Sabah kahvaltısından sonraki ilk öğün olan öğle yemeği onlar için kısa bir tatildi sanki. Evlerine yemek yemeğe gittiklerinde kısa sürede olsa kestirmek adet haline gelmişti adeta. Eve vardıklarında “Anne ben geldim, açım” dedikten sonra çok iş yapıp yorulmuşçasına hemencecik uyuyakalırlardı. Yarım saatte olsa kestirebilmek adeta bir nimetti.

Uyuyan Çocuk
Uyuyan Çocuk

Anneleri onlara kıyamaz, uyandırmaya gönülleri razı olmazdı. Ama gitmeleri gereken bir iş olduğu için istemeseler de kaldırmak zorunda kalırlardı çocuklarını. Çocuk sadece onları işe gönderen babalarına mı aitti ki onların bu yaşta çalışması kararını yalnız başlarına verebiliyorlardı. Ataerkil bir toplumda yaşamanın sonucu denilebilecek kadar basit bir olay mıydı bu. O yaştaki çocuğun çalışmasından ne olurdu ki, küçücük çocuk çalıştığı yere nasıl bir katkı sağlayabilirdi ki. Amaç neydi bu yaştaki çocuğun yağ – pas içinde kirlenip; eve geldiğinde yorgunluktan uyuyakalacak halde olmasının.

Çocuğuna Kıyamayan Anne
Çocuğuna Kıyamayan Anne

Bu kadar yoğun düşünceler içinde çocuğuna bakarak uyandırmak istemeyen anne, kaçınılmaz son olan “Kalk artık, geç kalacaksın” cümlesini içi kan ağlayarak ta olsa söylemek zorunda kalırdı. Uyanıp saate bakan çocuk, çocuksu tavırlarla “İşe geç kaldım, çabucak yemek yemeliyim” der ve bir ondan bir bundan atıştırıp ben doğdum diyerek kalkmak ister annesinin hüzün dolu bakışları arasında.Anne istemeyerek de olsa çocuğunu işe uğurlar ve arkasından öylece bakakalırdı. İşe yine uçarcasına giden çocuklarımız, acaba diğer çırak benden önce mi geldi diye düşünmekten kendilerini alamazlardı. Tabi ki iş disiplininden kaynaklanan bir durumdan bahsetmiyorum, birbirlerine üstünlük sağlamaya çalıştıkları çocuksu bir rekabetten bahsediyorum.

Bir Çocuk Her Yerde Oyun Oynayabilecek Hayl Gücüne Sahiptir
Bir Çocuk Her Yerde Oyun Oynayabilecek Hayl Gücüne Sahiptir

İşe vardıklarında ustaları yemek yemeğe giderdi. Böylece çocuklarımızın çalışmadan, sadece oyun oynayarak geçirebilecekleri bir zaman dilimi başlardı. Dükkânda kovalamaca oynayabilecekleri, motosiklet kayışlarını bir halka gibi kullanarak seçecekleri hedeflere geçirmeye çalışacakları, belki de günün en keyifli olan zaman dilimi.Ustaları saat 14.00 gibi öğle yemeğinden geri gelirdi. Ustalarının kullandığı motosikletin sesini tanıyan çıraklar bu sesi duydukları anda oyunlarını bırakırlar; sanki O yokken çalışmış gibi ellerine yüzlerine yağ sürerek kamufle olurlardı.Boş duranı Allah da sevmez kulda misali iş olmasa da yapacak bir şeyler bulurlar ve aylak durmazlardı. İkindiye kadar devam ederlerdi çalışmaya. Sonra ara öğün denebilecek bir şeyler yemek için ara verirlerdi.TAMİRCİ ÇIRAĞI -1 (Uyanmasından İşe Gitmesine Kadar Olan Süreç)TAMİRCİ ÇIRAĞI – 2 (İşe Varmasından Öğle Yemeğine Kadar Olan Süreç)