(tirbişon, tiribişon,tirbüşon yada ne b.ksa… departmanından)


Başbaşa bir Cumartesi gecesi yaşayacaktık…Uzun zamandır direklerine yaslanıp oturan insanları izleyemediğim o yeşil belediye otobüslerinden birine bindim ve evim, sığınağım, yaşam alanıma doğru Beşiktaş’a yol aldım…İskelede indim bugün değişiklkik yapayım ve 50 adım daha fazla yürüyeyim diye.. Rüzgar küçük kulaklarımın yanından geçip giderken boynumda nefis bir toprak kokusu bırakıyordu… Gülümsedim, kulaklarımda enfes bir şarkı çalıyordu. Sesini daha fazla açtım.

Işıklara geldiğimde karşı yolda yeşil ışık bekleyen insanların hepsinin yüzüne baktım, gülümsedim ve başımı öne eğip yeşil ışıığın gözlerime selam etmesiyle Çarşı’nın içine girdim. Hızlı adımlarla evime ulaştım. Evet, başbaşa bir Cumartesi gecesi yaşayacaktım.



Evimin kapısını araladığımda Şarlo kedisi uzun güzel tüylerini kabartıp selam verdikten sonra müsait köşlesine uzandı, ona da selam verip halini hatırını sorduktan sonra cevap veremeyen bir şeye soru sormanın verdiği garip duyguyla bilgisayarımı, ardından da tv’yi açıp sesini kısıp kendimi yatağa attım…


Başbaşa bir Cumartesi gecesi geçirecektik bugün. Dinlenecek, temizlenecek ve düşünecektim hatta belki yazacaktım. Biraz pencereden sokağı izledim, bir sigara yaktım. Çamaşır makinesinin nevresim yıkamayı özlediğini düşünerek kendimi ona adadım bir süre. Daha sonra bir sahil yürüyüşünün fena olmayacağını düşünüp beşiktaş’a yakışan en güzel eşofmanlarımı giyip, kızkardeşimden ödünç aldığım discman’ide bir yerlerime sıkıştırıp yola çıktım.


Sahilde 1 saat kadar yürüdüm, oturdum, kalktım, bi sigara içtim, bi kahve içtim, bi köpek sevdim, bir kız çocuğunun yanağından makas aldım, sonra bir sigara daha içtim ve bu geceyi sanki son geceymiş gibi dolu dolu yaşamk istediğimi düşündüm… Öyle ya bu Cumartesi gecesini başbaşa geçirecektim…


Bu Cumartesi gecesini kendimle başbaşa geçirecektim. Kaygılarımla değil, hayallerimle ve biraz şarapla…


Evet, şarap almalıyım diyerek Migros’un yolunu tuttum.


İşte evim…


Sığınağım, yaşam alanım, benliğim, bensizliğim ve sensizliğim işte hepsi burada…Bilgisayarım açık, televizyonumun sesi ise hala kısıktı. Ama bundan daha önemli şeyler vardı. Bu şarabı açmak gerekecekti. Evde ki garip tirbişonu elime aldım bir süre inceledikten sonra mantarın ortasına sapladım. Çevirdim, evet çevirdim. Dönemeçli yolları mantarın içindeydi ama bir gariplik vardı. Çünkü yukarı doğru çekemiyordum. Bu kadar güçsüz olamazdım. Dakikalarca uğraştım. Ayağa kalktım olmadı, oturdum olmadı, yere diz çöktüm yine olmadı… Bu şarabı açamayacağımı düşündüm. Kaktım ve kahve suyu koydum.


Şarap şişesini masaya koyup kahve ve sigara eşliğinde izledim. Pencereyi açtım ve azcık hava soludum derin bir nefes Yine “dönemeçli yollarını” mantarın ortasına sapladım ve çevirmeye başladım. Mantara bir şeyler oldu. Yarısı dışarı çıktı ama eminim o da bundan en az benim kadar hoşnutsuzdu. Bir an şişenin yüzümde patlayacağını, yada elimi parçalayacağımı düşündüm ve tüm vücudumu ter kapladı. Banyoya gittim yüzümü , Çamaşır makinesini izledim, kendimi izledim ve aklıma hala tarafımdan içilmeyi bekleyen şarabım geldi.


Kendimle sakin bir Cumartesi gecesi geçirirken onu bu geceden mahrum bırakamazdım. Çünkü o bugün şanslıydı kimbilir ne kadar zamandır beklediği market rafında ne sıklmıştı. Kaç kişinin elleri ona dokunmuş daha sonra geri bırakmıştı. O şanslıydı çünkü onu bugün hiç düşünmeden avuçlarıma aldım ve kendimden bildim. O açılmalıydı ve bu gece yudumlanmalıydı…


Winamp listte sıra bir şarkıya gelmişti. Ben yere oturmuş kucağımda şarap şişesi duvara yaslanmış tirbişon’un dönemeçli yollarına bakıyordum…

Yay gibiydi ama yaylanmıyordu dönemeçli demir parçası işte. Mantarın ortasına saplandığında ki kadar acıtır mıydı bizleri tirbişon…


Benim hayatta kaç tane tirbişonum oldu da kalbimin sağ kenarına saplandı?Kalbimin sol tarafında ki basıncın sebebi de sağ tarafımdan aldığım yaramıydı?


Peki ya başım? Baş ağrılarım biricik baş ağrılarımın sebebi tribişonun dönemeçli sert hamleleri sayesinde mi her gün peşimi bırakmaktan vazgeçemiyordu…


Bu acılı şarkıyı tirbişonmu eklemişti winamp listeme?


Kaybolan resimleri, acıyan gururun sebebide tirbişon muydu?





Mutfaga gittim. N’aptığımı tam hatırlayamıyorum sanırım mantarın şişenin içine ittim evet artık mantar dışarda değil içerdeydi. Ve parçalanmamıştı. Parmağımı sarabın ağzına bastırmamla yüzüme ve saçlarıma aynı anda ıslanmıştı.


Yıkanmasam da 2.kalite şarapla tüm geceler gibi bu gece de benim gecem.
Oralarda kaçıncı gece?Yok artık çocukluk hallerimizi sarıp sarmaladığımız saten uykular…


Bakma bana öyle.Mutsuz değilim, karamsar değilim, içe kapanık değilim…Çok karamsar yazıyor muşum…Peahhh… öyle istiyorum demek ki , canım öyle yazmak istiyor, öyle yazdığım zaman mutlu oluyorum.. Batıyor mu?


Mutsuz görünüyor muşum, hep düşünceliymişim, susuyor muşum…Evet. Evet öyle. Bak bazen kafan nasıl çalışıyor bazen nasıl da görüyorun gözün gördüğünün özünü…


Hayat o kadar da kötü değilmiş…Kötü mü dedik…Sizin postmodern zaaflarınızdan vazgeçemediğiniz gibi bende yaşamaktan vazgeçmiyorum ki.


Sizin o bohem duruşlarınızın arkasına sakladığınız riyakar geçmişleriniz kadar açık bir şekilde oturuyorum-kalkıyorum ve yüzünüze bakıp gidiyorum. Sizin gibi kimseye tükürmüyorum…


Değişsin mi istiyorsunuz?Üzgünüm o tarafa bilet kalmadı, bütün yerler ayırtıldı sizse çok geç kaldınız “yaşamda bana dair birşeyleri yakalamak” için…


Bak yarıladım şarabı. Tiribişon mudur nedir işte o şeyde 3 parça olarak masamda birleştirilmeyi bekliyor. Sokakta Beşiktaş’ın kedileri, gökyüzünde martılar bağırıyor hepsini duyuyorum. Ve ben hiçbirinizle barışmıyorum….

Ben sadece İstanbulu’u o en sevdiğim yarim Bizans’ımı alıyorum kollarıma ve en kuytu odafanuslarda makyaj yapan bir gül gibi gizleniyorum…





mutsuz değilim…her zaman mutlu olamayız sizi gidi bencil şeyler. Mutluluk anlardan oluşur…


Geri dönücem, bunu sizde biliyorsunuz… Yine kalbimin sağ tarafında bir ağrı, beynimde iyi huylusundan kocaman bir fazlalık, hem kızan hem gülen tüm bakışlarımla geri dönücem ama biliyorsunuz ki; HİÇ BİR ŞEY HİÇ BİR ZAMAN O ŞEYİ YAŞANMAMIŞ KILAMAZ!



*görmeyi çok istediğim bi filmin başlaması gibi sinemada herşeye yeniden başlayan bi peygamber uyuyordu yatağımda; K’alp krizi…(27.02.2001)



her hakkı tear_bişona aittir…