Öyle bir sanatçı düşünün ki piyano çalıp şarkı söylerken, bir yandan da gözlerinizin içine bakıyor. Sahnede dans eden, çeşitli koreografiler sergileyenlerden daha büyük bir enerjiyle sizi yakalıyor. Sizi şarkının içine sokuyor adeta. Sanki şarkıyı sadece size söylüyor.Farklı aksanıyla söylediği ilginç sözlerle ve orijinal ses rengiyle size hayran olmaktan başka şans tanımıyor.İşte o sanatçı, piyanonun kraliçesi Tori Amos…

22 Ağustos 1963 ‘te Kuzey Caroline’da dünyaya gelen sanatçı çoğumuzun daha doğru düzgün konuşamadığı yaşta piyano çalmaya başlamıştır.Babası rahip olan Tori, dört yaşındayken kilise korosunda hem piyano çalıp hem de şarkı söylemeye başlar. 1968’de Peadbody Konservatuvarı’nda burs kazandığındaysa, o okula kabul edilen en genç öğrenci olmuş olur.Yine beş yaşındayken kendi bestelerini yapmaya başlar ve dokuz yaşında bestelerine söz de ekler. Fakat burs kazandığı okulu o kadar da iyi gitmemektedir. Çünkü Tori, nota okumayı sevmez, kulaktan çalmayı tercih eder. Uygulama derslerinde başarılı olsa da solfej derslerinden başarılı olamaz. Mezuniyet sınavında da kendi bestelerini çalmakta ısrar edince bursu geri alınır.

13 yaşındayken babasının gözetiminde kiliselerde ve klüplerde kendi bestelerini çalmaya başlar.Aynı zamanda da gençliğinde çok güzel bir yüzü olduğundan reklamlarda oynar ve pembe dizilerde birkaç figüranlık deneyimi olur.1984 te 21 yaşındayken yıldız olma hayalleriyle Los Angeles’a taşınır.Ne yazık ki bir bar çalışması sonrasında, hayranının kendisini evine bırakma ricasını kabul eder. Ve bu adamın tecavüzüne uğrar. Bu kötü olaydan bir çok şarkısı nasibini alır fakat ilerde olayı ve olay sırasındaki düşünceleri en açık şekilde anlattığı “Me and a gun” adlı bir şarkı yazacaktır. Orijinalinde müziksiz olarak söylediği bu parça sanki şarkıdan çok bir içdökmedir.Asıl adı Myra Ellen olan Tori, bir arkadaşının kendisine Tori isminin yakıştığını söylemesi üzerine sahnede bu ismi kullanmaya başlar. Küçük klüplerde çalmaya devam eder ve zamanla kendi hayran kitlesini yaratır.Atlantic Recordaldı bir şirket yeteneğini keşfeder ve bir plak anlaşması yapılır.”Y Kant Tori Read” adında bir grup kurulur. Grubun adı Tori’nin nota okuyamamasından gelmektedir. Ticari kaygılar sebebiyle Tori’ye saçma sapan bir imaj yapılır.

Albüm satmaz. Tori çok üzülür, gruptan ayrılır ve eskisi gibi piyanist-şarkıcı olmak ister. Fakat Amerika’da o şekilde iş yapamayacağını söyleyen plak şirketi onu İngiltere’ye yönlendir.İngiltere’de “Little Earthquakes”adlı albümünü çıkarır ve başarılı olur.Sonra sırasıyla “Under The Pink”,”Boys For Pele”,”From The Choirgirl Hotel”,”To Venus And Back”,”Strange Little Girls”,”Scarlet’s Walk”,”Tales Of Librarian”,”Welcome to Sunny Florida”,”The Beekeeper”,”American Doll Posse”,”Abnormally Atracted to Sin” adlı albümleri çıkararak dünya çapında bir üne ve sadık bir hayran kitlesine ulaşır.Türkiye’ye de konsere gelmiş, Dream Tv’ye röportaj vermiştir.Buradan izleyebilirsiniz. Şebnem Ferah’la da kısa bir görüşmesi olmuştur.Onu da buradan okuyabilirsiniz.Benim naçizane favori parçalarım ise “Northernlad”ve “Winter”dır,önerilir :))