dün akşam kulunuz tamil ve bir arkadaşı buldukları bir davetiye sayesinde mumya firarda/runaway mummy isimli filmin ikinci galasında gitme fırsatı buldular. filmin kritiğini yapmayacağım. zaten yapamam adil olmaz çünkü sonunu getiremedim filmin. tadından yiyemedim. oyuncu kadrosu gerçekten de çok geniş. acun firarda, kim500milyaristerprogramında125milyarkazanançocuk, ayşe hatun önal, sinan çetin bunlardan bazıları. gerçekten çok seçme bir kadro olmuş. tebrik ediyorum. izleyebildiğim kadarı ile filmin konusunu anlatmak isterim.
ahmet(teoman) paşa çocuğu bir gençtir-en azından annesi öyle bilmektedir. ahmetin annesi, ahmetin bütün gün kodak fotoğraf makinesi ile fanta balonu önünde durup fanta içen genç kızların fotoğraflarını çekmesinden ve bir baltaya sap olamamasından çok rahatsız olmaktadır. ancak işin aslı farklıdır, ahmet siyah ford focus arabası ile ajanlık yapmaktadır. cahit(tarık pabuççuoğlu) ericsson marka cep telefonu kullanan bir mafya babasıdır ve kuşu kalkmamaktadır. on senedir kuşa hasret kalan karısı nurten(nurseli idiz) ise artık ne yapacağını şaşırmıştır. mumyanın afrodizyak etkisi olduğunu öğrenen cahit türkiye’ye bir tabutla gönderilen ve medline ambulansı ile taşınan mumyayı ele geçirmeye çalışmaktadır. turist rehberliği yapan fatime(nurgül yeşilçay) istanbula getirdiği turistleri muhakkak topkapı eresin otelinde ağırlamaktadır. ahmet el işte göz oynaşta bir ajandır. fatimeyi takip ederken ona aşık olur. bir gün ford focus ile giderlerken, artık kafanızdan siliyoruz sloganı ile sigarayı bıraktıracağını söyleyen tedavi yöntemini gösteren bilbordun önünde dururlar. selami şahin balat karakolunda şarkıcılık yapan bir komiserdir, ancak ikiye bölünmüş ekip otosunu merterden balata kadar getirebilemektedir. leyla(şebnem dönmez) çok güzeldir. hatta filmin en güzel yeridir. ve olaylar içinden çıkılmaz bir hal alır.
________________________
aslında böyle bırakacaktım yazıyı ama içim el vermedi. işte kusuyorum sinirimi. oyunculuklar bir iki istisna dışında tam bir felaket. filmin bir çok sahnesinde mizansen bile yok. sahneler kesit kesit geliyor. ordan oraya, burdan şuraya. geçişler çok keskin. kavramakta zorlanıyor insan. üstte anlattıklarım da cabası. filme deli gibi para harcanmış anlatıldığı kadarı ile. ya kardeşim bu kadar para harcıyacağınıza lütfen biraz akıl harcayın da emeğinize yazık olmasın. ayıptır. gerçekten ama gerçekten çok sinir oldum. eve gidene kadar arkadaşımla filmdeki abuklukları anlattık birbirimize bitiremedik. o derece kötü bir film.
yorumlar
başka ne beklenebilirdi ki zaten??
tonlarca para harcanarak sözümona büyük(!) prodüksiyonlara imza atıp türk sinema endüstrisi için büyük işler başardıklarını sanıyorlar..
farkında diiller sanırım ama, yaptıklarıyla bi adım ilerletmek yerine gün geçtikçe olmayanı daha da dibe çökertiyorlar…
verdiğim oyla yazı yayınlandı başımız göğe erdi ne güzel:)
…ve türk film endüstrisini tv programları hazırlama mantığıyla “aha da 2 3 ünlü birini koyarız altyapı falan önemlii diil, konuya da gerek yok” tarzyla anca bu kadar…
türk filimleri son 2-3 yılda yapılanlara beş basar. medyanın ve birirlerinin pompalamasıyla göklere çıkartılan dandik filmlerden birisi işte…
ediyordum böyle bişey olduğunu.. paganın dediği gibi insanlar “aaa bakalım teoman nası rol yapmış” mantığıyla gider diye yapılan bir tür film işte..
bir ortaokul bilmecesi gibi mantık kurarsak, teomanın çok hayranı var ve teoman mumya firarda’da oynuyor. bu durum göz önüne alınırsa bu film popüler olmakta zorlanır mı?
– hayır…
ben cüneyt arkın ın siyah beyaz yakışıklı erkeği oynadığı filmleri çok severdim halende sevmekteyim ve bence cüneyt beyler ozamanki filmleriynen bu yeni dönem filmleri rahat ezerler vede geçerler .
tamilgerillası çok beyendim aktarış şeklini fanta balonu vs. ofiste beynim patlıyodu güzel oldu 🙂
Bu ‘Mumya’ tüm dünyayı dolaşacakmış.
İzlemedim, gidenlerden aldım haberini; Selami Şahin li film müzikleri, espriden kıt bir anlayışla yapılan kasıntı dialoglar, türk yapımlarına has bulunan kötü oyunculuk ve manası olmayan hatalarıyla her yanı saran senaryo-çekim hataları. Genel çizgisi bu yönde olduğu söyleniyor.
Bu film 24 ülke de gösterime girecekmiş:
Türkiye, Mısır, Almanya, Fransa, Hollanda Avusturya, İngiltere, Avustralya, Tunus, Fas, Cezayir, Lübnan, Katar, Kuveyt, Libya, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Dubai, Abu Dabi, Sudan, Yemen, Hindistan.
Seyretmeyi düşünmüyorum, seyredenlere de mani olmayalım. Teoman hayranı vardır alınır vb..
Son 20 yıldır, neredeyse hiç televizyon izlemiyorum…
[Yaşımız da ortaya çıkacak; tüh!]
Neredeyse kısmı, zaman zaman her fani gibi deprese olduğumda, yapacak en anlamlı şey hiç bir şey yapmamak olduğundadan da çaresiz olunduğunda, ilgili aygıtın karşısında durup, kendimi sözkonusu anlamsızlığın ışınlarına terketmek oluyor: Bir nevi katarsis, ruh solaryumu…
Ve böylece bir süre sonra, yaşamımdaki en en en anlamsız şeyin bile, oradan yayılan ışınlara binmiş manâların çok ötesinde değerli olduğunu, taaa mitokondrilerime dek hissederek, yeniden yaşama arzusuyla dolup, kaldığım yerden sürdürüyorum yaşamayı…
Ne ki; geçen günlerde benzer bir arınma seansında ribozomlarımı köpükleriyle temizlediğim, kısa adı “magazin” olan bir sosyopatolojik vakıanın orta yerinde, allahı var güzel bir hanım kızımız, kameraların önünde biraz Marta Graham’ın karikatürünün taslağının taklidini yaptıktan kelli, “mikrop”honelere şu cümleyi kurmak suretiyle beni derin bir ontolojik yıkıma sürükledi: “Dans dersleri alıyorum: Kaset çıkaracağız”..
Teşekkürler Türkiye…
bişi yazasım var ama dile gelmiyor. süper diyelim geçelim 🙂