenler var” deme hakkın var. (Yapamıyorsan, “bu hakkı hiç kullanamadım ki, kullanımına izin vermiyorlar ki” diyorsan e zaten bilginin karşılığından fazla bedel istiyorsun demektir.)Hem belli bir maaşa anlaşıp hem de “patron bana az maaş veriyor” demek olmaz.Ya daha çok para kazan (haklı kazanç olsun lütfen, nasıl kazanacaksın: mesela Japonca/çince bilen tur rehberleri iyi para var, beyin cerrahi bildiğim kadarı ile iyi para getiriyor, sonuçta mesleğinde ne kadar iyi isen o kadar iyi para kazanma olasılığı var) ya da isteklerine gem vur.Ne kadar güzel ve basit ve doğru ve içselleştirilmesi o kadar da zor bir laftır: “Zenginlik, ne kadar çok şeye sahip olduğun değil, ne kadar az şeye ihtiyacın olduğudur”
Yav YuceMajeste, adını söylerken bile irkiliyorum ama demeden edemeyeceğim.Serbest piyasa, kapitalist ekonominin düzeneğidir. Kapitalist düzen bizi ajite edecektir, doğaldır ama diğer yandan o ajitasyonun gereğini yerine getirmene engel oluyorsa, bu ne serbest piyasadır ne de kapitalizmdir. Kendini besleyecek borulara tıkaç çakan kapitalizm olur mu? Bu, bizim ülkemize has ve dünyada eşi benzeri görülmemiş aç gözlü patronların kapitalizmidir. Bu güne kadar o aç gözlüleri de doyurabildiyse, sırf bir takım sübapların varlığı sayesindedir. Allaha sığınmanın faziletleri, kadere tapmanın üstünlükleri, öbür tarafta rahat edeceğimiz fantezileri ve bu korsan dediğimiz piyasa, hep bu sübaplardandır. Gerçek fiyatını bilmiyorum, atıyorum; eğer bir garip, kafasına çakılan Tarkan’ın son kasetini 7 milyon verip alamadığında, bu ihtiyacını 1 milyona karşılayabiliyorsa, sorun çıkmaz, buhar boşalmıştır.Ücret meselesine gelince; bir emekçinin ücret talep etmesi diye bir şey söz konusu bile değildir (yine bizim serbest(!) piyasamızda). Ücretini sen pazarlık edemezsin. Sendikan yoktur. Olmaması için kanuni her imkan hazırlanmıştır. Asgari ücret diye bir şey belirlenir ve “yersen” diye önüne konur. “Yemem” diye bir seçeneğin yoktur, çünkü gerçekten aç kalırsın. Bu işleri, “olması gerektiği gibiymiş” gibi davranıp da tartışmayalım lütfen. Türkiye’nin gerçeklerini gözönünde bulundurup konuşalım. Yoksa insan sinirleniyor.
ben sanmıyorum, fiyat veriyorum. 300.000 diyen arkadaşlar var, ben demiyorum, ben ort. 650.000 tl. basılmış CD maliyetidir diyorum. basılmış cd deyince aklınıza sadece Cd ve basım gelmesin, mümkünse ort. kaliteli bir kutu + CD üzerine 4 renk baskı + kapak içine kapak resimlerinin ve varsa kitapçıkların yerleştirilip jelatinlenmesi filan gibi önemsiz bulabileceğiniz ayrıntılar var. burada tahmini-sallamaca konuşmak boş CD’den ucuz olduğu için herkes sallayacak sanılmamalı. arayıp sorunuz Raks var, Odeon var, Plaksan var, Kamel var… En uygun fiyatlı olan Kamel’dir ama orada bile öyle 1.000 CD’ye filan alamazsınız bu fiyatları… korsan CD’nin yukarıdaki maliyetlerle işi olmadığı için, %40’ı bulan vergileri daha önce hiç duymadığı için, rekabet bile edilemez. komünistiz desek ağzımıza sıçarsınız, madem serbest piyasa, ürettiklerimizin adil rekabette geri dönüşümünü, hak ettiğimizi alalım desek rahatınız kaçar. nedir lan bu sizden çektiğimiz!
öncelikle mp3 gibi bir software’in kıça girmesi mümkün değildir, sen kendine CD gibi bir hard malzeme bulmuşsun teşekkür ederim. sonralıkla sana bende mp3 olduğunu ben söylemediğime göre, bilgisayar karşısında durmak halisünatif bir etki yapıyor sanırım sende. CD maliyetleri konusunda aşağıda bir arkadaşa daha ayrıntılı bilgi verdim, hayat bilgisi kitabını okumayı bitirince bir de oraya göz at. itiraf etmeliyimki “bir sürü sesi çıkmayan gerçek müzisyen” gibi duygusal bir cümleyi -girişli konuşmalarından ihtimalle- dışarıda dolaşan diline yakıştıramadım. sektörün korsan yüzünden yerlerde sürünmesi ve prodüksiyona yatırılacak para arasındaki ilişkiyi yanlışlıkla görüyor gibi olmuşsun da!
Bir de ingiltereden gelen ders kitapları falan var.Bunlar lise ve ünv.lerde ders kitabı olarak okutuluyor.Orjinali geçen sene tek kitap 150.000.000 du ben 5.000.000 a aldım.Bakınız…akmar pasajı.
Gerçek bir rezalet görmek istiyorsanız buraya bakın.Yazıklar olsun, buna da kanan var mıdır acaba ? Bu sitenin anında kapanması lazım, 1 haftadır hala spam olarak gelmeye devam ediyor.not: Kelime, aramalarda gereksiz kişileri bloga toplamamak için bu şekilde girilmiştir.
ben çok üzülüyorum korsan kitap olayına.. hani müzik korsan alıyorum, ona da alırken üzülüyorum ama kitap başka sanki.. ötekiler en azından konserlerden başka bir şeylerden ekstra para kazanabiliyorlar diyip vicdanımı biraz daha rahatlatmaya çalışıyor gibiyim..ohhhh kitap fuarına gittim bugün 34 kitap almışım;)
Herkese selam,ben de korsan kitap almıyorum,devamlı İmge’den -taksitle- alıyorum. Çevremdekilere de almamaları yönünde telkinlerde bulunuyorum.AMA; bir kitabevinde görevli ve bu işi yıllardır yapan bir arkadaşın söylediğini de aklımdan çıkaramıyorum…. yayınlarının ….. kitabı istanbul’da çıkıyor ve daha ankara’ya gelmeden korsanı tezgahlarda görülüyor!2. bir nokta; korsan kitap satan bir adamın söylediği, olay İstanbul’da geçiyor ve adamın söylediği şu : Abi bu istanbul baskı ( kapağı,içi,sayfaları cillop gibi bi kitap ) bu da ankara baskı (tam korsan, sayfa atlaması var,baskı iğrenç )sanırım bu iki anı size bi fikir verir,korsanların hepsi bu işten para kazanmak isteyen ve emeği sömüren illegal insanlar di mi!!! yoksa bunların bir kısmı, Yaşar Kemal’in “İnce Memed” kitabının saman kağıt, karton kapak basımını “satılıyor” diye 18 milyon liraya satan ve bunun yanında yazar,varsa çevirmen,designer’a para vermek istemeyen ve korsandean gelen parayı kullanan maliyet mağduru (!) yayınevleri mi?…sorun sanılandan çok daha büyük dostlar,çook…mümkünse bu topraklara Avrupa kafası almış insanlar ihraç etsek mi…
bu başlık olayını iyi yapmışsın. son zamanlarda bi garip oldu burası, “kadınlar yatakta ne ister” bi 100 kişi çekti buraya.
sana bu kadar yeter, daha fazlasını kaldıramadığın belli, sistemetik bir şekilde zırvalamaya başladın… yok içerdeki korsanmış, yok benim hatalı maliyet hesabımmış. varsa bir maliyet hesabın koy ortaya görelim, sallama, elinde beş benzemez varken yaptığın bu acemi blöfü yemedi işte, aç kağıtlarını alıcam neyin varsa. serde mehasin yok anladık, ette varsa korsana peşkeş edicem
aşağıdakileri okuyunca kendini hasta hissedebilirsin ama üzme kendini. biliyormuş gibi görünme hastalığı ülkemizde çok yaygındır. iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş, tedavi edicem seni:- daha önce de söyledim bir kaç defa daha söyleyeyim, verdiğim rakam TOPTAN içindir. 50-100 bin CD filan yani. 2.000 CD yi geçmeden stamper ücretini fabrika ödemeyeceği için, o da eklenir ve bu söylediğim rakamları bile asla alamazsın.- Plaksan, Raks, Odeon, Kamel gibi fabrikalar en çok iş yapanlardır. rakamlarım bu sene itibari ile Kamel yani en ucuzunun fiyatlarıdır. Adres-rakam vermeden dönme buraya, delikanlı gördük diyelim!- eğer bana burada dediğin gibi yarı fiyatına toptan CD basacak yasal bir fabrika söylersen ibret-i alem söz veriyorum “sana 10.000.000.000 TL. nakden ödeyeceğim”. Ama eğer veremiyorsan lütfen sus; üzme beni.- üzme beni; bir kaç gün içinde 120.000 CD siparişi için anlaşma yapmak üzereyim. o benim bulamadığım senin efsanevi fabrikan neredeyse söyle, sen de kazan ben de kazanayım. yoksa sus lütfen! valla beddua ederim, bedduam tutar. ah ederim sana ahhhh!
“Türkiye’nin gerçeklerini gözönünde bulundurup konuşalım. Yoksa insan sinirleniyor.” demişsiniz…Böyle satırları ilk defa okuduğunuz için mi sinirleniyorsunuz, yoksa her buna benzer satır okuduğunuzda mı? Her iki durumda da size yazık oluyor çünkü bu dünyaya sinirlenmeye değil mutlu olmaya geldik.Ve bundan sonra da çok sinir olacaksınız demektir çünkü bu satırların yazarı “Türkiye gerçeğine göre hareket edelim” gibi kerameti kendinden menkul kalıplara, klişe laflara, engelleyici pranga tanımlara inanmıyor ve bunları takmıyor.Nedir Türkiye gerçeği, isterseniz en mantıklı gözüken bir “Türkiye gerçeği”nden örnek verelim. “Türkiye’de Türkçe konuşursan daha çok kişi seni anlar” böyle mi? “Türkiye’nin %99’u müslümandır” böyle mi? “Türk halkı misafirperverdir” öyle mi? Sizin dediğiniz Türkiye gerçeği ne? Türk insanı ürettiğinin karşılığını alamaz mı? Yahu dünya nüfusunun %1’ini oluşturuyorken dünya üretiminin %0.1’ini bile üretemiyorsan hangi ürettiğinin karşılığını almak istiyorsun? “Hakettiğimi alamıyorum” hak ettiğinin ne kadar olduğunu sen nasıl belirliyorsun? Sende Einstein zekası ve Bill Gates girişimci ruhu, Al Pacino oyunculuğu, Arnie vücudu, Sting sesi var da piyasa mı seni görmezden geliyor? Piyasa niye böyle birşey yapsın, onun yaşama amacı senin gibileri bulup ortaya çıkartarak kendi düzenini devam ettirmek değil mi? Sendikalar olsa, ücretler artacak da üretim mi artacak? Sendika olan yerde böyle mi oluyor? Daha bu sabah gelirken bir afiş gördüm “özelleştirme işsizlik demektir” demek ki devletçilik de gereksiz işçi çalıştırmaya gözyummak demektir. Özelleştirme yapmayalım ki o gizli işsizler açık işsiz olmasın, maaş almaya devam etsin… Neyse mim itibarı ile konu çok dallandı budaklandı. Burada keseyim, başka ve daha ilgili bir mim/blog/günlük altında buluşmak üzere sana iyi günler dileyeyim. (Umarım yazı içindeki “sen” laflarını üzerinize alınmazsınız, çünkü tanımadığım insanlara “sen” demem…Ben ööle ortaya örnek vererek konuşuyorum)
mümkünse bu topraklara Avrupa kafası almış insanlar ihraç etsek mi… demişsiniz.İthal etsek daha iyi olma mı? Yoksa siz bu yazıyı Avrupa’dan mı yazıyorsunuz? (O zaman da “bu topraklara” değil “o topraklara” demeniz lazımdı)
sevgili YuceMajeste? Sen ki kutsal sermaye sahiplerinin nacizane bir temsilcisisin, bense aşağılık köle bir işçi parçası… Seneryo benim sinirlenmem üzerine yazılmış, senin değil.Gelelim konumuza:Türkiye gerçeğine göre hareket etmemeyi daha baştan prensip olarak koyup da konuşuyorsan sevgili YuceMajeste, o zaman soylediklerinin hepsi anlam kazanıyor. Kapitalizmin kurallarını, Türkiye’de de varmış gibi kabul edebilirsin o zaman tabii. Sırf adı var diye, uygulanagelen ekonomik düzene kapitalizm demen kadar da doğal bir şey olamaz. Bu durumda elbette “maaşın hak ettiğin kadardır” dersin. Tabii ki özelleştirmeden yana olursun, çünkü özelleştirme demek, daha özgür ve zengin özel sektör, insanlar için daha çok refah demek olur. Bütün bunları Türkiye’de olup bitenin dışında düşünür ve söylersen, sana hak vermekten başka elimden bir şey gelmez. Nitekim öyle olduğunu da söylemişsin. Ne diyeyim? Haklısın.Aynı mantık ve kabullerle, müsaade et ben de bir cümlecik söyleyeyim o zaman. Tabii ki, Türkiye’nin hatta dünyanın gerçeğinden bahsetmiyorum. Hangi gerçek ki? Değil mi? Diyeceğim şu: “Komünizm, dünyadaki gelmiş geçmiş en ideal ve insanlara refah sağlayacak en sağlam sistemdir.”Türkiye’nin gerçeklerinde görüşmek umuduyla… yere indindiğinde haber ver, görüşelim.
A-ha bu konu da buraya dayandı:”Komünizm, dünyadaki gelmiş geçmiş en ideal ve insanlara refah sağlayacak en sağlam sistemdir.”Çok güzel…Bana sadece zamanında Doğu Almanya Batı Almanya arasındaki duvarı hangi taraf, ne amaçla ördü (yani hangi tarafın halkı hangi tarafa kaçmasın diye), ve sonuç ne oldu onu söyleyin. … Bir de bugün Küba ile ABD arasındaki sınırlar kalkıp göç serbest bırakılsa hangi tarafın insanları ne tarafa göç eder onu söyleyin.Siz cevap verirken gördüğünüz bütün aksaklıklar ve zorlandığınız her yerde ne kadar “ama orası gerçek komunizm değil” derseniz ben de o kadar “ama burası da gerçek kapitalizm değil” derim, anlaşırız.Sevgi ve hemen akabinde saygı
Siz Turkiye gerçeklerinden bahsetmiyordunuz, ben de ona ilave dünya gerçeklerinden bahsetmeme kararı almıştım. Gerçeklerden uzak muhabbet bu kadar anlamlı olabiliyor işte.Gerçeklerden iyi kaçışlar, hülyalı filmler, pembe kapitalist düşler, yeşil dolarlar efem…
Korsan kopyalama kimin hakkını yer? Örnek; çevirmen bir kitaptan baskı başına kapak fiyatıxbasım adedix0.07 hesabıyla para kazanır (yani yüzde yedi; bu parayı da şanslıysa üç ayda alır). Çoğu çevirmen ise sayfa başına para alır. Yani iki-üç ay uğraşıp 700-800 milyon lira para kazanırsınız (kitap on baskı da yapsa tek kuruş fazla alamazsınız). Bir yazar ise genellikle yüzde 10 alır. Kitabın telif ücreti mi? Hiç de sandığınız gibi pahalı değil. Yabancı bir kitabın telifini 300-400 dolara alırsınız. 1 000 adet kitap basımının maliyeti her türlü maliyeti içinde fazla fazla şişirerek söylüyorum ortalama 2 milyardır. Pekiyi, şu halde kitaptan parayı kim kazanıyor? Elbette, dağıttığı anda paranın yüzde kırkını peşin alan dağıtımcı. Pekiyi korsan kullanınca kime para kazandırıyorsunuz? Bazı yayınevleri adi ya da popçu pazarı bazı müzik şirketleri tu kaka da korsanlar halkın hayrat musluğu mu? Bakkal Ahmet Efendi’yi soymakla süpermarket soymak arasında bir fark var mı? Evet var! Eylem asla sadece bir dizi hareketin oluş-bitişi değil ama seçimlerimizin seçenekleri de çoğu zaman bu kadar keskin değil.
Anlaşacağımızı biliyordum zaten 🙂
Ne güzel. Dave Matthews Band sarkısı gibi de zenginiz galiba biraz? Red Kit ve Calamity Jane in maceraları diilse herbiri en az 10 milyondur. 340 milyon kitaba vermek bir günde. Baya zenginsin sen. Bekar mısın, ceyizin tam mı? -lol-
bence zaten kendi icinde cesitlere ayrilmis “deger” konusu burada belirleyici olmali…Degeri yada kisitlayici bir tanim ile fiyati ne belirleyecek?Emek?Kullanilacak sermaye ve üretimfaktorlerinin payi?Talebin kuvveti,esnekligi?Arz edilen miktar?Ayri ayri degil,hepsini beraber ele almak?Kamu tesviki olursa yada uretilen kamusal olsaydi ne olabilirdi demek?:-)”Bir gün, gece”yi aldim.Tum bu saydiklarimin bilmedigim oranlarda olan paylari gaspedilmis bir versiyonundan.Uzerinde gene murekkep,cildi adi ama sanirim bikac hafta dayanacak,satici yere serdigi cuvali kaca aldi,mafyaya ne kadar oduyor,yeralti matbalarinin fiyatlandirmasi ne,cuvali Akmar’in onune getirene kadar ne kadar yurudu bilmiyorum yada arabasi ne yakar ki..?Keske Sayın Kırıkkanat’a eserinin bir kopyasi basina dusundugu fiyati aracilara ihtiyac duymadan odeyebilseydim….Degeri(m)=Biraz daha param kalmisti,oturdum Carinaya erkenden,bi minicik icki aldim azicik okudum,dolmusa bindim.Gasp ettim,ama yukardakileri yapabildim.Keske “.pdf yapsaydiniz Sn.Kırıkkanat diye dusundum,o zaman masamda otururicerdim,çalmadan.Ama sanirim gene de bir baskiniz olmazdi elimde;doldurma kartusum printerimi bozdu da!”:-)Uff olmadi bu blog;degeri bireysellestirmeye calisiyorum galiba(!?)Sanirim artik sitenin “Günlük” kismina yazsam daha iyi olacak.
ucuz dü$ünüyor‚ ucuz hesaplıyor‚ ucuz ya$ıyorsunuz.5 milyon cdye verilir mi? Bu kadar eder mi? sorusu değil, maa$ım/5 milyon oranı neden bu kadar dü$ük? sorusudur sorulması gereken. Kimlerin nereden ne kadar kazandığı ortadayken‚ kazananların kazancı sağlayanlarla payla$mamaları asıl sorun. Çalı$anının alım gücü artsa sineğin yağını hesaplamaz herhalde.Benim $ahsen alım gücüm artsa her zaman orijinal CD yi korsana‚ orijinal kitabı da kopyasına tercih ederdim.Yazarın hakkının korunması gerektiğini dü$ünebilecek kadar onur sahibi olur‚ kendimle gurur duyabilirdim fakir ve gurursuz arkada$larım. Saygılar…Not: Kızlar dikkatinizi çekerim; basitinden de olsa ekonomi ve insan psikoloji üzerine de görü$lerim var..
yazıyım da sonra başkaları üstüne alınıyor.. çok güzel kitaplar aldım, laf söyletmem.. ama güzel olması 10bilmemkaç milyon olması anlamına da gelmemekte; 12 milyona da aldım 1 milyona da.. bekarım, çeyizim tam mı bilmiyorum ama ben tam değilim, aldığım kitaplar arasında “kocamı niçin öldürdüm?” de var; ki sanırım sende bu aralar beni istemezsin.. ama sırf supergirl’ün hatrına kitaplarımı paylaşabilirim seninle..
para çok olsa herhalde bu tartışılmazdı burada,herkesin bok gibi parası olsa korsan alırız demezdi kimse…gurursuz diyene bak ne diyor :”Kızlar dikkatinizi çekerim; basitinden de olsa ekonomi ve insan psikoloji üzerine de görü$lerim var..”bu ne peki?gurursuzluğun-yalakalığın daniskası değil mi?
ben kız diilim
farkındayım