bildirgec.org

nympheninpenceresi

11 yıl önce üye olmuş, 4 yazı yazmış. 5 yorum yazmış.

Akkuyu Nükleer Santral Projesi’ne Neden Karşıyım? 3

nympheninpenceresi | 09 August 2009 17:19

NyMpHe
NyMpHe

Bu seferki “sıkılmayı sindirme” molamı biraz uzun tuttum galiba. Malum tablolar, grafikler, rakamlar, kaynaklar… Hazmetmek zaman alıyordur, diye düşündüm. Neyse kaldığım yerden devam ediyorum…

ABD’de 1990’lı yıllarda yapılan risk analizinin , nükleer santral taraftarlarının haklılıklarını kanıtlamak için sıkça başvurdukları bir kaynak olması nedeniyle ayrıca incelemesinde fayda vardır.

Tablo 1.1: ABD Risk Analizine Göre Belirlenmiş Olan Ortalama Ömür Kaybı (OÖK) Rakamları

Kaynak: Ş. Şenay- A. Biçer ,“Neden Nükleer Enerji?”,  Nüksem 2007 Nükleer Enerji Sempozyumu Bildiriler Kitabı, EMO Yayınları Selim Ofset Matbaacılık, Mersin, 2007, s. 31

Kaynak: Ş. Şenay- A. Biçer ,“Neden Nükleer Enerji?”, Nüksem 2007 Nükleer Enerji Sempozyumu Bildiriler Kitabı, EMO Yayınları Selim Ofset Matbaacılık, Mersin, 2007, s. 31Tablo 1.1’de ömür boyu bir nükleer santral yanında yaşamanın ve bir nükleer santralin bir yılda çıkardığı atığın riski bir insana yıldırım çarpma riskinden veya bir uçağın düşmesi riskinden bile küçük olarak belirtilmiştir. Şüphesiz bu çalışmada nükleer santralin “normal koşullar” da çalışacağı varsayılmıştır. İnsan yapısı bir reaktörün yine insanlar tarafından kullanıldığı bir nükleer santralde koşulların “normal” kalma garantisinin olmadığını, üstelik koşulların tabiat olayları ile “normal” olmaktan çıkmasının kuvvetle muhtemel olduğunu bir önceki yazımızda belirtmiştik. Şimdi ise “normal koşullar”dan sapmanın olası olduğunu gösteren bir kaç örneğe bakalım:

Akkuyu Nükleer Santral Projesi’ne Neden Karşıyım? 2

nympheninpenceresi | 03 August 2009 20:02

NyMphe
NyMphe

Nükleer karşıtlarının Akkuyu’da 7-8 Ağustos tarihleri arasında çadırkent kuracakları ve 9 Ağustos’ta da “Nükleer Santrale Hayır” adı altında bir miting düzenleyeceklerinin duyurulması ile depreşmeye başlayan ‘bu konuda yazma’ isteğim -ilk yazımın rağbet görmemesine rağmen- önlenemez bir şekilde devam ediyor… Konuyu ve/veya onu ele alış şeklimi “yeterince ilgi çekici” bulmayan okuyucular için ufak bir ‘sıkılmayı sindirme’ molası verdikten sonra, -“US(L)ANMADAN”- nükleer enerji kullanımının çok boyutlu zarar ve risklerini aynı “sıkıcı” akademik(?) dille anlatmayı sürdürüyorum. Rastgele…

Nükleer santrallerin çevre dostu olduğu görüşü, genel olarak nükleer santrallerin karbondioksit salınımlarının az olması ile desteklenmeye çalışılmaktadır.

Akkuyu Nükleer Santral Projesi’ne Neden Karşıyım? 1

nympheninpenceresi | 29 July 2009 12:40

Aylardır derin bir uykuya yatmıştı “Akkuyu’da Nükleer Enerji Santrali kurulsun mu, kurulmasın mı?” tartışması. Nihayet yeniden gündemde… Hatta 7-8 Ağustos tarihleri arasında tüm nükleer karşıtlarının toplanarak Akkuyu’da çadırkent kuracakları ve 9 Ağustos’ta da Mersin’in Gülnar ilçesinde ‘Nükleer Santrallere Hayır’ adı altında bir miting düzenleneceği şimdiden duyuruldu bile. Bu tür ‘yeni sosyal hareketler’e (konuya taraf olmasam da) sırf atmosferi görmek için katılan biri olarak muhtemelen ben de orada olacağım. Üstelik bu kez konunun tarafı ve sempatizanıyım. Nitekim -fisyon tepkimesi sonucu açığa çıkan- nükleer enerji kullanımının çok boyutlu zarar ve riskleri olduğunu düşünenlerdenim. Şimdilik bunlardan sadece birini: EKONOMİ boyutunu, “akademik” (?) bir şekilde ele alalım.

Nükleer santrale evet diyenlerin “Neden nükleer enerji?” sorusuna verdikleri ilk cevap, nükleer enerjinin elektrik üretiminde en etkin ve ekonomik kaynak olduğudur. Bunun doğruluğunu göstermek için de yaptıkları ilk iş; nükleer reaktörlerin yakıtı olan uranyumun ne kadar az miktarından ne kadar çok elektrik elde edilebileceğini sayısal verilerle ortaya koymaktır.

“GERÇEĞE ÇAĞRI”

nympheninpenceresi | 28 July 2009 09:13

NyMpHe
NyMpHe

Erkeklerin egemenliğinde olan bir ortamda bir kez daha bulunma gafletine düştüm dün akşam. Masadaki tek kız benim. Zaten onlar da beni artık “kendilerinden biri” gibi görmeye başladılar. “Gaflet” dediğime bakmayın siz. Aslında bu durumun birçok avantajı var. İlk önce; kimse sizi etkilemek amacıyla kendi kimliğinden sıyrılmıyor. İkincisi; siz de daha rahat davranıyorsunuz: “Bunu mu giyeyim? Şöyle mi oturayım? “ gibi dertleriniz olmuyor. Sonra, art niyet kaygınız da yok. Ama bence en önemlisi; yeni bir dünyaya adım atıyorsunuz. Karşı cinse ait neredeyse her şeyin, olduğundan farklı algılandığı ilginç bir dünya burası. Yaklaşık iki senedir, bu dünyada “ziyaretçi” kimliği ile gezinen biri tarafından -asıl ikamet ettiği “reel dünya”dan, “gerçeğe çağrı” niyetiyle- yazılmış bir yazıyı okumaktasınız şu anda. Dolayısı ile yazının asıl muhatabı erkekler. Ama “karşı cins” söz konusu edildiğinde derealizasyon durumunun hakim olduğu bu dünyaya, “ziyaretçi” kimliği ile de olsa kabul edilme şansını yakalayamamış kadınlar tarafından da erkeklerin dünyasındaki yansımalarını görmek açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir yazdıklarım.