PLAY >

Şimdilerde, birkaç düzine adamın bir araya gelip, ürettiği fantazilerini izlemek üzere oturduğumuz koltuğumuzda, kırmızı hapı yutarak Matrix`de yolculuğa çıkabileceğimizi, oradan Mars`a giderken, bindiğimiz uzay aracında yanımıza bir mutant oturabileceğini, yolda giderken yıldız savaşlarının çıkabileceğini, hasar alıp orta dünyaya inmek zorunda kalan gemimizin alien`lar tarafından istila edilebileceğini, bizi onların elinden Elf`lerin kurtarabileceğini ama onlara teşekkür edebilmek için Elvish bilmemiz gerektiğini biliyoruz…

Ancak, henüz insanlar bunları bilmiyorlarken, uzaylılar ya da dinozorlar dünyayı işgal etmemişken, terminatorler Sarah Connor için geri dönmemişken veya rock yıldızları henüz sahneye kıvılcımlar içinde uçarak inmiyorlarken, yani evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berbeooaauuurmmm…

PAUSE ||

Hayır, pireler o zamanlar sirk yıldızıydı, tamam mı…

PLAY >

Ehm…Pireler sirk yıldızıyken, insanlar, diğer bazı etkinliklerin yanı sıra, yine benzer koltuklarda oturup, gözlerini kısarak bakmak suretiyle bir takım mikroskobik canlıların, ordan oraya zıplayıp, parendeler atıp, dansedip, minicik toplarla yakar top oynamalarını izlemekle, ya da en azından izlemeyi denemekle eğleniyorlardı.

Son büyük pire sirkinin, ki bu şekilde Prof. Leroy Heckler`in sirki anılır, ortalıktan kaybolmasının ardından neredeyse yarım yüzyıl geçmişken, başka bir Profesor, A.G. Gertsacov, bu nesli tükenmiş gösteriyi, meraklılar tatlı tatlı kaşınarak izlesinler diye, geçen hafta sonu geri getirdi.

Sayın profesor, absurd kostümünün içinde, elindeki Victorian bavulunu masanın üzerine yerleştirip,onu nazik hareketlerle bir vodvil sahnesine dönüştürüyor, arkasından da şovunun yıldızları Midge ve Madge`i seyircilerine takdim ediyor, seyirciler ise, arkalarına yaslandıkları koltuklarından öne doğru eğilip, gözlerini kırpıştırarak, büyük bir merakla neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Aslında sanırım, pire sirkine giden insanlardan çok, o insanları tam karşıdan görme şansına sahip pire koreografı daha çok eğleniyordu. Ne de olsa seyirciler, ne şovun yıldızlarını görüyor, ne de onları görmeye çalışan kendi surat ifadelerini. Eh, bazen akıllarından sahneye yaklaşıp olayla bütünleşmek fikrini geçirenler olsa da, firar edebilecek becerikli bir pire için sulu bir meyve olma ihtimali çabucak süpürüyordu o düşünceyi.

Bilinen ilk Pire Sirki ya da gösterisi, 19.YY`da Prusya Prensesi Augusta için Bertolotto tarafından yapılsa da, söylentiler bu tuhaf gösterinin en az 300 yıl insanların kafasını karıştırdığı yönündedir.

1957 yılına kadar New York`ta Heckler yönetiminde gösterilerini sürdüren pireler, o zamana kadar can can ve valsten hoslanırken, sonradan bayrağı Heckler`den devralan Kolombiya`lı heykeltraş Maria Fernanda Cardoso ile, hanımefendinin sahneye büstiyer ve mini eteklerle çıkmasından olsa gerektir ki, sıcak Latin melodileriyle, diğer marifetlerinin yanısıra, lambada yapmaya basladılar.

Aradan geçen bunca zaman sonrasında, kaybettikleri şöhretlerini geri kazanmak zor olsa da, bilgisayar oyunlarında figüran olarak kalmaktansa, en azından anıları tazelemek için, önce Pennsylvania Üniversitesi sonra da Ringling Brothers Palyaço Yüksekokulu`nu bitiren, yarı illüzyonist, yarı palyaço ama tam bir çatlak profesor olan Gertsacov`un teklifini reddetmemişler.

Şov bittiğinde, etkilenmiş, kafaları da bir hayli karışık insan kalabalığı salondan çıkarken yine aralarında en popüler Pire Sirki çıkışı diyaloğu geçiyordu :

– Ya, orada gerçekten pire var mıydı ?

– Bilmiyorum ki 🙂

– Ya, bu adam o şeyleri nasıl besliyor ki ?

– Beslemiyormuş, o zaman daha uzun yaşıyorlarmış…

– Bence kendisiyle besliyordur, ya da kedisiyle… tihihi

– 🙂

– Ya, bu pireler öyle zıplayıp dururlarken kaçmıyorlar mı peki ?

– Uff, kaşıntı tuttu beni… Ne demiştin sen ?

STOP