3 hamle sonra “Şah Mat”. Evet. İlginç bir oyun. Satranç’tan bahsediyorum. Bazen amatörce oynamaktayım. Hoşuma da gidiyor. Özellikle bilgisayar beni arka arkaya 2 kez yenince daha da bir oynama hırsı oluştu ve bilgisayarın beraberlik tekliflerini reddedip onu yendim. Peki nereden çıkmıştı bu Satranç? Ufak bir araştırma yaptım. Buraya da yazayım dedim. Zaten epeydir de yazı yazmıyorum. Biraz bir şeyler paylaşalım.

Soldan doğru şah, vezir, at, fil, kale ve piyon.
Soldan doğru şah, vezir, at, fil, kale ve piyon.

Şimdi efendim Satranç, günümüzden 4000 yıl önce Mısır’da da oynanmaktaymış. Piramit’ler de bunlarla alakalı kabartmalar bulunmakta. Yine aynı şekilde o yıllarda Çin, Mezopotamya ve Anadolu’da da oynandığına dair bulgular var. Yalnız şimdiki ismini alması M.S. 4. yy.’la rastlamakta.Satranç, 2 oyuncuyla oynanmakta. 64 kareli bir tahtanın üstüne (Klasik olarak tahtanın üzerindeki karelerin yarısı siyah yarısı beyazdır. Bazen yarısı kahverengi yarısı beyaz olabilir.) her iki tarafında 16 adet taşı var. Bu taşlar,şah, vezir, iki kale, iki fil, iki at ve sekiz piyondan oluşmakta. Oyunun tek amacıysa karşı tarafın şahını mat etmek. Oyunun zaten zeka oyunu olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.İlk resmi satranç şampiyonu, 1886-1894 Dünya Şampiyonu olan Wilhelm Steinitz‘dir. Garri Kasparov‘u ise tanımayan yoktur herhalde. Kasparov, IBM firmasının yapmış olduğu Derin Mavi isimli bilgisayarı 1996’da 4-2 yenmiştir. 2003 yılındaysa IBM’nin geliştirdiği başka bir bilgisayarla (bu bilgisayar yaklaşık saniyede 3 milyon pozisyon hesaplıyormuş) 3-3 berabere kalmıştı. En son haberde duyduğuma göre de siyasete soyunmuş. Neyse orası bizi ilgilendirmez. Satranç’la alakalı resmi bir internet sayfası isteyenler Türkiye Satranç Federasyonu‘nun sayafasına gözatabilirler. Burada çeşitli etkinlikler hakkında bilgi de verilmekte. Herkese iyi oyunlar.