İstanbul’da yaşıyorsanız, bir de üstüne çalışıyorsanız ve İstanbul’un trafiğine maruz kalıyorsanız ‘siz bitmişsiniz’ demektir. Biraz kendinize gelmek, temiz hava solumak, trafikten kaçmak ve en önemlisi sevdiklerinizle başbaşa kalmak belki de hayata ‘yeniden başlamak’ için güzel bir bahane olacaktır.Biz gittik ve size de tavsiye ediyoruz…Çatalca’da Terkos – Durusu – Karaburun Köyünde kendimizle başbaşa kaldık. Temiz hava soluduk ve tüm stresimizin üzerimizden akıp gittiğini orada hissettik.Dar yollardan geçip bir köy meydanına geliyorsunuz, orada köy kahvelerinde keyifle oturan amcaları selamlayıp denize doğru ilerlediğinizde Karaburun sizleri tüm dingilliğiyle karşılıyor. Buraya gelmişken, kendinizi denize bırakabilir ve sonrasında balık ziyafeti çekebilirsiniz.Çok kısa bir sahil şeridine sahip. E tabi dolayısıyla topu topu da 3 tane balıkçıya 🙂 Biz en iyisini sorduk ve deniz kenarında değil denize tepeden bakan bir restoranı bulduk. İsmi gizli bahçe, gerçekten de çok gizli, bulana kadar bir hayli yorulduk meğer önünden 5 kez geçmişiz ama adı üstünde oldukça ‘gizli’ 🙂 Taptaze balıklar yedik, ılık esen rüzgarın altında ve birden sazlar, kanunlar bize doğru geldi meğer canlı TSM de varmış, istek şarkı bile istedik, rakımızı da içtik ve oldukça makul bir fiyata oldukça lezzetli ve keyifli bir akşam geçirip kendimize geldik.Eğer sizler de stresten arınmak ve kendinize gelmek istiyorsanız bu küçük kaçamak tam size göre…
yorumlar
şıpıdak terliksiz, olmaz bu yazı..
Ayrıca, stresten kurtulmak için, 2-3 metrelik ada ve şu Pelikan yeter..Üstü kalsın
hımmGidilecekler listesine not ettim.D&R’da sanırım bir kitap görmüştüm. İstanbul’da gidilecek 101 yer idi sanırsam ismi. Onu da bir alabilirsem, ilk sıradan başlayacağım cağnım şehrimi keşfetmeye
Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
Herkes huzuru arıyor, herkes stresini çöpe atıp üstünde tepinmek istiyor 🙂
sevdiğinle küçücük bir deniz kasabasına yerleşmeli, dingin bir hayat sürmeli ama bu dinginliğe müthiş duygu seli eşlik etmeli…Balık tutmalı, akşamları film seyredip kitap okumalı, taşlı yollarda elele yürümeli, çarşı denilen üç-beş dükkanlık alana gitmek için bir kot-tişört yeterli olmalı ama sevgilinin elini her daim tutmalı, akşam denize bakmalı deniz size bakmalı, gidip uyumalı ya da uyumamalı:)