Nükleer santral.
Kafalardaki sorulara cevap vermek için önce nükleer enerji konusunda DOĞRU bilgiler edinilmeli. Ancak sonra isabetli bir karar alınmalıdır.Nükleer enerji hakkındaki doğru bilgiyi medya haberleri veya birkaç politikacı değil ancak bilim adamları ve bilimsel yayınlar verir. Çevreci olmak nükleer enerjiye karşı çıkmak değil; çevreye en faydalı, maliyeti ucuz, ileriye dönük, güvenli ve sürekli olabilecek, yatırım, bakım, işletme ve dış maliyeti uyum içinde olan bilimsel gelişmeye açık enerji sistemlerini desteklemektir. Şu bir gerçektir ki Türkiye büyük bir enerji darboğazındadır. Bu aşılamaz ise ülke güvenliği, sanayi ve ekonomi vahim sonuçlar doğuracaktır.Cahil nükleer enerji karşıtları nükleer enerji ile nükleer bombanın tabii ki nükleer denemeleri birbirine karıştırarak atıp tutmaktadırlar. Her ikisinin uzmanları %30 farklı alanlarda çalışmaktadır. Genel olarak, nükleer enerji karşıtlığı için kullanılan argümanlar, Japonya’ya atılan iki atom bombasını ve 1986 Sovyetler Birliği’nde meydana gelen Çernobil Nükleer Santrali Faciası veya nükleer denemeleridir.Buna rağmen Japonya’da nükleer enerji karşıtlarının hiç tahmin edemediği kadar nükleer enerji santrali vardır. Sovyetler Birliği faciadan sonra 46 ya yakın nükleer enerji santrali kurmuştur(Son durum nedir bilmiyorum). Çernobil’de ise eski teknoloji ile üretilmiş, birçok koruma sistemi eksik RMK tipinde bir reaktör kullanılmıştır. Günümüzde tercih edilen; CANDU, KWA, BWR veya PWRC(Pressurized-Walter Reaktor, Basınçlı su reaktörü) tipindeki son teknoloji ve mükemmel güvenli koruma sistemi ile üretilmiş reaktörlerdir ve Türkiye’nin tercihi budur.Amerika (103 tane), Fransa (59 tane), Japonya (55 tane), Rusya, Kore, İngiltere, Kanada, Almanya, Hindistan, Çin, Ukrayna, İsveç, İspanya… Gibi ülkeler bu tür santrallere sahiptirler. Bu ülkelerden birçoğu Türkiye’de açılan ihalelere hemen girerler.- Akkuyu ihalesinde en yüksek teklifi İngiltere, en düşük teklifi ise Güney Kore vermiştir.)Kaybedince de bir süre sonra ihalenin iptal edilmesini sağlamak maksadıyla “Greenpeace” cilerini ve bizdeki temsilcilerini kasdi olarak protesto eylemlerine yöneltirler. (Akkuyu için dışarıdan “Greenpeace”ciler gibi.) Bu bir komplodur. Bu oyun 1965’den beri oynanmaktadır.Enerji Sistemlerinin KarşılaştırılmasıBir diğer ilginç nokta da, bilim adamlarının görüşleri ile medya temsilcilerinin ve bazı politikacıların taban tabana zıt olmasıdır. Rothman-Lichter anketlerine göre(American Men and Woman of Sciences, Amerikan Erkek ve Kadın Bilim Adamları,1980-Türkiye’de bu konularda bilimsel anket verileri olmadığından yabancı anketlere başvurmaktayız-) tüm bilim adamlarının %98’inin, enerji ile ilgili çalışan bilim adamlarının %95’inin, radyasyon ve nükleer enerjinin geliştirilmesinden yana olduğu görülmektedir. Bilim adamlarının şehirde nükleer santral isteyip istemediklerine gelince,(Büyük şehirlerin 30–40 km’ den yakınına nükleer santral kurulması yasaktır.) tüm bilim adamlarının %69’u, enerji ile ilgili bilim adamlarının 80’i, radyasyn ve nükleer enerji ile ilgilenen bilim adamlarının 98’i, şehirde nükleer santral kurulmasından yana çıkmışlardır. Buna karşılık “termik” santraller, yol açtığı hava kirliliği, maliyet fazlalığı, ölüm oranlarının %5’inden sorumlu olmaları, asit yağmurlarına, çölleşmeye ve torak kirlenmesine yol açtığından dolayı kabul edilemez. (Fakat TEK’in kurmayı planladığı birçok termik santral vardır.)Ayrıca termik santrallerin oluşturduğu hava kirliliğinin bileşenleri tam olarak bilinmediğinden, bunları önlemek için nasıl bir “kirlilik kontrol” tekniklerinin etkili olacağını da bilemeyiz. “Termik santralleri temiz hale getirebiliriz” propagandası umut dolu bir yalandan(kendini kandırmadan) başka bir şey değildir. Petrol yakan santraller de termik santrallere yakın hava kirliliği oluştururlar. Santrallere petrol ve kömür taşımak zahmetlidir ve ileriye dönük kaynak yetersizliği vardır.Doğal gaz ise çok az hava kirliliği ve yangına sebep olmakla birlikte patlama ve oksijensizlikten boğulma riskleri taşır. Ayrıca doğal gaz için, dışa bağımlı olma zorunluluğu vardır. Doğal gazın fiyatı da oldukça belirsizlik arz eder.Alternatif olarak sunulan “ güneş kolektörleri” ni yapmak gereken çelik, beton, cam gibi malzemeleri üretirken de, termik santrallerde kullanılan kömür oranının %34ü kadar kömür kullanmak icap etmektedir. Öte yandan Türkiye’nin ortalama güneş süresi de 2.640 saattir. Verimli bazı bölgelerde sınırlı olarak ihtiyacı karşılama ve acil durumlar için gereksiz kalmaktadır. “Nükleer enerji ise güneş enerjisini kulanamaya göre %70’lere varan oranda daha ucuzdur.” Rüzgar değirmenlerinin üretim maliyeti ile nükleer enerji üretim maliyeti aynıdır.Nükleer Enerjide “Kaza” Riski ve AkkuyuBir reaktörün büyük bir kazaya sebebiyet vermesi yirmi binde 1 ile iki yüz binde bir kadardır. Bunun ancak %1’inde önemli oranda radyasyon açığa çıkar. Burada Akkuyu’nun çok avantajlı bir durumu vardır. Çevresindeki dağlar 2100 m ile doğal bir set oluşturmaktadır. Bu nükleer sızının(olsa bile) yayılmasını önleyecektir.NÜKLEER SANTRALLERİN SAĞLIĞA ETKİSİNE GELİNCE YAKINDA…
yorumlar
“Cahil” diye hitap ettiğiniz nükleer karşıtları sizden daha bilimsel konuşup yazma kapasitesine sahip. Kendinize gelin lütfen. Saygı sınırlarını aşmayalım!!!
İzninizle ben “son durum” konusunda sizi bilgilendireyim…Tablo 1.1: Dünyadaki Nükleer Enerji Reaktörlerinin Durumu
Kaynak: Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, http://www.taek.gov. tr/bilgi/sss/durum.html
Tabol 1.1 incelendiğinde dünyada en fazla nükleer reaktöre sahip olan ilk 4 ülkenin (ABD, Fransa, Japonya, Rusya) reaktörlerinin sahip olduğu enerji kapasitesi bakımından da ilk 4’te yer aldığı görülmektedir. Reaktör sayısı sıralaması ile reaktörlerin sahip olduğu enerji kapasitesi sıralamasındaki sapma ise en belirgin şekilde Hindistan örneğinde kendini göstermektedir. Almanya ile beraber en fazla reaktöre sahip 8. ülke konumunda olan Hindistan reaktörlerinin sahip olduğu kapasite bakımından ancak 15. sırada yer alabilmiştir. Oysa aynı (17) reaktör sayısı ile Almanya sahip olduğu reaktörlerin kapasitesi bakımından 5. sırada yer almaktadır.Tablo incelendiğinde dikkati çeken bir başka nokta 18 ülkenin nükleer reaktörlerinden bir kısmını tekrar çalışmamak üzere kapatmasıdır. Bu ülkelerin kapattıkları reaktörlerin (kapatmadan önceki sahip oldukları) toplam reaktörleri içerisindeki yüzdeleri şu şekildedir:• İtalya ve Kazakistan sahip oldukları toplam nükleer reaktörlerin tamamını tekrar çalıştırmamak üzere kapatmışlardır. Ayrıca İtalya ve Kazakistan’da inşa halinde olan bir nükleer reaktör de bulunmamaktadır.• Bulgaristan sahip olduğu nükleer reaktörlerin % 66’sını tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır; ancak Bulgaristan inşa halinde olan reaktörlerinin bitmesi ile çalışan reaktör sayısını %100 arttıracaktır.• Almanya sahip olduğu nükleer reaktörlerin yaklaşık olarak %53’ünü tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır. Ayrıca burada inşa halinde bir nükleer reaktör bulunmamaktadır.• Ermenistan, Hollanda ve Litvanya sahip oldukları nükleer reaktörlerin yarısını tekrar çalıştırmamak üzere kapatmışlardır. Ayrıca bu ülkelerde inşa halinde nükleer reaktör yoktur.• İngiltere sahip olduğu nükleer reaktörlerin %35.5’ini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır. İngiltere’de de inşa halinde nükleer reaktör bulunmamaktadır.• Slovakya sahip olduğu nükleer reaktörlerin %28.5’ini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır. Slovakya’da inşa halinde bir nükleer reaktör yoktur.• İsveç sahip olduğu nükleer reaktörlerin yaklaşık olarak % 23’ünü kapatmıştır. Ayrıca burada inşa halinde bir nükleer reaktör bulunmamaktadır.• ABD sahip olduğu nükleer reaktörlerin %21.2’sini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır. ABD’nin inşa halindeki reaktörleri ise çalışan toplam reaktörlerinin % 0.96’sı kadardır.• Ukrayna sahip olduğu nükleer reaktörlerin %21.05’ini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır; ancak Ukrayna’nın inşa halindeki reaktörleri çalışan toplam reaktörlerin %26.6’sı kadardır.• İspanya sahip olduğu nükleer reaktörlerin %20’sini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır. Ayrıca İspanya’da inşa halinde bir nükleer reaktör yoktur.• Fransa sahip olduğu nükleer reaktörlerin %15.7’sini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır. Fransa’nın inşa halindeki reaktörleri ise çalışan toplam reaktörlerinin % 1.69’u kadardır.• Kanada sahip olduğu nükleer reaktörlerin %12’sini bir daha çalıştırmamak üzere, %16’sını ise uzun süreliğine kapatmıştır. Ayrıca Kanada’da inşa halinde bir nükleer reaktör bulunmamaktadır.• Rusya sahip olduğu nükleer reaktörlerin %13.8’ini tekrar çalıştırmamak üzere kapatmıştır; ancak Rusya’nın inşa halindeki reaktör sayısı toplam reaktör sayısının %19.3’ü kadardır.• Belçika sahip olduğu nükleer reaktörlerin %12.2’sini kapatmıştır. Ayrıca bu ülkede inşa halinde bir nükleer reaktör bulunmamaktadır.• Japonya sahip olduğu nükleer reaktörlerin % 5.08’ini tekrar çalıştırmamak üzere, % 1.69’unu ise uzun süreliğine kapatmıştır. Japonya’nın inşa halindeki reaktörleri ise çalışan toplam reaktörlerinin % 45’i kadardır.Nükleer santraller ve çevre konusuna gelince; bu konuda onay bekleyen bir yazım var. Bir çok şey ile beraber bunu da okumanızı “şiddetle” tavsiye ederim.
Hala ikna olmadım. Konu hakkında net bir karar veremiyorum. Bu da cahilliğimden değil, eksilerle artılar sürekli birbirini götürdüğü için oluyor.Yazarın itici üslubundansa (buna üslup denirse tabii) hiç hazzetmedim.