türklüğe sadece ergenekon penceresinden bakanları bile şaşırtacak, tarihimizin gerçeklerinden biri gündemde.” Sivas kampı” iddia şu; olay kürtçülük ideolojisinin ortaya çıkmasındaki en önemli amildir.bir başka deyişle; uyuyan ya da uyutulan bir kimlik arayışının canlandırılmasıdır.
olay, 27 mayıs darbesinin akabinde gerçekleşir ; güneydoğu illerinden toparlanan 485 kürt kökenli aşiret reisi ağa, şeyh sıfatı taşıyan, kürt kökenli yurttaş burada yargılanırlar. içlerinden 55 kişi batı bölgelerinde zorunlu ikamete zorlanırlar. zamanın askeri yönetimi ,mbk’nin çıkarttığı yasaya dayanarak bu işlemi gerçekleştirir. yasanın gerekçesi şudur ” ülkenin bozuk olan sosyal yapısını düzeltmek, sosyal reformları yapabilmek, ağalık şeyhlik düzenine son vermek”
şeyh said’in torunu, fuat fırat yaşananları şöyle özetler ” bizlere isnat edilen suç kürt ihtilali teşebbüsü “ idi. ” biz bunu iki eşek yükü buğdayla nasıl yapacaktık acaba?”
Yazar, alev alatlı ” valla kurda yedirdin beni” adlı kitabında bu mecburi göçü değerlendirirken ” osmanlı kadar olamadık, onlar sürgüne yollarlardı ama geride kalan ailelerine maaş bağlarlardı “ alatlı bu sözü kampa katılanlardan kesilen 400 tl yemek parasına istinaden söylüyor.
yaşananlar elbette vahimdir.ama bilinmelidir ki bilhassa osmanlı döneminde zorunlu göçlere tabi tutulanlar sadece kürt aşiretleri değildir, önemli türkmen aşiretleri de bundan nasibini almıştır. bakıldığında halkına güvenmeyen, hukuk ve adaletten pek hoşlanmayan ,sivil-askeri dönem ayırt etmeksizin ,sadece kurucu devletin değişmez yasalarına bel bağlamış, bir başka devlet yapısı yok denecek kadar azdır.mesela şu “sivas kampı” meselesinde mbk nin, dayanağı, güneydoğudaki ortaçağ kalıntılarını silmek gibi bir iyi niyete bağlanabilir ama oradaki bir gerçeği de görmezden gelmek ne derece doğrudur??? ağa-şeyh dediğimiz insanların gerek osmanlı otoritesinin sağlanmasında gerekse yeni türk devletinin hem kuruluş aşamasında hemde inkilapların neticelendirilmesinde ki rolleri inkar edilemez. devletin , bölgelere göre değişen, örf ve adetlere dayanan kanunları ve imtiyazlı sınıfları ortadan kaldırmak gibi bir niyeti, insan hakları ve yurttaş bilinciyle bakıldığında makul karşılanabilir. ama yeni ikame hukukun üstünlüğü olmak kaydı ile.
tarihi tecrübeler t.c nin sorun çözmek kabiliyetinin olmadığını göstermektedir. ne adalete inanır ne yasaya.toplumsal yaşamın adilane inşası konusunda başarılı olamadığı gibi, göçebenin kıl çadırını toprak dam’a dönüştürmekle, kürd’ü sağa sola savurmakla çözüm ürettiğini sanır. ahlaki çöküşün yaraları ile hiç ilgilenmez.dünyaya bir çok şeyi öğrettiğimiz savı giderek inandırıcılığını yitiriyor, beceriksizliğimiz yüzünden en azından yeni kuşaklar sünepe bir toplumun sünepe çocukları olarak değerlendiriyorlar kendilerini.özlenen; tek tek insana değer verilmesi, hakim olan “din” ile modern hukukun ayrıştırılması ve en azından diğerleri diyenitendirdiğimiz insanlarla azınlık çoğunluk demeden” ruh” birlikteliğimiz olduğu gerçeğini unutmadan yaşamayı öğrenmemiz gerçeğidir.devleti yönetenlere kızıyoruz haklıyız elbette, tapınaklarında debelenip duruyorlar ve budalaca işler yapıyorlar. aslında hiçbir şey yapmadan otursalar, daha az zarar verecekler şu millete sanki.kıssa; herakletios tapınağına çekilmiş çocuklarla aşık oynuyormuş. ephesoslular şaşkın şaşkın bakarken onlara şöyle der ” ne şaşırıyorsunuz reziller! yoksa böyle yapmak sizinle birlikte devlet yönetmekten daha iyi değil mi? “keşke bizimkiler misket oynasa!
yorumlar
zaman zaman hatalar yapılmış sonuçları düşünülmeden. sonraki nesiller de ceremesini çekmek zorunda kalıyorlar sanki. o an için doğru olan birkaç nesil sonrası için hata olabiliyor. misket oynamakla değil de tahammül ederek ileriyi düşünmekle daha iyi olur dünya.
İnsanlarımızın o dönemlerde “ak” ve “kara” tabiriyle çifte standarta maruz bırakılmasının yarattığı izler zamanla terör canavarına dönüşüp karşımıza çıktı. Peki o insanları tabir-i caizse “sürgün”e yollayanlar emellerine ulaşabildiler mi? “Hayır ulaşamadılar, aksine daha da berbat ettiler herşeyi.” Bu hataların üzerine Kenan Evren Paşanın 12 Eylül ihtilalinde aldığı kararlarda tuz biber oldu. Allah sonumuzu hayırlı eylesin.
Tarihin en büyük hatalarındandan biridir SİVAS KAMPI….Devletin bazı bölgelerdeki, söz sahibi kürt ileri kökenlilerini sürgüne göndermesi ile bugünkü hazin tablo arasındaki tek gerçek,DEVLETİN KENDİ ELİ İLE KENDİ İPİNİ ÇEKTİĞİDİR ne yazık kı…Çobanları başlarından alınan koyun sürüsü misali,ortaya çıkan bu boşluk bu günün AYRILIKÇI KÜRT İDEOLOJİSİ olarak kapımıza dayanmıştır..ANCAK,diğer taraftan da aklıma takılan bişeyi söylemeden geçemeyeceğim;Bu Ülkede sağcısı,solcusu,haklısı,haksızı,yargılananı,yıllarca hapis yatanı,idam edilenleri oldu….Ama Devlet ile barışabildiler…PEKİ MALUM KİŞİ NEDEN DEVLET İLE BARIŞAMAMIŞTIR ???
Alev Alatlı, hmmm…
tek kelimeyle harika bir anlatim azizim..T.C nin paranoyasi ve o günlerden bu günlere nasil bir degisim oldugunun hepimiz farkindayiz…ama kimseyi menmun edemiyoruz.edemeyecegizde….
zez selam…!!
selamin eleyküm mak :-))
Ahh Abdulhamit han ahh, senki bu topraklarda yasamis her millete babalik yaptin, senki kurt asiretlerinden nerdeyse bir ordu cikarttin, rus yayilmasini durdurmak icin binlerce kurt genci senin emrini bekledi, birinci dunya savasinda kurtulus savasinda bu kurt cocuklari kanlarinin sonuna kadar savasti, Ah Abdulhamit senin kurdugun alaylari birak yaptiklarini yazmayi hem kotuledirler hemde kurtleri hice saydilar… yeni cumhuriyet tosuncuklari senin biraktigin mirasin icine oyle bir ettiler ki bugun bile acisini cekiyor bu millet… Ah Abdulhamit, sen buyuk adamdin bir ulke nasil kiskactan kurtulur nasil kalkinma yapilir bize bunu ogrettin, ayni inanca sahip halklarin nasil birlikte yasayabilecegini bize ogrettin de bu ittihat kalintisi ulkeyi kuranlar hem kendilerini kandirdilar hem de bu milleti…