zecharia sitchin bir dilbilimci. onu diğerlerinden ayıran da bu zaten. erich von daniken’i falan gayrıciddi bulanlar sitchin’e gelince duruyorlar çünkü bu adam afaki konuşmuyor. tabletlerin direk çevirisini yapıyor. peki ne diyor sitchin?en basit tanımıyla sümer ve mezopotamya uygarlıklarının metinlerinin çevirisini yapıyor. bunlardan yola çıkarak güneş gezegeninde bir 12.gezegen olduğunu söylüyor. adının da nibiru olduğunu iddia ediyor. (güneş ve ay’ı bir olarak düşünüp, pluton’un da 11. gezegen olduğunu varsayıyor: güneş (Abzu), merkür (Mummu), venüs (Lahamu), mars (Lahmu), tiamat (marduk’un parçaladığı, şimdi güneş sisteminde astroid kuşağını oluşturan gezegen)), jüpiter (Kishar), satürn (Anshar), plüton (Gaga), uranüs (An), neptün (Enki), nibiru (Marduk) ve uydu/ay kingu) iddiasına göre bu nibiru’nun yörüngesi diğer gezegenler gibi değil, saat yönünde, güneşi 3.600 yılda bir dönen son derece büyük bir elips, bu duruma göre nibiru’nun bir yılı yeryüzünün 3.600 yılına denk geliyor. nibiru’da yaşayanlar ,ki bunlara anunnaki deniyor, stonehenge, tiahuanaco ve sümerler arasında bağlantı kuruyor. anunnaki, zamanımızın genetik bilimini kullanarak modern insanı yaratıyor. aralarındaki anlaşmazlık yüzünden geri dönüyorlar.KOMPLO TEORİSİsitchin’in fikirleri komplo teorileri uzmanlarına yarıyor; colin powell ve norman schwarzkopf (1. ırak savaşındaki generaller, powell şimdi dışişleri bakanı) denen kişilerin güney ırak’taki, anunnaki’nin indiği yer olan eridu’yu aradıkları ve saddam hüseyin’in de bir zigguratta ( warcraft sağolsun:) zigurat: akkadca/babilce adı “ilahi ruhun tüpü” anlamındaki zukiratu. sümerlere göre “en üstün”, “en yüksek” anlamında.) saklandığı için bulunamadığını söylüyorlar. amerikalılar burayı bombalayamamış. sitchin, a.b.d’nin elindeki bilgileri, nibiru’nun güneş etrafındaki yörüngesini tamamlayacağı, dünyaya yaklaşacağı 2013 yılında açıklayacağını söylüyor. ona göre uluslararası uzay istasyonu nibiru’nun yerini bulmak için gizli bir çalışma yapmış. a.b.d.’nin ırak’taki tüm petrolün, 2050 yılına kadar ihtiyacı olanının sadece %4’ünü karşıladığını, gerçek amacın nibiru ile ilgili olduğunu söylüyor. sitchin için “yürü len denyo” demek gerekebilirdi ama kendisini nasa’nın uzman olarak çalıştırdığını duyunca tuttum kendimi.SÜMERLERsitchin herşeyden önce sümer matematiğini anlatmaya çalışıyor. buna göre altmışlık denen bir sistem var. dünyasal bir 10 ile “göksel” bir 6’yı temel rakam 60’ı elde etmek için birleştiriyorlar. anlattığına göre bu sistem bazı yönleriyle bizim şimdi kullandığımız sistemden üstün ama en önemlisi yüzyıllarca matematiği yönlendiren yunan ve roma sistemlerinden kesinlikle üstün. sümerler kendi sistemleriyle kesirleri bölüyor, milyonları çarpıyor, kök hesabı yapıyor ve sayıların üssünü alıyorlardı. m.ö. 4000 yılında! “hane” kavramı çıkıyor, tıpkı onluk sistemdeki gibi 2_20_200 gibi olabiliyordu. haneleri 2 veya 120 (2*60) oluyordu ama:) 360 derecelik daire, düzine kavramı falan hala kullanılıyor.en çok kullandıkları enerji kaynağı “naptha, napatu – yanan taşlar/petrol’dü. tıpta gelişmişlerdi, onlara göre tıp 3e ayrılıyordu: bultitu (terapi), şipir bel imti (cerrahi), utri maşmaşşe (efsunlar). en eski kanunları başarılı ya da başarısız doktorların ceza ve ödülleriyle ilgiliydi. mezopotamya mezarlarındaki iskeletler beyin ameliyatı yaptıklarını kanıtlıyor. en eski mühürlerdeki yılan figürü hala tıp sembolü olarak kullanılıyor. tekstil, yiyecek, tarım, taşımacılık, mimari gibi alanlarda çok üstün olduklarını anlatıyor.mısırlılar ya da diğer eski uygarlıkların başlattığı sanılan bir çok mirasın aslında sümerlilerden başladığı artık ispatlanmış:ilk okullar, şimdiki ingiliz meclisi gibi ilk 2 kamaralı (yaşlılar ve savaşan erkekler meclisi) meclis, ilk ilaçlar ve kitapları (kil tabletleri), ilk kanunlar, reformlar, ziraat, dünya barışı arayışı(?), takvim, çiftçi takvimi, tarih yazımı vb… özellikle okul sistemleri gelişmiş, başlarında ummia (uzman proflar) var. hammurabi’den çok önce, gıdalar, vagon ve sandal kiraları, miras, vergi, kişilik ve mülkiyete saldırı(!) ve fakirlerin ezilmemesi ile ilgili kanunlar var. buna göre “yetimler zenginlere kurban olmayacak, dullar güçlü olanların eline düşmeyecek, bir şekeli olan adam 60 şekeli olana kurban olmayacaktı.” nasıl sosyalizm ama:)ve herşeyden önemlisi -bana göre- dünyadaki ilk şarkıyı besteleyenler onlardı. notaları vardı. bir profesör bir lirik yapıp ilk sümer şarkısını çalmayı başarmış. şarkı ve şarkıcılık önemli bir meslekti. parasız kalan şarkıcılara ithafen, çok kullandıkları sözcük oyunlarından birine göre: sesi iyi olmayan bir şarkıcı, hakikaten ses “fakiridir”:)edebi tartışmaları da ilk yapanlardı. o zamanlar çok söylenen bir annenin hasta çocuğuna yazıp söylediği ninni:gel uyku, gel, oğluma gelkoş uyku, oğluma koşhuzursuz gözlerini uyutacılar içindesin oğlumşaşkınım, rahatsızım,gözlerim yıldızlardayeni ay yüzünde parlargölgen sana ağlaryat, yat uykunda…büyüme tanrıçası yanında olsungöklerde bir rehberin olsunmutlu günler dolu yarının olsunsana destek karın olsungeleceğinde güçlü bir oğul olsunve mezopotamya dışında insanlık daha evrimini tamamlamamış, mağaralarda gezerken, araç gereç kullanan müthiş bir uygarlık. birden ortaya çıkmış. peki nasıl? sümerler cevabını yazmışlar: “güzel görünen her neyse, tanrıların lütfuyla yaptık.” kimdi sümer tanrıları?ONİKİ MİTİhep tanrılardan bahsedilir. en çok sözü edilenleri de helenik/grek tanrılarıdır. bunların özellikleri ise insanlar gibi davranmaları, kavga etmeleri, sevmeleri, sevişmeleri, yemek yemeleridir. daha sonra mitoloji başlar: yunanlılara göre önce KAOS vardı. daha sonra GAEA (arz) ve kocası URANÜS (gökler) ortaya çıktı. gaea ve uranüs altısı erkek altısı dişi oniki TİTAN’ı yarattılar. KRONOS aralarında öne çıkanıydı. babası uranüsü hadım etmiş ve titanlar arasında kaosa sebep oldu. diğer titanları hapsetti. annesi tarafından lanetlendi ve babasıyla aynı sonbabasıyla aynı sona mahkum edildi. kronos kendisine 3 oğul ve 3 kız doğuran kendi kızkardeşi RHEA ile eşleşti. oğulları HADES, POSEIDON ve ZEUS; kızları HESTIA, DEMETER ve HERA idi. ve lanet gerçekleşiyor, en genç oğul zeus babası kronos’u tahttan indiriyordu. büyük savaşlar sonunda (sina yarımadası bu savaşların mekanı olarak gösterilir) zeus krallığını ilan ediyordu. zeus gökleri, hades aşağı dünyayı ve ortanca kardeş poseidon da denizlerin hakimi oluyordu. hades hiç resmedilmez, dualar onu etkilemez, kurbanları da umursamaz oysa poseidon devamlı üç dişli asası elinde beliriri. grek efsanelerinde zeus hep insanlığa kazık atar görünürken, poseidon hep insanların dostu olmuştur. üç erkek ve üç kızkardeşin, kronosun rhea’dan olan tüm çocukları ve onların soyları tüm yunan mitolojisini oluşturur. bu oniki ana tanrı etrafında döner tüm olaylar. zeus’un ilk karısı METİS adlı tanrıçadan olan kızı ATHENA (savaş tanrıçası, mükemmel bakire) ki kimsenin olmadığını söyleyen bu tanrıça, poseidon’un metresidir! zeus tüm tanrıçaları sıradan geçirirken(!) bir türlü erkek varis edinemedi. en son ortanca kızkardeşi demeter’i halletti ama yine bir kız, PERSEPHONE doğmuştu. bu kızcağız da amcası hades’in karısı olarak aşağı dünyanın tanrıçası oldu! hele şükür yirmiden fazla kızdan sonra zeus’un LETO2dan olma bir kız ve oğlan ARTEMİS ve APOLLO doğdular. hemen ana tanrılar sınıfına girdiler. apollo en önemli tanrılardan biriydi. tüm ahlaki(!) ve ilahi kuralları o koymaya başladı. bu arada zeus’un ikinci oğlu HERMES de oldu. çobanların tanrısı olarak daha az güçlü ama insanlara daha yakındı. üçüncü oğlu ARES savaş tanrısı/katliam tanrısı ama yenilmez değildi. oniki tanrının arasına girdi ve truvalılar tarafında atinaya karşı savaştı. zeus o kadar uslanmaz bir çapkındır ki onu kovalayan hera ve milleti ayartmak için keçi kılığına giren zeus hikayeleriyle dolmuştur ortalık. hera da al sana boynuzlanma diyerek babasının kim olduğu belli olmayan HEPHAESTUS’u doğurur. heph’in karısı AFRODİT ve üvey kardeşi ares’in ayarttığı afrodit’in çocuğu da aşk tanrısı EROS’tur.işte konu burada önem kazanıyor -tüm bu geyik muhabbetinden sonra- afrodit oniki tanrı’dan biridir ama zeus’un kardeşi, çocuğu falan değildir. hatta olimpos’a bile asyadan (anadoludan kıbrıs üstünden) gelmiştir. nedendir bilinmez onikiden fazla olimposlu tanrı olamazdı ama az da olamazdı. çözüm buldular: hades aşağı dünyadan, buralarda değil, o sayılmaz, hadesi çıkart afroditi al. daha sonraları DIONYSUS (ki zeus’un kendi öz kızından -semele- olan oğluydu ve hera’dan tırstığından onu uzaklara göndermişti, derviş gibi gezmişti dionysus da) onikilere alınırken yaşlanmış hestia düşürülür yerine o geçer. onikiler hep oniki kalmalıdır. olimpos, odysses’de “gökyüzünde, havada” betimlenir. oniki tanrı oniki gökcismini betimleri. oniki gezegeni. aynı tanrılar romalılar tarafından da kabul edilmiştir:gaea/dünya, hermes/merkür, afrodit/venüs, ares/merih, kronos/satürn, zeus/jüpiter, poseidon/neptün. ve tüm bu inanışlar aynı zeus’un girit üstünden, poseidon’un ve afrodit’in anadoludan gelmesi gibi asya’dan gelmiştir. ve hepsi kadim hint tanrıları veda’lara uzanıyor. aynı şekilde göklerdeki oniki cismi, gezegenleri temsil eden hint tanrıları var. zeus’un karşılığı hint tanrısı dyaus gibi. oradan da hititlere ve ankara yazılıkaya da görebileceğimiz oniki tanrının resmi geçidine ilişki kuruluyor. en büyük tanrı da zeus’a karşılık gelen teşub (rüzgar üfleyen hitit tanrısı). hitit tabletleri zeus’un kronosu hadım edişini, ve önüne geleni “döllemesini” anlatıyor. sadece isimler farklı. aynı büyük savaşları (ejdarhayla savaş miti) tevrat ve incile uzanıyor. urartu (ararat) devleti kuruluyor. tabii ki mısır tanrıları : yaratıcı RA. oniki ana tanrının üstünde hüküm sürer. GEB (dünya) ve NUT (gökler)’i yaratmıştır. aşağı mısır’ı OSİRİS’e yukarıyı SET’e vermiştir. aynı grek laneti gibi biri diğerini öldürmüş. ve hepsi geliyor sümer tanrılarına: tabii ki oniki tanrı vardır. 6 erkek ve 6 dişi tanrı. ve sümer matematiği gibi en önemli tanrı 60 rakamıyla temsil edilir.eril dişil60 anu 55 antu50 enlil 45 ninlil40 ea/enki 35 ninki30 nanna 25 ningal20 utu 15 iştar10 işkur 5 ninhursagtanrıların sayısal rütbeleri! hepsi birbirinin kardeşi oğlu aynı greklerde olduğu gibi. alt dünya birine yukarısı diğerine verilmiş.sitchin tüm bunları anlatıyor uzun uzun ve tüm bu tanrıların hikayesinin kendinden sonra gelen inanışların temeli olduğunu söylüyor. burçların sümer temelinde olması gibi, daha yeryüzünün yuvarlak olunduğu bilinmeden yeryüzünün yuvarlak olduğunu belirten metinleri çeviriyor. aya inildiğinde “the eagle has landed” dendiği gibi dünyaya inen kartalları anlatıyor, mu’larına binip uçan tanrıları sümerceden çeviriyor. (kopernik bin yıllarca yıl sonra ancak yıldızları gözleyecekti)YERYÜZÜ GÜNLÜKLERİbütün mesele tevrattaki nefilim kelimesinin yıllarca yanlış çevrilmesinden kaynaklanıyor. tutucu sümer bilginleri bunu düşenler olarak çevirmiş ama sitchin’in tam çevirisi göklerden yeryüzüne inenler şeklinde. pek kimse itiraz edemiyor çünkü sitchin üst düzey bir dilbilimci. annunaki mensupları altın ve diğer mineraller için dünyada koloni kuruyor ve çalışıyorlar. güney afrikaya kadar iniyorlar. ama yıllarca çalıştıktan sonra kızmaya başlıyorlar. bu kadar çaliştiğimiz yeter! ve isyan çıkıyor. ortalıkta evrimini tamamlamamış homo erectuslar geziyordu. sitchin’e göre kendilerini ve erectus’ları genetik olarak birleştirip homo sapiens/modern insanın atası yaratılıyor ve çalıştırılmaya başlanıyor. ilk insanın adı arapa/adem oluyor.sitchin’in sıkıştığı ve hata yaptığı tek yer de bu nokta kimilerine göre. çünkü bilinen varsayıma göre erectustan sapiens’e geçiş 200.000 yılönce olmuş. tarihler birbirini tutmuyor. sitchin ise insanda en az 223 değişik dünyada olmayan mineral bulunmasını kanıt olarak sunuyor. ve sümerler bilinen en eski uygarlığı kuruyor aynı tarihlerde. ideal toplum yunan şehirlerinden binlerce yıl önce. annunaki birgün yeter diyor. insanlar çoğaldı. onlardan kurtulalım. yakında buzullar eriyecekler. hepsi yokolsun ve dönelim. sebep ise tevratta ve sümer metinlerinde tanrıların insanların kadınlarını karıları olarak seçmeleri gösterilmiş. aralarından enki insanlara yakındır. toplantıdaki gizlilik yeminine uymazve insanlar arasında en bilgili gördüğü untnapiştim’e sırrını açıklar. kurtulması için gemiyi nasıl yapacağını açıklar. gemi yedinci gün hazırdır. altı gün süren tufandan sonra sümer tabletlerine göre nişir(kurtuluş) dağı, incile göre de ağrı’ya ulaşır gemi. gılgamış destanında anlatılan ve incildeki tufan neredeyse aynı. sonuçta annunakiler dünyayı insanlara bırakıyor. kendi aralarındaki çekişmeler paralelinde farklı uygarlıklar kuruluyor mezopotamya’da. her biri takipçisi olduğu annunaki’nin suretlerine tapınaklar yapıyor. putperestlik çağı başlamıştır artık. sitchin’in tam açıklayamadığı sebepler (tabletlerin kırık kısımları) yüzünden annunakiler aniden madenleri boşveriyor ve geri dönüyorlar. ama arada ziyaretler devam ediyor. sitchin gezegenin bir dahaki gelişinin 2000lerin ilk yılları olduğunu söylüyor. 2010 dan sonra olacağını söylüyor.tüm bu anlatılanlar oniki kitaplık earth chronicles serisinin özetidir. tamamı türkçeye çevrilmedi. merak edenlerin ingilizce versiyonu okuması gerekir. böyleyken böyle.sümerliyiz hepimiz yani!
yorumlar
bilinmeyen kişi, blogunun hastası oldum..vakti zamanında bende benzeri bişiiler kurcalayıp hafife zımbalamıştım; ahanda..
..”sadece bölüm sayfasına gönder” de diyebiliyoduk. daha bi güzeldi o zamanlar.. hem ‘kappur kutusu’m da vardı..
okumuştum.. blog da olanların hepsi oradan gibi geldi bana.. ingilizce kaynak okuyamazsanız, ideefixe de var.
kendi suretlerinde yapan anunnakiler kendi genetik yapılarının büyük bir kısmını üreme dahil insanlara aktarırken sadece bir özelliği aktarmadılar bu da anunnakilerin ömürlerinin uzunluğuydu sitchin’e göre…Hatta bir sümer hikayesinde şöyle geçer ;Onun için geniş anlayışı mükemmelleştirdi,Bilgelik verdi ona,Ona Bilme’yi verdi;Ebedi hayat vermedi Ona.Bilme kelimesi yazıda Ademle Havvanın cinselliklerini keşfetmesi, üreme amaçlı seksi çağrıştıran bir terim olarak kullanılmış aslında Kitab-ı Mukaddes’te şöyle geçer;’Adem karısı Havva’yı bildi; ve gebe kalıp kahin’i doğurdu’Neyse bu anunnakilerin(yarıtanrılar ya da göksel atalar da deniyor) ölümsüzlüğüyle alakalı sitchin’in bir sinek örneği var. Evdeki sinekler konuşabilseydi baba sinek oğul sineğe şöyle derdi ‘bak oğlum şurdaki insan ölümsüzdür, bunca zaman yaşadım o hiç yaşlanmadı, büyük büyük babalarımız da bu insanı hep böyle gördüğünü anlattı.’ Sitchin’in sineklerin gözündeki ölümsüzlüğü farklı yaşam döngülerinin sonucu tıpkı nibiru-da yaşayan göksel ataların bir yılının bizim 3600 yılımıza eşdeğer olduğu gibi; yani bu durumda bize göre doğal olarak onlar ölümsüz…Yani gittikleri her yere medeniyet götürmüş bu abiler hala da faaliyetteler (2001 filmindeki taş gibi)Bu Amerika-petrol olayının nibiru ile ilgili olduğunu bende duymuştum ama çok zor kara delik dedikleri yer oralara denk düşüyor zaten NASA şu anda bu kara delik üzerinde çalışıyor (imkansız gibi gelsede kulağa amerikanın her sene NASA ya ayırdığı bütçe yabana atılır bir meblağ diil)Bir de bi aralar ceviz kabuğuna konu olan ‘bilgi kitabı’ var ortada; Güya Bülent hanım diye biri tarafından yazılan bu kitap göksel atalar dünyaya geldiğinde açılacak şu anda noterde kilitli saklanıyor…(ruh ve madde’ye gittiğimde ne zaman açılacak diye soruyorum zamanı geldiğinde diye cevap veriyolar soğuk soğuk bazen de bizim alakamız yok diyolar )Bir de şunu itiraf etmeliyim biz bu mayısta bekliyorduk onları nasıl hesapladığımızı hiç sormayın anlatılabilirlik oranı sıfır
Dün, iş yerime gelen kızım internetten bu konuyla ilgili bilgiler döküyordu. Sitchin’in adını görünce şaşırdım. İnanılmaz bir merakla internette bilgi arıyor 2 gündür. Bu arada kızım henüz 12 yaşında:) Buradaki yazıyıda döküp ona vericem. Çok teşekkürler ellerine sağlık Pagan:))
bu yazıda kayıp kıta atlantis’den niçin bahsedilmemiş ki, oysa nibiru ile ilgili okuduğum yazılarda bunların bizim şuanki durumumuzdan daha ileri bir uygarlığa sahip olan atlantis imparatorluğu ile bağlantılı olduğu anlatılıyordu, ayrıca kuran da helak edilmiş eski uygarlıklar hakkında şöyle ayetler de var :Enam Suresi 11. AyetDe ki: “yeryüzünde dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun nasıl olduğunu bir görün!Neml Suresi 69. AyetDe ki: “yeryüzünde bir dolaşın da bakın suçluların sonu ne olmuş?Rum Suresi 9. Ayetyeryüzünde gezip bir bakmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur. Onlar kendilerinden daha güçlü idiler, yeni aktarmışlar ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık deliller ile gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.Rum Suresi 42. AyetDe ki: “yeryüzünde bir gezin de bakın, bundan öncekilerin akibeti nasıl olmuş? Onların çoğu (Allah’a) ortak koşarlardı.”Mumin Suresi 82. AyetDaha yeryüzünde bir gezip de bakmazlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur? Onlar kendilerinden hem daha çok hem de kuvvetleri ve yeryüzündeki eserleri noktasından daha üstün idiler. Öyle iken o elde ettikleri şeyler kendilerini kurtaramadı.Fussilet Suresi 15. AyetSonra Ad (kavmi) yeryüzünde haksız yere kibirlenmek istediler ve: “Bizden daha kuvvetli kim var?” dediler. Ya kendilerini yaratmış olan Allah’ın onlardan daha kuvvetli olduğunu bir düşünmediler de mi? Fakat ayetlerimizi inkar ediyorlardı.Sura Suresi 5. AyetHemen hemen gökler üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyorlar. Melekler Rablerine hamd ile teşbih ediyorlar ve yeryüzündeki kimseler için bağışlanma diliyorlar. Uyan, Allah’tır öyle bağışlayan, öyle merhamet eden!
31 mayıs da bekliyorduk değil mi ?
inananla inanmayan bir olur mu ?
ve mu uygarlığı ile alakası yok çünkü. zamanlar tutmuyor. kaldı ki atlantis cebelitarık boğazının açıklarında tüm atlantik okyanusunu kaplayan bir kıta olarak tahmin edilir.yaygın kanının aksine avrupa ve asya medeniyetleri atlantisin değil kayıp mu uygarlığının devamıdır derler.yani eksik olan mu uygarlığı olabilir atlantis değil.
bülent hanım denen mevlanacıların salak olduklarını düşünüyorum. bilgi kitabı denen saçmalığı da 90larda dağıtıyorlardı. bende kopyası vardı okumuştum. bülent hanımın rüyaları falan biraz da kurandan arak eski hikayeler, atatürk ruhuyla konuşma falan. bunlar saçmalık bence. sitchin yazılı tabletlerden bahsediyor o ayrı bir mevzu.bir de 31 mayıs tarihinin yanlış olduğunu konferanslarında söylemişti. sadece ters yörüngenin düzlemine girdiğinin söylüyor kesin tarih veremeyiz diyor bu aralar.
mu pasifik te – atlantis antlantik tedir.. ayrıca Martin Mystere okuru olarak bu iki uygarlığın birbirlerini acaip savaş silahları kullanarak yokettiklerini ve uygarlığa reset attıklarını söyleyebilirim… tufan felan hikayedir yani ..
homosapienslerden çok önce Mu uygarlığı var pasifikte; en eski uygarlık anlayacağınız. 12.000 yıl önce depremlerle çöküyor, uygarlığın ve insanlığın anayurdu.Mu batmak üzereyken burda yaşayanlar Atlantis’e geçiyorlar Atlantis amerika kıtasıyla asyanın arasında bi yerde diye hatırlıyorum. Atlantis’e geçtikten sonra zaten dünyaya yayılıyorlarBir kısmı amerika kıtasına yerleşiyo; yani kızılderililer aslında Mu’nun çocukları. Yine bir kısmı Mısır’a gidiyor ve Mısır uygarlığını başlatıyo…Batık kıta Mu’nun çocukları diye bir kitap tavsiye edebilirim Mu uygarlığını merak edenlere…Hatta atatürk Mu uygarlığıyla çok ilgiliymiş bu kitabı okumuş ve türkçeye çevilerek yayınlanmasını istemiş zamanında (bi ara çıktıya Atatürk Mu’lar filan uzaylımı diye işte burdan çıktı )
Hatta engi-ninki… Adam dilbilimci diye uzay uçuşuna geçmesine laf etmiycek miyiz yani? Ayrıca dünya çapında gayet saygın sümerologlar var ve hiçbiri de kaybolan gezegen, kaybolan kıta saçmalıklarıyla uğraşmıyo. Eric von Daniken bile bu heriften çok daha iyidir; zira abim sürekli bi ekspedisyon ve araştırma hali içerisindeydi. Bu Sitçin ise oturduğu ve çevirdiği yerden metalengistik metaforlar attırıyo.Bizim martinmister kuşağı da belli ki heyecan duyuyor bu konulardan. Hatta aralarında bazı özel olayların gerçekleşmesini bekleyenler bile var. Allah akıl fikir versin. Daha doğrusu bu kerevizlere ‘bilmek’ ve ‘bilinmek’ nasip eylesin. Amin.
aslında bizi en çok heyecanlandıran sizin açıklamalarınız.. zecharia ya ben de inanmıyorum ama adamın araştırma yapmadığını, oturdugu yerden bunları uydurduğunu söylemek ahlaksızlıktır ya da cahilliktir. daniken sahtekarlığını kabul etti diye bunu da onunla bir tutamazsın..
Yine bir kısmı Mısır’a gidiyor ve Mısır uygarlığını başlatıyo…ve piramitler de bunların eserleriymiş diyolar..
tam öyle değil. adam oturduğu yerden değil, nasa uzay araştırmaları yeni gezegenler departmanından el sallıyor bize…kaldı ki adamın her dediğinin doğru olmadığı yazıda geçiyor. okumadan ahkam kesmemek gerek.evet başka sümerologlar da var hatta dünyanın en baba sümeroloğu bir türk. gayet yaşlı bir kadın. kitaplarını doğu perinçek’in yayınevi kaynak yayınları basıyor.ilk paragrafta vardı diğer sümerologlardan farkı: bu adamın çok sağlam dilbilimci olması.
Şimdi Mustafa Topaloğlu Anunnaki mi Mu mu yoksa Atlantis’ten gelen adam mı?Bu da http://skepdic.com/sitchin.html adresinde yazılanlardan:”Sitchin, like Velikovsky, presents himself as erudite and scholarly in a number of books, including The Twelfth Planet (1976) and The Cosmic Code (1998). Both Sitchin and Velikovsky write very knowledgeably of ancient myths and both are nearly scientifically illiterate. Like von Däniken and Velikovsky, Sitchin weaves a compelling and entertaining story out of facts, misrepresentations, fictions, speculations, misquotes, and mistranslations. Each begins with their beliefs about ancient visitors from other worlds and then proceeds to fit facts and fictions to their basic hypotheses. Each is a master at ignoring inconvenient facts, making mysteries where there were none before, and offering their alien hypotheses to solve the mysteries. Their works are very attractive to those who love a good mystery and are ignorant of the nature and limits of scientific knowledge.”
sağlam karadenizli, saunada çay içerken ne tashak geçiyorum abi milletle ohh demişti.sitchin röportajı
zorlu bir yazı güzel toplanmış veriler; genel yorumum; tezler doğru olabilir ama doğru olmamaları da muhtemeldir yönündedir yani top ve dahi dünyalar yuvarlaktır.her ne kadar mitoslarla süslenmiş tarih bilgileri, inşa edilmesi akıl almaz yapılara uzaylı kulbu takmak hoşuma gitse de hepsinin eninde sonunda anlaşılabilir bir varoluş durumu olduğunu düşünmekteyim. mesela sümerlerin günlük hayatıyla ilgili okumuş olduğum “Sümerli Ludingirra Geçmişe Dönük Bilimkurgu” kitabı yukarıdaki varsayımlardan farklı olarak sümerlerde günlük hayatın nasıl olduğuna dair bilgiler vermekte idi, eğlenceliydi de.martin mystere’nin en çok beğendiğim bölümü dünyanın 1899 yılında yaratılmasıyla ilgili olanıydı. günümüz yazarlarının yazdıklarına dört bin yıl sonra nasıl bakılacak aceba? uzaylılar gelecekse gelsin kardeşim, merak ediyoruz kendilerini.
Muppet show’daki o balkonda oturan hiçbişeyi beğenmeyen yaşli amcalara benzetiyorum, her olaya girer, her konuya dahil olurlardı bi şekilde, ama öyle ama böyle… Hastasıydım amcaların, show da pek güzeldi tabii söylemeden geçmiim
Konuyla ilgili sayilabilecek hos bir kurgu, mutlaka okunmasi gerektigine inandigim bir kitap, Roger Zelazny-Isik Tanrisi…
o kitabın yazarı yukarıda bahsettiğim sümerolog kadın olması lazım. muazzez çığ, kaynak yayınları.
10. gezegen üzerine, Sitchin’in sıkı bir eleştirisini de içeren “2012: Mardukla Randevu“yu, bu blog için biraz geç de olsa dikkatlerinize sunmak isterim. Daha geniş bilgi, geçen gün girdiğim mim’de belirtildiği üzere, yazarın kendi sitesinde var.
Hanımefendinin ismini düzeltmek istiyorum. Müzeyyen Çığ değil, Muazzez İlmiye Çığ’dır.