bildirgec.org

sirk hakkında tüm yazılar

benzersiz anatomiler

nazokiraze | 28 November 2009 10:41

Bacaksız Akrobat olarak Avrupa turnelerine çıkan ve büyük başarılar kazanan Eli Bowen 1844 Ohio’da dünyaya gelir. Kendisine verilen lakap gibi bacakları olması gerekenden daha kısadır, hatta hiç yoktur, ayakları direk beline yapışıktır.

Bacaklarının olmayışını umursamayan Bowen ellerini her işte büyük bir marifetle kullanmaya başlar ve küçük yaşta çiftliklerde çalışarak ailesinin geçimine katkıda bulunur.Sirkler tarafından keşfedildiğinde ise yaşı 13 tür.Geçmişte vücutlarında anomali bulunan tüm insanlara yapıldıgı gibi o da eğlence dünyasına sokulur.

Zaro Ağa

nazokiraze | 29 August 2009 15:44

Birisi doğduğunda Allah uzun ömürler versin şeklinde dileklerde bulunuruz. Ülkemizde bu dileğin gerçekleşmiş olmasının en büyük örneği sayılan bir efsane yer alır.
Yaşadığı dönem tüm dünyanın ilgisini çeken ,öldügünde ise akciğerleri,beyni ve kalbi araştırma için çıkarılan Zaro Ağa 157 (bazı kaynaklara göre 160)yaşına kadar yaşamıştır.(mezarı Eyüp tedir)

Ülkemizin en uzun yaşayan insanıdır Zaro Ağa, Bitlis’te doğmuş hamallık yapmak için İstanbul’a gelmiştir. On padişah görmüş ,pek çok ülke ziyaret etmiş pek çok kere evlenmiştir. Atatürk’ün huzuruna da iki kere çıkan Zaro Ağa bu kadar uzun yaşayarak herkesi hayretler içinde bırakmıştır. Kendisinin sırtından hem yaşarken hem de öldükten sonra paralar kazanılmıştır.

-Neden bu kadar çok evleniyorsun

-Ne yapayım, aldığım kadınlar çabuk ihtiyarlayıp ölüyorlar

Şerif Mirza Aşiretine bağlı Kürt asıllı Zaro Ağa Rohat Alakom’un Eski İstanbul Kürtleri adlı kitabında, yakışıklı,iri vücutlu olarak tasvir edilir.Zaro Ağa askerligini sarayda yapmış ve Selimiye Kışlası .Ortaköy ve Tophane Camiileri inşaatında çalışmıştır.

Bambaşka Bir İstanbul Sabahı

pilli pati | 21 July 2009 10:55

Muzırlığın gelip üzerime yapıştığı ve gitmediği dönemlerden birinde size Başka Bir İstanbul Sabahı adı altında bir yol hikayesi anlatmıştım. O yazıda direksiyon başında İstanbul’u bir ucundan diğer ucuna katederken güya basıp Ankara’ya gitme hayalleri kurmuş ve yolda aklıma geldiği kadarıyla erkeklerin yakışıklılık(!) rasyolarını saçma sapan elementler üzerinden tanımlamaya çalışmıştım. Ne de olsa sabahın, uyku ihtiyacımın içine bir nevi sersemlik katması söz konusuydu. Zırvalamam muhakkaktır böyle vakitlerde. Neyse, o zamanlardan bu zamanlara çok sular aktı. Aramızdan kimileri bu yazı dizisinin -benim üçleme takıntımı bildikleri için- bir üçüncü İstanbul Sabahı’na bağlanacağına dair tahminler yürütmüşlerdi. Bu yazıyı farklı diyarlardan okuduklarında tam da şu anda gülümseyeceklerini biliyorum. Bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Hazırsanız eğer; bambaşka bir İstanbul sabahı artık anlatılmayı bekliyor.

Sirk Eğlencesi..

pillibebekkuyuda | 08 June 2009 09:21

Sirkteki develere bakarken, develerin etrafında çevrili bulunan elektrik tellerine tutunmuş, zangır zangır titriyordu.
Sonra o zavallı hayvancıkların neden geride durduklarını ve uzattığı otu yemek istemediklerini anladı.
Tellere, elektrikli olduğuna dair herhangi bir yazı yapıştırmadıkları için, deve kadar aklı olmayan insanlara kızdı..Güçlükle kendini toparlayarak ”Bir de şu küçük atlara bakalım” dedi, yanındaki misafirlere..İnsanlar, neden sirke giderlerdi, onlarca tutsak hayvanın, eğitmenler tarafından gereğinden fazla aç bırakılarak ya da dayak yiyerek, öğretilmiş sınırlı hareketleri yapmaları, başarı mıydı..Onları seyrederken aldıkları zevk, neye eşdeğerdi, bunu düşündü, ayağıyla bastığı hakedilmiş at pisliğini temizlerken..Atları koşarken hayal etmişti hep, yeleleri rüzgarda dalgalanırken..Hatta, bazen saçlarını açar, rüzgara bırakır, kendini at gibi, özgür hissetmek isterdi..Hemen o büyük, siyah paçalı ata ilişti gözü, yeleleri birleştirilerek rasta yapılmıştı, at bile atlıktan çıkmış, rahmetli Bob Marley grubundan gitariste dönüştürülmüştü..Fillerin bulunduğu arabaya geldi, uzun hortumunu çıkaran fil, öyle alışılmış, öyle direk bir hareketle bulunduğu yerin penceresini kapattı ki, sizi görmek istemiyorum, der gibilerden, hatta filin bu hareketinden sonra, yeterince göremediği için, ona insanmış gibi, bağırmak istedi..O, kedi ya da köpek severlere de kızardı, önlerine koydukları yiyecekle, avlanma zevklerini bile ellerinden alıvermiş, onları evde büyüyen tembel yaratıklara dönüştürmüşlerdi..Hatta köpeği masaya gelmeden, yemek yemeyen aileler vardı.. Hayvanları evcilleştirmek isterken, onlara katılan kişilik, sadece insanların bencillikleri, olabilir miydi..Doğanın özünü seviyordu, kendine özgü insanları sevdiği gibi, bırakın hayvan doğayla başbaşa yaşasın, diye düşündü..Asıl sirk hayatın içindeydi, izlemek için para ödemeye gerek yoktu.. Hüzünlü bir şekilde el sallayarak ayrıldı oradan, suçlu yine kediydi..

aslan kaplan at sürerse

descorate | 02 October 2008 19:20

Çindeki enteresanlıklar son hızıyla devam ediyor. Çin sirkinde adamlar parayı kırmak için ne yapacaklarını şaşırmışlar :

Aslan ve kaplan at sürerse ne olur sorusunu kafamda pek kurmadım ama bunu gördüm ya rahatca ölebilirim artık

buda yabancı kaynaktan

usb sirk topu zamazingosu…

zlo | 19 June 2007 12:08

usb sirk topu zamazingosu…
bilgisayarınız üzerinden kontrol edebildiğiniz bu sirktopu paketinin içinde;
3 roket insan figürü, 1 top (canon) , 1 de ağ bulunuyor…
bilgisayarınızdan topun koordinatlarını belirleyip ateşliyorsunuz acayip bir zamazingo…
ofiste çok işe yarıyacak gibi görünüyor 😀

kaynak;
burdan

Ünsüzlerden Sıkıldık Ünlüleri Yarıştırıyoruz

2006 | 14 May 2007 18:56

Zamanın da her kanalda dur dans ettirelim, olmadı şarkı söylesinler buda olmadı biz bunları bi yere kitliyelim ha bire dikizliyelim o da olmaz ise evlendirelim gibi bir çok taktigi deneyen medyamız bu ünsüz eflansyonundan mıdır yoksa yakında kötü bir şey olucakta bizleri uyutmak için böylesi yayınlar yapmaktadır bilemiyorum ancak tv lerde bir ünsüz “OUT” ünlü “IN” merakıdır sürüp gidiyor.

Ünlülerimizi (neye göre kime göre tartışılır ancak onlar kendilerine ünlü diyorlar bize yazmak düşer) sirklerde havalarda uçurup, şarkı söyletip veya dans ettirip eglenme yoluna gidiyoruz.

Eğlence Sektöründe Hayvanlar

| 14 May 2007 14:34

Ne zamandır istiyorum bu yazıyı yazmayı. “Ağzı var dili yok” hayvanlara yapılan şu muameleleri. Bi başlasa insan, sokak hayvanlarına yapılan işkencelerden, “spor” amaçlı avcılıktan girer hayvan yarışlarından çıkar. Ama ben sirklere uyuz oluyorum esas. Sirklerin insanları eğlendirme mekanı olmasını bir kenara bırakalım. Eğlendirme araçlarına gelelim esas;hayvanlara. Bunun bir gereklilik, sirkülasyon ya da bu tip ihtiyaçlara cevap olduğu konusunda kimse ikna edemez beni. Sirklerde sahne arkasında, bizim tanık olmadığımız süreçte hayvanlara verilen sözde “eğitim” birileri tarafından masaya yatırılsa ne güzel olur!
Yok, devir değişti, artık öyle şeyler yapılmıyor zırvalarına da inanmıyorum ben. İyi niyetli düşünüyoruz da diğer sektörlerde bile neler görüyoruz. bknz:Arena
Güncel olup olmadığını bilmediğim (Tarih göremiyorum) şu siteye bir bakınız
Bazıları hayvanların severek ve ödüllendirilerek eğitildiğini söylüyor. Bu tip hareketleri yaptıklarını görünce “aaa ne zeki hayvanlar” diyorlar.

Gösteri dünyası, eğlendirmeye ve eğlendirerek para kazanmaya yönelmiş bir sektör olduğundan dolayı, sirkin başarısı da “hiç beklenmeyen” ve “şaşırtıcı” olanın seyirciye sunulması esasına dayanır. Atların değişik figürlerde koşmaları, bir hayvanın bir ateş çemberinden geçmesi, bir sürü köpeğin sandalyelerin üzerinde topluca amuda kalkması tabii ki seyirciyi hayrete düşürerek eğlendirmek içindir. Ama bizler patlamış mısırlarımızı ya da dondurmalarımızı keyifle yiyip dolu ağızlarımızla sesli sesli gülerken bu gösterileri bize sunan hayvanların aslında ne kadar zorlandıklarını hiç düşünmeyiz bile.
Sirk yaşamında sunulan her gösteri hayvanların genel doğasına aykırı olan aktivitelerdir ve bu aktivitelerde esas olan şey ise kayıtsız şartsız “göstericiye itaat edilmesi”dir. İtaatin sağlanabilmesi için “cezalandırma” (dayak, aç bırakma, kırbaç, bağırma, korkutma) sirk eğitiminin (!) ayrılmaz bir parçasıdır. Böylesi bir ortam ve böylesi bir muamele doğal olarak kabul edilebilir değildir. Ne kadar eğlence amaçlı olsa da sonuçta hayvanlar eziyet görmekte ve yaşamları, hakları kısıtlanmaktadır. (www.kedimveben.com)

Dün akşam buz pateni yapan ayıyı gördüğümde hem kızdım hem üzüldüm. Daracık paten ayakkabılarını giydirmişler,o kayarken eğitmeni ona halkalar fırlatıyor, ayı da tutup boynuna geçiriyor. Bahsi geçen sirkler olunca böyle örnekler çok. Filler, ayılar, köpekler, maymunlar, aslanlar,kaplanlar…
Ben paten kayan ayı görünce, yanan halkadan geçen aslanı görünce zevk almıyorum kardeşim, eğlenmiyorum.

Sirk hayvanları şovlarda sergiledikleri zorlanma gerektiren numaraları isteyerek öğrenmezler. Kimse de durduk yere alevler içindeki bir çemberden atlayan bir kaplan ya da dans eden bir fil göremez. Değişen kademelerde kamçılama, elektrik şoku verme, fillere kanca şeklinde bir alet batırma veya bu aletle darp etme gibi bedensel cezalandırma teknikleri kullanılarak hayvanlar kendilerine emredileni yapmak zorunda bırakılır. Bedensel cezalandırmanın yanı sıra su, yemek vermeme, hayvanı kafesinde tek başına bırakma da direnen hayvanların direncini kırmak için başvurulan yollardandır. Zincir, kırbaç, sopalar, kanca, ip, ağızlık gibi gereçler bu canice eğitimin vazgeçilmezleridir.

Bu yazıda ayrıntılı yer vermişler bu konuya. Burda “Sirkler:İş aletleri” başlıklı yazıyı bulabilirsiniz. Yine burda, burda.
Bu önemli siteyede bakmanızı tavsiye ederim; burda filleri kontrol etmek ve cezalandırmak için kullanılan “Fil kancası”‘nın tanımını bulacaksınız.
Rahatsızım, hoşlanmıyorum ve kınıyorum.