TÜRKİYE’DE SİYASET VE İDEOLOJİÜlkemizde, siyasi partiler ideolojik temellerden yoksundurlar. Siyasi çıkar elde etmek amacıyla Türkiye’nin temel değerlerini kesip biçmekle meşgul olup; laiklik, demokrasi, çağdaşlık vb. değişken ve gelişken kavramları kendi siyasi çıkarları doğrultusunda bir yerlere oturtup koruma vazifesi üstlenirler. Kendilerine bu görevi halkın verdiğini söyleyen siyasi oluşumların oyları çok cüz’i miktarlarda olsa bile, halkın kendilerini anladığı safsatasını sakız gibi çiğneyip dururlar. Değişen siyasi koşullara ayak uydurarak ideolojik evrimler geçiren siyasi partiler, halkın ihtiyaçlarına paralel olarak kendilerini yenileyen (!) bir düşünsel çizginin etrafında dönüp durmayı statik bir zemin üzerine inşa edilmesi gereken istikrarlı düşünsel temellere tercih ederler. Koşullara ve çıkarlarına uygun olarak çizgi değiştiren siyasetçilerin problemlere yaklaşımı ve çözüm getirme konusundaki yetenekleri de kaypak olacaktır. Aksini beklemek aşırı iyi niyetli olmak olur.Bir asırdır kökleştirilmeye çalışılan cumhuriyet değerlerine aykırı bir şekilde siyasilerin kendi arzularını söz konusu değerlerle özdeş olarak sunmaları, ülkemizi, başbakanını önce idam eden, daha sonra da yere göğe adını veren garip bir ülke konumuna düşürmüştür.Ülkemizdeki en büyük sorunlardan biri, birey ve kurumların kendileri olma başarısını gösteremiyor olmalarıdır. Başkanlarına göre politika değiştiren siyasi partiler, dernekler vb. gibi sağlam bir düşünsel temel üzerine inşa edilmesi gereken tüzel kişilikler kendi varoluşlarını tanımlamalı; bu varoluşu kendisine tebdil edecek olan değil, bu varoluşa uygun bir ideolojik duruş inşa edilmesine hizmet edecek olan liderlere intisap etmelidirler.Ülkemizde kirlenmeye çok müsait bir konumda bulunan politikayı kötüye kullanan politikacılar, siyaset denince akla gelen ilk şey olma özelliğini büyük bir güçle koruyan genelleme niteliğindeki “siyaset yalancılık, siyasetçiler de yalancılar ve üçkağıtçılardır,” önyargısının en önemli sorumlularıdırlar.