Benim öldü, çok üzüldüm.Üstelik bir anda da olmadı ölümü, yavaş yavaş, can çekişerek öldü, gözlerimin önünde eridi gitti bir kaç yıl içerisinde.Tek kişinin zorlukla açtığı demir kapısından girince eskiden konak olan idare binası çıkardı önce karşınıza. Ya içinden ya da yanındaki merdivenlerden geçer sonradan yapılan beton bölüme, oradaki sınıflara ulaşırdınız. Yandaki arsada da, spor salonu ve yatakhaneler vardı. Sonra orada ilk okul bölümü de açılmıştı.Koridorları dolaplarla doluydu okulumun. Her öğrencinin dolabı vardı “ders aralarında açılması yasak” olan. Ufak tefek olanlara üst dolap çıkmışsa, alt dolapla değiştirirdik, askılara yetişemiyor diye. Favori dolaplar vardı, kalabalıkğı az olan yerlerde, makbul olan, onları alanlara imrenirdik, bize düşmüşse sevinirdik.Sonra okulumda sınıflarımız yoktu bizim, biz öğrencilerin sınıfları yoktu. Hiç bir sınıfta 2-A, 3-B, 3 Fen yazmazdı. Öğretmenlerin ve derslerin sınıfı vardı bizde. Matematik sınıfı ayrıydı edebiyat sınıfı ayrı. Suzan Hoca’nın edebiyat sınıfı ayrı, Ali Hoca’nın ki ayrı. Kimya sınıfımız zaten laboratuardı.İki tane ağaç vardı, okulumun taş binasının 2. katından başlayıp 3 katı geçerek terası delen ve alabildiğince yükselen. Binalar yapılırken Adnan Hocamız “kesilmesin” denildiği için kesilmeyen, devasa iki ağaç. Çok sonra öğrendim, Adnan Hocamın vefatının ertesi haftası her iki ağaç da birdenbire kurumuş. “Hayatta inanmam böyle safsatalara Cihangir, ama gözümle gördüm dedi” Muhittin Hocam.Nöbetçi öğrenciler vardı o zamanlar, her katta bir tane. Koridorda ders arasında dolaşan öğrencilere kızan, sınıfta bir şey eksik olursa oraya buraya koşturan.Küçük sınıfların bir nedenle dersleri boş olduğunda, büyük sınıflar girerdi o derslere, böyle bir ablalık/ağabeylik kurumu vardı. Önce kardeş olduk bizler de, sonra abla/ağabey.Sevgi vardı okulumun her karışında, öğretmenlerimin azarlamalarında bile sevgi vardı.1987 yılıydı öğrenci olarak o demir kapıdan son çıktığımda. Sonra üniversite nedeniyle başka şehre gittim, ama İstanbul’a her geldiğimde mutlaka uğrardım okuluma. Askerliğim sırasınra da sık sık uğradım, yine boş derslere girdim, dolu derslerde dersin kesilip “üniversiteye gireceklere öğütler” ve “tıp fakültesi nasıldır” gibi konuların konuşulmasına neden oldum.Hocalarımın nasıl da bir aile kurduklarına ve benim de o ailenin hala bir üyesi olduğuma mutlulukla baktım.Sonra…Sonrası kötü…Önce okulumun kurucusu, temel direği Adnan Eseniş Hocam vefat etti. Sanki hiç ölmez gibiydi, çok şaşırdım. Ardından mali sorunlar baş gösterdi, ya da bize öyle dediler belki de miras söz konusuydu bilmiyorum. Sonra hasene Hanım’ın vefatını öğrendik. Müdürümüzdü. Okulun içinden gelip geçen o devasa çınarlardan biri Adnan , biri de Hasene Hanımdı sanki.Önce o eski ahşap konak gitti, sonra yeni yapılan taş bina. Spor salonu iptal edilip yönetim binasına dönüştürüldü. Yatakhaneler derslik yapıldı. Gözlerimin önünde eridi itti okulum.Son gördüğümde başka bir okula bağlanmış ek bina olarak çalışıyordu. “Son yılımız” dedi Muhittin Hocam, “seneye kapatıyoruz”.Ne söylenir ki..3 sene kadar önce aradım taradım buldum Muhittin Hocam’ın izini. Kalktım gittim İstanbul’a, girdim okulun kapısından, görevliye dedim ben Muhittin Hoca’nın eski öğrencisiyim, adımı aldı, arayıp söyledi, bekliyorum gönderin dedi Hocam, çıktım denilen yere, baktım merdivenlerin başında bekliyor “arslan evladım benim” dedi beni görünce. Hiç unutmayacağım bu lafı, içinde on küsur yılın emeği, minneti, öğrenciliği, adam olabilmişliğim (ne kadar olabilmişsem artık) saklıydı, hiç unutmayacağım.Bu gün öğretmenler günü. Bana emeği geçen çok fazla öğretmen vardır hayatımda. Ama Eseniş Lisesi’nin ve oradaki öğretmenlerimin yeri bambaşkadır.Her öğretmenler gününde bu yazdığıma benzer şeyler gelir aklıma, tabi anılarıyla, sohbetleryile, heyecanlarıyla kat be kat fazlası.Öğretmenler günü, bende Eseniş Lisesi’nin o yapraklarla kaplı merdivenlerinden çıkışımı anımsatır hep “eteklerimde bir yığın yaprak”.Hiç düşünmemiştim okuldayken, bir gün Eseniş’ten bahsedeceğimi ağlayarak.Kendini tüketerek, kendinden başka insanların var olmasını sağlayan tüm öğretmenlerin, öğretmenler günü kutlu olsun.